| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen ![]() |
![]() |
|
Themen-Optionen
![]() |
Thema durchsuchen
![]() |
#1
|
|||
|
|||
![]() Devlet kurumları onun kıymetlisi: Erdoğan’ı Gollum’a benzeten doktorun ihracı isteniyor Gün geçmiyor ki sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımı yüzünden birinin daha başı belaya girmesin. Bu kez de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Twitter’da yayımladığı bir fotoğrafta Yüzüklerin Efendisi filminin karakteri Gollum (Smeagol) ile yanyana koyarak tiye alan bir doktor devlet memurluğundan ihraç edilmekle karşı karşıya. Evrensel’in haberine göre fotoğrafı paylaşan, Aydın’ın Dalama beldesinde çalışan Doktor Bilgin Çiftçi’nin hakkında, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı bir soruşturma başlattı. Kurum gerekçesinde ise Gollum kıyaslamasını “Değerlere duyulan saygınlığı azaltma, zedeleme ve yıpratma” teşebbüsü olarak gösterdi. SAFDİLLİ DEĞİLLER… Gerekçe metni okunduğunda da kurumun ödevini bir hayli çalışmış olduğu ortaya çıkıyor. Gollum’un ayrıntılı hayat hikâyesinin yazıldığı metinde, aslen masum bir Hobbit olan Gollum’un “Işıktan korkan hayaletimsi bir yaratık haline geldiği ve pis cinayetler işleyerek ve kirli etler yiyerek yaşadığı” vurgulanıyor. Gollum’un özellikle Tek Yüzüğü bulduğu o uğursuz 2463 yılından sonra tanınmaz konuşurken midesinden çirkin sesler çıkardığı ve tanınmaz hale geldiği belirtilerek, “Cumhurbaşkanının benzetilmesi hakaret ya da aşağılama değil demek en hafif tabirle safdillilik olur” deniyor. KARA MİZAH VESSELAM Soruşturmada ayrıca Çiftçi’nin paylaşımının ideolojik ve yasaklı olduğunu ileri sürülerek devlet memurluğundan ihracı isteniyor. Buna ek olarak da "Mesleki ve etik kurallar bakımından Tıbbi Deontoloji Nizamnamesine uymamak” iddiasıyla puan kırma cezası da talep ediliyor. Çiftçi cephesi ise olayla ilgili şaşkın. Soruşturmaya ilişkin konuşan Aydın Tabip Odası Başkanı Doktor Metin Aydın, “Bu olayları kara mizah olarak değerlendirip dava konusu olan ögedeki gibi kendilerine hayret içinde bakıyoruz” diyor. Aydın Tabip Odası olarak Doktor Çiftçi hakkında açılan soruşturmayı kınadıklarını kaydeden Aydın, ekliyor: “Düşünceye, sanata, eleştiriye, hak arama mücadelelerine getirilen yasaklamaları kabul etmiyoruz.” Aydın Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Hicran Danışman ise davanın hukuki bir dayanağı olmadığını ifade ederek, baro olarka ona destek vereceklerini söyledi. Quelle: http://www.birgun.net/news/view/devl...steniyor/13290 |
#2
|
|||
|
|||
![]() 'Erdoğan'ın dindarlığı Türkiye'nin ortalama dindarlığıdır' sözü Cumhurbaşkanı'na hakaret sayıldı ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın dindarlığı, Türkiye’nin ortalama dindarlığıdır’ yazdığı için hâkim karşısına çıkacak olan Psikiyatr Dr. Ahmet Koyuncu, ‘’12 Eylül döneminde bile baskılar bu kadar değildi’’ dedi. Psikiyatr Dr. Ahmet Koyuncu’ya, Facebook üzerinden Haziran 2014’te kaleme aldığı “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin ortalamasıdır. Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’dir” başlıklı yazısı nedeniyle, Cumhurbaşkanı’na hakaretten 2 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşması 18 Mart’ta saat 09.30’da Küçükçekmece 14. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Koyuncu, söz konusu yazıda bir hakaret olmadığını, bilimsel bir yazı yazdığını belirterek “Bu yargılanma, yazdığım bilimsel yazının ve bilimin yargılanmasıdır” dedi. Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe’nin haberine göre, yurtdışında birçok bilimsel dergide makalesi yayımlanan, 6 kitabı ve bir romanı olan, sosyal fobi alanındaki çalışmaları ile tanınan psikiyatri uzmanı Ahmet Koyuncu, rumuz ile açtığı Facebook hesabında 19 Haziran 2014 günü bir yazı kaleme aldı. Özel hastaneleri ve dönemin Başbakanı Erdoğan’ı eleştiren Koyuncu, yazısında “Dine gelince mangalda kül bırakmayan ama küfüre ve ayrımcılığa gelince hiç geri kalmayan. Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan’ın dindarlığı, Türkiye’nin ortalama dindarlığıdır. Recep Tayyip Bey’in kini, Türkiye’nin ortalama kinidir” gibi ifadelere yer verdi. Bunun üzerine Özel Hastaneler Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat ve Ünal Kesik, “T.C. Başbakanı’na ve kendilerine internet ortamında hakarette bulunulduğu” gerekçesiyle Koyuncu hakkında şikâyetçi oldu. Soruşturma sonucu, savcılık Bahat ve Kesik için Koyuncu’ya bir dava açılmasına gerek görmedi ancak psikiyatriste Erdoğan’a hakaretten dava açtı. Bilimsel bir yazı yazdım Koyuncu, söz konusu yazının biyopsikososyal analizler içeren, bilimsel dayanakları olan bir yazı olduğunu vurgulayarak “Yazdığım bu bilimsel yazı bir bütündür ve savcı tarafından üç beş cümlesinin yanlış anlaşılacak şekilde kesilerek, suç delili olarak iddianameye konulmuş olması, öncelikle bilimselliğe ve objektifliğe aykırıdır” dedi. Kaleme aldığı yazıda 10 yıla yakın çalıştığı özel hastanelerin sistemini de eleştirdiğini anımsatan Koyuncu, şunları dile getirdi: “Ceza almaktan korkmuyorum, ben bir bilim insanıyım. 12 Eylül döneminde bile baskılar bu kadar değildi. İnsan ve toplum psikolojisi benim uzmanlık alanımdır. Yazıyı Soma’ da 301 madencinin öldüğü duygusal bir ortamda yazdım. O günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Soma’ya yaptığı ziyarette olaylar çıkmış ve Başbakan’ın kendisini protesto eden bir vatandaşa ‘Niye kaçıyorsun ulan, İsrail dölü…’ diye bağırarak, patlattığı tokat sosyal medyadan yayımlanmıştır. Bu sözler, sadece sözel ve fiziksel saldırganlık değil, bunun yanı sıra hem küfür, hem ayrımcılık, hem de nefret suçu da içermektedir. Bu yazıda Recep Tayyip Erdoğan’ı değil, toplumumuzun davranışsal özelliklerini değerlendirdim.” Quelle: http://t24.com.tr/haber/erdoganin-di...sayildi,286374 |
#3
|
|||
|
|||
![]() Gazeteciye Facebook paylaşımından dolayı 'Erdoğan'a hakaret' davası açıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sosyal paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımlara açılan davalara bir yenisi eklendi. Erdoğan’a Facebook üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla Milliyet gazetesinin Adana muhabiri Mine Bekiroğlu hakkında iki yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Adana Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından sabah saatlerinde gözaltına alınarak sorgulanan Bekiroğlu’nun bilgisayarına da el kondu. Adana Cumhuriyet Savcısı’nın iddianamesinde, Bekiroğlu’nun “Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” suçundan bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması istendi. 'HAKARET DEĞİL, YORUM VE ELEŞTİRİ' Bekiroğlu, Adana 6'ncı Asliye Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede yer alan "Şüphelinin internet ortamında kamu memuru olan müştekiye yönelik atılı suçu işlediği anlaşılmıştır" ifadesine şiddetle karşı çıktı. Paylaşımların kendisine ait olduğunu söyleyen 28 yaşındaki gazeteci, “Bu cümlelerin hakaret değil yorum ve eleştiri içerdiğini düşünüyorum” diye konuştu. Suç unsuru içerdiği iddia edilen paylaşımı Gezi Direnişi sırasında eylemlere karşı çıkanların saldırısına uğradıktan sonra yazdığını anlatan Bekaroğlu, “Gezi Parkı eylemlerine katılmıştım. Güzelyalı Mahallesi'nde eylem sırasında otomobilin teybinden İstiklal Marşı çalmıştık. Eyleme karşı olanlar arabamızın camını kırdılar. Ben de bu duruma dayanarak paylaşımlarda bulunmuştum" dedi. Sorgusunun ardından serbest bırakılan Bekiroğlu’nun ilk duruşmasının önümüzdeki günlerde görülmesi bekleniyor. Quelle: http://www.birgun.net/news/view/gaze...i-acildi/12724 |
#4
|
|||
|
|||
![]() Davutoğlu, Atilla Taş'ı mahkemeye verdi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, şarkıcı Atilla Taş'ı mahkemeye verdi. Taş'ın attığı 4 tweete ise yasak geldi. Atilla Taş sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan haberi "Ahmet Davutoğlu tarafından Ankara 2.ve 5. Sulh ceza mahkemesine verilmişim.4 tweetime yasak getirmişler.Avukatlarımla görüştüm susturamazlar!" ifadeleriyle duyurdu. Arkasından ise yasaklanan tweetlerini yayınladı. Quelle: http://www.milliyet.com.tr/davutoglu...36/default.htm |
#5
|
|||
|
|||
![]() Twitter gab ein Transparenzbericht bekannt... Zwischen 1.7. und 31.12.2014 bat Türkei 1820 mal, bestimmte Inhalte von Twitter zu entfernen... Quelle: Twitter |
#6
|
|||
|
|||
![]() Siyasi partilerin çatısı altında ne kadar siyaset okulu açılırsa açılsın, partililere ne kadar eğitim verilirse verilsin, Türk siyasetcisini Avrupa Birliği Ülkeleri standardına taşıyabilmek zor.
Zor, çünkü Türk siyasetcisinin “hazmetme kapasitesi” çok düşük. Bu nerden çıktı diyenlere hemen örnek olayımızı aktaralım. AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 10 Ağustos 2014 gecesi yüzde 52 oy alarak halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı sıfatını kazandı. Halkın kararı böyleydi. Bu oran yüzde 50.01 olabilirdi. Bu demokratik sonucu hazmedemeyenlerin başında CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve milletvekilleri Geliyor nedense. CHP, seçilen kişinin yasalar ve anayasaya göre siyaset gömleğini çıkarması, parti genel başkanlığı ve başbakanlıktan ayrılması gerektiğini vurgulayan açıklamalar yaptı. Bu konuda geniş bir tartışma başlattı.. Aslında yanlış bir savunma ve tartışma değil. Anayasanın maddeleri, siyasi partiler ve seçim yasasının maddeleri ortada. Ancak buna benzer bir olay da yaşanmış değil. Yani 12. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmiş olması bir ilk. AKP kurmayları ve hukukcuları ise Erdoğan'a “gaz verip” aksi bir tezle ortaya çıkıp, siyasi parti liderliğinden istifa etmemesi gerektiğini savundular. Ta ki TBMM'deki yemin törenine kadar bu tartışma sürdü. Yemin töreninde ne oldu? CHP'liler, hukuk dışılığı ve anayasaya aykırılığı meclis zabıtlarına geçirmek için harekete geçtiler, ve tam da yemin töreninin başlayacağı en önemli bir anda, TBMM başkanından kendilerine söz verilmesini istediler. TBMM, sadece yemin töreni için toplandığından TBMM Başkanı Cemil Ççek söz vermeyince CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM içtüzüğü ve anayasa kitapcığını kürsüye fırlattı. Nahoş bir fotoğrafa neden oldu. Tartışmalara ve yakışıksız fptpğraf karelerine girmek istemiyorum. Sonra tüm CHP'liler meclis salonunu terkettiler. Ne oldu? Kim kazandı? Kim kaybetti? Denebilir ki, her eylem kaybetmek veya kazanmak için yapılmaz. Çünkü bu bir siyasi duruştur.. İyi de, bu siyasi duruş halk nezdinde yerini buldu mu? Bunun bir karşılığı var mı? Sanırım bu eylem çoğunluk tarafından doğru bulunmadı. Muhalefetin bu biçim eylemi, demokrasi deneyimi olmayan üçüncü dünya ülke parlamentolarında görülebilir. Ama 70 yıllık bir demokrasi deneyimi olan ülkemizde olmaması gerekirdi. Muhalefetin iktidara gelme yollarından biri de, işbaşındakileri eleştirmek, yanlışlarını ortaya koymak, hatalarını çıkartmak varsa yolsuzluklarını halkın önüne sermektir. Muhalefetin eleştiri ve halka vaatlerinin bir karşılığı varsa, halk seçim sandığına gittiğinde oylarıyla muhalefeti iktidara taşıyabilir. Ancak bu şekilde iktidar olunabilir. Yoksa “ucuz muhalefet”, “hazımsız eylem”, “çocukça davranış” hiç bir muhalefet partisini iktidara taşımaz. Aksine daha fazla oy kaybettirir. Özetle halk, gelecek seçimlerde sandığa giderek gözden düşen CHP'yi dibe vurdurabilir. Ha deniyorsa ki : “Her dibe vuruşun, bir de suyüzüne çıkışı vardır” Buna bir şey diyemem. Zaten dibe vurmaya da az kaldı. |
#7
|
|||
|
|||
![]() Zitat:
Allein hier bei vaybee gibt es endlich viele user, die wollen das Beiträge gelöscht werden. Wenn das bei Twitter ein Verbrechen ist, dann sollen die User bei vaybee erst einmal mit Vorbild voran gehen. Hier wollen die Leute, dass banale Beiträge gelöscht werden. Bei Twitter handelt es sich um viel schlimmere Dinge. Also wo ist das Problem? |
#8
|
|||
|
|||
![]() Zitat:
Das ist gut so, mehr sage ich doch nicht. ![]() ![]() ![]() |
#9
|
|||
|
|||
![]() Hattest du dich dazu geäußert?
Ich habe lediglich die Artikel aus dem Internet gesehen. Deine Meinung dazu habe ich nirgends gesehen? Ben mi yanlis baktim? |
#10
|
|||
|
|||
![]() Zitat:
Immerhin habe ich das schon mehrmals zum Ausdruck gebracht oder etwa nicht ?!? Ehrlich gesagt, kann man das auch zwischen den Zeilen lesen, falls man es will. ![]() ![]() ![]() |