| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#51
|
|||
|
|||
![]() Kimbilir Kaç Kişi Seni Sevdi
Kimbilir kaç kişi senin zarif hallerini sevdi Kaç kişi güzelliğini sevdi Belki gerçek aşkla; belki değil Ama bir tek kişi seni sevdi. Bir tek kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi. Ahmet Muhip Dranas |
#52
|
|||
|
|||
![]() Zulmü Alkışlayamam
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!... -Boğamazsın ki! -Hiçolmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu? Mehmet Akif Ersoy |
#53
|
|||
|
|||
![]() BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE
Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi, Elin, yüzün yumaz değil. Ne erenler geldi geçti, Bunlar yurdu kaldı göçtü. Pervaz urup Hakk'a uçtu, Hüma kuşudur kaz değil. Yol odur ki; doğru vara, Göz odur ki; Hakk'ı göre, Er odur ki; alçak dura, Yüceden bakan göz değil. Erden sana nazar ola, İçin dışın pür nur ola, Belî kurtulmuştan ola, Şol kişi kim gammaz değil. Doğru yola gittin ise, Er eteğin tuttun ise, Bir hayır da ettin ise, Birine bindir az değil. Yunus bu sözleri çatar, Sanki balı yağa katar. Halka meta'ların satar, Yükü gevherdir, tuz değil. Yunus Emre |
#54
|
|||
|
|||
![]() Siir severler siirlerinizi buradan paylasin lütfen, özel mesajla degil. Bana degil foruma yazin. Tskler.
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşuşun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum pembe uçurtmalar yollandığından beri sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum turnalar gidiyor; ben kalıyorum avareyim, asûdeyim, yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum erzurum garında banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları yitik düşlerimi kovalıyorum gölgeler gidiyor; ben kalıyorum binbir türlü kokuyorsa yaylalar siyah gözlerine beni de götür baharın koynundan koparıp sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle şehzade gülleri gönderiyorum umutlar kalıyor; ben gidiyorum bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini kaptanları sorgulayan yanından geçen küheylanların korku tûfanına yakalandığı siyah gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellat, ayrılığın boynunu vursun usul usul intizârı çürüten bu hercai diken, bu çılgın arzu sürüklüyor imkânsız muştuların eşiğine gönül vâdilerini bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tanyerine ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefâsız şarkıyı bitir özgürlüğe giden tutsaklar gibi siyah gözlerine beni de götür Nurullah Genç |
#55
|
|||
|
|||
![]() Baskalarinin siirlerini okumak güzel bir sey ama daha güzeli insanin kendisinin siir yazmasi. Duygularin sevda süzgecinden sözlerle damla damla kagida dökülmesidir siirler..
(Eski sevgiliye) Bana neler oldu sana ne oldu Unutalim artik olanlar olsun Burada basladik burada kalsin Seni gül sanmistim meger dikensin Aklim unut diyor kalbim dinlemez Dilimde zikirsin ama söylemez Elbet sonu vardir bu böyle bitmez Kaderimdin sandim yanlis bir falsin Geändert von GoerenBilir (26.05.2009 um 00:21 Uhr). Grund: misrali yanlis dizmidigimi okurken anladim :-) |
#56
|
|||
|
|||
![]() Paylasim icin tskler, cici bir deneme olmus
![]() Yarış Herkes herkesi seviyor.. Hepsi de başka türlü seviyor. Herkes herkesi sevmesin,gerek yok. Adam azaldı, sevgi de elden gidiyor. 'Bana, sen haklısın diyorlar, Hayır hayır,ben çok haklıyım.*' bilen biliyor. Bu yarışın dışında kalanlar, Adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor Özdemir Asaf |
#57
|
|||
|
|||
![]() "bir baska ülkeye, bir baska denize giderim" dedin,
"bundan daha iyi bir baska sehir bulunur elbet. -bir ceset gibi- gömülü kalbim. aklim daha ne kadar kalacak bu corak ülkede? yüzümü nereye cevirsem, nereye baksam, kara yikintilarini görüyorum ömrümün, bosuna bunca yil tükettigim bu ülkede." yeni bir ülke bulamazsın, baska bir deniz bulamazsin. bu sehir arkandan gelecektir. sen gene ayni sokaklarda dolasacaksin. ayni mahallede yaslanacaksin; ayni evlerde kir düsecek saclarina. dönüp dolasip bu sehre geleceksin sonunda. baska bir sey umma- ömrünü nasil tükettiysen burada, bu kösecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde. konstantinos kavafis |
#58
|
|||
|
|||
![]() AH, BEN UYKUDAYKEN SEN BAŞUCUMA GELSEN
Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen, Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın, (1) Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken, İşte o zaman birden Aralanır dudağım! Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin, Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme, Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin, İşte o an düşlerim Aydınlanacak yine! Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına, Bir öpücük kondur, melekten kadına dön, Ah o zaman ruhum Uyanır uykusundan! Victor Hugo |
#59
|
|||
|
|||
![]() Dört yol ağızlarında sağa sola sataşan
Boş öfkelerden, hiddetlerden uzak durun! Günün birinde kaplan kesilecek olan Halkın sevdiği bu kedilerden uzak durun! Halk dalkavuklarından, saray yağcılarından, Partisinin orta yolcu olduğunu söyleyen Çıkarcı, bencil politikacıdan uzak durun! Uzak durun bütün sönmüş köseğilerden, Göğüslerinde bir ruh taşımayanlardan, Ve ruhlarında Tanrıyı taşımayanlardan! Yalnızca bu adamların eline kaldıysak, Ulu Tanrım, içinde yaşadığımız bu çağda, Şair nasıl olur da bağırmaz acı içinde Nasıl olur da bağırmaz "yazık! yazık!" diye Bir gün utançtan yüzünü de gösteremez, Evinin eşiğinde, öyle bekler ayakta, İnmek üzere olan akşamın karşısında, Silinen, yitip giden güne göz yaşı döker, Ufkun dört köşesine, ufkun dört bir yanına Korkunç bir hayalet gibi küllerini saçar. (6) Bulutlarda gezen çakırdoğanları gibi Gülüşleri duyulur utkulu şairlerin, Yergici şairlerin, alaycı şairlerin, Aristofanes'lerin, (7) ve kara şairlerin. Sayısız utancımızı yüzümüze vurmak için, Petrone (8) karanlıkta uykusundan uyanıp, O ünlü Romalı üslubuna sarılırdı. Aşağılık, alçak çağımızın yöresinde Archiloque'un (9) topal vezni, aksayan vezni Bir kırbaç gibi hoplayıp zıplardı elinde. Ama Tanrı geri çekilmez hiçbir zaman, Bu güneş ki her şeye bir soluk kazandırır, Hiçbir zaman tümüyle yitip gitmedi gözden, Tümüyle batmadı gizlendiği tepelerden. O hep üzgün ve tasalı koyaklar için, Körleştirilmiş karanlık şu ruhlar için, Gururun yoldan çıkardığı yürekler için, Uçurumların üzerindeki bir doruğa Işınlarını bırakır, ışınlarını ve Bazı gerçekleri bırakır alınlar üstüne. Durmayın haydi yüce ruhlar ve düşünceler, Durmayın kemirilmiş sıkıntılı beyinler, Durmayın hasta yürekler, yaralı gönüller, Sizler dua edenler, güzel şeyler düşünenler! Haydi biraz cesaret, ey gelecek kuşaklar! Fırtınanın, boranın ormanda ağaçlarda, Kopardığı gürültüyle, istemeyerek de olsa Gelen sizler! haydi biraz daha cesaret! Dur durak bilmeksizin amaçsız dolaşanlar, Sizler! yolun zifiri karanlıklarında, Ellerini uzatarak düşünüzün şekillerini Gördüğüne inanan gezgin kuşkucular! Sizler, kafaları acı çeken düşünürler! Sizler, ilahi bir dehşetle dolu olanlar! Koyak'ın böğürtlerine sarkmış olarak Uçurumların kıyılarına tutunanlar! Sizler, bu kederli ve utkulu dalgaların Denizinde kazaya uğrayan ey insanlar! Sizler, denizden tir tir titreyerek çıkanlar! Sizler! Yalnızca yüreklerini kurtaranlar! Bütün sabahlarda, çiçeklerin arasında Sizler, güneşin doğduğunu gören bilgeler! Ve bu kutsal ışıkların içine gömülmüş Tan kızıllığında yeniden gelirsiniz siz. Sizler, ey savaşçılar! Gün doğmadan elini, Kolunu yıkamak için hazır bekleyenler! Sizler, odalarda düşler, hayaller kuranlar! Gözleri karanlığın içinde yitip gidenler! Sizler, ey sabrın ve direncin insanları! Sizler, ey hep mutlulukları dileyenler! Sizler, hâlâ İsa efendimizin eteğini Ve hâlâ umudu avuçlarında tutanlar! Sizler ellerinde lamba, bir şey arayanlar! Sizler tek silahı övendire olan çobanlar! Dayanın ey dağlarda, beldelerde olanlar! Dayanın, dayanın, ey vadilerde olanlar! Yeter ki her biriniz dar bir keçi yolunu Bir sabahın izini, bir karığı izlesin; Yeter ki hepinizin kara bir dalga olan Kıyısı Tanrı ve kuzey yeli bulut olsun; Yeter ki siz inancınızı eksik etmeyin, Yeter ki siz kıvançlıyken ya da kederliyken Bir çocuğa, bir yıldıza ya da bir çiçeğe Zaman zaman sevgi dolu gözlerle bakın; Yeter ki köle ya da özgür yurttaş demeden Her şeyde ve herkeste sevecek bir yan bulun, Yeter ki siz, teninizin her bir dokusunda Evrensel insanlığın titreştiğini duyumsayın. Dayanın, karanlığın ve köpüğün içinde Hedef çok yakında ortaya çıkacak, Sisin, dumanın içindeki insanlık soyu Bir sözcük değildir, bir bilmecedir ancak. Öne eğilmiş alınlarınızın üstünden Yeterince geceler ve fırtınalar geçti. Kaldırın gözlerinizi, kaldırın başınızı! Işık orada, yukarıda, yürüyün haydi! Ey halklar, kulak verin, kulak verin bu şaire! Ey halklar, kulak verin bu kutsal düşsevere! Gece alnı ışıklı olan yalnızca odur, O muştulayacaktır size karanlıkları, Delecek olan gelecek zamanları Açılmamış tohumu yalnız o bilebilir Bir kadın gibi tatlıdır erkek ve Tanrı, Ormanla ve dalgalarla nasıl konuşursa, Onun ruhuna da öyle usulca seslenir, Yumuşak, sevecen ve usul bir sesle. Çünkü O'dur bütün dikenlere karşın, Arzulara ve kederli olaylarla karşın, Yıkımlarınız içinde eğilip geleneği Toplayarak yürümeye devam eden odur. Gökyüzünün kutsayabildiği her şey, Ve yeryüzünün kapladığı her şey, Bereketli, verimli bir gelenekten doğar. Kökü geçmişe dayanan bütün düşünceler, İster insansal olsunlar ister tanrısal, Gelecekte de yaşar ve çiçekler açar. Işık saçıyor şair sonsuz gerçek üstüne Işık saçıyor şair, saçıyor alevlerini, Olağanüstü bir aydınlıkla ruhumuz İçin ışıl ışıl parlatıyor gerçekleri. Boğuyor ışığıyla, ışığıyla dolduruyor, Kenti, çölü, Louvre'u ve kulübeyi, Bütün ovaları, bütün dağları ve tepeleri, Kaldırıyor perdeyi gizlerin üzerinden Çünkü şiir kralları ve şiir çobanları, Yıldızdır, Tanrının yolunu gösteren. Victor Hugo O kadar cok sey yazilip cizildiki savasa dair bahari,sevdayi unuttu unutacak neredeyse sair. Nihat Behram |
#60
|
|||
|
|||
![]() KEDER SANA YAKIŞIYOR
Ne kadar değişmişsin görmeyeli, Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan, Hüzün rengi almış saçlarının her teli Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan, Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli Böyle mahzun kederli değildin eskiden Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi Baygın kokusuna anılarla beraber giden Böyle mahzun kederli değildin eskiden Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar Ağlamaktan mı karardı gözlerin Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin Şimdi nerden yaşardı gözlerin Hasta mısın, yorgun musun nen var Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar Arzular vardır bilirsin anlatılamaz Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz Keder sana yakışmıyor gül biraz Arzular vardır bilirsin anlatılamaz. Victor Hugo |