Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Foren Archiv


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #391  
Alt 04.05.2005, 23:37
Benutzerbild von delahoyaa
delahoyaa delahoyaa ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Aci, degil mi?

Herkes Ermenileri tartisiyor ve Türkiye"ye bir soykirimi yüklemek istiyor fakat bizim sehitlerimizi, ölülerimizi hic kimse tartismiyor, dinlemek bile istemiyorlar!

Sanki 500.000 insanlarimiz Ermeni ceteler tarafindan öldürülmemis gibi! Sanki bunlar tarih kitaplarinda yazilmiyormus gibi!

Hele Almanya"daki gazeteciler. Bir kez olsun dogulu bir aileyi ziyaret etsinler, aile hatiralari sorsunlar. Kim bilir ne aci hikayeler duyacaklar.

Fakat bunu bile yapmiyorlar! Almanya"da 2 milyon askin insanlarimiz varken bir kez olsun "sizin icin 1. Dünya Harbi nasil gecti" sormuyorlar.

Anlatmaya kalkarsan hemen "Yalanci! Inkarci!" diye saldiriyorlar.

Oysa 1. Dünya Harbinde 2,5 milyon Osmanli insan öldü ve 5 milyon Osmanli Kafkasya"dan ve Balkanlar"dan Anadolu"ya göc etmek zorunda kaldi.

Insan sormaz mi:
Bu insanlar neden kacti?
Savas bittikten sonra neden eski vatanlarina dönmediler, dönemediler?
  #392  
Alt 04.05.2005, 23:44
Benutzerbild von delahoyaa
delahoyaa delahoyaa ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard AB"ye dair:

(...) Das politische Problem, von dem ich spreche, ist der wachsende Ruf aus Europa, dass die Türkei den "Völkermord an den Armeniern" zugeben muss, bevor sie der Europäischen Union beitreten kann. (...)

Ich sprach einst mit einem amerikanischen Beamten, der mir sagte, dass die Türken sagen sollten: "Ja, wir taten es, tut uns leid" und es dann vergessen sollten. Ich fragte ihn, ob er glaubte, dass die Türken den Genozid begangen haben. Er antwortete, dass er es nicht wisse und es ihn nicht interessiere. Ich sagte ihm, dass die Türken nie in dieser Weise über ihre Väter und Großväter lügen würden. Er sagte mir, ich sei naiv. Doch er war naiv, da er glaubte, dass die armenischen Nationalisten mit einer Entschuldigung zufrieden sein würden. (...)

Wie kann es richtig sein, Mitglied in einer Organisation zu werden, die verlangt, dass man für den Preis der Aufnahme lügt? Würde ein ehrenhafter Mann dieser Organisation beitreten, die sagt: "Du kannst uns nur beitreten, wenn du erst fälschlicherweise sagst, dass dein Vater ein Mörder war"? (...)
  #393  
Alt 05.05.2005, 01:01
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard gercekten avrupaya karsi bende bir

nefret büyümeye basladi. duygularima göre hareket etsem, hemen yarin avrupayi terketmeliyim. tabiki buna cogu avrupali sevinirdi. ama hepimiz biliyoruzki avrupalilar bize türkiyedede huzur vermezler.
onun icin onlara onlarin anlayacagi tonda konusmakta yarar görüyorum.

maksatli, bilincli karalama, hemen her ülkenin kanunlarina göre suctur. basin mensuplarina, ermeni- diasporasina ve kiliselerine, bu karalama kampanyalarina
katkida bulunan politikacilara ve parlementolara karsi dava acma yolumuz mevcuttur.

bu amacla, gerekli belgelerin incelenip hazirlanmasi gerekmektedir.

mesela alman kanunlarina göre türk tarafinin tazminat davalari acma hakki dogmustur kanaatindeyim.
  #394  
Alt 05.05.2005, 03:15
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard İngiliz arşivleri de soykırım

İngiliz arşivleri de soykırım iddialarını çürütüyor..

İngiliz hükümet arşivlerini tutan ""İngiltere Ulusal Arşivi"", Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı topraklarında bulunan halklar arasındaki çatışmaların, ""büyük devletlerin politikalarının sonucu olduğunu"" ve gelişmelerin Osmanlı topraklarındaki tüm halklara acılar çektirdiğini gösteriyor.

Birinci Dünya Savaşı sırasındaki acı olaylar, Balkanlar"dan Türkler, diğer Müslümanlar ve öteki halkların da göç ettirildiği daha geniş bir sürecin, yani Birinci ve İkinci Balkan savaşlarıyla başlayan, Osmanlı"nın dışarıdan parçalanması sürecinin bir parçası olarak kabul ediliyor.
Bazı Ermeni grupların ve Ermenistan"ın, o dönemdeki tüm gelişmeleri, uluslararası koşulları göz ardı ederek, yalnızca Ermeniler 1915 yılında sorunlarla karşılaşmış gibi yansıttıkları olayları, İngiliz resmi arşivleri daha kapsamlı bir bakış açısıyla değerlendiriyor.

O tarihlerde meydana gelen gelişmeleri yalnızca 1914"te başlayan Birinci Dünya Savaşı içindeki bir durum olarak değil, Osmanlı İmparatorluğu"nun dağıtılması süreciyle, yoğun göç ve sürgünlerin olduğu 1912 Birinci Balkan Savaşı"nın çıkışıyla birlikte ele alıyor. İngiliz arşivcilerin değerlendirme yazısında, Osmanlı topraklarındaki halkların, Birinci ve İkinci Balkan savaşları ile Birinci Dünya Savaşı sırasında büyük devletlerce uygulanan ""zorla yeni sınır benimsetme politikalarının kurbanı olduğu"" belirtiliyor.

İngiliz Ulusal Arşivi"ne ait olan ve arşivdeki belgelere ulaşım imkanı veren ""www.nationalarchives.gov.uk"" internet adresindeki ""Mülteciler ve Azınlıklar"" başlıklı bölümde, Avrupa"daki tüm mülteci sorunlarıyla ilgili İngiliz resmi belgelerinin tasnif bilgileri yer alıyor. Bu bölümde, Osmanlı İmparatorluğu"nun dağılma dönemiyle ortaya çıkan bu tür sorunlarla ilgili binlerce cilt tasnif edilmiş belgenin, İngiliz Ulusal Arşivi"nin ""FO-78, FO-195, FO-421 ve FO-424"" kodlu kataloglarında bulunduğu belirtiliyor.

Bu bölümle ilgili değerlendirme yazısı ise, ""Avrupa"da 20. yüzyıldaki mülteci hareketleri, Osmanlı İmparatorluğu"nun dağılma süreciyle; bu imparatorluğun bir zamanlar yönettiği topraklarda milliyetçiliğin uyanmasıyla başlar"" deniliyor.

BÖLGEDEKİ MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ

Osmanlı"nın dağıtılmasının yol açtığı nüfus sorunlarına ait belgelerin tasnif edildiği arşiv bölümünün genel değerlendirmesinin yapıldığı bu yazı, şöyle devam ediyor:
""Bölgedeki milliyetçilik hareketleri, Türkiye"nin Avrupa"daki hemen hemen bütün topraklarını kaybettiği ve ülkenin Avrupa kesiminde yalnızca İstanbul ile çevresindeki küçük bir bölgeyi kendisine bırakan1912 Birinci Balkan Savaşı"na yol açmıştır. İkinci Balkan Savaşı ise 1913"te, Yunan ve Bulgar milliyetçiliğinin birbirine karşı husumeti nedeniyle başladı. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı"nın çıkışı ise, var olan çatışmayı daha da karmaşık bir hale getirdi. Bu savaşta Yunanistan ve Sırbistan müttefik kuvvetlere (İngiltere, Fransa ve Rusya"dan oluşan itilaf devletleri); Bulgaristan ve Türkiye ise merkezi kuvvetlere (Almanya ve Avusturya"dan oluşan ittifak devletleri) katıldı. Kendisini giderek tırmanan çatışmanın içinde bulan yerel halklar, büyük devletler arasındaki güç dengesi değişimlerinin kurbanı oldu ve büyük devletlerle müttefiklerinin durumları değiştikçe, bu yerel halklar da ya bizzat göçlerin hazırlayıcısı ya da kurban duruma düştü.""

"YAPAY YENİ SINIRLAR, YENİ SORUNLAR DOĞURDU"

""Kapsamlı mülteci hareketlerinin İkinci Balkan Savaşı sırasında bölgenin genel karakteristiği olduğu"" kaydedilen değerlendirme yazısında, ""yüz binlerce insanın, sınırların yapay biçimde yeniden belirlendiği bir ortamda, zorla göç ettirildiğine"" dikkat çekiliyor. Yazıda, ""Müttefiklerin (İngiltere, Fransa ve Rusya), Türkiye gibi savaştan yenik çıkmış ülkelere zorla benimsettiği yeni sınırlar, yeni sorunlar doğurdu"" deniliyor.

Savaşı kazanan Avrupa devletlerinin, bölgedeki halklar üzerinde yol açtığı bu sorunları 1919 Paris barış konferansında çözmeye çalıştığı kaydedilen değerlendirmede şu ifade kullanıldı:
""Siyasetçilerin 1919 yılında düzenlenen Paris barış konferansındaki amaçları, barışın kalıcı olmasını güvence altına alacak bir siyasal çözüme ulaşmaktı. Müttefik güçlerin (itilaf devletleri) bu amaçla aldıkları bir dizi önlem arasında, halkları, etnik, dinsel ve siyasal olarak bağlı oldukları topraklardan zorla, belki ayrımcılığa tabi tutulmayacakları ve biraz daha güvenli olacakları topraklara göç ettirmek de vardı. Neuilly-sur-seine"de 27 Kasım 1919"da imzalanan antlaşma, etnik, dinsel ve ulusal temellere dayalı olarak kabul ettirilmiş bir çözümdür.""

""<a href="redirect.jsp?url=http://www.catalogue.nationalarchives.gov.uk/rdleaflet.asp?sleafletıd=312""" target="_blank">http://www.catalogue.nationalarchives.gov.uk/rdleaflet.asp?sleafletıd=312""</a> internet adresinde bulunabilecek bu değerlendirme yazısının atıf yaptığı belgelerin bazılarının tasnif başlıkları şöyle:
""1) Foreign Office, embassy, Ottoman Empire, c 1782-1923; 2) Foreign Office, consulates, Ottoman Empire, c 1782-1923; 3) Foreign Office, embassy, Turkey, 1923-1968; 4)Foreign Office, consulates, Turkey, 1923-1968.""

O tarihlerde bölgede bulunan İngiliz diplomatlarının, askeri görevlilerinin ve diğer yetkililerin resmi yazışmaları da dahil olmak üzere milyonlarca belgenin yer aldığı bu arşiv bölümüyle ilgili bu genel değerlendirme yazısı, Osmanlı"nın son dönemindeki nüfus hareketlerinin, bu arşivi tasnif eden İngiliz tarihçilerce nasıl yorumlandığını gösteriyor. Bu değerlendirme yazısında, o dönemde yalnızca Ermenilerin değil, birçok halkın acılar çektiği görüşü, ""Büyük devletlerle müttefiklerinin durumları değiştikçe, yerel halklar da ya bizzat göçlerin hazırlayıcısı ya da kurbanı duruma düştü"" ifadelerinde dikkat çekiyor.


<a href="redirect.jsp?url=http://www.internetgazete.com/detay.asp?id=8718" target="_blank">http://www.internetgazete.com/detay.asp?id=8718</a>
  #395  
Alt 05.05.2005, 03:34
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard ????? o.T.

ohne Text
  #396  
Alt 05.05.2005, 03:48
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Tahminim 2005 yili icerisinde cok seyler

cözülecek ve gelkecek en az 50 yil icin baglayici haller alacaktir...

Mesela Ermeni safsatasi... Kürtlük ve benzeri olmayan azinliklar üzerindeki ABD ve EU oyunlari ve cahillikler.
KKTC ve Helles zihniyeti ve daimi ve kalici antlasmalar...
Türkiyenin gelecekteki bölgedeki sorumluluklari ve gücü.
Model devlet ve model Politik beyin olarak, Müslüman devletler icin ilham kaynagi ve benzeri olaylar bu yil ve gelecek yil bizleri bekliyor....

Ermeni olayi ile EU nun Demokrasi cöküsü baslamistir kiiii... Meclisler artik cigrindan cikmis ve kendilerini HUKUK uzamni ilan atmislerdir...

Bu bir Demokrasi ayibi ve zaafidir....

Ben sahsen gelecegimin artik Türkiyede olduguna inaniyorum ve eger Allah nasip ederde böyle devam ederse... wird in knapp 10 Jahren die EU uns nötiger haben als wir die EU...

Zaten su ani ile EU cok zayiflamis durumda....

Olsada Fransa halki su EU yu bir devirebilse...
VOLL GEIL wäre das...

Ermeni olayi artik gerceklere ve Arsivlere dayali bir sekilde tartisilacak...

Yani Ingiltere, Rusya, Almanya, TR ve ERMENI geri zekalilarinin Arschibleriyle cözüm bulacak... ve bizim lehimize cikacaktir... cünkü 1,5 milyon ermeni katledilmis söyleniyor... oysa Ingiliz Arschivleri 1054000 Ermeninin Osmanlida yasadigini izah eden belgeler artik elimizde mevcut.... ayni sekilde Bolschewistlerin kaynaklarindada katliamin tam tersi oldugu yazilmakta....

Benim arastirmalarima ve cesit cesit kaynaklardan okuduguma göre.. yaklasik 580000 Türk katledilmis ve buna karsin 220000 Ermeni Vertreibungda hayatlarini kaybetmis....

Ben bu olaylari iyi bilirim... cünkü bizim bölgemizde serefsizlerde ayni sekilde katliam yaptilar.... eskilerimiz söylerdi... hatta 96 yasinda ölen babaannem söylerdi... detayina kadar gördüklerini yasadiklarini anlatirdi....

Yani bu olayi yasayanlar tek tuk olsa bile var...

Ermeni komitelerinin Fransa ve Ingilterenin emri ile yaptiklari olaylari biliyoruz...

Kaldiki Ermeniler ayni Hitler gibi büyük Ermenistan hayali ile... taaa Azerbeycan topraklarina kadar katliamlarini sürdürmüsler... ve onlari Nuri Pasa kurtardi Ermenilerin katliamindan... dahlen Azerbeycanda Ermenilerin katliam gününü kutlarlar....

Artik adi üzerinde... ERMENILERIN Ermeni olma zamani gecti.... birazda insan olsunlar... cünkü dünya platformunda apacik untergehen edecekler...

Iftiracilar icin GNADE TANIMAYIZ...

IFTIRACILARI ALLAHTA SEVMEZ.....
  #397  
Alt 05.05.2005, 11:28
Benutzerbild von akshalil
akshalil akshalil ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sen Yurtsever Halide Edip ten yanamisin

,Karar ver Artik Frenki, yoksa Katil Bahattin Sakir den mi?

Bahattin Sakirler ve agcalar catlilar senin toplumunda oldugu sürece mahkemede öyle pek dava falan kazanamazsin!
3-4 tane ittihatci katilin isledigi suclari savunup bütün türkleri zan altinda birakiyorsunuz ve bunun zararini türkiye bütün toplum ve millet olarak cekiyor..




Bu sene beklenen oldu. ABD Başkanı Bush 24 Nisan mesajında yine "soykırım" demedi. Fakat, "Osmanlı"nın son yıllarında tehcir ve kitlesel katliama uğratılan 1,5 milyon Ermeni"yi andığını ve bütün Ermenilerle dayanışma içinde olduğunu" ifade etti. İşin ilginç tarafı, 24 Nisan"ın üzerinden epey zaman geçmesine ve İncirlik üssünü ABD"nin daha geniş kapsamlı kullanımına açan "gizli" kararnamenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasına rağmen, Ermeni meselesi hâlâ tartışılmaya devam ediyor.
TV kanallarında tartışma programları yapılıyor. Belgeler havada uçuşuyor, "bilirkişiler" tarafından "soykırım yalanı" çürütülüyor. Gazetelerde Talat Paşa"nın "karakaplı defteri" yayımlanıyor, sonra yayın nedense kesiliveriyor. Diyanet İşleri"nin, Anadolu şehirlerine cuma hutbesi okumak üzere "gezici vaiz" yollanmasına benzer bir uygulama ile bazı emekli büyükelçiler ve "Ermeni uzmanları" üniversitelere gidip öğrencileri "aydınlatıyorlar." Bu durum, ABD Kongresi"nde pişirilen "soykırım tasarısı" ile ilişkili olarak toplumda hassasiyeti yüksek tutma çabası ile alakalı olabilir.

1990"ların havası
Bu yıl farklı bir şey oldu, ilk defa sokaktaki insanlar Ermeni meselesini tartışmaya başladı. 1980"lerdeki Asala terörünün kemikleştirdiği resmi görüş artık zamanaşımına uğradı ve sağından solundan tel tel dökülmeye başladı. 90"lardan itibaren toplumsal köken, etnik/dini kimlik gibi konularla tanışan, silahlı Kürt milliyetçi hareketini yaşayan, Çeçen ve Bosna savaşlarını TV"den naklen izleyen ülkemizde, çeyiz sandıkları açıldı ve küf kokulu bohçalar ortaya serildi.
Bu dipten gelen dalganın ilginç göstergelerinden biri de Fethiye Çetin"in "Anneannem" kitabının best-seller olmasıdır.
Palu"da Hovannes ve İsguhi Gadaryan"ın kızı olarak doğan Heranuş, jandarma onbaşısı Hüseyin"in kırımdan kurtardığı bir çocuk. Kitap, hayatını bir Müslüman olarak yaşayıp ölümünden önce torunu Fethiye"ye anlatan Heranuş"un hikâyesi. Benzer bir duyarlığa sahip olan Sıvaslı Ahmet Turan Alkan, 1915"ten bahsederken bu "bizim" için de bir trajediydi çünkü çok iyi komşularımızdan olduk demişti (13 Mart, Zaman). Sanıyorum, bu noktada resmi görüşler çatırdamaya başlıyor.


"Komisyon" teklifi
Hükümet, Ermenistan"a bu işin tarihçilerin ortak komisyonuna havale edilmesini teklif etti. "Bu işi tarihçilere bırakalım" yaklaşımı hakkında Prof. Şükrü Hanioğlu"nun görüşlerine katılmamak elde değil:
"Böylesi hayalci bir tez yerine, tarihçilere de danışarak, onların bu alandaki eserlerinden istifade ederek, bir "siyaset" geliştirmesi gerekmektedir. Mevcut meseleyi halledecek taraflar iki tarafın tarihçileri değil siyasetçileridir" (20 Ocak, Zaman). Tehcirin sadece "suçlu" Ermenilere uygulandığını ve kadın ve çocukların ise kurye olarak kullanıldıkları için tehcir edildiklerini ileri süren TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu ile (Radikal, 25 Nisan) Türklerin sırf Müslüman olmalarından ötürü, İslamiyet"in içinde zaten varolan "soykırım eğilimine sahip olduklarını" iddia eden Ermeni tarihçi Vahakn Dadrian bu komisyonda karşı karşıya geldiklerinde, acaba ne olur? Korkarım ki o maç karakolda biter!
Hani olmaz ya, bir an için bu komisyonun 1915"te yapılanların soykırım olduğuna dair bir karar aldığını düşünelim. Benim gibi, soykırımın hukuki bir terim olduğunu ve bunun sosyal bilimlere ithal edilmesinin son derece sorunlu olduğunu düşünen bir bilim adamı bu karara itiraz edecektir. Dolayısıyla, komisyonun işlemesi ve herkesi memnun edecek bir sonuca varması bence çok zordur.


"Mavi Kitap"
Bu gazetede 14 Nisan tarihinde bir yazı yayımladım. Yazımda, Meclis"in 13 Nisan oturumunda İngiliz parlamentosuna mektup yollama kararı alarak 1916"da Lord Bryce ve Arnold Toynbee tarafından yayımlanan "Osmanlı İmparatorluğu"nda Ermenilerin Uğradığı Muamele, 1915-1916" adlı "Mavi Kitap"ın "yok sayılmasını istemenin" TBMM açısından düpedüz yanlış olduğunu belirtmiştim.
CHP üst yönetimi ile Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ"ın dile getirmiş oldukları Mavi Kitapın içindeki bilgilerin "mesnetsiz ve asılsız olması" iddiasının pek geçerli olmadığını, çünkü bu kitabın 2000 yılında yapılan yeni baskısında içindeki tanıklıkları yapan insanların asıl kimliklerinin arşiv vesikalarından bulunarak ilave edilmiş olduğunu belirttim. Ayrıca, akademik dünyada Ermeni soykırımı konusunda yazıp çizen insanların yazılarında bu kitaba pek atıf yapmadıklarını da ortaya koydum. Yazı kendi çapında küçük bir tartışmayı tetikledi. Örneğin, bu dönemde İngiliz parlamentosunu hedef alarak TBMM"nin mektup yollaması doğru muydu? Bakın, Türkiye"nin eski Londra Büyükelçisi Özdem Sanberk ne diyor:
"Bunun ne derece rasyonel bir girişim olduğu konusunda şüphelerim var. Bir kere, İngiltere gerçekten doğru adres mi acaba bu konuda? Gerçi "Mavi Kitap" olduğu için İngiltere"nin seçildiği anlaşılıyor. Acaba doğru bir adım mıdır? Bundan çok emin değilim. Sebebi de gayet basit. İngiltere hükümeti, AB"ye üye ülkeler arasında, 1915 olaylarının soykırım olmadığını açıkça ifade eden tek hükümettir. Ben o sırada Londra"da olduğum için gayet iyi hatırlıyorum ... Yani, İngiltere hükümeti soykırım konusunda bize karşı en ufak hasmane bir tutum göstermiş değil. (...) Ama bu [mektup] İngiltere"de bir tartışma açarsa; Türkiye"nin attığı bu adım geri tepmiş olur diye düşünüyorum". (BBC Türkçe Servisi, 14 Nisan). Bu arada, İngiltere"nin Türkiye"nin AB adaylığını en çok destekleyen ülke olduğunu ve 2005 yazında AB dönem başkanlığının Tony Blair"e geçeceğini de unutmayalım!


"Hıyanet-i vataniye"den infaz
Yazdıklarım, girişimin mimarı Sn. Elekdağ"ı pek rahatsız etmiş ki 27 Nisan günü kendisi bana cevap verdi. Cevabında, Mavi Kitabın "Ermeni tarihçilerin en önemli kaynaklarından birini oluşturduğunu" ve "soykırım yalanının temel dayanağı olan ve Türk düşmanlığı yapan" bir eser olduğunu yineledi. Ayrıca, Sn. Elekdağ benim için "cahil, rezil ve çılgın Taşnak militanının telaşına sahip biri" gibi sıfatlar kullandı. Sn. Elekdağ"ın seviyesine inerek cevap vermeye niyetim yok, ama yazımda "devletlu" kesimin görüşlerin dışında farklı yaklaşımları ileri sürenlerin genellikle "hıyanet-i vataniyye" kanunu kapsamında yargısız infaza tabi tutulduklarını söylemiştim. Maalesef haklı çıktım.


Belge koleksiyonları
Konuyu Birikim dergisinin Ermeni tehcirine ayrılmış olan Mayıs 2005 sayısında daha etraflı olarak ele alacağım. Şimdi neden Mavi Kitap"ın yabancı tarihçiler tarafından az kullanıldığı konusunda okurları aydınlatmak istiyorum. Harvard Üniversitesi kütüphanesinin web-sitesinde yaptığım küçük bir araştırmanın sonuçlarına göre, Ermeni soykırımı konusunda kaynak olarak kullanılabilecek bellibaşlı arşiv belgeleri koleksiyonları şunlardır:
1. Rouben Adalian"ın hazırladığı "The Armenian Genocide in the U.S. Archives, 1915-1918" (Amerikan Arşivlerinde Ermeni Soykırımı, 1915-1918). Yaklaşık 37.000 sayfalık belge kolleksiyonunun mikrofilmleri.
2. James L. Barton (Derleyen), "Turkish Atrocities: Statements of American Missionaries on the Destruction of Christian Communities in Ottoman Turkey, 1915-1917" (Türk Mezalimi: Osmanlı Türkiye"sinde Hıristiyan Topluluklarının Ortadan Kaldırılması ile İlgili Amerikan Misyonerlerinin İfadeleri). Michigan, 1998. 210 sayfa.
3. A. Ohandjian, (Der.) "ÖsterreichArmenien 1872-1936, Faksimiliesammlung diplomatischer Aktenstücke" (Avusturya Devlet Arşivi Belgeleri). Viyana, 1995. 12 Cilt.
4. Arthur Beylerian (Der.), Les Grandes Puissances, L"empire Ottoman et les Armeniens dans les Archives Françaises, 1914-18" (Fransız Arşivlerindeki Osmanlı Ermenileri ile İlgili Belgeler). Paris, 1983. 792 sayfa.
5. Alman devlet arşivlerindeki belgelerin bir kısmı da zaten İngilizceye çevrilmiş ve internette mevcut: <a href="redirect.jsp?url=http://www.armenocide.de/" target="_blank">http://www.armenocide.de/</a>


Kaynak bol
Bütün bunların dışında, Harvard kütüphanesinde kırımdan kurtulan Ermenilerin çeşitli dillerde yazdıkları toplam 60 kitap bulunuyor. İşin ilginç tarafı da bu kitapların 28 tanesinin 1990 yılından sonra basılmış olması.
Şimdi, böyle bir kaynak ve belge bolluğu varken, kim 1916 yılında yayımlanmış olan "Mavi Kitap"ı ciddiye alır? Sadece Sn. Elekdağ ve CHP üst yönetimi!
Bu belge ve kaynak yığını karşısında yabancı tarihçilere "Arşivlerimizi açtık, buyrun çalışın" daveti ne kadar etkili olabilir? Yani yabancı doktora öğrencisi önce Türkçe gibi zor bir dili öğrenecek, sonra eski yazıyı öğrenecek ve de Dahiliye Nezareti-şifreli telgraflarını çözecek. Peki, öğrenci bütün zorluklara katlandı, ama resmi görüş ile tam da uyumlu olmayan bir yayın yaptı. Ne olacak? Arşivde çalışma izni devam edecek mi?
Geçen akşam TV"de "uzman" kadrosundan geçinenlerden biri esip savuruyordu, "Ermeniler de arşivlerini açsın" diye. Yanımdakine şunu dedim: "Açsalar ne yazar? Oraya yollayacağın Ermenice bilen tarihçin yok ki!"


"Tembellik" aslında bir sonuç
Bu durumu "ölümcül tembellik" olarak nitelendirenler de var. Ama bence tembellik bir neden değil, sonuç aslında. Elimizi vicdanımıza koyalım, genç ve parlak bir akademisyen üzerinde bu kadar sınırlama olan bir konuda neden çalışsın? Konu mu yok?
Resmi görüşün kâbus gibi insanın üstüne geldiği, aksine en ufak bir çıkışın doçentlik sınavında çakmak veya kadro alamamak gibi sonuçlarının olacağı bir yerde "18"inci Yüzyılda Manisa Sancağı" gibi bir tez yaparsınız, olur biter. Bu konuda çalışmak için çok azimli ve inatçı olmak lazım...
Böyle gençlerin çoğu borsacı oluyor zaten. Geriye kim kaldı?
Hemen söyleyeyim: yetenek açısından orta karar, salla başını al maaşını havasında, dil bilmeyen, entelektüel özellikleri bilim adamı niteliklerinin çok gerisinde kalan ve büyüklerinin sözünden hiç çıkmayan bir insan malzemesi. Birbirini tekrarlayan tezler, ağırlıklı olarak "Türkün Türke propagandasına dönük" çalışmalar ve Kapıkule"nin ötesinde bir değeri olmayan kitaplar. Bunlar için tarihçi olmak ile belediyede çalışmak arasında hiçbir fark yoktur. Tarihçilik herhangi bir iş gibidir. Konuya sarılmak, coşku duymak o konu ile yatıp kalkmak söz konusu değildir. Tembellik esastır. Bunların biraz daha "uyanık ve paragöz" olanları hele bir de İttihatçı üniformalarını giyip, çizmelerini çekerlerse artık her şeyi savunabilirler.
Teşkilatı Mahsusa vatansever bir örgüt, onun şefi Dr. Bahaettin Şakir ise bir kahraman oluverir. Zaten sözlerine devletin devamlılığı ve bekası lafları ile başlarlar. Artık "kurşun atan da bir, yiyen de bir" olmuştur.


İki insan, iki değer
Yazıyı bir anekdot ile bitirmek istiyorum. Falih Rıfkı Atay"ın "Zeytindağı" isimli kitabı onun I. Dünya Savaşı anılarıdır.
Yazar, Dr. Bahaettin Şakir Bey ile Halide Edip Hanım"ın Adana tren istasyonunda tanışmalarını anlatır. Halide Edip Adıvar, o günlerde Ermeni tehcirini yöneten Bahaettin Şakir ile ilk kez tanışmaktadır. Yolda Ermeni meselesi tartışılır. Bahaettin Şakir trenden indikten sonra, Halide Edip Hanım hışımla Falih Rıfkı"ya döner ve "Bana bilmeyerek bir katilin elini sıktırdınız!" der. Bahaettin Şakir ise asteğmen Falih Rıfkı"ya, "Senin gibi yetişme aşamasındaki kıymetli gençleri bu kadınla temas etmekten men etmek lazım" der. Galiba, 2005 yılında Ermeni meselesi tartışılırken bu iki insanın temsil ettiği değerleri tartışmamız gerekiyor: Halide Edip mi, yoksa Bahaettin Şakir mi? Seçiminizi yapın artık!

Prof. Dr. Ayhan Aktar: Marmara Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi
  #398  
Alt 05.05.2005, 11:57
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard halil cok uzatmissin yahu...............

bunu okuyup anlamak icin yarim güne ihtiyac var. sonra dönecegim bu konuya.

ama unutmayalim, zanlilar suclari isbat edilene kadar sucsuzdurlar. ittihat ve terakkiciler bazi seyleri yanlis yaptilar diye onlara her sucu yüklemek ahlaka aykiridir.
  #399  
Alt 05.05.2005, 15:45
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

&gt&gt&gtsen Yurtsever Halide Edip ten yanamisin

,Karar ver Artik Frenki, yoksa Katil Bahattin Sakir den mi? &lt&lt&lt

-kardesim senin anlayisinda kitlik varmi? halide gibi belki azda olsa ermenilerinde vardir vatan severleri, ben onlarada saygiyla bakarim. bahttin sakiri tanimiyorum ama eger kanitlanmis bir sucluysa sucludur.
cezasini cekmelidir. ben adaleti savunan bir vatandas olarak bukonuda karar verme veya verilmis yanlis bir karari düzeltme gibi bir zorluk icerisinde olamam. abdi ipekcinin katili ve papaya suikast sucundan
hüküm giymis agca, kendini bu suca azmettirenlerle birlikte suludur. halide ediple apdi ipekcinin birbirleriyle ne alakalari var?

&gt&gt&gtBahattin Sakirler ve agcalar catlilar senin toplumunda oldugu sürece mahkemede öyle pek dava falan kazanamazsin!&lt&lt&lt

-ha söyle saadete gel! eger türkiyede derindevlet"ten söz ediyorsan, haklisin, buna karsi mücadele edilmesi gerekir, hukuk devleti türkiye icin hava ve su kadar acil ihtiyactir diyoruz.
Bunu söylerkende derin devleti var"eden sebepleri öncelikle ortadan kaldirmaliyiz, bunu biliyoruz ve söylüyoruz. Türkiyedeki derin devlet naton"un komünizmle mücadele kararlarinin ve uygulamasinin
bir sonucudur. PKK"li agalarina selam söylede insinler artik daglardan. agcalar catlilar bahattin sakirler varsa onlar benim oldugu kadar seninde toplumunun bir parcasidirlar. aynen senin PKK"li agabeylerin gibi. bir kerecikte" onlara satassan fena olmazdi, daha iyi anlasabilirdik.

Ben avrupa ve amerikada dava acmalardan bahsediyordum yukarida. senin avrupa mahkemelerinin tarafsizligindan süphen varmi? benim avrupa mahkemeleriyle hic iyi tecrübelerim yokta. ama öyle büyük davalarda yüzbinlerce seyircinin önünde yanlis yapabileceklerini pek sanmiyorum.

&gt&gt&gt3-4 tane ittihatci katilin isledigi suclari savunup bütün türkleri zan altinda birakiyorsunuz ve bunun zararini türkiye bütün toplum ve millet olarak cekiyor..&lt&lt&lt

-Bak kardesim! ihtihat ve terakki almanlarin destegiyle, hileli bir suikast tehdidi ile iktidara gelmis ve belli konularda büyük yanlislar yapmistir. ikinci dünya savasina katilmak osmanlinin intihariydi ve
bunu hemen her türk kabuleder. ama onlarin tükleri temsilen bir soykrim sucunu isledikleri iddia edilirse, bu iddialarin muhatabi türk halkidir. nasil osmanlinin borclari TC tarafindan ödenmisse
yapildigi iddia edilen soykirimin failleride bu günki türk vatandaslari olcaktir. biz adil bir sekilde konunun tarihcilere birakilmasi gerektigini savunuyoruz. politikacilar bilirkisi olamazlar.
tarihte devletimizi her nasil olusa olsun yöneten bir insana iftira yapilmasini kabul edemeyiz. taraf olmadigimiz bir davada bile, bir insanin haksiz suclamalara maruz kalmasi bizim adalet anlayisimiza sigmaz.
onun icin biz türkler Abdullah Öcalani sadece kendisinin sorumlu oldugu katliamlardan sorumlu tutariz. Stalin"in yaptigi soykrimlar Stalin"in hanesine, Adolf Hitler"in yaptigi soykirimlar Adolf Hitler"in Hanesine
yazilir.

&gt&gt&gt Bush 24 Nisan mesajında yine "soykırım" demedi. Fakat, "Osmanlı"nın son yıllarında tehcir ve kitlesel katliama uğratılan 1,5 milyon Ermeni"yi andığını ve bütün Ermenilerle dayanışma içinde olduğunu" ifade etti.&lt&lt&lt

-yahu halil! simdi sen neden bu elmalarla armutlari toplayip carpiyorsun? sen bu bush amcanin irakta kürt devleti gibilerden" göz kirpip, siritip kiritmalarina tav oluyorsun adaletten sapiyorsun?
bush amcan seni aldatiyor kocum! irakta yakin gelecekte taslar kendi yerine oturur. busch amcanin yaptigi mezelimler onun hanesine yazilir. Bush amcan birde, o yakin tarihlerde öldürülen Türkleri ve kürtleri aniverseydi iyi olurdu kendisi icin. Demekki adamlarin gerceklere tahammülü yok!

&gt&gt&gtBu yıl farklı bir şey oldu, ilk defa sokaktaki insanlar Ermeni meselesini tartışmaya başladı. 1980"lerdeki Asala terörünün kemikleştirdiği resmi görüş artık zamanaşımına uğradı ve sağından solundan tel tel dökülmeye başladı.&lt&lt&lt

- sacmalama halil! ASALA"nin cinayetleri unutulmaz! tükkiyede konu hep tartisildi, yüzlerce kitap var. sokaktaki insanlar tartisip konuyu bitirme faslinda. simdilerde Ermenilerle birlikte bati ve hiristiyan aleminin notunu nasil versek tartismasi yapiliyor. bugün artik resmi belgelerin yabaci belgelerle birlikte idiia edilenin tam tersini ispat ettigini herkes biliyor. Ermenilerin iftira ve karalama üzerine kurduklari bu kirli siyasi oyun, kendilerininde sonunu getirme istikametinde ilerliyor.


&gt&gt&gt90"lardan itibaren toplumsal köken, etnik/dini kimlik gibi konularla tanışan, silahlı Kürt milliyetçi hareketini yaşayan, Çeçen ve Bosna savaşlarını TV"den naklen izleyen ülkemizde, çeyiz sandıkları açıldı ve küf kokulu bohçalar ortaya serildi.
Bu dipten gelen dalganın ilginç göstergelerinden biri de Fethiye Çetin"in "Anneannem" kitabının best-seller olmasıdır.&lt&lt&lt

- Türkler, kendi atalarindan daha adaletli, daha serefli tek millet olmadigi sonucuna vardi. Seytana uyup daga cikan kürt milliyetciler artik geri dönme ve topluma kazandirma yasasindan yararlama cabasindalar.
dün devlete karsi silah tutan eller yarin devlet icin kazma kürek salliyacaklar! Kürt milliyetcileri yogun bir kimlik arayisna girdiler fakat kendilerine türklükten baska kimlik bulamamaktalar.
yukarida sözünü ettigin kitaplarin bile alici bulmasi türklerin ne kadar gercekci bir sekilde konulara yaklastigini gosteriyor. bütün bunlar gösteriyorki artik türkler kendi zincirlerini kirmaktalar.
yapilan suclamalar neticesinde yaptigimiz tartismalar, bizlere kendi konumumuzu degerlendirme firsati verdi.

&gt&gt&gtSıvaslı Ahmet Turan Alkan, 1915"ten bahsederken bu "bizim" için de bir trajediydi çünkü çok iyi komşularımızdan olduk demişti&lt&lt&lt

- dedikya halil! cok iyi komsularimizin bir kismi ta 1558 de KAZAN"in düsmesinden itibaren seytana uymuslar ve cok günah islemisler. Rus belgelerinde bunlari net olarak görmek mümkünmüs.
tabiki 1915te bazi iyi komsularda olmaliydi. ama bazen iyiyi kötüden ayirmak güctür. evet bu bir trajedidir, sivasli Turan Ahmet Alkan veya benimgibiler bunu söylüyor, ama sadece bir trajedi" kesinlikle soykrim degil!.

&gt&gt&gtHükümet,[ ...]"Bu işi tarihçilere bırakalım" yaklaşımı hakkında Prof. Şükrü Hanioğlu"nun görüşlerine katılmamak elde değil:&lt&lt&lt
-senin görüsünü tesadüfen taniyoruz halil kardesim! evet, sence Orhan Pamuk"a , Abdullah Öcalana, Robert Koceryana ve baska türklüge düsman olan kim varsa ona hak verilmelidir. Size katilmiyoruz kardesim! eger ortada bir dava varsa, Tarafsiz bir mahkeme olmalidir. Tarihci bilirkisidir. Prof. Sükrü Hanioglu"da (eger senin iddian dogruysa) Orhan Pamuk gibi als befangen abgelennt!

öyle yargisiz hükümlere, infazlara boyun egecek kadar zaaf icinde degiliz kocum. sana zamaninda söylemedikmi? bazi vatandaslar kafdagi"ni asama taraftarilar.senin anlamakta zorlugunmu var, bu cabalarin onlarin ekmegine yag sürmekten öte gitmez!

Al su MAVI KITAP"inida yikil karsimdan. Türkler Belge sahteciliginden bahsediyor, sense hala mavi kitaptan bahsediyorsun.
  #400  
Alt 05.05.2005, 22:17
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard aci...cünkü savas.

Alman basini Türkler konusunda sanki anlasma imzalamislar posotiv bir sey duymak yada okumak mümkün degil.Buda bireysel savunmayi zorlastiriyor.Yolumuza tas koymaya devam edecekler korkarim.Bu konuyu istikrarli bir sekilde sorumlu olan merciler ele almalidir ve yapilan yanlis bilgilendirme ve yapilan ucuz propaganda cezalandirilmadir.Bir milletin Atalarinin onuru ve gelecekleri ile tehlikeli bir oyun oynaniyor.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu