| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
![]() Yazdiklarini kurandan ayetlerle ispatlasana ! :-))
Ben burada iddialarimi defalarca kurandan ayetlerle ispat ettim ! :-)) Baskasina kuranu oku demeden önce kendin oku ! kurani okumus olsaydin, zaten bu yazdigin sacma sapan yalanlari yazmazdin ! kurani okumus olsaydin zaten kuranin bir tanri gibi olanüstü bir varlik tarafindan degil, herhangi bir cahil cühela tarafindan yazildigini bilirdin ! :-)) Günümüzde islam dinine inanlar ya kurani okumamislardir yada medeniyetden yoksun cahil cüheladir ! :-)) |
|
||||
![]() Welche Theorie ist widerlegt worden von Darwin? DAss die Menschen von Affen abstammen? Die Evolutionstheorie ist wissenschaftlichen bewiesen worden! Und wenn du im google mal nach Widerlegung von Darwins Thorie suchst, dann findet man nur religiöse Seiten , die sich nicht damit abfinden können, und suchen nach vielen Widerlegungsthorien.
Denn wenn man Darwin Recht geben würde, dann werden die monotheistischen (ein-Gott-Glaube) Religionen fast überflüssig, weil einiges ja nicht stimmen würde. Aber ganz konnte man die Thorien nicht widerlegen. Die Sure 96/2 beschreibt: Der Mensch wurde aus geronnenem Blut erschaffen, aber dann denke ich mir aus wessen geronnenem Blut wurden die Menschen erschaffen? Blut von Affen? Blut von Engeln oder sogar von Gott selbst??? Hast Du da eine Erklärung? Aber bitte, sachlich bleiben, ok? |
|
|||
![]() Bakara Suresi
(191) Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke"den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. Al-i İmran Suresi (156) Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, "Onlar bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi" diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir. Nisa Suresi (89) Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. Nisa Suresi (91) Diğer bir takım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik. Maide Suresi (33) Allah"a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. Enfal Suresi (17) (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü"minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Tevbe Suresi (5) Haram aylar çıkınca bu Allah"a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Tevbe Suresi (111) Şüphesiz Allah, mü"minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat"ta, İncil"de ve Kur"an"da kesin olarak va"detmiştir. Kimdir sözünü Allah"tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır. Enfal Suresi (1) (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler Allah"a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü"minler iseniz Allah"a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin." Enfal Suresi (41) Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah"a, Peygamber"e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah"a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir"de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. Insanlari savasa tesvik eden bir varlik, insanlar arasinda kin ve nefret asilayan bir varlik tanriymis! :-)) Savasin, öldürün, cehennemde yancaksiniz,... Hani nerede sevkat, sevgi, saygi !? Yok ! islam dininde sevgi, sevkat ve saygiya yer yok ! Aman ha oruc tutun yoksa cehnemmede cayir cayir yanarsiniz ! :-)) hahahahhahahahahahaahahahahhaahahahahaaa :-)) Bizim salak köylülerde cocuklarini buna benzer korkuturlar, ama ha yaramazlik yapmayin yoksa öcüler sizi götürür ! :-)) hahahahahaahhahahahahaahahahahahahaaa :-)) |
|
||||
![]() ORUCUN KÖKENİ: GÜNEŞE TAPMA
Oruç nedir? Ramazan orucu, sağlığa zararlı olan bir adettir. Güneşin doğuşundan batışına kadar, yaz sıcağında günde 12 saatten bile fazla bir süreyle, susuz ve aç kalmak, tüm diyet kurallarına aykırı bir durumdur. Tıp dünyasında yapmış oldukları araştırma ve keşiflerle ileride bulunan ülkelerdeki hekimlerin, ramazan orucu konusunda orucun insan sağlığına faydalı olduğu hususunda, dünyaca ünlü hekimlerin kabul ettiği bir bulguları yoktur. Buna rağmen, müslümanların çoğunluğu ramazan ayında oruç tutarak kendilerini psikolojik olarak kandırmaktadırlar. Gün boyu aç ve susuz kalarak inandıkları tanrıya bir fedakarlıkta bulunduklarını sanmaktadırlar. Ramazan ayının tek faydası olsa olsa gıda ürünlerini satan toptancı ve perakendeci satıcılaradır. Çünkü, ramazan ayında gıda ürünleri fiyatına zam yapmaktadırlar. Özellikle ekmek fırınları, en fazla ekmek gramajı kadar gelen ramazan pidesini, ekmek fiyatının iki misli fiyattan satmaktadırlar. Peki, oruç nasıl ortaya çıkmıştır. Oruç tutmanın tarihi nedir? “..İbrahim Peygamber, yıldızı görür, yıldıza , “Tanrım” der; Ay’ı görür, Ay’a “Tanrım” der. Güneş’i görür, Güneş’e “Tanrım” der. Bu gökcisimlerinden Güneş’i daha büyük ve daha parlak görünce, “İşte Tanrım budur, bu daha büyüktür” diye konuşur. Ne var ki, “Tanrı” dedikleri batınca, onlara “Tanrı” demekten vazgeçer. İbrahim Peygamber önce yıldızdan, sonra Ay’dan en sonunda da Güneş’ten vazgeçer. Kur’an’ın En’am Suresi’nin 76, 77 ve 78. Ayetleri böyle anlatır, İbrahim Peygamber’in “asıl Tanrı”ya dönüşünü. Yedi Yıldız ve 12 Burca Saygı: İbrahim Peygamber’i Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar paylaşamaz. Ali Imran Suresi, O’nun için “hanif” ve “müslim”di der. Ibn Nedim’in ünlü “El Fihrist” adlı eserinde “Hanifler” şöyle tanıtılır: “Hanifler, Ibrahimci (el İbrahimmiye) Sabiilerin ta kendileridir.(s.32) Sabiilik nedir? Sabiiler, Ortadoğu ve Islam kaynaklarına göre yıldızlara tapıyorlardı. Yıldızların içinde de en başta, Ay ve Güneş sayılıyordu. Fahruddin Razi gibi ünlü Kur’an yorumcuları ve Ibn Hazm, Şehrestani, Fadullah el Ümeri gibi yazarlar bu görüşü benimserler. Abdest, namaz, cenaze namazı, fıtr bayramı, kurban, hac, Kabe’nin kutsallığı gibi inançların hepsi, yıldızlara ve Güneşe tapan Sabiilik’te var. Evet, ..Ramazan ayında Müslümanların tuttuğu oruç da Sabiilik’ten geliyor. Müslümanlıkta, “farz” oruçlar bir aydır. Bu ay da kimi zaman 29, kimi zaman 30 gün çeker. Sabiilik’te de aynen böyle. Ibn Nedim, “El Fihrist” adlı eserinde, Sabiilik’teki farz orucunun 8 Mart’ta başladığını belirtiyor. Bunun dışında 9 Aralık’ta başlayan 9 günlük bir oruç ta var. Ayrıca, 8 Şubat’ta başlayan 7 günlük bir oruca çok önem veriyorlar. 16 ve 17 günlük “nafile” oruçlara da değiniliyor.(s.442-445) Ibn Hazm ise, “El Fasl” adlı eserinde Sabii’leri şöyle anlatıyor: “Yedi yıldıza ve 12 burca saygı göstermek gerektiğini söylerler ve bunların suretlerini (resimlerini, heykellerini) tapınaklarında bulundururlar.. Ramazan ayında da oruç tutarlar. Namazlarında, Kabe’ye, El Beyt’ül Haram’a dönerler. Mekke’ye ve Kabe’ye saygı gösterirler.” Bilindiği gibi, Kabe bir Güneş tapınağı olarak yapılıp kullanılmıştı. 956 yılında ölen ünlü Islam hadisçisi Mes’udi “Mürucu’z Zehep” adlı eserinde, 7 yıldız adına yapılan, Dünya’nın en büyük tapınaklarını sayarken, Kabe’nin de adını anar: “El Beyt’ül Haram (Kabe), geçen çağlar boyu hep saygı görmüştür, çünkü o Zühal (Satürn) Evi’dir.” Ne var ki, yine Mes’udi’nin verdiği bilgiye göre, Güneş tapınakları dörtgen olduğuna göre, Kabe de Zühal yıldızı için değil, Güneş için yapılan bir tapınak olsa gerektir. Muhammed de Sabii olarak tanınıyordu Muhammed"in arkadaşlarından iki kişi bir kadınla konuşuyor: “Haydi yürü gidelim!” dediler. “Nereye?” diye sordu kadın. “Tanrı’nın elçisine” diye karşılık verdiler. “Haa, şu kendine Sabii denilen kimseye mi?” diye sordu kadın. “Evet, işte o senin söylediğin kimseye.” Başka hadisler de aynı gerçeği doğrular. Bu konunun, Saçak Dergisi’nin 49. Sayısında yer aldığını da belirtelim. Islamın yalnız inanç ve ibadetleri değil, bu inanç ve ibadetlerde kullanılan sözcüklerin de çoğu gene Sabiilik dininin temel dili olan Süryanca’dan, Aramca’dan gelir. Allah, Rahman, Kur’an, Furkan, kitab, melek, insan, Adem, Havva, nebi, salat, alem hep Süranca’dır. Ve bir sözcük daha Süryanca’dır: Savm, yani oruç. Kur’an’daki temel ve anahtar sözcüklerin Sabiilikten gelmesi bir gerçeği kanıtlıyor: Islam’ın yapısını oluşturan inanç ve ibadet biçimlerinin tümüne yakını “güneşe tapma” ağırlıklı Sabiilik’ten kaynaklandı. Oruç, Islamiyet öncesinde de farzdı: Islam öncesinin Mekke’sinde, “putataparlar” diye adlandırılan bir topluluğun ibadetleri arasında “oruç” da vardı. Bunu, Buhari’nin yer verdiği bir hadiste de açıkça görüyoruz: “Aişe anlatıyor: Islam öncesinde Kureyş, Aşure gününde oruç tutardı..”(Buhari, e’s-Sahih, Kitabu’s Savm/1.) Burada sorulması gereken şu: ”Putlara taptıkları” söylenen insanlar, “oruç” tutarlarken “hangi Tanrı” için tutuyorlardı? Hiç kuşkusuz, yıldızlar için, en başta da “Güneş Tanrı” için. Yıldızları ve Güneş’i simgeleyen ve sonraları “put” diye nitelenen simgeler önünde. Elbet, asıl amaç da varlığına inanılan “görünmez Tanrı”ya yaklaşmaktı. Buna Kur’an da tanıklık ediyor. (Bkz. Zümer Suresi, Ayet3.) “Tanrıya yaklaşmak” için o zaman da aracılar vardı, Islam’da da vardır. Islam’da olduğu gibi, o zaman da, “ibadet”ler, en son hedef olarak Tanrı için yapılırdı. Oruç tutulurken de hedef, “Güneş Tanrı”ydı. Bakara Suresi’nin 183. Ayetinde, “Orucun daha öncekilere de farz kılındığı” açıklanır. “Daha öncakiler” kim? Daha önceki toplumlar. “Hangi toplumlar?” Araştırmalar şunu ortaya koymuştur: “Orucun en başta gelen kaynağı, ilk kaynağı:’Güneş’e tapma’dır.” Güneş’e Ayarlı Namaz gibi oruç da “Güneş”e ayarlı: “Güneş’in dünyayı ışınlarıyla aydınlatmak üzere olduğu tanyerinin ağarmasıyla başlanıyor, battığı zamana değin sürdürülüyor. Tabii, gecenin ve gündüzün aylarca sürdüğü yerler, kutuplar hesbs katılmamış. O çağlarda, Arabistan’daki coğrafya bilgisiyle bu hesap nasıl yapılabilirdi ki?” “Islam yenilikçileri”, şimdi bir takım hesaplar yapıyorlar. “Altı ay gece, altı ay gündüz olan yerler”de ne yapılacak? Çözüm şöyle: Oruç tutlabilecek en yakın yöredeki günlerin saat olarak uzunlukları esas alınıp, ona göre oruç tutulabilecek. Ama ne Kur’an’da ne de Hadis’lerde buna cevaz var. Ayetteki açıklama çok açık: Orucun başlangıcı, Kur’an’ın emrine göre tanyeri ağarmadan önce, sonu ise güneşin batması. Ilahiyatçı çevrelerden, “kutuplarda nasıl oruç tutulacağına ilişkin nass, yani ayet ve hadis niye yok?” diye sorulduğunda, “masıt”la “vesail”i, yani “amaçlar”la “araçlar”ı birbirine karıştırmamak gerek diye bir karşılık alınıyor. “Bu konuda ayet ve hadisin bulunmamasının da bir önemi olmadığı” açıklanıyor. Bunu diyenler, şu soruya cevap veremiyorlar: “Eğer ibadetin “vakt”i, “vesail”den sayılıyorsa ve bunun da bir önemi yoksa, “namaz”lar da “vakit”lerin dışında, örneğin vakit gelmeden kılınabilir mi? Bu soruya evet diyebilecek hiç bir fıkıhçı bulunamaz. Meksika neresi, Arabistan neresi? Dr. Ismail Cerrahoglu, Ilahiyat Fakültesi Dergisi’nde yayımlanan “Kur’an’ı Kerim Ve Sabiiler” başlıklı yazısında gerçeği belirtiyor: “Tarihi kalıntılardan elde edilen neticelere göre oruç, eskiden beri insanlığın bir adeti olarak görülmektedir. Sabiilerdeki orucu, Ibn’u Nedim’in Harran Sabiilerine tahsis etmiş olduğunun zikri yukarıda geçmişti.” (AÜ Ilahiyat Fakültesi Dergisi, c.X, yıl 1962, s.103 vd.) Insanlar, aç kalmaya, şu bizi ısıtan güneş için katlanmışlar. Yalnız Ortadoğu’da mı? Güneş’e tapmanın geçerli olduğu birçok yerde Güneş’e ayarlı bir oruca rastlanıyor. “Meksika nere, Arabistan nere?” denecek ama Meksika yerlileri içinde bile oruç var. Kemalistler, dinlerin kökenini araştırırken karşılaşıyorlar bu gerçekle; biz de onlardan öğreniyoruz. Belgesi şu ünlü Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde. Arşiv’deki birçok belgelerin kopyasının “2000’e Doğru” kitaplığına girdiği de biliniyor. Meksika Maslahatgüzarı Tahsin Mayatepek’in 1937 yılında Atatürk’e gönderdiği 14. Raporun başlığı şöyle: “.. Müslümanlığa ait olduğu sanılan hususların müslümanlığa Güneş Kültü’nden girdiğine..dair mühim malumat ve izahati havi rapor.” (Bkz. Saçak Dergisi, sayı 49, Şubat 1988, s.18.) Bu raporda, orucun da içinde bulunduğu “ibadet”lerin, “Güneş Kültü”nden Islama girdiği bir bir anlatılmış. Soru şudur: Oruç, ilahi bir emir olarak kabul edilmektedir. Oysa, Meksika’dan Çin’e kadar tek tanrılı dinlerin öncesinde de Güneş’e tapanlar, gün doğumundan batımına kadar oruç tutuyorlardı. O zaman bu ibadet nasıl açıklanıyor? Gene ilahi bir emirle mi? Not: Muhammed, 570 veya 571’de doğdu, 632’de öldü. 40 yaşında da “Tanrı ile insanlar arasında aracılık” görevini aldığını açıkladı. 61-62 yıllık yaşamı ve 21-22 yıllık “Tanrı’nın özel sözcülüğü” içinde topu topu 8 islam ramazanı var. Muhammed, 53 ya da 54 yaşında oruç buyruğunu aldığını söylemiş, 632 yılının ramazan ayına varmadan ölmüştür. İlk ramazanı Hicri 1 ramazan 2 (Miladi 26 Şubat 624), son ramazanı da Hicri 8 ramazan 9 (Miladi 12 Aralık 631) olup, günleri kısa olan kış aylarına rastlamıştır. Eğer, uzun yaz günlerinde de oruç tutturacak kadar tecrübesi olsa idi, muhtemelen, orucun katı kurallarını biraz daha yumuşatır, insanı sıcak yaz günlerinde 12 saati bile aşkın bir süre boyunca bir damla bile susuz ve aç bırakacak kadar sağlıksız bir adet koymazdı kurduğu dinine.. Not: Bu yazı, Turan Dursun"un Din Bu kitap serisinden yararlanılarak hazırlanmıştır. |
|
||||
![]() ISLAM KITABI KURAN"DAN BAZI AYETLER.!
Islam hakkındaki bilgilerimiz nereden kaynaklanıyor? Kimimiz ilkokul , ortaokul ve lisede din dersi okuduk, kimimiz sadece ailemiz, arkadaşlarımız ve çevremizden öğrendiklerimizi biliyoruz. Nüfusunun %99"unun "müslüman olduğu" söylenen ama bu müslümanlığın hiçbir zaman "esas müslümanlığa", yani Islam Devletleri"nin müslümanlığına benzemeyen bir müslümanlık yaşanan bir ülkede yaşıyoruz. Islam"a göre yenmesi "haram" olan domuz etini yemeye cesaret eden pek yok, ama, yine Islam"a göre içilmesi haram olan içkiyi içenlerin çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Arap ülkelerinde yapılması yasak birçok şeyi yapan, ama "Elhamdülillah müslümanım" diyenlerin çok görüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Demek ki, Türkiye"de Islam değişmiş.. Değişik bir müslümanlık uygulanıyor. Müslümanlık daha "çağdaş"laştırılmış.. Ve, Islam Ulkelerindeki müslümanlık ve yaşam tarzını Türkiye"ye getirmek isteyenler de var. Kapatılan Refah Partisi, ondan once kapatılan Milli Selamet Partisi ve bugün faaliyet gösteren "malum" parti(ler) bu özlemin pesindeler. Peki, Islam dininin "anayasası" olan Kuran"ı kaç kişi okudu ve okuduklarını düşündü? Bu sayfayı şu anda okumakta olan "siz" Kuran"ı okudunuz mu? Ben okudum.. Ve, bana din derslerinde anlatılan Islam"dan çok daha farlı bir Islam ile karşılaştım Kuran"da.. Önemli bulduğum ayetleri, yorumsuz iletiyorum.. (Sadece ana başlıklarda gruplandırararak). Başlamadan önce de, Osmanlı döneminde müslümanlık propagandası için giden Japonya"ya giden elli kişilik bir kurula Japonlar"ın sorduğu bir soruyu iletiyorum (Dünya Gazetesi, 2.5.1963). "Bize bir Müslüman millet gösteriniz ki, bu dini kabul etmeden önce sefil ve peri?an iken kabul ettikten sonra ilerlemiş, gelişmiş, mesut ve müreffeh olmuştur. Bir tek örnek verin, kâfi." Yıl 1999.. Islamiyetin Muhammed tarafından uyduruluşundan bu güne kadar 1400 yıl geçti. Bugün, hâlâ böyle bir Islam memleketi yok!.. Kuran"dan tam ayet metinleri ![]() Kur"an bir bilmece-bulmaca kitabı mıdır? Kuran, kim için ve ne zaman hazırlanmıştır? Kuran, Muhammed"in yaşadığı devirdeki insanlara islamiyeti tanıtmak ve islami emirleri bildirmek için hazırlanmıştır. Dolayısı ile bir kargaşa çıkmamsı için Kur"an"da yazılanlar açık, net ve kesin olmalıdır. Bazıları, Kuran"ın her okuyan tarafından anlaşılamayacağını, Kuran"ı anlamak için önceden bilgi sahibi olunmasını, "ilim" sahibi olunmasını ileri sürerek Kuran"daki akıldışı, bilimdışı, antihümanist ve çağdışı ayetlerin anlamlarını gizlemek isterler. "Kuran"daki şu kelimenin anlamı aslında bu değildir, bu ayet o değil, bu anlama geliyor.." gibi tartışmaları zaman zaman duyarız. Kuran, kendisini okuyan herkesin ayrı birşey anlayacağı bir bilmece-bulmaca kitabı mıdır, yoksa, her okuyanın aynı şeyi anlaması ve aynı şeyi uygulaması için hazırlanmış bir Islam Anayasası mıdır? Elbette ki, Kuran, kendisini okuyan herkesin ayrı birşey anlayacağı bir bilmece-bulmaca kitabı değil, her okuyanın aynı şeyi anlaması ve aynı şeyi uygulaması için hazırlanmış bir Islam Anayasası"dır. Kuran, kendisinin açık, net ve anlaşılır bir kitap olduğunu kendisi şu ayetlerde söylüyor: 43:2. Apaçık Kitab"a andolsun ki , 44:2. Apaçık olan Kitab"a andolsun ki, 58:5. Allah"a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır. 65:11. İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah"ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah"a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir. 2:99. Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder. 4:174. Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. 5:15. Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap"tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah"tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. 6:59. Gaybın anahtarları Allah"ın yanındadır; onları O"ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O"nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. 15:1. Elif. Lâm. Râ. Bunlar Kitab"ın ve apaçık bir Kur"an"ın âyetleridir. 29:49. Hayır, o (Kur"an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. 36:69. Biz ona (Peygamber"e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah"tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur"an"dır. "Islam hoşgörü dini" midir? Kuran"daki "şiddet ayet"leri Bakara/2/191. Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram"in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir. Ali Imran/3/85. Kim Islamiyet"ten baska bir dine yonelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir. Ali Imran//3/118. Ey Inananlar! Sizden olmayani sirdas edinmeyin, onlar sizi sasirtmaktan geri durmazlar, sikintiya dusmenizi isterler. Onlarin ofkesi agizlarindan tasmaktadir, kablerinin gizledigi ise daha buyuktur. Eger aklediyorsaniz, suphesiz size ayetleri acikladik. Ali Imran/3/119. Iste siz, onlar sizi sevmezken onlari seven ve Kitablarin butunune inanan kimselersiniz. Size rasladiklari zaman: "Inandik"derler, yalniz kaldiklarinda da, size ofkelerinden parmaklarini isirirlar. De ki: "Ofkenizden catlayin". Allah kalblerde olani bilir. Bu ayetin tercümesinde bir okurun uyarmasi üzerine tekrar bir kontrol yaptim. Daha önceki baskida, "çatlamak" yerine "gebermek"fiili kullanilmisti ve okur, kendi elindeki meallerde böyle bir kelime kullanilmadigini söylemisti. Diyanet tercümesinde ise yukaridaki sekilde yer almisti ayet.. Bunun üzerine, Kuran"in Ingilizce tercümelerinden bir kontrol yapmak lüzumu hissettim: Kuran"in Ingilizce diline yapilmis 3 adet onemli ve tum dunyaca kabul edilen tercumelerinden alinan Al-i Imran Suresinin 119.ayetinin tercumeleri asagidadir: Translation: Pickthall [Al-Imran 3:119] Lo! ye are those who love them though they love you not, and ye believe in all the Scripture. When they fall in with you they say: We believe; but when they go apart they bite their finger-tips at you, for rage. Say: Perish in your rage! Lo! Allah is Aware of what is hidden in (your) breasts. Translation: Yusufali [Al-Imran 3:119] Ah! ye are those who love them, but they love you not,- though ye believe in the whole of the Book. When they meet you, they say, "We believe": But when they are alone, they bite off the very tips of their fingers at you in their rage. Say: "Perish in you rage; God knoweth well all the secrets of the heart." Translation: Shakir [Al-Imran 3:119] Lo! you are they who will love them while they do not love you, and you believe in the Book (in) the whole of it; and when they meet you they say: We believe, and when they are alone, they bite the ends of their fingers in rage against you. Say: Die in your rage; surely Allah knows what is in the breasts. Simdi sözlüğe bakalım: Perish: ölmek, mahvolmak, yok olmak, telef olmak, zail olmak (Redhouse Turkce-Ingilizce, Sf 416) Perish: ...2.to die; esp., to die a violent or untimely death-... (New World Dictionary of the American Language, Second College Edition, Sf 1059) Burada görülüyor ki, üç adet Ingilizce Kuran tercümesinin ikisinde Ingilizce tercümede "die" yani "ölmek" fiili kullanılırken, bir diğerinde "perish" yani gene ölmek ama, daha "beter" ölmek fiili kullanılmış. Benim kanım, Diyanet"in tercümesinde kullanılan "çatlamak" fiili, eksik ve yetersiz tercümedir. Biraz ayeti yumuşatmak için kasten yapılmış havasını veriyor.. Maide/5/33. Allah ve peygamberiyle savasanlarin ve yeryuzunde bozgunculuga ugrasanlarin cezasi oldurulmek veya asilmak yahut capraz olarak el ve ayaklari kesilmek ya da yerlerinden surulmektir. Bu onlara dunyada bir rezilliktir. Onlara ahirette buyuk azab vardir. Maide/5/35. Ey Inananlar! Allah"tan sakinin, O"na ulasmaya yol arayin, yolunda cihad edin ki kurtulasiniz. Maide/5/38. Erkek hirsiz ve kadin hirsizin, yaptiklarindan oturu Allah tarafindan ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Guclu"dur, Hakim"dir. Maide/5/51. Ey Inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandir. Allah zulmeden kimseleri dogru yola eristirmez. Tevbe/9/5. Hurmetli aylar cikinca, puta tapanlari buldugunuz yerde oldurun; onlari yakalayip hapsedin; her gozetleme yerinde onlari bekleyin. Eger tevbe eder, namaz kilar ve zekat verirlerse yollarini serbest birakin. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder. Tevbe/9/29. Kitap verilenlerden, Allah"a, ahiret gunune inanmayan, Allah"in ve peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin. Tevbe/9/41. Isteyen, istemeyen, hepiniz savasa cikin. Allah yolunda mallarinizla, canlarinizla cihat edin. Bilirseniz bu sizin cin hayirlidir. Tevbe/9/73. Ey Peygamber! Inkarcilarla, ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur. Tevbe/9/113. Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygamber"e ve muminlere yarasmaz. Tahrim/66/9. Ey Peygamber! Inkarcilarla ve ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Onlarin varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur!... Bakara/2/ 193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur. Hizbullah, IBDA-C, ve diger islam örgütleri ile Cübbeli Ahmet Hoca"lar, Şevki Yılmaz"lar gibi cahil kişileri şiddete yöneltici ve yalan yanlış bilgilerle kandıranlar, eylem ve konuşmalarını işte bu yurıdaki ayetlere dayandırıyorlar. Güçlerini, bu ayetlerden alıyorlar. Allah"tan-varsa eğer- geldiği iddia edilen ama aslında Muhammed ve arkadaşlarının hazırladığı Kuran ayetlerinden... Islamiyet, ilk günlerinden beri şiddetle birliktedir.. "Islam cinsiyet ayrımı yapmaz" mı? Allah"ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah"ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.(Nisa/34) (Yukarıdaki ayet ile kocaya, karısını dövme özgürlüğü tanınıyor ama, kadına kocasını dövme özgürlüğü verilmez hiçbir ayette...) Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah"tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/4/128 (Nisa/34 ile karısını dövebilme hakkına sahip olan kocaya, yukarıdaki ayete göre kadın sadece "sulh" yapmakla yükümlü...) "Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinda belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler." (Bakara/228) (Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu kesinlikle belirten bir ayet...) Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.(Nisa/3) (Erkeklere, birden çok kadınla evlenme hakkı tanınırken, kadınlara birden çok erkekle evlenme hakkı tanınmıyor...Ayrıca, erkekler karılarının haricinde "cariye" sahibi olabilirler ama kadınlara kocalarından başka erkek hakkı tanınmıyor...) Bakara 223. Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah"tan korkun, biliniz ki siz O"na kavuşacaksınız. (Ya Muhammed!) müminleri müjdele! * (Kuran"a göre, kadınlar erkeklerin nasıl isterlerse varabilecekleri bir "tarla".. Başka söze gerek var mı?) Bakara 282: Ey Inananlar! Birbirinize belirli bir sure icin borclandiginiz zaman onu yaziniz. İcinizden bir katip dogru olarak yazsin; katip onu Allah"in kendisine ogrettigi gibi yazmaktan cekinmesin, yazsin. Borclu olan da yazdirsin, Rabbi olan Allah"tan sakinsin, ondan bir sey eksiltmesin. Eger borclu, aptal veya aciz, ya da yazdiramiyacak durumda ise, velisi, dogru olarak yazdirsin. Erkeklerinizden iki sahid tutun; eger iki erkek bulunmazsa, sahidlerden razi olacaginiz bir erkek, biri unuttugunda digeri ona hatirlatacak iki kadin olabilir. Sahidler cagirildiklarinda cekinmesinler. Borc buyuk veya kucuk olsun, onu suresiyle beraber yazmaya usenmeyin; bu, Allah katinda en dogru, sahidlik icin en saglam ve suphelenmenizden en uzak olandir. Ancak aranizdaki alisveris pesin olursa, onu yazmamanizda size bir sorumluluk yoktur. Alisveris yaptiginizda sahid tutun. Katibe de sahide de zarar verilmesin; eger zarar verirseniz, o zaman dogru yoldan cikmis olursunuz. Allah"tan sakinin, Allah size ogretiyor; Allah her seyi bilir. (Iki kadinin sahitliginin bir erkegin sahitligine denk oldugunu acikca belirtmis) Islam"da miras paylaşımında kadın ve erkek eşitsizliği Nisa/4/11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Süphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Nisa/4/12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut birkızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah"tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir. Nisa/4/176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi bilmektedir. "Islam akıl ve mantık dini" midir? Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik. (Hicr/19) Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. (Hicr/26) Cinleri de daha önce zehirli ate?ten yaratmıştık.(Hicr/27) "Islam tüm insanlığa gönderilmiş" midir? Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur"an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab"a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. Inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur"an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur"an"da ne söylendiğini anlamıyorlar. (Fussilet/44) Bu (Kur"an), Ümmü"l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.(En"am/92) Şehirlerin anası (olan Mekke"de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur"an vahyettik. (Insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. (Şura/7). Islamda Içki Yasagi ve Çelişkileri-Cennet Bilgileri 5/Maide/90. Ey iman edenler! şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. 16/Nahl/67: 67. Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz. Işte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır. 16/Nahl/69: 69. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavimiçin büyük bir ibret vardır. 47/Muhammed/15. Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: Içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? 78/Nebe 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır. 78/Nebe 32. Bahçeler,bağlar, 78/Nebe 33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, 78/Nebe 34. Ve içki dolu kâse(ler) . 76/El-Insan 5. Iyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler. 76/El-Insan 6. (Bu,) Allah"ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk. 76/El-Insan 14. (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. 76/El-Insan 15. Yanlarında gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır. 76/El-Insan 16. Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir. 76/El-Insan 17. Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır. 76/El-Insan 18. (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir. 76/El-Insan 19. O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın. 76/El-Insan 20. Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün. 76/El-Insan 21. Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. 76/El-Insan 22. (Onlara ?öyle denir ![]() 37/Es-Saffat 43. Naîm cennetlerinde . 37/Es-Saffat 44. Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar. 37/Es-Saffat 45. Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. 37/Es-Saffat 46. Berraktır, içenlere lezzet verir. 37/Es-Saffat 47. O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar. 37/Es-Saffat 48. Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır. 37/Es-Saffat 49. Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır. 4/Nisa/57. Inanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetleresokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız. Zakkum Bitkisi Haram!.. Saffat/37: 62. Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?. 63. Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık. 64. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır. 65. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir. 66. (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar. 67. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır. 68. Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır. Dinsizler kendiliklerinden mi inanmazlar Tanrı"ya-eger varsa-? Insan Suresi, ayet:30, Tekvir:29 “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz..” 76/Insan/30: 76/30. Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz. Dogrusu Allah, bilendir, Hakim"dir. 81/tekvir/29: Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikce sizler bir sey dileyemezsiniz. “Allah kimi dilerse onu saptırır, ve kimi dilerse onu doğru yola koyar.” (Enam suresi, ayet:39) 6/Enam/125: Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyet"e acar, kimi de saptirmak isterse, goge yukseliyormus gibi, kalbini dar ve sikintili kilar. Allah Boylece, inanmayanlari kufur batakliginda birakir. 6/Enam/33: 6/39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklarda kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptirir ve kimi dilerse onu dogru yola koyar. 10/Yunus/99“Ey Muhammed! Rabbin dileseydi, yeryüzünde insanların hepsi inanırdı.” 10/Yunus/99: 10/99. Rabbin dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi. oyle iken insanlari inanmaya sen mi zorlayacaksin? 32/Secde/13):Biz dilesek herkese hidayet verirdik. Fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair, benden söz çıkmıştır.” 32/Secde/13: Biz dilesek herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair Benden soz cikmistir. Enam/125: Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini Islamiyet’e açar. Kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi, kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah inanmayanları küfür karanlığında bırakır Enam/149): "Ustün delil, Allah’ın delilidir. O dileseydi, hepinizi doğru yola eriştirirdi de!” Hacca Nasıl Gitmeli? Dindarlar, İslamiyet"in beş şartından birisi olarak saydıkları "Hac"ca gitmeyi" gerçekleştirmek isterler ve imkan bulunca da bunu yaparlar. Kendi ülkelerinde ve dünyada milyarlarca aç, hasta yoksul insan varken, kişi başına birkaç bin Amerikan dolarını harcayıp Mekke"ye Hacca giderler.. Peki, "Allah"a yaranmak" için yapılan bu "fariza", acaba Allah-varsa eğer- tarafından kabuk ediliyor mu? Usulune uygun yapılırsa "edilir", usulüne uygun yapılmaz ise "edilmez". Peki, Hac"ca gitmenin usulü nedir? Herşeyden önce, Kâbe"de yapılacak dinsel törenlerden önce, oraya nasıl gidileceği önemlidir.. Nasıl gidilecek? Uçak ile mi? Araba ile mi? Hiçbiri değil.. Hac"a ancak ve ancak ya yaya, ya da deve ile gitmek şart.. Bu da nereden çıktı? diye sorabilirsiniz.. Haklısınız da.. Kur"an böyle "emrediyor".. Kuran"ın Allah"tan geldiğine inanıyorsanız, Kuran"daki emirleri yerine getirerek Allah"ın-varsa eğer- takdirini kazanacağınıza ve cennet ile mükafatlandırılacağınıza inanıyorsanız, Hacca yürüyerek veya deve üzerinde gitmeniz şarttır. Bakalım, Kuran"daki Hac Suresi"nin 27 numaralı ayeti ne diyor? (Size 3 adet Türkçe tercüme, 3 adet de İngilizce tercüme olmak üzere toplam 6 adet tercüme veriyorum.. ) 22 - Hac Suresi - Ayet 27 Elmalılı Hamdi Yazır Yaşar Nuri Öztürk Diyanet Pickthall Yusufali Shakir Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler. İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar. İnsanlari hacca cagir; yuruyerek veya binekler ustunde uzak yollardan sana gelsinler. And proclaim unto mankind the pilgrimage. They will come unto thee on foot and on every lean camel; they will come from every deep ravine, And proclaim the Pilgrimage among men: they will come to thee on foot and (mounted) on every kind of camel, lean on account of journeys through deep and distant mountain highways; And proclaim among men the Pilgrimage: they will come to you on foot and on every lean camel, coming from every remote path, İngilizce tercümelerde, "camel" kelimesinin anlamını merak edenler sözlüğe baktıklarında "deve" olduğunu göreceklerdir. Devenin de "incelmişi" isteniyor.. Türkçe tercümelerde, Elmalı"lı Hamdi yazır, "incelmiş deve" kelimesini açıkça kullanmıştır. Y.Nuri Öztürk de "incelmiş binit" diyerek "deve"yi kastetmiştir. (İncelmiş uçak ya da incelmiş araba olamayacağına göre..). Diyanet ise tercümesinde "ince" ya da kalın olduğuna bakmadan "binek" demeyi tercih etmiş.. Uçak ya da araba için "binek" öneki kullanılmadığına göre, burada da hayvan, yani "deve" belirtilmiş oluyor. Bu durumda Hac"ca uçak araba ya da otobüsler gitmiş olanlar, bu yaptıkları seyahatin Kuran"a ters olduğunu görmüş oluyorlar.. Dolarlar ve onca zahmet boşa gitmiş demek ki.. Neyse, bir kez de "yürüyerek" veya "deve" ile Hac farizasını yerine getirirler de, Allah"ın-varsa eğer- takdirine mazhar olurlar.. Türk Müslümanlarına Göre Kuran"ın Özellikleri 1- Arapça dilindedir. 2- Arapça oldugu için Araplarin haricinde baska dilleri konusan insanlar anlamaz. 3- Arapçada bir kelimenin o kadar çok anlami vardir ki, -ohhoooo- baska dile tercüme edilemez. 4- Baska dile yapilan tercümeler yanlistir. Ayrica, bu baska dillere tercüme edilen Kuran"lari okuyanlar ne okudugunu anlamayacak kadar aptaldirlar. 5- Baska dillere tercüme edilen Kuran"lari okuyanlarin Kuran"dan verdikleri örnekler hep yanlis tercüme edilmis ya da içinden cimbizla çekilmis örneklerdir. Kuran"a ait sayilmazlar. Halbuki, dincilerin verdikleri örnekler ise dogru tercüme edilmis ve Kuran"iu oldugu gibi yansitan örneklerdir. 6- Kuran"i bir Türk ancak ve ancak Said-i Nursi ya da Harun Yahya"nin aciklamalariyla anlayabilir. (Diger milletlerin de Said-i Nursi ve Harun Yahyalari olmalari gerekir ki Kuran"i anlayabilsinler.. ) 7- Bu konuda en sansli millet Araplardir. Çünkü, Kuran Arapçadir, Arap Arapça konusur ve okur, o zaman Said-i Nursi ve Harun Yahya"ya ihtiyaçlari olmadan Kuran"i okur ve anlarlar. 8- Ama Araplar, Arapça okuyup anladiklari Kuran"da kendilerine söylenen seyleri yaptiklarinda Türklere göre bu yapılanlar yanlıştır, islamiyetle bağdaşmaz (mesela şeriat uygulamaları gibi, hırszların elinin kesilmesi, karının koca tarafından dövülebilmesi, zina yapanın kırbaçlanması, mahkemelerde kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi, erkeklerin 4 kadınla evlenebilmeleri, erkeklerin cariye alabilmesi, kız çocuklarına erkek çocuklara göre mirasta yarı pay verilmesi vb). Bu nedenle Arapların Arapça okudukları ve öğrendikleri Islamiyet gerçek islamiyet değildir. Bir Arap bile Arapça olan Kuran"ı okudugunda anlayamaz ve yaptigi ibadetten uyguladigi Seriat kanunlarina kadar hersey yanlistir.. 9- Bu durumda bir Türk müslümanina göre, dünyada Kuran"i gerçekten okuyup anlayacak ve uygulayacak insan henüz anasindan dogmamistir ve Seriat kurrallariyla yönetilen müslümanlar da Kuran"i anlayamamis olan sahte muslumanlardir. 10- Kuran"da sifreler bulunmaktadir. Kuran bu nedenle tam bir bilmece-bulmaca kitabidir. (Görüşüm odur ki, gazetelerin tatil günü eklerinde bulmaca ilavesi yerine verilmesi faydali olur.) 11- Kuran"da bu yukarida yazilmis hususlar yazili degildir ama Türk müslümani bunlara sanki Kuran"da varmis gibi inanmayi tercih eder. |
|
|||
![]() Ulan SEREFSIZ NAMUSSUZ ONURSUZ ve HAYSIYETDEN yoksun ALCAKLAR, daha dün vatandasin 1.5% icin yasa degismez diyordunuz, gecen ikdidar periodunuzda verdiginiz namus yeminini yerine getiremediginiz icin son secimlerde basörtüsünü agziniza alamamisdiniz, simdi ramazan gelince yine basörtüsü diye ANIRMAYA basladilar !
OROSBUCOCUKLARI, siz önce islamin 5 sartini yerine getirin, allahin farzlarini yerine getirin ondan sonra basörtüsü diye anirin ! islamin sartlari farzlarimi islami baglar yoksa kadin kizdan cok ANIRAN erkekciklerinizin basörtüsü diye ANIRMALARIMI ! islami yasamak istiyorsaniz, müslüman olmak istiyorsaniz önce islamin 5 sartini ve farzlarini yerine getirin ! Yoksa kendi cüküsüne ve kadin kizina güvenemeyen assagilik kompleksinde ezilen erkekciklerin basörtüsü diye anirmasiyla felan müslüman olunmaz ! |
|
|||
![]() Öyle isgembeden, islam söyle iyi böyle güzel, diye atmakla olmuyor ! :-))
Senin allahin gözünü kan bürümüs ! |
|
|||
![]() <a href="redirect.jsp?url=http://taz.de/blogs/istanbulblog/2007/09/19/die-freiheit-und-das-kopftuch/" target="_blank">http://taz.de/blogs/istanbulblog/2007/09/19/die-freiheit-und-das-kopftuch/</a>
|