Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #21001  
Alt 01.07.2005, 17:46
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ?Harem? ile ilgili romanlar

Lise son sınıfa kadar ?Topkapı Sarayı?, ?Harem? denilince hemen, çırılçıplak cariyelerin içinde yüzdükleri bembeyaz süt havuzları aklıma gelirdi. Çünkü ilkokuldayken toplu olarak Topkapı Sarayı?na ziyarete gittiğimizde, Harem kısmındaki bayan rehber bize böyle anlatmıştı. Üst kattan aşağıdaki boşluğu göstererek, ?Burada süt havuzları vardı. Padişah, bizim şu an olduğumuz yerden onları takip eder, beğendiğini yanına çağırırdı? demişti.



Lise son sınıfta tarih öğretmenimiz ise (Allah ondan razı olsun) ?Harem?in ne olduğunu geniş ve doğru olarak anlatınca, bu yanlış düşüncem ancak o zaman değişti.



Ülkemizin en büyük çıkmazlarından biri, uzmanlık isteyen konularda uzmanlara sorulmaması, ilgili ilgisiz herkesin konuşması, yazması.



Bu yapılmadığı için ?Harem? ile ilgili romanlar, Osmanlıyı kötülemek, gözden düşürmek için yazıldığı kanaatini uyandırıyor. Bugün, son zamanlarda çok tartışılan bu konuları, konunun uzmanı tarihçilerin görüşlerine müracaat ederek, tarihi gerçekleri bir nebze de olsa ortaya koymak istiyorum; Harem nedir, ne değildir?



?Osmanlı?da ?harem?, herkesin giremediği bir ortamdı. Sözcük olarak harem ?dokunulmaz, kutsal? anlamına gelir. Bilinenin aksine Osmanlı?da ?Harem-i Humayun?, devlet adamları yetiştiren ?Enderun? mekteplerine paralel bir kurumdu. Kesinlikle, cinselliğin ayyuka çıktığı, padişahın canı çektiğinde içinden kadın seçip beraber olduğu bir yer değildi. Buradaki kadınlar, Osmanlı?nın en üst kültür grubunu temsil ederdi. Bazı çevrelerde ?harem? kavramına cinsel ve egzotik benzetmelerin yapılmasının nedeni 17 ve 18?inci yüzyıllarda Batı?nın bu kuruma cinsel içerikli yakıştırmalar yapmış olmasıdır. İşin acı yanı insanlar ?harem?i olumsuz düşünüyor, ama bunu öğreten biz olduk.? (Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız -Osmanlı Tarihçisi)



?Harem?deki yaş ortalaması, oryantalist hayallerde olduğu gibi 15-16 değil, 60?ın üzerindeydi. Harem, Osmanlı?da padişahın ailesi anlamına gelirdi. Yani, padişahın mahrem kısmıdır. Padişah öldükten sonra da ailesi haremde yaşamaya devam ederdi. Harem?de bulunan bütün kadınlar padişahın cinselliği için tutulmadıkları gibi, buradaki kızlara her konuda uzun soluklu eğitim verilirdi. Din hocaları da öğretmenler de gelir haremde ders verirlerdi. Padişah da güzel ve bilgili bu kızlardan bazılarını devlet adamları ile evlendirirdi.? (Prof. Dr. Mete Tuncay-Tarihçi)



?Özellikle yabancı kadın yazarların kaleme aldığı bu romanlar, ?ikinci sınıf yazarların yazdığı kötü romanlar?dır. Bu kitaplar tarihi gerçekleri yansıtmamaktadır. Yazarlar Topkapı Sarayını bile görmeden bu kitapları kaleme almaktadırlar. Bu tür kitapların hislerle değil, ilimle yazılması gerekir, herkes bu konuda uyanık olmalıdır.? (Prof. Dr. İlber Ortaylı)



?Tarihi konu alan romanların önsözünde eserin ?hayali? olup olmadığının belirtilmesi gerekir. Romansı tarih kitaplarının tarih kitaplarından ayırt edilmesi gerekir. Bu tür edebidir, belli bir kesime hitap eder. Bunlar edebi bir tür olarak sosyal ve sanat fonksiyonunu yerine getiriyor. Bu açıdan faydalıdır. Fakat bunu yazanlar, tarih yazdıkları iddiasına girerlerse o zaman yanlış yapmış olurlar ve okuyuculara yanlış bilgi vermiş olurlar. Osmanlı Devleti?nin tartışılmaya başlamasından sonra Osmanlı?ya karşı toplumda bir merak uyandı. Bu, bu tür kitapların okuyuculardan büyük ilgi görmesinin nedenlerinden biridir. Osmanlıyı idealize etmek ve bilhassa bugünkü Türkiye ile kıyaslamak doğru değildir.? (Prof. Dr. Halil İnalcık-Tarihçi)



Görüldüğü gibi, tarihçiler, birbiri ardına yayımlanan ve özellikle Osmanlı ?Haremi?ni konu alan ?Safiye Sultan?? gibi çeviri kitapların, gerçekleri yansıtmadığını, bunların tarihi gerçekler olarak görülmemesi gerektiğini ifade ediyorlar. Yanlış kanaatlerin oluşmaması için uyarılarda bulunuyorlar. (Mehmet Oruç, Türkiye, 19.05.2001)



Bazı Valide Sultanlar ve hayır hasenatları hakkında özet bilgi verelim:



Hürrem Sultan
Kanuni Sultan Süleyman Hanın zevcesidir. Haseki ve Hürrem Sultan ismiyle meşhur oldu. 1558 tarihinde İstanbul?da vefat etti. Süleymaniye Camii avlusuna defnedildi. Kanuni sonradan bu saliha zevcesinin kabri üzerine bir türbe yaptırdı. Türbe, Mimar Sinan?ın eseri olup, içi muhteşem çinilerle süslüdür. Kubbeye yakın yerlerinde âyet-i kerimeler yazılıdır.



İlk çocuğu Şehzade Mehmed olup, Kanuni?nin tahta çıkmasından bir yıl sonra dünyaya gelmiştir. Mihr-i Mah Sultan, şehzade Selim ve Bayezid diğer çocuklarıdır. Bunlar kendisinden sonra vefat etmişlerdir. Mihr-i Mah Sultan, Rüstem Paşa ile evlendirildi.



Hürrem Sultan, hayır hasenat yapmayı çok severdi. Aksaray?da o zaman Avratpazarı, bugün Haseki denilen semtte kubbeli bir cami ile şadırvan, yanında imaret, medrese, darüşşifa ve mektep yaptırdı. Medrese, 1539 da yapıldı. Şimdi belediyenin polikliniği olarak kullanılan darüşşifa da 1550 de inşa edildi. Bundan başka Mekke ve Medine-i münevverede birer imaret yaptırdı. Edirne?ye su getirtti ve bunları muhtelif çeşmelerden akıttı. Cisr-i Mustafa Paşada Kervansaray, cami ve imaret yaptırdı. Bunlara kocası Kanuni Sultan Süleyman?ın kendisine verdiği emlakını vakfederek adını hayırla tarihe yazdırdı. Kanuni de bu saliha zevcesi için, hayatının sonuna kadar hayırlar ve vakıflar yaptırmıştır.



İstanbul?da Aksaray Fındıkzade yolu üzerinde, sol taraftaki ağaçlık içinde İstanbul?un en eski hastanesi Haseki hastanesi, Hürrem Haseki Sultan tarafından 1539 da Mimar Sinan?a yaptırılmıştır. Civardaki Haseki Camii, büyük bir medrese, imarethane ve sebil de Sinan?ın eseridir.



Hastanenin yönetimi 1878 yılına kadar Hürrem Haseki Sultanın tesis ettiği vakfa ait iken o yıldan sonra şehremanetine (belediyeye) geçmiştir.



Hürrem Sultanın yaptırdığı bina halen hastane polikliniği olarak hizmet vermektedir. Diğer binalar sonraki yıllarda yapılmıştır. Bugün Haseki Hastanesi 15 faal servisi ve 645 yatağı ile hizmet veren Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı, tam teşekküllü bir kuruluştur.



Mihr-i Mah Sultan

Kanuni Sultan Süleyman hanın kızıdır. Zevci Rüstem paşa, Eminönü ile Unkapanı arasındaki meşhur camii yapmıştır. Mihr-i Mah sultan da, Edirnekapı yanında büyük camii ve 1546 senesinde Üsküdar iskelesindeki Eski valide camiini yaptırmıştır. 1556 senesinde vefat etmiştir. Süleymaniyyede babasının türbesindedir. Rüstem paşanın kardeşi kaptan-ı derya Sinan paşa, Beşiktaş iskelesi yanında meşhur camii yaptırdı. 1553 senesinde vefat edip, Üsküdarda Mihr-i Mah sultan camii mihrabı önüne defn edildi. Camii Rüstem paşa 1555 de tamamladı. Rüstem paşa 1560 da vefat etti. Şahzade camii bahçesindeki türbesindedir.



Fatıma Sultan

Yavuz sultan Selim hanın kerimesidir. Topkapı?da, zevci kara Ahmed paşanın camiine yakın (Fatıma sultan mescidi)ni yaptırmıştır. Kara Ahmed paşanın yaptırdığı (Topkapı camii), (Pazartekke mescidi)nin yanındadır. Ahmed paşa 1554 senesinde şehid edilince, inşâsı yarım kalmıştı. 1564 de, kardeşi Rüstem paşa tamamlamaya başladı. Yedi senede tamam oldu. Ahmed paşa camii yanındaki türbededir. Zevcesi Fatıma sultan, bu türbenin yanındadır.



Mahpeyker Sultan

Sultan Ahmed hanın zevcesi ve sultan dördüncü Murad ile Sultan İbrahim?in validesidir. (Kösem sultan) da denir. 1592 de doğup, 1651 de şehid edildi. Hüsni cemali, aklı ve zekası ve hayrat ve hasenatı ile meşhur saliha ve afife bir sultan idi. Yeni camiin temelini attı. Çarşambadaki (Valide medresesi mescidi) ve 1640 da Üsküdar?da Çinili camiini yaptırdı. Çakmakcılar yokuşunda büyük valide hanı ile içindeki mescid de, bunun eseridir. Rumelinde milyonlar değerinde vakıfları ve hayratı vardır. Otuz sene, devletin idaresinde hizmetleri oldu. Asiler ve şakiler tarafından sarayda şehid edildi. Sultan Ahmed türbesindedir. Sultan dördüncü Muradın kızı Safiyye sultan da bu türbededir. Hayrat ve hasenatı ile millete hizmetleri Naima tarihinde uzun yazılıdır. 1623 de, Anadolu kavağı camiini yaptırmıştır. Bu mescid şimdi gazinodur. İki kavağın kaleleri de 1623 de yapılmıştır.



Turhan Sultan

Sultan İbrahim?in zevcesi ve dördüncü sultan Mehmed?in validesidir. Hatice Turhan sultan, saliha ve hayrı sever bir hanım idi. Eminönü?nde büyük Yeni camiin temelini Mahpeyker Kösem sultan atmıştı. Turhan sultan tamamlatıp, 1664 de ibadete açıldı. Mektep, medrese, imarethane, kütüphaneler, çeşmeler yaptırdı. 1682 de vefat etti. Yeni cami yanındaki, Turhan sultan türbesindedir. Oğlu sultan dördüncü Mehmed ile torunları sultan ikinci Mustafa ve üçüncü sultan Ahmed ve birinci sultan Mahmud ve sultan üçüncü Osman han ve sultan beşinci Murad ve sultan Mahmudun validesi Saliha sultan ve diğer şahzadeler de buradadırlar. Üçüncü Mustafa hanın validesi Mihr-i şah Emine sultan ile birinci Abdülhamid hanın validesi Rabia sultan da buradadır.



Fatıma Sultan

Üçüncü Ahmed hanın kızıdır. 1725 de Bab-ı âlide bir cami yaptırmıştır. İbrahim paşanın zevcesi idi. 1732 de vefat edip, Turhan sultan türbesinin haricine defnedildi.



Hatice Sultan

Dördüncü Mehmed hanın kerimesidir. 1738 de Defterdar ile Ayvansaray arasında (Sultan camii)ni yaptırdı. Buna (Ya-Vedud camii) de denir. Çünkü, önceden şeyh Abdül-Vedud yaptırmıştı. Kendisi, Buhara?dan, İstanbul?u almak için gelenlerdendir. 1456 senesinde vefat edip, orada defnolundu. Sonra, halifelerinden Tokmak dede, vakfını tayin etti. Bu da orada medfundur. Bunun için oradaki kabristana (Tokmaktepe) denir. Hatice sultan, buradaki sahil sarayları yerine çeşme, sebil ve mektep ve mektebin altında Muhammed Ensarinin türbesini yaptırırken, bu mescidi yeniden yaptırmıştır. Rumeli-kavağı camiini de Hatice Turhan sultan yaptırmıştır. 1743 de vefat etti. Turhan sultan türbesindedir. Zevci Hasan paşa, Üsküdarda (Nesuhi tekkesi mescidi)ni yaptırmıştır.



Mihr-i Şah Sultan

Üçüncü Selim hanın validesidir. Halıcıoğlu kışlası ile yeni köprü arasındaki camii yaptırmıştır. Eyyub camii ile Bostan iskelesi arasında 1796 da yaptırdığı türbesindedir. Kızı Hatice sultan da yanındadır

<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/OsmanliHakkinda_fr.htm" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/OsmanliHakkinda_fr.htm</a>
  #21002  
Alt 01.07.2005, 17:49
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Osmanlida Hayvana Verilen Deyer.

Osmanlının dünyada başka bir yerde görülmeyen merhameti sadece insanlarla sınırlı değildi. Osmanlıda şefkat ve merhamet bütün hayvanlara hatta bitkilere kadar uzanmıştır. Hayvanları ve bitkileri himayede bütün Osmanlılar, adeta bu hususta kurulmuş müesseselerin gönüllü üyesi gibidirler.



Hayvanlara olan merhametlerine dair birkaç örnek verecek olursak:
Hayvanlara haddinden fazla yük taşıtmak kanunen yasaklanmıştır. Zabıta kuvvetleri, bu yasağı ihlâl edenleri takip edip, hayvanı dinlendirmek ve sahibine de ceza olarak aynı yükü taşıtmakla mükelleftir. Kanuni Sultan Süleyman Han?ın ?Süleymaniye Camii? yapılırken yük taşıttırılan hayvanlar hakkındaki bir dizi fermanı da, bu hassasiyetin bir nişanesidir.



Mezbahalarda kurban edilecek hayvanların hissiyatına dahi dikkat edilmiş, kesimle alakalı bir şey görmemesi için gözleri bağlanmıştır. Ayrıca fazla ızdırap verilmemesi için de bıçakların son derece keskin olmasına dikkat edilmiştir.



Pazarlardan canlı kuşları kafesleriyle satın alıp azat etmek, merhamet tezahürü bir anane hâline gelmiştir. Büyük binalar inşa edilirken kuşlar için de süslü yuvalar yapılmıştır. Üsküdar?daki Yeni Cami?nin duvarlarında bulunan zarif ve sanat harikası kuş yuvaları, hayrat sahiplerinin bu husustaki hissiyat ve inceliğini pek bâriz bir şekilde aksettirir.



Bunlara ilaveten Osmanlılarda, avcılık, caiz olduğu halde, ihtiyaç hâlinin dışında tavsiye edilmemiştir.



Türk düşmanlığıyla bilinen Avukat Guer şöyle der:
?... Müslüman Türk?ün şefkati hayvanlara bile şâmildir. Bu hususta vakıflar ve ücretli şahıslar vardır. Bu şahıslar, sokaklardaki köpek ve kedilere ciğer dağıtırlar. Verilenlere alışmış olan hayvanlar da, besicilerin şefkatli seslerini o kadar iyi tanırlar ki, işitir işitmez hemen yanına koşmakta hiçbir kusur etmezler. Kasapların da her gün muayyen miktar kedi ve köpek beslemeleri, itiyat hâlindedir. Ayrıca Şam?da, hastalanan kedi ve köpeklerin tedavisine mahsus bir hastane vardır.?


Du Loir:

?Osmanlının bazı şehirlerinde kediler için yapılmış mekanları, gıdaları için tesis edilmiş vakıfları görünce hayret etmeyecek insan var mıdır?.. Yavruları olan köpeklerin barındırılması için sokaklarda kulübelerin yapılması ve gıdaların teminine bilhassa itina edilmesi de, hayret vericidir. Bunları yapanlar, kendilerine cennet kapılarını açacak birçok sevaplar kazandıkları itikadındadırlar? der.


Comte de Bonneva?nın kitabında da şu ifadeler vardır:

?Türkler, kedi, köpek vesaire gibi başıboş hayvanlar için de vakıflar tesis ederler. Kasaplar da, her gün bu gibi hayvanların bir miktarını vicdanen beslemekle mükelleftirler.?


Osmanlı ülkesi, bünyesini bir muhabbet ve şefkat ağı gibi ören, vakıf ve benzeri hizmetler sayesinde adeta dilencisiz bir ülke hâline gelmiştir. Öyle zamanlar olmuştur ki, müslüman zenginler zekatlarını verecek fakir bulmakta güçlük çekmişlerdir.


Hayvanlara bile bu kadar merhametli olan bir milletin insanlara olan merhametini siz düşünün. Bu sebeple o dönemlerde dilenciliğin ne olduğu adeta meçhuldür. Hatta nüfusu iki milyona kadar çıkmış olan İstanbul?da Türk dilenciye rastlanılmadığı bilinen bir gerçektir. Osmanlıların, öldükten sonra bile kimseye yük olmamak için, kefen paralarını dahi, henüz hayatlarındayken ayırıp, daima üzerlerinde taşımaları, malum ve maruf bir âdet hâlindedir.


Corneille Le Bruyn?in seyahatnamesinden:
?...Türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta Hıristiyanlardan çok daha fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkan yoktur. Osmanlı mülkünde yok denecek kadar az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de hayır ve hasenat vakıflarıdır.?



(Mehmet Oruç, Türkiye, 01.12.2001


<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/OsmanliHakkinda_fr.htm" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/OsmanliHakkinda_fr.htm</a>
  #21003  
Alt 01.07.2005, 17:51
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Ya simdiki TC de kime deyer veriliyor

hayvan deyil insanlara bile deyer verilmiyor gercekler gözler önünde....
  #21004  
Alt 01.07.2005, 17:55
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Modernist degil... REKONSTRUKTION

yani ORIJINALINE geri dönüs.... OHNE MEZHEPS, HADIS , HUFRAFETS usw....

Su anki haliyle Kurandaki DIN piyasada yok
  #21005  
Alt 01.07.2005, 17:59
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Anlamazlar yaw....

man ist was man ist.... bunlarda öyle... biz kendi kalitemize isimize bakalim... ve her yerde misyonumuzu dile getirelim... önemli olan, dünyanin saaadece kendi tip insanlarla dolu olmadigini anlasinlar
  #21006  
Alt 01.07.2005, 18:00
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard muahahahahhahahaha

ulan Eschek bir etrafina bak seni kimler destekliyor Kurana Peygambere düsman olanlar seni destekliyor.

Sünnilige Mesebe düsman olanlar seni destekliyor.

Yaziyi iyi okumamissin bak ne diyor orda iyi oku sen sadece modernisti okumus götünün zurnasindan horon teptiriyorsun....


neyse senin gibileri ciddiye almiyor cahil görüyorum hadi ordan sende sifon...........
  #21007  
Alt 01.07.2005, 18:01
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Simdi Kara Haci Hocalar hayvan kiligina

girdigi icin sen farkina varmiyorsun.... aslinda tüm hayvanlar durmadan etrafindan cirit atiyor... musst nur besser hinschauen
  #21008  
Alt 01.07.2005, 18:01
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard dedimya öbür dünyada hata bulursun o.T.

ohne Text
  #21009  
Alt 01.07.2005, 18:03
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Bunlari SEN söylüyorsun inat olsun diye

belli....

Sizlersiniz digerlerini Cennete sokmak istemeyenler... oysa ne Yasar nede baskasi, nede Resüller buna engel olabilir... tüm insanlik eninde sonunda cennete gidecektir... yani sende... bunu Yasar degil Kuran söylüyor... Yasarda ancak Kuranin dedigini diyelbilir... ve öylede diyor zaten
  #21010  
Alt 01.07.2005, 18:05
Benutzerbild von hacikischkisch
hacikischkisch hacikischkisch ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard muahahahahah hayvan hayvan oldugunu

bilmez ki?
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu