| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
![]() Eğer
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı... Biliyorum ama Böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı, Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını, Ve inandırmaya çalışacağınızı, Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı; Gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı. Fakat söyleyin bana, Efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde, Onu kapıda mı karşılayacaksınız? Yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle, Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp Yerine Kur´anı mı koyacaksınız? Peki hala Amerikan filimlerini seyredecek misiniz televizyonda? Yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle, O size kızmadan önce? Kimbilir? Belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz, Hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi... Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız? Ve bunun yerine ortalığa, Kitaplığınızın raflarında tozlanmış, Hadis kitapları mı çıkaracaksınız? Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz? Yoksa teleşla ne yapayım diyerek, Sağa sola mı koşturacaksınız? Merak ediyorum: Eğer Peygamber Efendimiz, Bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa, Yapmaya devam edecek misiniz, Her zaman yaptığınız şeyleri? Ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı? Her yemekten sonra sofra duası etmeyi, Yine zor mu bulacaksınız? Hiç yüzünüzü asmadan, Oflayıp puflamadan, Her vakit namazınızı kılacak mısınız? Ya sabah namazı için, Sıcacık yatağınızından, Erkenden fırlayacak mısınız? Peki ya yine mırıldanacak mısınız, Her zaman söylediğiniz şarkıları? Ve okuyacak mısınız, Her zaman okuduğunuz kitapları? Peki bilmesine izin verecek misiniz, Aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri? Yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz? Şöyle diyelim ya da: Gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz Peygamberi de? Yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız? Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla? Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız, Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle? Şimdi söyleyin açık yüreklilikle, Onun kalmasını ister misiniz sizinle? Sonsuza dek, hep birlikte... Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız, Ziyareti bitip gittiğinde? Gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi? Bilmek ve düşünmek, Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse Yapacağımız şeyleri... Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, Yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı ... .İbrahim Sadri |
|
|||
![]() Es-selamu Aleykum ve Rahmetullah Ve Berekatuhu (ALLAHin selami, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun) degerli mümin kardeslerim, hepinizin cumasi mübarek olsun..
selam ve dua ile...... |
|
|||
![]() İnsanların çoğu, günde beş kez eda ettiği namazın gerçek
manasını sanırım pek bilmez. Maun Suresi’nin dördüncü ve beşinci Ayetleri bu yargının kanıtıdır. “Vay haline o namaz kılanların ki, namazlarından gaflet içindedirler.” Mutlak bir adabı gerektiren namazın en alt basamağı, ‘ihsan hali’ dir. ‘Sen Rabbını göremiyorsan da, o seni görüyordur’ anlayışıyla belirli bir intizam içinde kılınanıdır. Ancak, evrensel kitabımız Kur’an, ‘İhsan hali’ni dahi yeterli görmediğini vurgular ve gerçek anlamı yakalayamayan insanı, övgü noktasından aşağıya çekerek, mutlak bilince dayandıracak işaretleri verir. “Namazlarından gaflet içinde bulunmak” ifadesi, uyandırılışın bir göstergesidir. Bu çok değerli ikaz, namazdaki hareketlere de bir espri getirmiştir. Örneğin ‘Allahuekber’deyip ellerin kulak hizasına kadar götürülmesi, ‘Allah ile aramdaki perdeleri arkama attım’ anlayışını, kıyamda durulması, kişide Allah’ın varlığıyla kaim bir varlık olduğu bilincini, rûku’nun mutlak yaratıcı yanında eğilmeyi gerektiğini, secde etmenin ise, Hakk’ın varlığı yanı sıra, ikinci bir varlığın olmadığı idrakını getirir. “Kişi, bütün bunları bilmek zorunda mıdır?” sualinin yanıtı, tereddütsüz “evet” olmalıdır. Alternatifi yoktur; zira, yaradılış gayesindeki hikmet, kendi aslını hakikatını bilmesidir. |
|
|||
![]() cünkü Yasar Hoca ve Süleyman Hoca namazin Kuranda 3 ve Resül uyglamasiyla ISLAMda 5 Vakit oldugu sabittir... yani Kuran Islama esit degildir... Islam Kuranin zamansal yorumudur.... Kuran ise evrenseldir...
Iste bu dogru düsrüst insanlari Allah mükafatlandiracak..... nasilmi... Bakara 62, Maide 69, Ali-Imran 113-115...... Iste dogru dürüst olna insanlar inancini sovmenlik yapmaz.... kimsenin inancina karismaz ve kimseninde kendi inancina karismasina müsade etmez... Kaldiki olay Müminlikle baslar Müminlikle biter.... Sen asla ve asla bilemezsin paranin ve imanin kimde oldugunu..... Yani gec bu gibi safsata düsüncelerini... ve evrensel insan olmaya calis.... Tam anlamiyla kara Hoca tutkunu olmuyyun ve bir iki kelimenin seni kurtaracigini saniyorsan halt ediyorusn... iste senin Hocanla beraber ikinizede o yönde feci sekilde kayacak... Cünkü dogruluk ve dürüstlük yerine, safsatayi sec... iyilik ve Salih Amelden uzak kal, ondan sonra ben cennete girecegim de..... Kusura bakma... ama babanin mali degil |
|
|||
![]() ben dogru dürüst insanim.... her zaman ve her yerde kesinlikle aynis eyleri söylerim... asla bende sasma olmaz...
O yüzden bir gercekten bana atilandan zerre kadar daha fazla bir tepki gösterdigimi kanitla bakiim.... Ver bir Link... |
|
|||
![]() ve mutluyum huzurluyum dengeliyim.....
Buda saaadece gercek Kurandaki DIN sayesinde olmustur.... kara Hocalarin Kubilayin kafasini kestirtikleri safsata DINIyle degil |