| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
![]() ohne Text
|
|
||||
![]() SENI IKIYÜZLÜ KIRO IRKCI PARCASI SENI!!!!
ULAN BU NE! KIMLERLE ITTIFAK KURMUSSUN SEN? VAY DIN VE DEVLET DÜSMANI ALCAKLAR VAY! Mi 30 Mrz -------------------------------------------------------------------------------- 17:52 donpepelino arasira dalgani gec o hansolarlan gurban ciddiye alma onlari :O=) |
|
||||
![]() Hüseyin Üzmez
Kürt mes"elesinin asıl kaynağı Leyla Zana ve arkadaşları, yıllarca hapishanelerde yattıktan sonra, ABD"nin ve Batılıların baskısıyla cezalarını tam yatmadan çıktılar. Suçları malûm, bölücülüktü. Onlar Kürt ırkçılığı yaptılar. Onlardan daha ağır basan Türk ırkçıları da onları hapishanelere tıktılar. Halbuki Türklerle Kürtlerin çok ortak yanları vardı. Evvela her iki kavim de Müslümandı. Dinimize göre "kardeş"tik. "İyilikte yarışmak için ayrı kavimler halinde yaratılmıştık!" Hiçbir ırkın diğerine üstünlüğü yoktu. İnsanlar bir tarağın dişlileri gibi eşitlerdi. Hepimiz topraktan gelmiştik. Hz. Adem"in çocuklarıydık. Üstünlük sadece takvadaydı. "Allah indinde üstün olanlar müttakiler"di. Bu açıdan bakılınca, her iki kavimde de "başlar gövdeye uymuyor"du. Gövdeler sağlamdı. İkisinde de; "Benim dinim bana, sizin dininiz size" inancı vardı. Türk halkının başları, "Tamam, din kutsaldır, ama onu dünya işlerine karıştırmayacaksınız. Vicdanlarınıza hapsedeceksiniz. Laikliği de, bizim anladığımız biçimde özümseyeceksiniz" diyorlardı. Ehh, bu kadarcık dayatmaya katlanmak (kerhen de olsa) mümkündü. Kürt halkını temsil iddiasında olanların ise, dinle, imanla hiç alâkaları yoktu. Çoğu Marksist ve ateistti. "Din, bir afyondur" diyorlardı. Nereden baksanız, bizdekiler onlardan çok daha iyiydi. Hiç olmazsa kıpkızıl dinsiz değillerdi. Kenan Evren Paşa, devlet başkanı iken, Ramazan"da kürsüde konuşma yaparken su içmişti. Hemen arkasından, "Biliyorum, bugün mübarek Ramazan, amma ben seferiyim" demişti. Bu kadarcık nezaket bile halkı memnun etmeye yetmişti. Bizim halkımız, inançlarına hürmet eden, gayrimüslim de olsa ona saygı duyar. Leyla Zana ve arkadaşları, hapishaneden çıkar çıkmaz, kurtarıcı bir ekip edasıyla, ülkemizi turalamaya başladılar. Her gittikleri yerde konuşuyorlardı. Yine bir Ramazan günüydü. Kasten yaparcasına, halkın karşısında lıkır lıkır su içtiler. Küçücük bir nezaket gösterip de özür bile dilemiyorlardı. Dinsiz ve saygısız oluşları, milletimiz için büyük bir şanstı. Bu milletin yüzde 99"u Müslümandı. Kürtler bu devletin kurucu 2 aslî unsurundan biriydi. Bu gerçek, Lozan"da kabul ve tescil edilmişti. Yazık ki o kardeşlerimize sonradan üvey evlât muamelesi yapıldı. Kimlikleri dahi kabul edilmedi. "Onlar dağ Türkleridir" denildi. Haklı-haksız baskılar yapıldı. Zulme maruz kaldıkları da oldu. Zaman zaman canları yandı. Onlara Apo, Zana ve yandaşları değil de, dini bütün Kürt büyükleri önderlik yapsalardı, kimbilir başımıza ne gaileler çıkardı. İşte o zaman devletimiz bölünme tehlikesi ile hakikaten karşı karşıya kalabilirdi. Çok şükür ki şimdi böyle bir ihtimal dahi yok. Çünkü dindar Kürt halkı, Türkiye"deki Kemalist yöneticileri, kendilerine Marksist dinsizlerden çok daha yakın buluyorlar. Kürt halkının böyle düşündüğünü çok iyi bildiği için bugün Apo bile; "Ben Atatürkçüyüm" diyor. Şuna kesin olarak inanıyoruz ki, bugün sırf Kürtler arasında bir referandum yapılsa, onların yüzde 95"i, "Biz Türk devletinden, 1000 yıllık kardeşlerimizden ayrılmak istemiyoruz" diyeceklerdir. Bunu onlara söyletecek olan imanlarıdır. Eğer rejim kavmiyetçilik üzerine değil de, iman esaslarına göre kurulmuş olsaydı, bugünkü dertlerin hiçbiri olmazdı. Tıpkı 1000 yıldan beri de hiç olmadığı gibi. Batılı olacağız diye maalesef rüzgâr ektik. Şimdi fırtına biçmekle karşı karşıya kaldık. artık uyanıyoruz. İnşallah daha binlerce yıl da kardeş gibi yaşayacağız. Bütün bunları boşuna yazmadık elbet. Sayın Başbakan Norveç"e gidince, küstahın biri, "Biz istersek Doğu"daki savaşı durdururuz" demiş. Sayın Başbakan bu sözlere haklı olarak çok kızmış. Aynı sözlerin daha usturuplusunu, Leyla Zana ile arkadaşları daha çıktıkları gün söylemişlerdi. Onlara niye ses çıkarmadık! Yoksa eşşeğe gücümüz yetmeyince semerini mi dövüyoruz? Yarın da bu konuyu yazacağız inşallah. <a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7402" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7402</a> |
|
||||
![]() Ulemmm su yaz bi gelsin Haci Bektas senlikleri baslasin bakalim hangi Dersimli türk düsmanlarini davet edeceksiniz
Sizi gidi godoslarrr siziii neyse sana yazmaklan sükleli forsumun havasi bozuluyor sana ancak kazma sapi siparisi vermeli haahahahhahaahahhaa |
|
||||
![]() Hepsi siralanmis havada ucuyorlardi birisi ilgimi cok sekmisti kafasinda sabka boynunda bir kilic.
Giydigi sortundada hitlerin kreuzt,ti bulunuyordu. Galiba cemaat seklinde ucus itmani yapiyorlardi hiyartolar. Diyer bir heykeldeyse fütül ve boynundada bir kurt zinciri asiliydi sortundada musulinin fotosu vardi. Rüyamlan konustum dedim ki bunlar cemmatlen irkci ibadetine cikmislar. Uyandigimda ter su icindeydim gözlerim kilic ve bozkurt natzilerin sembolleriylen dönüyordu. Kendi kendime dedim kurtcular ve aleviler bir olmus irkcilik yapiyorlar loooooooo.. Dedimmm............. |
|
||||
![]() Vatikan, Papa tarafından yönetilen dinî bir kurum olmaktan çok dinî bir devlet. Görünüşte dünyanın en küçük devleti, fakat yeryüzünde eşi bulunmayan, geniş kadrolu ve tam bağımsız devasa bir kurum. Toprak bakımından kendisinden binlerce defa daha geniş devletlerden daha kuvvetli ve zengin.
İtalya ve bir sürü devlet, vergi muafiyeti tanıdığı için, Vatikan"ın geniş ekonomik faaliyetleri var. Bütçesi devamlı artıyor. Hem İtalya hem de bir sürü memlekette yatırımları, endüstri iştirakleri, işletmeleri, bankalarda hisseleri var. Banka di Roma gibi büyük malî ve ticarî teşkilâtların hisselerinin çoğu Vatikan"ın. Vatikan dünyanın en zengin devleti sayılsa yeridir. Papalık, bu dev servetin bir kısmıyla, hem diğer din mensiplarını hem de cehenneme gideceğimize inandığı biz Müslümanları Hıristiyan yaparak cennetlik yapmaya(!) çalışmakta. Çok acıyıcı, çok merhametli olduklarından, insanlığı cehennemden kurtarmak istiyorlar. Bu insanlar da ne iyilikten anlamaz varlıklarmış ki, meselâ Irak"ta gösterilen bu kadar açık şefkate(!) rağmen bir türlü Hıristiyan olmuyorlar. Afrika"da, misyonerler Hıristiyanlık için su gibi para harcadıkları halde, yine de Müslüman olan daha çok... Nankör insanlar n"olacak... İstanbul"da bir müddet kalıp, gördüklerini kitaplaştıran bir Avrupalının hatıralarını okudum. Bizdeki insanlığa hayran kaldığını gizlemeyen bu Avrupalı; "Bu kâfir Türkler ne yazık ki, Muhammed"e inandıkları için cehenneme gidecekler" diyor. Hakkımızdaki kemikleşmiş inançları işte bu. Bu inanç papaların onlara öğrettiği Hıristiyanlıktan geliyor. Papalar, muhteşem gelirlerle Roma"da şatafatlı saraylar, pırıl pırıl mabedler kurmuşlar, Vatikan hazinelerini altın ve mücevherlerle tıka basa doldurmuşlar, ama insanlık tarihine kanlı sahifeler, zulüm, nefret ve intikamdan başka bir şey vermemişlerdir. Asırlarca, sadece İslâm âlemini değil, Batı milletlerini de birbirlerine düşürmüşlerdir. Her yeniliğe karşı çıkmışlar, Galile"leri, Kopernik"leri aforoz etmişler, "Dünya yuvarlaktır, dünya dönüyor" diyenlere dahi hayat hakkı tanımamış, aforoz etmiş, öldürmüşler/öldürtmüşlerdir. Yeniliklere o kadar karşıdırlar ki, bu inançlarını Müslüman ülkelere bile ihraç etmişler, bu yolla da İslâm"a ayrıca bir darbe daha vurmuşlardır. Şöyle: Biliyorsunuz, Müslüman olmayanlara sadece inanç ve ibadet konusunda uyulmaz. Yeni bir icadı bir kâfir de yapsa, alınır ve istifade edilir. Buna İslâm itiraz etmediği için Müslümanlar da itiraz etmezler. Öyleyse, bazı yeniliklere geçmişte "gâvur icadı" denilmesi neyin nesiydi? İşin püf noktası burada zaten. Bu sözleri söyleyenler, İslâm önderleri olmadığı halde, halka öyle gösterilmiş ve İslâm"ın yeniliklere kapalı olduğu fikri yerleştirilmeye çalışılmıştır. İşte bu dahi Hıristiyanların bir oyunudur. Galile ve diğerlerini aforoz edenler onlar değil miydi!.. Papalar, hiçbir vicdan sahibinin affına mazhar olamayacak haçlı seferleriyle, dünyanın medeniyet yatağını kan gölüne çevirmiş, batı-doğu arasında, acı ve nefret tohumları ekmişlerdir. İki-üç sene önceki bir televizyon haberini hatırlatmak istiyorum. Hollanda"da çalışan bir Türk, Hollandalı bir kadınla evlenir ve bir kızı olur. Sonra boşanıp Türkiye"ye döner. Kızı da bir aile evlâtlık alır. Kız büyüyünce, babasını aramaya başlar. Babasının Mersinli olduğunu öğrenir, arar ve bulur... Haberlerde, bu acıklı ve gözyaşlı buluşmayı içimiz burkularak seyretmiştik. Genç kızdan öğrendik ki, kendisini evlâtlık alan aile, onu koyu bir Katolik ve Türk düşmanı olarak yetiştirmiş... Biz Hollandalılara ne kötülük yaptık! Nedir bu peşin Türk-Müslüman düşmanlığı! Efendim, bu düşmanlık anadan doğma değil, papaların onlara öğrettiği Hıristiyanlıktan ileri gelmektedir. Bilirsiniz ki, bir Müslüman bir peygambere, meselâ Hz. Musa veya Hz. İsa"ya inanmasa imandan çıkar. Aynı şekilde, son peygamber Hz. Muhammed (sav)"e inanmayanlar da imansızdırlar. İçimizden bazıları ise, Peygamber Efendimiz"e inanmasalar da Hıristiyan ve Yahudilerin imanlı olduklarını söyleyebilmektedirler. Müslümanlar bir peygamberi inkâr edince imandan çıkar da, Hıristiyan ve Yahudiler son ve en üst peygamberi inkâr ettikleri halde nasıl imanlı olurlar!.. Değerli okuyucular, hiç şüpheniz olmasın ki, bu sözler de Hıristiyanî söz ve taktiklerdendir... <a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7162" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7162</a> |
|
|||
![]() Seng hange urasturmalar ajangslarina bu$ vurdin buhalim? ;-))) Sanga da ancak zuten buyle bir duvranis yuhisirdi ;-))
|