Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #12751  
Alt 13.03.2005, 19:52
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Hayir Üstün görmüyorum

sadece Sünnilerden daha az dinlerini devlet sistemine dayatmaya calistiklarini söylüyorum..

Yoksa Alevilik mecaz anlamdada dinsizli8kle esittir... baer das ist deren Problem nicht die meine.... adam olsunlar yeter, mehr setze ich nicht Voraus...

Din acisindan birisi, asiri dinsizlifge digeride cok asiri katiliga giden birbirlerine zit iki Ideoloji... her ikide Kurandaki din aoluyla bagdasik degil...

Bneimksi sadece bir devlet acisindan bir tesbitti...

Yoksa ben her ikisine siddetle redettigimi herkes biliyor
  #12752  
Alt 13.03.2005, 19:57
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Uff fich will mich nicht immer

wiederholen....

Ben sadece genl olrak söyledim..... elbet benim görüs acima her iki Ideolojiyi bile bir araya getirsen yaklamasamzlar.... ama ben devlet acisindan bakiyorum...

Ben Müslümanim, Müslüman olmayanlada olanlada bir arada yasamak zorunda oldugumuz icin, ancak ikinci etapta dinleri beni ilgilendirir..... herseyden evvel Laik Demokratik sisteme hizemet etmelerini sart kosarim.....

Eger bu düsünce o kesimde yoksa benim mecazi anlamda düsmanim sayili, cünkü beni onlardan ve onlari benden koruyan tek calisir medeniyetr sistemi olan Laik Demkorat sistem islemedimi, hayat durma noktasina gelir... ve ic catisma kacilnilmaz hal alir...

Bu cercevede Aleviler, Sünnilerden daha medenidirler, yani devlet anlayisinda...

Onunda nedeni, ancak Laik Demokrat sistemin kendinlerini Sünnilerden koruduklarini cok iyi bildiklerindendir... yani sitediklerinden degil...

Belki azinlik halinde olmasalar olay tam tersi ceryan edecek..... hemde öyledirde
  #12753  
Alt 13.03.2005, 20:04
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Kisisellikler önemli degildir

önemli olan genellemelerdir... yani cogunlugun düsüncesidir... en zaindan Meclis ve Demokrasi kavrami bunu gerektirir.....

Ben din acisindan her iki kesimi feci sekilde elstirip ve sakincalida buludugumu belirtmek isterim.....

Devlet acisindan, dinleri yanlista olsa Aleviler Laik Demokratik sisteme daha yakin....

Sünniler ise Laik Demokratik sisteme daha uzak, ama ayni zamanda Kurandaki dine cok daha yakinlar....

--------------------------------

Olay simdi hangisi hayirli hangisi hayirsiz olayi degil...... cünkü bir arada yasamaya mecburuz... o yüzden ben Laik Demokratik sistemi sart kosarim ve adam olmayana yanlislarini direkmen acimasizca yüzüne vururum.....

Kurandaki dine gelince haben beide Seiten NULL AHNUNG
  #12754  
Alt 13.03.2005, 20:12
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ben anladim seni

medeni insan, mevcut sistemi yutmus kendini zamana göre yetistirmis ve evrensel insan haklari cercevesinde hayatini sürdüren insandir....., Laik Demokratik, Sosyal ve Libarelligi kaullenen bi insan diyelim
Bu cizgide giden insan dini aranmaksizin medenidir... en azindan bizim zaman cizgilerimize göre....

Ancak ikinci sinifta dinine yada evdeki hayat yasantisina bakarim.....
Dedigim gibi ilk etapta etrafina zarar vermemesini beklerim.... cünkü yalan söylemenin yada sahtekarligi dinin yasaklamasina gerek yok, cünkü insanin genetigi onu yasakliyor, her bir kimse yalannin yanlis bir sey oldugunu bilir... dinli veya dinsiz...

Bu konuya nerden gelduik bilmiyorum ama enteressant bir konudur kanaatimce...

Bir kez daha düsünclerimi bu yönde acilmais oldum... ilk önce devlete millete ve evrensel insanlik ortak degerlerine baglilik ondan sonra kendi egitim ve kapasitesine göre din anlayisi... ikincisi herkesin kendi tercihidir...

Benim tercihim, Mezhepsiz, laga Lugasiz Evrensel Kuran ve Ehli kitap kanunlaridir....

Tabi bu benim ve benim egitim ve karekterimin yapisidir.... daha iyileride elbet vardir... ama kötülerine nazaren cok ock daha azdir
  #12755  
Alt 13.03.2005, 21:23
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ahiret Ucagi

Ruveyda30 hanimin GB sinde bu güzel anlatimi, yaziyi sizlerinde görmesini istedim..... hosuma giden en cok su oldu....
SALIH AMEL.... din aranmaksizin.... cünkü Sefaat ancak Allahindir.. Zümer 44


--------- Alinti -------

Ahiret Hava Yollari

6666 SEFER SAYILI DÜNYA AHiRET UÇAGI UÇUS PROGRAMI


KAPTAN PILOT:.......Azrail
HAREKET YERI:......Dünya
HAREKET SAATI:....Ecel vakti
MOLA YERI:.............Kabir
VARIS NOKTASI:.....Cennet veya cehennem


YOLCUNUN KIMLIGI:
ISMI:...........................Insan
GÖREVI:....................Kulluk
MENSEI(Maddesi):.....Toprak


BAGAJ:
1) Bes metre kumas
2) Salih amel
3) Salih bir çocugun duvasi
4) Faydali ilim
NOT:
Katiyen baska bir seyin tasinmasina müsaade edilmez.

REZERVASYONLAR:
Biletiniz kesinlikle iptal edilmez,ancak sadaka ile tehir edilebilir.


MUTLU BIR YOLCULUGUN SARTLARI:
Yolculuk öncesi seyahatinizin selameti için kur`ani kerim ve hadis-i
seriflerdeki talimatlara uyulmasi önemle rica olunur.


MESAJ:
Allah ve rasulune itaat,Ölümü sürekli hatirlama,Ahirette yanliz
cennet ve
cehennem var oldugunun bilinmesi,Ana ve babaya iyilik
yapilmasi,Yemenin
içmenin ve giyinmenin her hususta helal olmasi.

UYARI:
Pasaportunuz(amel defteriniz) kontrol edilecektir.Kontrol icab
ettiginde
video kaseti ile agizlar bagli ellerin konusmasi ve ayaklarin
sahitligi ile
karsilastirma yapilir. Vizeler zamaninda yaptirilmasi
(namaz,oruç,zekat,vs)
insallah cennet ve cemal-i ilah-iye ulasilir.Pasaportla ilgili su
sorularin
cevaplarini simdiden düsünelim.
1. Ömrünü nerede tükettin?
2. Gençligini nerede çürüttün?
3. Malini nereden kazandin?
4. Malini nerede harcadin?
5. Allah yolunda ne yaptin?
NOT:
Daha genis bilgi isteyen sayin yolcularin Allah (c.c)`in kitabi
Rasülullahin hadis´i serifine bas vurmalari rica olunur.

Allah celle ve celaluhu bu uçak yolculugunda rahat ettirerek cennet´i
ala´ya
ulasmaya nasip etsin.
  #12756  
Alt 13.03.2005, 22:46
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard BUNLARDAN KIM CENNETE GIRECEK

1 Louis de Funes
2 Oliver Kahn
3 €zzy Osbourne
4 Martin Luther
5 George W. Bush


SIZCE ?
  #12757  
Alt 14.03.2005, 08:09
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard bol iskembeden atmak varya

sen cehennemde yandiktan sonra cennete girecegini kuranin hangi ayetinden cikardigini merak ettim. istersen bu konudaki ayetleri bir diz buraya.
  #12758  
Alt 14.03.2005, 10:03
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard aleviten wurden auch von

atatürk unterdrückt. die wurden sogar zu haufen von atatürk getötet, die wurden ihm einfach zu unangenehm, atatürk hat das mit jedem gemacht.
  #12759  
Alt 14.03.2005, 10:36
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard ANKARA, ATATÜRK VE ALEVİLER

Dün Mustafa Kemal’in Ankara’ya ilk gelişinin 80. yıldönümüydü... Her yıl beylik kutlamalarla anılan bu günün ayrıntıları artık unutulmaya yüz tuttu. Yıldönümü vesilesiyle hem 80 yıl önce Ankara denilen bu köyden bozma kasabada yaşanan heyecanı hatırlatmak, hem de Mustafa Kemal’in tam o günlerde Aleviler’le yaptığı çok önemli bir görüşmeyle kendi soyağacına ilişkin bazı verilere dikkat çekmek istiyorum bugün...

Enver Behnan Şapolyo, “Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi” (1958) adlı kitabında 27 Aralık 1919 günü bütün ayrıntısıyla anlatmıştır.

Günlerden Cumartesi’ydi. Hazırlıklar sabahtan başlamış, karşılama için büyük bir konvoy oluşturulmuştu. En önde Seymen alayı yürüyordu. Zeybek kıyafeti içinde 7 yüz yaya, 3 bin atlı Seymen yola dizilmişti. Bala’dan gelen 50 davulcu ile 30 zurnacı, şamanlar gibi raks ederek çalıyorlardı.

Seymenler’in arkasından Ankara’daki muhtelif tarikatların dervişleri yürüyordu. En fazla müridi olan Nakşibendi dergahı başta olmak üzere, Sadi dergahı, Rufai, Kadiri dergahları, Mevlevi dergahı, Hacı Bayram Veli müritleri, esnaf Ahileri ve civar köylerden gelen Kızılbaşlar sıraya dizilmişlerdi. Rufai dervişler, kudüm çalıp, yanaklarında ucu sivri topuzlar, karınlarında kılıçlar saplı olduğu halde “Ya Rahim, ya Gafur” diye hu çekerek yürüyorlardı. Arkadan esnaf loncaları geliyordu. Kale’yi Atpazarı’nı, Çıkrıkçılar’ı mesken tutmuş keçeciler, bakırcılar, demirciler, pırpıtçılar, semerciler, çıkrıkçılar, nalburlar, tiftikçiler, orakçılar, düvenciler, debağlar, kilciler, kabatuzcular, kasaplar, bahçıvanlar, haffaflar, urgancılar, saraçlar, kundurucular, terziler, sofcular, sokumacılar, esnaf bayrağının arkasından ilerliyorlardı.

Onların ardından, başta Nakşibendi ilk mektebi Ay Melek, Tacettin olmak üzere, Ulucanlar ilk mektepleriyle, Ziraat mektebi, sanayi mektebi ve “Taş Mektep” denilen Ankara sultanisi de ellerinde bayraklar ve başlarında muallimleriyle ikişerli sıra, alayı takip ediyorlerdı.

Bekledikleri heyet tam 3’ü 10 geçe ufukta göründü. Büyük harpten kalma eski ve boyası dökülmüş 2 otomobil, patlak lastiklerine paçavralar tıkanmış halde şehre yaklaşıyordu.

O konvoyun serüvenini de Mustafa Kemal’le Ankaraya gelen Mazhar Müfit Kansu (Atatürk Beraber, 1986) en ince ayrıntısına kadar yazmıştır.

Mustafa Kemal, yolda Hacıbektaş’a uğrar. Mazhar Müfit’e göre o dönem Anadolu’da bulunan 3-4 milyon kadar Alevi, Hacıbektaş’daki Çelebi Cemalettin Efendi ve dede postu vekili Salih Niyazi Baba’ya bağlıdırlar. Mustafa Kemal, Alevi cemaatini milli mücadeleye katabilmek için onlarla görüşmek ister.

Aslında –genel olarak pek dillendirilmese de- Mustafa Kemal, zaten Bektaşiliğe çok yakındır. Doğup büyüdüğü Selanik ve genelde Rumeli bölgesi Bektaşi dergahlarının yoğun olduğu bir bölgedir. Hüseyin Şekercioğlu’nun Atatürk’ün babasoyu üzerine yaptığı araştırmaya göre (Türk Kültürü Dergisi, Sayı;245) Ali Rıza efendi, Anadolu’dan koparılıp Rumeli’ye yerleştirilmiş Kızılkocalı Türkmenleri boyundadır. Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” kitabında, Kılıçoğlu Hakkı’ya atfen, Mustafa Kemal’in, Harbiye yıllarında tatillerde Selanik’e geldiğinde Şeyh Rıfat Efendi’nin tekkesine gidip, dervişler halkası içinde ayinlere katıldığını yazar. Mustafa Kemal de Nutuk’ta, Selanik’ten arkadaşı olan Abdülkerim Paşa ile telgraflaşmalarını anlatırken Paşa’nın, kendisine “Kutb-ul akrap” yani “Kutuplar kutbu” diye hitap ettiğini anlatır. Bu Bektaşiliğin en üst derecesi için kullanılan bir terimdir.

Bu mazinin de katkısıyla olsa gerek Mustafa Kemal, Çelebi Cemalettin Efendi ile çok iyi bir diyalog kurar.Şapolyo’ya göre o ziyarette Çelebi’nin oğlu Hamdullah Efendi’nin odasında “aynicem” düzenlenir. Bir “ikrar töreni” ile Mustafa Kemal’e “kılıç kuşatılır” ve “yola kabul edilir.” Bu buluşmada Cemalettin Efendi, Kuvayi Milliye’ye tamamen taraftar olduğunu söyler.

Can DÜNDAR
Sabah Gazetesi
  #12760  
Alt 14.03.2005, 10:42
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard SON DEVRIN DIN MAZLUMLARI

NECIP FAZIL KISAKÜREK

(Son Devrin Din Mazlumlari, Büyük Doğu Yayınlari 10. basim, Nisan 1990, adlı kitabının DOGU FACİASI bölümünden aynen alınmıştır.)

En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi... Kendisinin öğretmen ve köy halkıyle alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve karşı -sında sigara içilmesi... Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel kurşunlanmış bütün bir köy halkı... Annesinin karnından sivri uçlu âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve hala topuğunda bu sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk... Bir dere içinde boğazlanan ve bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan yirmi mâsum... Ve buna benzer daha neler, dalıa neler!..

Cesetleri değil, mânaları muhakeme ve idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın, hasta, alil müslüman cesedine karşılık kaç ferdin mânası üzerinde ebedî idam karari verecektir?

Elâzığ Ortaokulunda okuyan iki çocuk... Tatili geçirmek üzere memleketleri olan Hozat"a geliyorlar ve facianın tam üstüne düşüyorlar. Hozat yakınlanndaki köylerine geldikleri zaman babaları Yusuf Cemil"in öldürtülmüş olduğunu öğreniyorlar ve ağlama ya başlıyorlar. Onlara şu karşılık veriliyor:

"- Sizi de onun yanına götüreceğiz!"

Çocuklar odadan sürükletilerek çıkartılıyor ve jandarma muhafazasında gittikleri yolda süngületiliyorlar. Böylece babalarnin yanına gönderilmişlerdir.

Her evi ayrı ayrı tutuşturulduktan sonra dört bir etrafı ayrıca çalı çırpı içine alınıp alev alev yakılan bir köyden, deli gibi bir adam çıkıp, çalı yığınları gerisinde manzarayı seyredenlere doğru ilerliyor ve haykırıyor:

"Durun, ben köy ahalisinden değilim! Muallimim! Müsaade edin, kendimi size isbat edeyim!"

Fakat sözüne mukabele, bir kalasla itilerek alevler içine atılması oluyor. Adam, evvelâ göğsünün kılları tutuşarak alev alev yanarken, çalı yığınlari gerisinde âmir, zevk ve istihza ile sigarasını içmektedir. (Bu vak"a, bana, 1944 yılında, Eğridir"de askerliğimi yaparken, resmî şahıslar huzurunda, yanan adama karşı sigarasını zevkle içtiğini söyleyen Amirden bizzat dinleyenlerce anlatılmıştır.)

Yusuf Cemil"in köyünden 200 kadın ve çocuk öldürtülmüş ve bunların cesetleri buğday sapları üzerinde yakılmıştır. Öldürülenler arasında, Elâzığ"da askerliğini yapan ve o sırada izinli olarak köyünde bulunan Rüstem adında biri de vardır. Bu zavallı, mezun olduğunu ve isterlerse hüvviyet ve izin kâğıdını da gösterebileceğini söylediği halde derdini dinletemiyor ve dört çocuğu ile seksenlik anası arasında, onlarla berabır, kurşunlanıyor.

Hozat"ın Karaca köyünden Cafer oğlu Kasım... Bu adam, o tarihten 30 sene kadar evvel Amerika"ya gitmiş, orada 15 yıl kalmış, epeyce para kazanmış ve sonra köyüne dönmüştür. Kasım, Amerika dönüşünde, Birinci Dünya Harbinde Kafkas cephesi Köprüköy muharebesinde şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Şükrü"nün iki çocuklu karısı Şirin Hatun"la evlenmiş, Hozata gelip yerleşmiş, orada bir mağaza açmış ve ticarete başlamıştır. Hükûmetle de bazı taahhüt işlerine girişmektedir. Dersim hareketi esnasında, işbu Cafer oğlu Kasım, taahhüt bedelinden alacağı olan 6.000 lirayı tahsil etmek üzere Ovacık Kaymakamlığına müracaat ediyor. Muamelesini tekemmül ettirip parayı kendisine veriyorlar.

Muamele biter bitmez "Seni Hozat"tan çağırıyorlar!" diyerek,onu, mahfuzen yola çıkariyorlar. Cafer oğlu Kasım, kasabadan ayrıldıktan bir saat sonra jandarmalara öldürtülüyor. Koynundaki 6.000 lira da, iki alâkalı idare âmiri arasında taksim ediliyor.

Zavallının zevcesi Şirin Hatun, o esnada, dört çocuğuyla birlikte, komşularına oturmaya gitmiştir. Kadın, evine döndüğü zaman bir de görüyor ki, kapısı kırılmiş ve bütün eşyası etrafa dökülüp saçılmıştır. Haykırmaya başlıyor:

"- Yetişin, evimize eşkiya girdi!.."

Bu feryadına karşılık olarak kadın, kapısının önünde, çocuklarıyla beraber öldürülüyor ve dolgun miktarda altını, parası ve eşyası yağma ediliyor.

Bu arada Hozat"ın Zımbık köyünde (Şekspir)in hayaline bile taş çıkartacak, bir vak"a cereyan etmektedir. Erkekleri tamamıyle doğranmış olan köyün 100 kadar kadın ve çocuğu, sivri uçlu âletle (süngü) öldürülüyor.Oldurulen kadinlar arasinda biri doğurmak üzere bir gebedir. Bu kadının karnına giren sivri uçlu alet, barsaklarını yere döküyor, rahmini parçalıyor ve kendisini öldürüyor. Tehlike geçtikten sonra gizlendikleri yerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözden geçirirken, bu kadının rahminden düşen çocuğun sag olduğunu dehşetler içinde görüyorlar. Muazzam bir kader cilvesi olarak yaşamakta devam eden çocuğu alıyorlar,emzirtip büyütüyorlar ve ona "Besi" adını koyuyorlar. Bu kız bugün hâlâ aynı köyde ve hayattadır. Sivri uçlu alet annesinin karnına girip rahmini deldiği zaman da onun topukçuğunda bir yara açmıştır ve kız hâlâ bu yarayı topuğunda taşimaktadır.


(24 yil evvelki Büyük Doğu "lardan)


Hozat"ın Dolantanır köyünden Veli isminde bir genç, Elâzığ Muallim Mektebinde okuduktan sonra öğretmen olarak Trakya"ya gönderilmiş, orada evlenmiş, 3 çocuk sahibi olmuş ve tam da Dersim hareketi başlamak üzereyken, karısı ve çocuklarıyle, yaz tatilini geçirmek üzere köyüne gitmiştir. Genç muallimin köyü, erkekli ve kadınlı, çocuklu ve ihtiyarlı doğranırken, kendisi, karısı ve çocukları da aynı âkıbete mahkûm edilmiş ve cesetleri yakılmıştır.

Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta... Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır.Vazivet birden haber aliniyor.

Cocuklarin oldurulmeleri emriveriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız mâsumlara silâh kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü çingenelerden daha karanlık suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 mâsumun işi bitiriliyor.
Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmustur.

Celâl Bayar"ın Başvekil ve Mareşal Fevzi Çakmak"in Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden Dersim faciası, bütünleştirilmesini okuyucularimizin hayaline ve istikbaldeki tarihçinin kalemine bıraktığımız birkaç teferruat çizgisi halinde budur! Dayandığı tek sebep de birtakım âsâyişsizlik ve itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu"yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir.

Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler dışı bir yığın olarak din mazlumluğuııun en çarpıcı levhasını seyredebilirsiniz.

==============================================


SADECE IKI KARSIT FIKRI VERMEK ISTEDIM KERIO !!! YORUMLARI SIZE BIRAKIYORUM !!!


BENIM SAHSI KANAATIMI SORACAK OLURSAN: EVET DERSIMDE YAPILINLAR INSANLIK NAMINA ISLENMIS BIR AYIPTIR !!
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu