| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#1
|
|||
|
|||
![]() Son yıllarda yapılan araştırmalar, IQ’nun hayattaki başarıya katkısının %10’dan fazla olmadığını göstermektedir. Yüksek IQ, başarının, prestijin veya mutlu bir yaşamın garantisi olmadığı halde, okullarımızda ve kültürümüzde akademik yetkinlik hala ön planda tutulmakta; günlük hayatımızda büyük önem taşıyan sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesi ihmal edilmektedir.
Duygusal ve sosyal kapasitesi yüksek kişiler - yani, duygularını iyi bilen, onları kontrol edebilen, başkalarının duygularını anlayan ve bunları ustalıkla idare edebilenler - hayatlarının gerek özel gerekse mesleki alanlarında daha avantajlı bir konuma geçerler. Duygusal ve sosyal becerileri gelişmiş insanlar hayatta daha mutlu ve üretken oluyorlar. Duygularını kontrol edemeyen kişiler ise, net düşünebilme ve işlerine konsantre olabilme yeteneklerini engelleyen içsel bir mücadeleye giriyorlar. Bu bir alintidir. http://www.duygusalzeka.net/icsayfa.aspx?Sid=7&Tid=3 Geändert von Uniks (17.06.2010 um 20:07 Uhr). |
#2
|
||||
|
||||
![]() uniks=weissnix
|
#3
|
||||
|
||||
![]() Zitat:
![]() |
#4
|
|||
|
|||
![]() Du bist gemeldet.
|
#5
|
||||
|
||||
![]() bin ich doch schon lange
sagst du ![]() |
#6
|
||||
|
||||
![]() Zitat:
wäre doch ämüsant ![]() |
#7
|
|||
|
|||
![]() Algilarimiz uzun bir gelisim süreci ile bugünkü seviyesine ulasmistir. Bundan da ötesi olabilir. Ancak gelisimin hangi yönde olabilecegini analiz etmek gereksiz. Algilarin sayisi konusunda bir kesinlik yok. Okullarda dokunma, koklama, tatma, görme, duyma beslisi ögretilir. Bir de altinci his dedigimiz herkesçe de kabul görmeyen bir tür sezi yetenegimiz var. Ama bazen sezgi ile karistilabiliyor. Kelime yapisi açisindan yakin olduklarindan. Konuya dönelim:
Algi Derinligi: Insanin algi derinligini üç kisma ayirdim 1-Oznel algi derinligi 2-Ozsel algi derinligi 3-Evrensel algi derinligi 1-Oznel algi derinligi: Her insanin algilari farkli derecede gelismistir. Bu yapi içerisinde bir takim kavramlari kimileri daha kolay kimileri daha zor benimserler. 2-Ozsel algi derinligi: Yalnizca insan türüne özgü algi derinligi dogadaki tüm varliklardan farkli olarak edindigi farkli düzeydeki algi derinligidir. Bugün insanin entellektüel bilgi seviyelerindeki algi derinliginin dünyadaki birçok tür arasinda en yüksek derecede oldugu kabul ediliyor. Bazi türler ise ayni seviyede ortalama olarak, örnegin yunuslar ve orca balinalarinda iletisim düzeyi insanlarla aynidir. Son arastirmalara göre simdilik 600 iletisim sesinin kullanildigi saptandi. 3-Evrensel algi derinligi: Evrendeki tüm canlilarin yapilarini olusturan evrensel materyalden dolayi ulasabilecekleri sinir, bir algi seviyesi vardir. Bu seviye parçacik düzeyinde en küçük olarak isigi olusturan fotonlarin olusturdugu dalgaciktir su an. Daha ilerisinin olabilecegi olanaksiz gibi görünüyor. Evrensel algi derinliginin prensipleri her canliyi, özsel algi derinligi yalniz bir türü, öznel algi derinligi türün bireyinin algi derinligini belirler. KAVRAMANIN YA DA DÜŞÜNCENİN SINIRI Insanin bir kavrama siniri vardir. Nedensellik yasalarina göre isleyen sistemimizin algilarina göre gerçeklik hakkinda yargilara variriz. Peki kavradigimiz gerçeklik evrenin kendisi midir? Burada felsefi çikmazlara girmemek için saf zihinle düsünmeye çalisalim. (Felsefede her konuda bir çikmaz yoktur tabi. Kimi konular artik yerlesiktir. Ancak gerçeklik konusunda tam bir yargi yoktur. Yeterli bilgi sahibi olmadan yapilan yargilar arasinda çeliski olmasi dogaldir. Ote yandan felsefeciler yeterli bilgiye sahip olduklarini ya da diyalektigin yeterli oldugunu düsünüyorlardi.) Düsüncenin sinirini da yine algi derinliginin üç yasasi belirlemekle beraber burada iki nedenden dolayi düsüncenin siniri oldugunu ispatlamak kavramamiz açisindan kolay olacaktir. Düsüncenin birinci siniri beynimizin karmasiklik seviyesi yüzündendir. Insan dogada en üst düzeyde karmasiktir. Bu seviyenin son olmadigini söyleyebilirim. Çünkü insan ortada yokken de zeka vardi. Ancak buradaki zekayi canli zekasi olarak algilamayin, varligin zekasidir kastettigim. (Varlik olarak kastettigim; ilk temel parça) Nedensel olarak düsündügümüzden olaylari parçalayarak inceleme yapmak zorundayiz. Sonra da bu parçalari isleyislerini, uyumlarini gözleyerek anlamazsak evrenin bütünlügünü kavrayamayiz. (Ne yazik ki bilimimizin bu ikincisi -bütünlestirme- hemen hiç uygulamadigi asamadir.) Insan türlerin zeka olarak en üstündedir. En alt tür tek hücrelilerin kavrayisi sadece yiyecek tanimadir. Insana dogru geldikçe kavrama sinirlari genisler. Insandan daha geliskin canlilar oldugunu söyleyebilmemizin temel nedeni evreni olusturan tüm atomik sistemlerde ortak özellik olan organik madde olusumunun hemen hemen sonsuz çesitlilik göstermesinden ve ilksel maddenin davranis stilini yani zeka potansiyelini bu bilinç seviyemizle asla kavrayamayacak olmamizdandir. Bu konunun açiklamasini Düsüncenin Ikinci Siniri konusu kapsar. Düsüncenin ikinci siniri temelde tüm geliskin varliklarda bulunan ortak özelliktir. Bir takim kavramlar gelistirerek ilk maddenin evrendeki ürünlerine bakarak evrenin çalismasini anlayabiliriz. Ancak ilk maddenin kapasitesini asla kavrayamayiz. Ilk madde bizi de olusturan tüm parçaciklarin temelinde oldugundan onun hakkinda fikir yürütürken bile istemeden onun olusturdugu evrenin veya beyin yapimizin etkisindeyizdir. Dolayisi ile varligimizin temel nedenini asla kavrayamayiz. EVRENSEL ZEKA, MADDENİN İÇERDİĞİ ZEKA POTANSİYELİ NİÇİN İNSANIN ZEKA POTANSİYELİNİN ÖTESİNDEDİR? Insan maddenin olusturabilecegi sonsuz yapilardan yalniz biridir. Evrenin sonsuz sayidaki yapi olusturabilecegini ilk madde yüzünden söyleyebiliriz. Ilk madde yerine konuyu anlayabilmek için daha somut örnek verebiliriz: Elimizde büyük lego parçalariyla dolu bir paket olsun . Bu parçalarla düsündüklerinizin bir kismini yapabilirsiniz. Yani her düsüncenizi uygulayamazsiniz. Simdi daha küçük lego parçalarinin oldugu bir paketi alin. Bu parçalarla ise daha önceki pakette bulunanlarla yapilabileceklerden daha fazla sayida sey yapabileceginizi görüyorsunuz. Çünkü parçalar küçülmüstür. Bu sekilde parçalari küçülterek devam ettiginiz takdirde her adimda kullandiginiz parçalarla düsündükleriniz arasindan yapabildiginiz seylerin sayisi giderek artacaktir. Simdi dikkatli olun. Su ana kadar bu yazida anlatilan herseyin özünü yakalayabileceksiniz. Lego parçalarini küçültmeye devam ettikçe istediklerinizin tamamina yakinini yapabildiniz. Bu küçültmelerin bir adiminda parçalar öyle bir büyüklüktedirler ki düsünebileceginiz her seyi bu parçalar olusturabilmektedir. Ancak daha da ileri gidelim. Parçalari küçültmeye devam edelim. Bir noktadan sonra parçalar öyle çok küçülmüslerdir ki artik bu parçalarla yapilabileceklerin sayisi ve niteligi sizin düsündüklerinizin çok ötesindedir. Simdi yaptiklarimizi gözden geçirelim. Baslangiçta lego parçalari büyüktü ve düsündüklerimizin küçük bir kismini yapabiliyorduk. Parçalari küçülttükçe öncekilere göre daha fazla sayida sey yapabildik. Bu isleme devam ettikçe bir noktadan sonra düsündüklerimizin tamamini yapabildigimizi gördük. Ancak parça küçültme islemine devam ettikçe yeni parçalarla yapilabilecekler düsüncelerimizin ötesindeydi. Parçalarin mümkün olan en küçügü ile yapilabileceklerin sayisi ve niteligi ise düsüncelerimizin o kadar ötesinde olacaktir ki onlari kavramaya zihin gücümüz asla yeterli olamayacaktir. Bu en küçük lego parçasini tüm evreni olusturan ilk maddeye esitlersek; yazinin basindan beri sözünü ettigimiz nedensellik yasasini olusturan ilk maddenin sadece bizim degil evrende bulunan tüm varliklarin ve de yapilarin sahip oldugu zekanin çok ötesinde bir potansiyele sahip olmasinin nedenini açiklamis oluruz. Buraya kadar anlattıklarım: evrenin tek olmasinin ispati, algilarimizin sinirli olmasi ve zekamizin, nedensellik yasasinin tekliginin mecburiligi ve varligi idi. Ilk maddenin kendisi her tür yasanin disinda varligini sürdürecektir. Tüm evren çöküp yapisini yitirse dahi onun varligi asla yok olmayacaktir. O bizim ve diger tüm varliklarin varlik sebebidir. Tüm nedensel sonuçlar ve açiklamalar ilk maddede sona erer. Evrenin -ilk madde disinda- nedensellik yasasina göre islemesi ve bizim de bu yasayi kavrayabilmemizle tüm varliklari algilayabiliriz. Bizden daha üst bilinç seviyelerine sahip varliklarla bile anlasabiliriz. Bununla insanin evrendeki canli ya da cansiz tüm varliklari bir sekilde bir sekilde kendi seviyesine göre kavrayabilecegi bir gelismislik düzeyinde bulundugunu söylemek istiyorum. Iste bizim gururumuz da budur. Insanlik olarak bunlari yapabilecek ve düsünebilecek olmamiz bizim varligimizin da nedenini olusturan yegane sebeplerden biridir. http://www.alieskici.com/makaleyazi/..._ilk_madde.htm Geändert von Uniks (19.06.2010 um 11:43 Uhr). |
#8
|
||||
|
||||
![]() Uniks açtığın bu konu gerçekten çok güzel..
Hernekadar acımasızca eleştirilere maruz kalsanda araştıran ve keşfettiklerini paylaşan biri olduğun için sana teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunarım.. Ama şunuda söylemeden geçmek istemedim; OT nickli üye sana muhalefet yaparak yazdıklarınla alay ederken çok komik ve ahmak bir duruma düşüyor farkındamı bilmiyorum.. Onun ''Aşk'' için söyledikleride öyle komik ve ahmakçaydı ki ''sex'' ve ''aşk''ı birbirine karıştırdı hatta aşkın alternatifi durumuna getirip sex i üstün kıldı.. Ki Bu sadece hisleri olmayan canlıların yani hayvanların üreme iç güdüsüyle yaşadıkları çiftleşme senaryosunu hatırlattı bana... Hayvani şekilde hayatı sex'e endeksli yaşamaktansa duyguların en lütufkarı olan sevmeyi ve aşk'ı anlayarak yaşamayı öğrendiğinde nicki de OT değilde AŞK olur belki... saygılar.. |
#9
|
|||
|
|||
![]() Herkes bir yarisma icinde. Yemezsen yenilirsin. Hayvan dedin de aklima geldi. Hayatlari bedensel, ruhlari bos ve maddisel düsüncelerle kaplanmis kisilerle ne konusabileceksin zaten. Anlayis kavrami olmasa bile, karsilarin düsüncesini paylamasalar bile, kabullenmeleri gerekmiyormu? Yani her konusmanin bir seviyesi vardir. Asagilamak ve alay gecmek cok komik ve cocukca duruma düsürüyor onlari. Ama olgun hareketler burda zor bulunur. Hem ellerine ne geciyor. Sirf stres. Birazdan dalga gelir. Önlem al, sen de bulastin.
Geändert von Uniks (20.06.2010 um 14:07 Uhr). |