| | | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
| Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
| Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
#1
|
||||
|
||||
|
Bugün Kayseri’de CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinden 75’incisi gerçekleştirildi. Açıkçası Kayseri gibi yıllardır belli bir siyasi kalıba sıkıştırılmaya çalışılan bir şehirde bu kadar kalabalık bir miting yapılması, artık o “kale” siyasetinin çöktüğünü net biçimde gösterdi.
Mitingde en dikkat çekici açıklama CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den geldi. Özel, İBB davasıyla ilgili çok kritik bir gelişmeyi ilk kez Kayseri meydanında paylaştı. Daha önce kamuoyuna yansıyan gizli tanıklardan sonra, bir gizli tanığın daha ifadelerinden çekildiğini açıkladı. Ahmet Taşçı isimli gizli tanık, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, ifadelerinin duyuma dayalı olduğunu, doğrudan tanık olmadığı olaylar hakkında konuştuğunu ve vicdanının rahat olmadığını belirterek gizli tanıklıktan vazgeçtiğini ifade etmiş. Bu durum bana göre sadece bir dava sürecini değil, yargının nasıl bir araç haline getirildiğini de açıkça ortaya koyuyor. Gizli tanıkların birer birer geri adım atması, iddiaların ne kadar zayıf temellere dayandığını gözler önüne seriyor. Miting öncesinde CHP afişlerinin zabıta tarafından toplatılması da ayrıca dikkat çekiciydi. Bu hamlenin, siyasi rekabetten çok bir korkunun yansıması olduğu açık. Afişleri toplayarak meydanları boşaltabileceklerini sanıyorlar ama görünen o ki meydanlar dolmaya devam ediyor. Ekonomi başlığı ise mitingin en güçlü gündemlerinden biriydi. Yüksek enflasyon, alım gücünün düşmesi, emeklilerin ve asgari ücretlilerin içine itildiği tablo net biçimde anlatıldı. Asgari ücretin 39 bin lira olması gerektiği bir kez daha vurgulandı ve devletin sorumluluktan kaçamayacağı açıkça ifade edildi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun gönderdiği mektubun meydanda okunması ise atmosferi daha da güçlendirdi. Mektupta adalet, milli irade ve demokrasi vurgusu öne çıkıyordu. Yaşananların kalıcı olmayacağı ve milletin sandıkta son sözü söyleyeceği mesajı netti. Son olarak açıklanan 25,1 milyon imza, meselenin artık sadece bir parti meselesi olmadığını gösteriyor. Bu rakam, toplumda biriken adalet talebinin somut bir göstergesi. Kayseri mitingi, bu sürecin sadece bir durak değil, önemli bir kırılma noktasıydı. CHP'den Kayseri'de tarihi miting... Özgür Özel ilk kez açıkladı, İBB davasında bir gizli tanık daha çekildi: 'Vicdanım rahat değil' deyip dilekçe vermiş! (okumak icin linkii ---> Tiklayin) Kayseri’den size; öğretmen, asker, CHP üyesi, sosyal demokrat ve devrimci bir Müslüman olarak selamlarımı gönderiyorum. Biter Kırşehir'in Gülleri Biter Çıktım yücesine seyran eyledim Cebel önü çayır çimen görünür Bir firkat geldi de coştum ağladım Al yeşil bahçeli Kaman görünür Şaştım hey Allahım ben de pek şaştım Devrettim Akdağ'ı Bozok'a düştüm Yozgat'ın üstünde bir ateş saçtım Yanar oylum oylum duman görünür Biter Kırşehir'in gülleri biter Çağrışır dalında bülbüller öter Ufacık güzeller hep yeni yeter Güzelin kaşında keman görünür Gönül arzuladı Niğde'yi Bor'u Gün günden artmakta yiğidin zarı Çifte bedestanlı koca Kayseri Erciyes karşıdan yaman görünür Dadaloğlu'm der ki zatından zatı Çekin eyerleyin gökçe kıratı Göçmek değil bizim elin muradı Ağ yare gitmemiz güman görünür Geändert von Tabula_Rasa (13.12.2025 um 16:54 Uhr). |
|
#2
|
||||
|
||||
|
Cam ağaçları değil, İç Anadolu’nun gerçek doğası ardıçtır ve meşedir. Bu toprakların rüzgarına, kuraklığına, sabrına en çok onlar yakışır. Erciyes'i ağaçlandırma dediğin, katalogdan seçilen süs bitkileriyle değil, coğrafyanın ruhunu anlayarak yapılır. Ama bugün mesele zaten ağaç değil, anlayış meselesi. Liyakatten söz etmek giderek zorlaşıyor. İş ehline verilmediğinde, iyi niyet bile heba oluyor.
Bugün Türkiye’den dönüldü. Almanya’ya kış gelmiş, hava gri, insanın içine işleyen bir soğuk var. Çekilmiyor. Oysa Türkiye’de, tüm karmaşasına rağmen, insanın içini ısıtan bir şey var. Belki sesler, belki renkler, belki de tanıdık bir dağ silueti. Ne olursa olsun, özlem hemen kendini hissettiriyor. Bir buluşma niyeti vardı Turhan (Cömez) abi ile, kısmet olmadı. Demek ki her şey zamanını bekliyor. Bazı insanlar ve bazı sohbetler aceleye gelmez. Onlar da ardıç gibi, meşe gibi. Yavaş büyür, geç kök salar ama bir kez tutundu mu kolay kolay yıkılmaz. Memleket bazen sadece bir yer değildir. Bir iklimdir, bir koku, bir sessizliktir. Uzakta olunca daha iyi anlaşılıyor. Ekrem yoldas'a selam olsun! Geändert von Tabula_Rasa (15.12.2025 um 23:01 Uhr). |
|
#3
|
||||
|
||||
|
Özgürlük taleplerini ancak bildiği tek yöntem olan şiddetle bastırmaya çalışan, kendisini devletle özdeşleştirmiş padişaha karşı Afşar Türkmen Beyi Dadaloğlu’nun haykırışı boşuna değildir:
“Hakkımızda devlet vermiş fermani, Ferman padişahınsa dağlar bizimdir.” Bu söz, sadece bir isyan dizesi değil, zulme karşı kökleri yüzyıllara uzanan bir duruşun ifadesidir. Devleti kendi mülkü, halkı da itaat etmekle yükümlü tebaa sanan anlayışa karşı, özgürlüğün fermanla değil iradeyle kazanıldığını ilan eden bir meydan okumadır. Bugün kanından zerre kadar Afşar boyu kanı taşıyanların İmamoğlu’na sahip çıkmasının nedeni de budur. Çünkü Afşarlar haksızlığa tahammül edemez. Zorbalığı meşru gören hiçbir iktidarı kabullenmez. Devleti kutsallaştırıp adaletsizliği perdeleyenlere boyun eğmez. Afşar geleneğinde biat yoktur, onur vardır. Korku yoktur, direniş vardır. Zulüm karşısında susmak değil, bedeli ne olursa olsun karşı durmak vardır. Özgürlük, Afşar için bir lütuf değil, vazgeçilmez bir haktır. Dün Dadaloğlu dağları işaret ediyordu, bugün meydanlar işaret ediliyor. Değişen sadece zaman, zihniyet aynı. Ve o zihniyet şunu hâlâ öğrenemedi: Ferman kimin olursa olsun, halkın iradesine zincir vurulamaz. Afşarlar dün de zulme karşıydı, bugün de. Çünkü bu kan, haksızlıkla yaşamayı değil, mücadele ederek yaşamayı seçer. AFSARLAR IMAMOGLU'NUNU BAGRINA BASTI!!! Afşarlara oyun edip sürdüler Döneklere rütbe geldi duydun mu Türkmenleri top- tüfek kırdılar Ermeni'den casus oldu duydun mu Boş kaldı yaylalar sürüsüz dağlar Yıkıldı obalar analar ağlar Bozoklu denilen yerdeki beyler Göçmenleri soyuyormuş duydun mu Cerit Afşar birleşip de göçelim Seyfe gölün soğuk suyun içelim Kalmış ise dost ve yaren seçelim Her bir taraf düşman olmuş duydun mu Aşa aşa Çiçekdağı yol ettim Kırşehir'geçip vadiye girdim Yeşiller içinde bir belde gördüm Muhaciri seviyorlar duydun mu Dadaloğlu der ki dağıldık bittik Gurbet ellerinde perişan olduk Atları- sürüyü söyleyin nittik Bomboş geldik şu Kaman'a duydun mu Geändert von Tabula_Rasa (Heute um 17:58 Uhr). |