| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
#1
|
||||
|
||||
![]() Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi kariyerine baktığımızda, karşımıza çıkan tablo oldukça net: Her kritik kararında, her stratejik hamlesinde, sonuçlar nedense hep Recep Tayyip Erdoğan’a yaramıştır. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Yoksa karşımızda halkın umudunu oyalamak için özenle yerleştirilmiş bir “proje” mi var?
📌 Ekmeleddin İhsanoğlu Fiyaskosu: Erdoğan’a Altın Tepside Sunulan Zafer 2014 yılı. Türkiye ilk kez cumhurbaşkanını doğrudan halk oyuyla seçecek. Erdoğan’ın karşısına CHP’nin göstereceği aday büyük önem taşıyor. Ne yaptı Kılıçdaroğlu? Halkın tanımadığı, AKP kökenli, milliyetçi-mukaddesatçı çizgide, tabanda sıfır heyecan uyandıran bir isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösterdi. Bu aday kendi partisine bile danışılmadan dayatıldı. Ne CHP seçmeni ikna edildi, ne de geniş muhalefet tabanı. Erdoğan için en rahat seçim bu oldu. O gün “kazanılamayacak bir seçim” organize edildi. Ve kaybedildi. Soru açık: Bu adaylık tercihi bir gaf mıydı, yoksa bir plan mı? 📌 Mühürsüz Oylar Skandalı: Demokrasiye Atılan İhanet Mührü 2017 Referandumu. Rejim değişikliği oylaması. "Hayır" cephesi güçlü ama referandum gecesi YSK, mühürsüz zarfların geçerli sayılmasına karar veriyor. Anayasaya aykırı, skandal bir karar. Seçimin meşruiyeti çökmüş durumda. Peki ana muhalefet lideri ne yapıyor? Kılıçdaroğlu, "Sokaklara çıkmayın" diyerek halkın öfkesini bastırıyor. Milyonlarca insan “Hayır” oyu vermiş, iradesi çalınmış, ama CHP lideri kalkıp demokratik direnme hakkını bile savunamıyor. Bu bir korkaklık mıdır, yoksa görevini başarıyla yerine getirmiş bir “proje yöneticiliği” midir? 📌 Abdullah Gül Projesi: Erdoğan’ın Eski Ortağını Erdoğan’a Karşı Aday Göstermek 2018 seçimlerine geliyoruz. Erdoğan karşısında muhalefetin kazanma şansı ilk kez bu kadar yüksek. Ancak Kılıçdaroğlu’nun planı ne? Erdoğan’ın eski yol arkadaşı, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü çatı aday yapmak! Halk sormadı mı? “Madem Erdoğan’a karşısın, neden onun yol arkadaşını aday gösteriyorsun?” Ancak baskılar, kamuoyu tepkisi ve İYİ Parti’nin itirazıyla bu plan bozuldu. Fakat Kılıçdaroğlu’nun asıl niyeti ortadaydı: Yine etkisiz, yumuşak, sisteme entegre bir figürü halka “muhalefet” diye sunmak. 📌 2023: Kaybedeceğini Bile Bile Aday Olan “Yol Verici” 2023’te toplum artık değişim istiyordu. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun isimleri anketlerde Erdoğan’ın önünde çıkıyordu. Herkes "Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamayız" diyordu. Ama ne yaptı Kemal Bey? Adaylıkta ısrar etti. Milletin değil, masadaki 6 liderin değil, kendi inadının peşine düştü. Sonuç? Erdoğan yeniden kazandı. Bir kez daha… Kaybedeceğini bile bile bir seçime girmek bir tercih değil, bir görevtir. Kılıçdaroğlu bu görevi eksiksiz yerine getirdi. 🧩 Tüm Parçalar Bize Ne Gösteriyor? 2014’te Erdoğan’a seçim kazandıran aday: Kılıçdaroğlu’nun tercihi. 2017’de referandumun çalınmasına sessiz kalan lider: Yine Kılıçdaroğlu. 2018’de Erdoğan’ın eski dostunu aday yapmak isteyen: Kılıçdaroğlu. 2023’te kazanabilecek adayları engelleyip kendisi kaybeden: Kılıçdaroğlu. Bu kadar “hata” artık hata değil. Bu, bir planın parçasıdır. Kemal Kılıçdaroğlu bir “proje”dir. Görevi, Erdoğan’a karşı öfkeyi kontrol altında tutmak, bastırmak ve seçimleri garantili şekilde kaybettirmektir. Artık Yeter: Bu Hikâyeyi Kabul Etmeyeceğiz! Halkın umudunu çalanlara, muhalefet kisvesi altında iktidara hizmet edenlere, kaybetmeye programlanmış senaryoları yutturmaya çalışanlara karşı tek ses olma zamanı geldi. Bizler bu ülkenin onurlu yurttaşları olarak artık kandırılmak istemiyoruz. Her seçimde aynı hayal kırıklığını yaşamak istemiyoruz. Erdoğan’a karşı gerçekten mücadele edecek, kazanma iradesi olan, halkla omuz omuza yürüyen bir liderlik istiyoruz. Bu düzenin “proje adamlarına” yer yok. Maskeler düşmeli. Hesap sorulmalı. “Kontrollü muhalefet değil, gerçek direniş!” “Sandıkları korumayan, rejimi savunamaz!” “Kemal Bey değil; bu halkın evlatları kazanacak!” |
#2
|
||||
|
||||
![]() Bize Her Yer CHP
Ekrem İmamoğlu’na ithafen… CHP bir siyasi parti değildir sadece. CHP, bu toprakların vicdanıdır. Kurtuluşun ve kuruluşun adıdır. Yürekten gelen, gönüllerle kurulan bir can bağıdır. Kimileri tabelaya bakar, biz altı oka… Çünkü biz biliriz ki; - Nerede bir emekçinin hakkı savunuluyorsa, - Nerede bir kadın direniyorsa, - Nerede gençler geleceğe umutla bakmak istiyorsa, - Nerede adalet, özgürlük, laiklik diyorsak… Orası CHP’dir. CHP yalnızca Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de değildir. CHP, Anadolu’nun yüreğinde, Karadeniz’in inadında, Trakya’nın bereketinde, Mezopotamya’nın kardeşliğindedir. CHP; Bir baba gibi koruyan, Bir ana gibi sarıp sarmalayan, Bir kardeş gibi omuz veren büyük bir ailedir. Bugün “Bize Her Yer Trabzon” diyorsak, Biz aynı inançla diyoruz ki: Bize Her Yer CHP! Ve biliyoruz ki; Senin yürüdüğün bu yol, Sadece bir belediye başkanının değil, Halkın, hakikatin, hakkın yoludur. Ey Ekrem İmamoğlu… Sen yalnızca İstanbul’un değil, Altı okun her ilkesinin temsilcisisin. Sen, halkın umudu, partinin evladısın. Sen, bu ailenin yılmayan yüzüsün. Sen, “Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandıracağız” diyen o gür sesin adısın. Unutma, CHP bir tabeladan ibaret değil, bir yürek yangınıdır. Ve sen, bu yangını büyüten rüzgârsın. Bize her yer CHP, Çünkü CHP biziz! Bu toprakların umudu, Bu halkın yeminidir! |
#3
|
||||
|
||||
![]() Türkiye’nin siyasi arenasında açık ara önde olan partimiz, sadece bir siyasi hareket değil, aynı zamanda Türk halkının adalet, refah ve özgürlük özlemlerinin vücut bulmuş halidir.
Erdoğan, bu halk artık seni taşımıyor. Sen bu ülkenin sırtındaki en ağır yüke dönüştün. Gideceksin, hem de siktir olup gideceksin! Ve bil ki sadece seni değil, seninle birlikte bu millete karanlık yıllar yaşatan siyasal İslamcılığı da tarihin çöplüğüne gömeceğiz! |
#4
|
||||
|
||||
![]() Özgür Başkan,
Bugün sergilediğin mücadele elbette kıymetli. Ama bu kavga çok geç kaldı. CHP, seçimlerde birinci parti çıktı. Halk sana açık bir yetki verdi. Sen ise bu tarihi fırsatı "yumuşama" adı altında heba ettin. Seçim gecesi halk sokağa inmeye hazırdı. Sandıkta Saray rejimine karşı büyük bir mesaj verilmişti. Ama sen sustun. Günlerce ne Beştepe’ye yürüdün ne de halkı arkanı alarak güçlü bir duruş gösterdin. İktidar kendini toparladı. Medya düzenini, yargıyı, valileri, mülki amirleri yeniden dizdi. Senin suskunluğun zalimi cesaretlendirdi, halkı ise çaresizliğe itti. Ve şimdi, geçmişte sıkça kullandığın o meşhur sözü Erdoğan da dillerine pelesenk etti: "Haklar verilmez, alınır." Ama o bu sözü anlayarak değil, çarpıtarak kullanıyor. Halkın haklarını almak için değil, kısıtlamak için. İşte tam da bu yüzden diyoruz ki: Vakit kaybetmeden yürümeliyiz. Bestepe’ye gölgemizi düşürmeliyiz. Orada oturanlar bilsin: Bu millet hakkını sokakta da savunur, meydanda da. Artık geri adım yok. Bu mücadele sosyal medyada değil, sokakta, meydanda, örgütlü halkla verilir. Ve sen, bu halkın öncüsü olacaksan, yumuşayan değil; sertleşen, susan değil; konuşan, izleyen değil; yürüyen biri olmalısın. Unutma Özgür Başkan: Liderlik, kritik anlarda susmakla değil; risk almakla olur. Eğer bu halk yeniden ayağa kalkacaksa, o yürüyüşün en önünde sen olacaksan: Ya şimdi… Ya asla. ÖZGÜRLÜGÜN BASKANINA SELAM OLSUN - PAROLA BU !!!! |