| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#61
|
|||
|
|||
Zitat:
süpersin unixxx yine ne oldugunu ortaya koydun ya helal sana du weisst auch nicht, wann man aufhören sollte, selmo schnapp sie dir |
#62
|
|||
|
|||
alles ohne sinn unixxx bosuna yorma kafani
|
#63
|
|||
|
|||
Ein freier Mann ist der, den die Beleidigungen der Menschen nicht schmerzen, und ein Held ist der, welcher den Beleidigung Verdienenden nicht beleidigt.
Das Wort, das aus der Seele kommt, das setzt sich ganz bestimmt ins Herz! Dschelal ed-Din Rumi |
#64
|
||||
|
||||
Zitat:
hmmmmm ;-) öyle calinti,,sözlerle,,kendine karekter yapisdiramazsin !,,;-) únd wirkst auch nicht interessanter! |
#65
|
|||
|
|||
Ich versuchte, ihn zu finden am Kreuz der Christen,
aber er war nicht dort. Ich ging zu den Tempeln der Hindus und zu den alten Pagoden, aber ich konnte nirgendwo eine Spur von ihm finden. Ich suchte ihn in den Bergen und Tälern, aber weder in der Höhe noch in der Tiefe sah ich mich imstande, ihn zu finden. Ich ging zur Kaaba in Mekka, aber dort war er auch nicht. Ich befragte die Gelehrten und Philosophen, aber er war jenseits ihres Verstehens. Ich prüfte mein Herz, und dort verweilte er, als ich ihn sah. Er ist nirgends sonst zu finden. Hz. Mevlana |
#66
|
|||
|
|||
Leyla ile Mecnun
In Mecnuns Zeit gab es schöne Mädchen,
die schöner waren als Leyla, aber sie waren nicht Mecnuns Geliebte. Man sagte zu Mecnun: "Es gibt schönere Mädchen als Leyla; wir bringen sie dir!" Er antwortete: "Nun, ich liebe Leyla nicht um der Form willen. Leyla ist nicht Form. Leyla ist wie ein Becher in meiner Hand, aus dem ich Wein trinke. Also liebe ich den Wein, den ich aus ihm trinke. Ihr blickt nur auf den Becher und wisst nichts vom Wein. Wenn man mir einen edelsteinbesetzten goldenen Becher brächte, in dem Essig oder etwas anderes als Wein wäre – was sollte ich damit machen? Ein alter zerbrochener Kürbis, in dem Wein ist, ist in meinen Augen besser als ein, nein, als hunderte solcher Becher." Mevlana |
#67
|
|||
|
|||
MEVLANA’YLA DÜNYADAN CENNETE, AKILDAN AŞKA YOLCULUK
Gönül Gözünüzü Açın “Bilgide ne kadar ileri giderseniz gidin, onunla gaybı gören gözleriniz açılmaz.” Düşünerek öğrenecekleriniz az, ilhamla öğrenecekleriniz ise çoktur.“Düşünce oluğa benzer, vahiy ve keşif ise bulut ve denizdir.” Gönül gözünüz nasıl mı açılacak? -Yücelik yolunda boyun eğerek yürüyün: “Akıl ve zekâda olgunlaşmakla Allah’a ulaşılmaz. Padişahın ikram ve ihsanı aczini bilen kişiden başkasını kabul etmez.” “Kim kendi eksikliklerini görüp anlarsa, yedeğinde dokuz at olduğu hâlde gelişme yolunda koşar. Kendisini olgun sanan, ululuk sahibi Yaradan’ın yolunda uçamaz. Sizden kendini beğenme defoluncaya kadar gönlünüzden de çok kan akar gözünüzden de.” “Yerle bir olan bak hele oklara hedef olur mu hiç? Fakat yerden baş kaldırdığınız zaman, hedefler gibi çaresiz yaralanırsınız.” “Büyüklenmek Yaradan’a ortak koşmaktır.” -Kulluğunuza tutunun: “Tutulmadan kekelemeden yüzlerce kitap okusanız, Allah takdir etmediyse, aklınızda hiç bir şey kalmaz. Fakat Allaha kulluk ederseniz, bir kitap bile okumadan yeninizden yakanızdan duyulmadık bilgiler bulursunuz.” Helallerden ayrılmayın. “İlim ve hikmet helal lokmadan doğar. Aşk[3] ve duygu inceliği helal lokmadan ileri gelir.” -Şükre sarılın: Hayatınızı saran maddi ve manevi tüm ilahî nimetleri, mutlulukla, minnetle, şükürle sahiplenin. Sır şu sözde saklıdır: “Şükür etmeyenden güzellik de kaybolur; yetenek ve sanat da. Artık bir daha ondan bir eser bile göremezsiniz.” -Sabırla direnin: İbadetlerde, musibetlerde ve nefsin kötülükleriyle mücadelede dirençle sabredin. Zira “Nerde bir gönül varsa, sabırla cilalanır. Sabır sıkıntının anahtarıdır. Öyleyse sırrına ermek için gülerek, hoşlanarak onun derdini çekin.” Son olarak ilahî aşka talip olun. Dünyevi Aklınız Sınırlıdır Her gözün aklı kendi kavrayışıncadır. Her canlı bir zanla her şeyi anladığını sanır. Oysa karınca sizin gözyaşınızdan ne bilir? Çocuğun ufku peygamberin ufkundan ne anlar? Akıl mumunuzla güneşlerin yıldız kaldığı evreni aydınlatıp ufuklarını okuyabilir misiniz? Dünya gözüne dayanan “küçük akıldır ki aklın adını kötüye çıkarmıştır. Küçük aklın sırf dünya dilemesi yüzünden insan akıbette dileksiz kalıp gitmiştir.” Tırtıl gibi bakabilen göz yaprak arzusundadır; peygamber gibi bakabilen göz ise cennet sevdasındadır. Aklınız aracı kıyastır. Sınırları da gözün ufkudur. Akıl bilmediğini anlamaz. Gözünüz gayba kapalıysa aklınız gaybı anlamaz. Sadece dünyayı görüyorsanız, ötesini akılsızca bulursunuz. Fiziğin ve zamanın ötesini görmediği halde her şeyi gördüğünden ibaret sanan akıl, gerçeği kavradığına inanan tırtılın aklına benzer. Dar bakışlı küçük gözden doğan sınırlı aklın akıbeti inkârcılıktır. Akıl ışıktır ve sadece görebildiğiniz alanı aydınlatabilir. Kafa gözünüz, gönül gözünüzle kıyaslanabilir mi? “Güneş gibi ışık saçan bir akıl gerek ki, ancak doğru yolda, gerçek olarak kılıç çalsın.” Gönül gözüyle fiziğin, zamanın ötesini görebilseydiniz aklınızın algısı değişirdi. Şehvet Aklınızı Öldürmesin “İnsan vücut yönünden hayvan, ruh bakımından ise melektir. Toprağa mensup olan vücut yerde kalır. Ruh ise yüce göklerin süsüdür.” Siz akıl ve şehveti birlikte taşıyan bambaşka bir benzersiz canlısınız. Aklınız şehvetinizi geçerse melekleri aşarsınız. Şehvetiniz aklınızı geçerse de hayvanlardan aşağıya düşersiniz. Kinin, kibrin, kıskançlığın kölesi olmayın. Kararlarınızı dünyevi arzularınıza odaklanan şehvetinize göre değil, sonsuzluğu arayan aklınıza göre belirleyin. Elinizin, belinizin, dilinizin doyumsuz arzularında boğulmak istemezsiniz. Nice insanlar ateşe uçan pervane böcekleri gibi şehvetin sarhoşluğundadır. “Akıl şehvetin zıddıdır. Şehvetin çevresinde dönüp dolaşan akıl, akıl değildir.” “Nefis, bir başka nefisle sevindi mi, karanlık artar, yol belirsiz olur.” “Sonu görmeyen akıl nefis kesilir.” |
#68
|
|||
|
|||
Nicht die Dinge selbst, sondern nur unsere Vorstellungen über die Dinge machen uns glücklich oder unglücklich. (Epiktet)
Klage nicht darüber, dass Gott den Tiger geschaffen hat, sondern danke ihm, dass er ihm keine Flügel gegeben hat. (amharische Weisheit) |
#69
|
|||
|
|||
Ohne Liebe
Pflichtbewusstsein ohne Liebe macht verdrießlich Verantwortung ohne Liebe macht rücksichtslos Gerechtigkeit ohne Liebe macht hart Wahrhaftigkeit ohne Liebe macht kritiksüchtig Klugheit ohne Liebe macht betrügerisch Freundlichkeit ohne Liebe macht heuchlerisch Ordnung ohne Liebe macht kleinlich Sachkenntnis ohne Liebe macht rechthaberisch Macht ohne Liebe macht grausam Ehre ohne Liebe macht hochmütig Besitz ohne Liebe macht geizig Glaube ohne Liebe macht fanatisch Lao Tse |
#70
|
|||
|
|||
Bilgisizler bu görüntüler dünyasinin ötesine gecip, evrenin hakimi olan benim (yüce ruh) gercek özümü kavramazlar.
Bu Yanilgi icinde olan insanlarin butün bilgileri bostur; yasamlari kötülük ve felaketle doludur, yaptiklari hersey ve tüm umutlari bosa gider. Oysa beni taniyan gercek anlamda yüce ruhlu insanlar benim kutsal özümü ararlar.Var olan gercek kaynagi oldugumu bilerek yanliz beni severler. Binlerce kisi icinden yanlizca bir kisi mükemmeli arar. Basarili olan az sayidaki insan arasinda ise beni gercekten taniyani pek azdir. Sen hicbir dogmadin ve asla ölmeyeceksin. Hic degismedin ve hicbir seyi degistiremiyeceksin. Hic dogmadin ve sonsuz oldugun icin bedenin öldügünde sen ölmeyeksin. Tipki eski bir giysinin cikarilip yerine yenisinin giyilmesi gibi, Öz (ruh) de ölümlü olan bedeni birakip bir baskasina gecer. Bu özü kilic kesemez, ates yakamaz, yagmur islatamaz, rüzgar kurutamaz. Ölümlü gözler onu göremez. (Bedensel gözler) O tüm düsünlerin ve degisimlerin ötesindedir. Bunu bilirsen üzülmemen gerekir. Canlilar icin ölüm nasil kacinilmaz ise, ölümden sonra da yasam öyledir. Kendilerini her seyde, her seyi de kendilerinde bulanlar, gönüllerinden her türlü bencil istegi atmis olanlar bilgelige ermis olanlardir. Ne acilarla yikilir, ne zevk pesinde kosarlar, onlar hirs, korku ve öfkenin boyundurdugunden kurtulmus, ruhlari dingin, ermis kisilerdir. Butün baglarindan kurtulmuslardir, ne iyi yazgilarina sevinirler, ne kötü yazgilarina üzülürler. Iste bu gercek bilgeliktir. Kaplumbaganin kabuguna cekilmesi gibi onlar da duyularini dünya zevklerinden cekmis ve gercek bir icgörü kazanmislardir. Siradan bir kisi dünyadan elini kolunu cekti mi zevkler yok olur ama onlar icin duydugu istek yerindedir hala. Oysa en yüce amac icin yola cikan kiside istekler de yok olmustur. Duygular öylesine güclüdür ki, bu yoldaki kisinin bile zihnini bulandirabilir. Bunu bilerek duyularini denetleyen kisi zihnini hep bende yogunlastirmis olarak bilgelik icinde yasar. Kisi bedensel zevkler icin yasarsa onlara dogru cekilmeye baslar. Bu cekilmeden istek dogar, istekten de tutku ve öfke. O zaman insan dogru karar veremez, gecmis denyimlerinden ders almayi bilemez. Ve yasami tam bir yikima dönüsür. Kendisini asip bu bütünlesmeyi saglamayan bir zihin Tek (Yüce Ruh, Tanri) olanda odaklasamaz. O zaman da ne erinc bulabilir ne de sevinc. Zihnini duygularin egemenligine terk eden kisi firtinaya tutulmus bir gemi gibi oradan oraya savrulur durur. Zihnini duyularin firtinasindan kurtasmis olan kisi karanlikta uyanip isigi görür. Baskalarinin gündüzü onun icin gecesidir. Kendisini tüm tutkulardan arindiran, hicbir seye bencilce sahip olmak istemeyen kisi kendi varligini asar ve sonsuz bir erinc bulur. Iste insandaki Sonsuz budur. Bu noktaya ölüm aninda bile ulasilabilir ve ölümden ölümsüzlüge gecilir. Kutlu Ezgi, Bhagavadgita Hint destani, mitolojisi http://www.kitapdenizi.com/kitap/230...utlu-Ezgi.aspx Geändert von Uniks (25.06.2010 um 07:51 Uhr). |