Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #3651  
Alt 26.06.2007, 11:09
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard istediklrini yaptirilar !

Türkiyenin disborcu 4.5 sende 120 milyardan 350 milyar dolara cikmis.
Bu planli cikarilmisdir.
Borclu bir devlet basklarina muhtacdir.
350 milyarin kimbilir kaci almanyaya.
Osmanlida 1. dünya savasindan önce almanyaya yüklü borcluydu ve sadece o borc yüzünden 1. dünya savasina katilmak zorunda kaldi.
Sonuc ortada.
Yani öylede böylede o cocuk serbest birakilacak.

ABnin usaklari tayyip ve akp her dediklerini yerine getirdiler.
AB kriterleri adina yasalar cikardilar, tecavüzcüsüymüs hirsiziymis hemen serbest birakiliyor.
Almanyada hangi tecavüzcü hangi hirsiz serbest birakiliyor !?

AB kriterleri altinda Türkiye kaosa sürükleniyor...
  #3652  
Alt 26.06.2007, 11:16
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard YABANI DOMUZLAR böyle sindiriyor...

Türban kararını veren Danıştay heyeti davadan çekiliyor
Anaokulu öğretmeni Aytaç Kılınç’ın okul bahçesinde türban takmasının laikliğe aykırı olduğuna karar verdikten sonra, hedef gösterilen ve saldırıya uğrayan Danıştay 2. Dairesi üyeleri, karar düzeltme başvurusunu karara bağlamamak için "çekinme" talebinde bulundular.
Danıştay 2. Dairesi üyeleri, verdikleri karar sonrası daire üyeleri Mustafa Yücel Özbilgin’in ölmesine neden olan saldırıya maruz kaldıklarını ve verecekleri kararın tarafsızlıklarına gölge düşürebileceği gerekçesiyle davadan çekilmek istediklerini bildirdiler.
Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, üyeler Kamuran Erbuğa, Ayfer Özdemir ve Ayla Gönenç’in kamuoyunda tartışma yaratan türban kararına ilişkin yapılan karar düzeltme başvurusundan çekilme taleplerini Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu karara bağlayacak.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre, bir dairede iki kişiden fazla üye bir davadan çekilmek için başvurursa bu konudaki kararı İdari Dava Daireleri Genel Kurulu karara bağlıyor. Kurul, çekilme talebini haklı bulursa Kılınç’ın yaptığı karar düzeltme başvurusunu İdari Dava Daireleri Genel Kurulu karara bağlayacak.

Bu olay tipik müslümanlara mahsus bir olaydir.
Emellerine ulasmak icin siddetde ve kabakuvvete basvurarak istediklerini yaptiriyorlar !
Bu olayin en aci geercegi ise, Yargitayi Danitay heyetini tayyip hedef göstermisdi.
Iste Türkiyenin YABANI DOMUZLAR tarafindan yönetildiginin ispati !
  #3653  
Alt 26.06.2007, 18:31
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard DEHSETE HAZIR OLUN !

Geceyarısı bildirisini kim yazdı? O sırada Org. Büyükanıt neredeydi ?

İşte ilk soru:
Kamuoyuna “geceyarısı muhtırası” ya da “e-bildiri” olarak yansıyan, aslında “TSK’nın itibarı”nı zedeleyen “açıklama”nın asıl faili olan “general” kimdir?.. Bu açıklamanın yayınlanmasında, “generale yardımcı olan gazeteci” kimdir?.. Bu açıklamanın “internet sitesi”ne konulduğu saatte, sayın Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt neredeydi?..

“Karargâhta” mıydı, yoksa “dışarıda” mı?.. O açıklamayı internet sitesinde “yayınlatan” general, sayın Büyükanıt’ı “telefonla” arayıp da, “usûlen” mi bilgilendirmiştir?..

DURUMDAN VAZİFE, KAOSTAN MAKAM!

Yine “geceyarısına yakın” saatte yapılan ve toplumu “kitlesel refleks” göstermeye davet eden “açıklama”yı yapan da “aynı general” midir?.. Bu general, bunları “emekli edilme endişesi”nden veya “kayan yıldızını kurtarma telâşı”ndan mı yapmaktadır?..
Bu general, “ne zaman emekli olacağını” bildiği halde; “durumdan vazife, kaostan makam çıkarma” girişimleriyle, emekliliğini erteletmeyi ve böylece yukarılara çıkıp “Genelkurmay Başkanı” olmayı filan mı hayâl etmektedir?..
Bu paşa, kendisini “kuvvet komutanı” olacağına inandırmış ve çevresine de bu “hava”yı mı yaymaktadır?.. Kendisini “Gölge Genelkurmay Başkanı”, ya da “Genç Subayların Sesi” olarak lânse eden bu “paşa” kimdir?.. Yanından eksik etmediği “albay” ile ilişkisi askeri hiyerarşideki teamüllere uygun mudur?

Bu paşa, Amerika’da ve Türkiye’de, “sabıkalı kişi ve kurumlar”la, “sözde sivil toplum örgütleri”yle, “gazeteci” ve “bürokrat”larla yaptığı “gizli görüşmeler”de, “önemli plânlar” yapmakta mıdır?..

Kimdir bu paşa ve amacı nedir?..

“DEHŞET SENARYOSU”NU KİM YAZDI?

Madem açtık, sormaya devam edelim:
Malûm, geçen yılın sonunda, “Amerika’daki Neocon’ların Türkiye temsilcilerinden biri” olduğu iddia edilen ve kendisini tanıyanlar tarafından “çok hırslı biri” olduğu söylenen Zeyno Baran; şimdi, “O yazdıklarım haber değil, bir analiz ve yorumdu” dese de, Newsweek’teki yazısında; “2007 Nisan ayında Türkiye’de bir darbe yapılması ihtimali yüzde 50’dir” demişti!..
Zeyno Baran, bugünlerde “O yazı bir yorum ve analizdi” diyerek, yazdıklarını basite indirgemeye çalışsa da, o yazısında, “görüştüğü ve oldukça kararlı gördüğü bir askerî kaynak”tan söz ediyordu!..

Zeyno Baran’ın, “oldukça kararlı” gördüğü bu kaynak; o günlerde ABD’yi ziyaret eden ve Washington’daki “lüks bir otel”de, hem de “gecenin geç saatlerine kadar birebir sohbet ettiği” kaynak mıdır?.. Ve o kişi, yukarıda sözünü ettiğimiz “general” midir?.. Ve bu general, “Zeyno Baran’ı yalancı çıkarmamak” için mi yayınlamıştır o “geceyarısı muhtırası”nı?!?
Böylece; “darbe” uyduramadık, “e-muhtıra” ile idare et mi demek istemiştir?..

WASHINGTON’DA “GİZLİ” ZİYARETLER!

Bu paşa, ABD’ye yaptığı “son iki ziyaret”te; bırakın Türkiye Büyükelçisi’ni, Washington Silahlı Kuvvetler Ataşesi’ni bile yanına almadan, kimlerle “ikili gizli görüşmeler” yapmıştır?.. Bu görüşmelerde; “Türkiye’de gerilimi yükseltmek” ve böylece “mevcut dinci(!) hükümeti iktidardan uzaklaştırmak” stratejisi mi ele alınmıştır?..
Yoksa, “Neocon’ların desteği”ni yanına alarak, “makam sıçraması”na zemin hazırlamak mı?..
Bir soru daha:

Bu “gizli görüşme”lerden, sayın Yaşar Büyükanıt’ın haberi var mıydı?.. Gazetecilerden “köşe bucak kaçılarak” yapılan bu görüşmeler “resmî kayıt” altına alınmış mıdır?.. Alınmamışsa neden?..
Bu paşa, Washington ziyaretleri esnasında, Zeyno Baran’dan başka ve yine “birebir” ve yine “gece yarılarına kadar” kimlerle görüştü?.. Görüştüğü kişilerden biri, “WINEP Türkiye uzmanı” mıdır?..
Zeyno Baran, bu “paşa” ile, Azerbaycan ve Ankara’da da “kayıt altına alınmayan” görüşmeler yapmış mıdır?.. Ankara’daki görüşmenin, “dehşet senaryoları”nın konuşulduğu Hudson Enstitüsü’ndeki “gizli toplantı”dan, “çok kısa bir süre önce” gerçekleşmesi, bir “tesadüf”(!) müdür?..

“Zeyno Baran-Paşa görüşmesi” esnasında; Milliyet muhabiri Yasemin Çongar tarafından “deşifre” edilen ve ayrıntıları bütün gazetelerde yer alan “Tülay Tuğcu’ya suikast!.. Beyoğlu’nda bir polis karakoluna saldırı ve 50 kişinin ölmesi!.. Bunlar gerekçe gösterilerek Türk ordusunun Kuzey Irak’a girmesi!” gibi senaryolar gündeme gelmiş midir?..

Zeyno Baran, ABD’ye döndükten sonra, “görüştükleri”ni bir kâğıda döküp, “gerçeklere oldukça yakın(!) bir senaryo” haline getirmiş ve bu “senaryo”yu da “Washington TSK Ataşeliği”ne iletip, “Hudson Enstitüsü’nde böyle bir beyin fırtınası plânladıklarını, buna Türk askerî yetkililerinin de katılmasının faydalı olacağını” ifade etmiş midir?..

Askerî Ataşelik, gayet doğal olarak, “Zeyno Baran’ın teklif ve senaryosu”nu, bir “kripto” ile Genelkurmay Karargâhı’na bildirmiş midir?.. Bu “kripto”ya, çok kısa süre içinde “olur” cevabı vererek, aslında “kendi senaryosunun tartışılmasını” sağlayan, acaba “aynı paşa” mıdır?..

AMERİKALILARI ŞAŞIRTAN İTİRAZ!

Hudson Enstitüsü’ndeki toplantıda; “Paşa ile Zeyno Baran’ın hazırladığı senaryo”nun dışına çıkılarak, “Amerikalı katılımcılar” tarafından da “şaşırtıcı bir teklif”te bulunulmuş mudur?..
Bu teklif; Zeyno Baran’ın, “Hayır, o toplantıda böyle bir senaryo görüşülmedi” diyerek “inkâr” etmeye çalıştığı; “Amerika, Kuzey Irak’taki PKK liderlerinden bazılarını yakalayıp, Türkiye’ye teslim etse, ne dersiniz?” şeklindeki teklif midir?..
Bu teklife; “Hayır!.. PKK liderlerinin, tam da seçim arefesinde Türkiye’ye teslim edilmesi, Ecevit-Apo olayında olduğu gibi, mevcut iktidara ekstra oy kazandırır!” diyerek karşı çıkan kimdir?..

“PKK liderlerinin teslimi”ne karşı çıkan “3 kişiden biri” de; kimliği merak edilen “WINEP Türkiye uzmanı S.Ç.” midir?.. “Türk katılımcılar”dan bazılarının, “PKK liderlerinin teslim edilmesine karşı çıkmaları” üzerine, ABD’liler “şok” yaşamış mıdır?..
¥ Kuzey Irak’taki “PKK liderleri”ne yönelik bir “operasyon” yaparak, onları Türkiye’ye “teslim” etmeyi ve aslında; “artan şehit cenazeleri”nden dolayı Türk kamuoyunda yükselen “ABD aleyhtarlığı”nın dozunu azaltmayı plânlayan ABD’li uzmanlar; “Bu nasıl iş?.. Hem şehit cenazelerinden yakınıyorsunuz, hem sınır ötesi operasyon düşünüyorsunuz, hem de PKK liderlerinin yakalanıp teslim edilmesine karşı çıkıyorsunuz!.. Bu bir tezat değil mi?” diyerek, “şaşkınlık”larını dile getirmişler midir?..
Zeyno Baran, bu gelişme, “istem dışı” yaşandığı için mi, “teslimat” teklifini “yalanlama” ihtiyacı hissetmiştir?..

MEDYADA “DOSYA”LAR UÇUŞACAK!

Bunlar, “dün”e ait sorular... Şimdi de, “yarın”a ait sorulara geçelim...
Kendisini “Genelkurmay’ın beyni” ve “Gölge Genelkurmay Başkanı” olarak tanıtan, ileride ise “Genelkurmay Başkanı” olmayı hayâl eden “general”imizin, yine Zeyno Baran’la, üzerinde çalıştıkları “yeni ve güncel dosya” var mıdır, varsa nedir?..
“Geceyarısı Bildirisi” ile TSK’nın itibarını tartışmaya açan, “Hudson Enstitüsü’ndeki toplantı” ile TSK’yı zor durumda bırakan, “kitlesel refleks” çağrıları ise “fiyasko gösteriler”le sonuçlanan “Paşa”mız; “işleme konulma tarihi Temmuz’un ilk haftaları” olan “dosya” ile, “mevcut hükümeti gözden düşürmeyi ve oy oranını azaltmayı” mı plânlamaktadır?..

Bu “dosyalar”da; “Başbakan, bazı bakanlar ve milletvekilleri”nin, yurtdışındaki bazı “kuruluş” ve “örgüt”lerle gizli ilişkileri(!) mi gündeme getirilecektir?.. Bu “iddia”lar, şu anda “yayınlama garantisi” alınmış “gazete” ve “televizyon”larda, bir “bombardıman” havası içinde peşpeşe mi yayınlatılacaktır?.. Bu konuda, “bazı ABD gazeteleri” de, aynı anda devreye girip, “bombardımana dış destek” sözü vermişler midir?..

NİYE TEMMUZ’UN İLK HAFTALARI?

“Dosya sağanağı”nın başlatılma tarihi olarak, “Temmuz’un ilk haftaları” olmasının temelinde, “Hükümet, seçime kadarki kısa sürede nasıl olsa iddialara cevap verip, olayın aslını açıklamaya fırsat bulamaz!.. Bulsa da, bu kadar kısa sürede, atılan çamuru temizleyemez” hesapları mı yatmaktadır?..
“Hükümet’i şaibe altında bırakmayı” amaçlayan bu “plân”da, “Amerikalı Neocon’lar”ın yanısıra, “Amerika’daki silah ve petrol devlerinin Türkiye temsilcisi bir işadamı” da rol oynayacak mı?..

Ve son soru: “Yükselme tutkusu” uğruna, TSK’yı da zor duruma düşüren bu “paşa” kimdir?.. “Neocon’lar tarafından kullanıldığı”nın farkında değil midir?.. Bu paşa, “kendi önünde bulunan ve yükselmesini engelleyecek herkesi harcamayı” göze almış mıdır?..

“Embedded gazeteci”nin dilinin altında sakladığı ve “8-10 gün sonra olacak”ları sıraladığı gelişmelerin kaynağı bu “paşa” mıdır?..
“Soru”larım, şimdilik bu kadar!..
“Durum”ları ise, bekleyip göreceğiz!..
Yayına hazır “düzmece senaryo”lar azzz sonra!..

Habervakti
  #3654  
Alt 27.06.2007, 01:05
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Hersey ortada !

Ne kadar cok Türkiye Cumhuriyeti ve Türk düsmani varsa, Cumhuriyet düsmani varsa, Türk Silahli Kuvvetleri varsa akp secer !

akp secim propagandasini zaten genelde doguya kaydirdi !
  #3655  
Alt 27.06.2007, 01:57
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard akp`den önce ve sonrasi...

Sizden önce: PTT bizimdi!

Sizden önce: Botaş Poaş bizimdi!!

Sizden önce: Limanlarımız bizimdi!!

Sizden önce: Antalya’nın Muğla’nın bir çok yerinde tamamen Türk toprağı idi!!

Sizden önce: Harran ovasıda bizimdi Türk toprağı idi!!

Sizden önce: Seka kağıt üreten fabrikalarımız vardı!!

Sizden önce: hırsızlık ve yolsuzluk sınırlı sayıda idi,

Sizden önce: gaspçılar yoktu!!

Sizden önce: Her gün beş altı şehit cenazesi gelmiyordu!!

Sizden önce: Yıllarca eğitilmiş yetiştirilmiş bir özel timimiz vardı, PKK’nın talimatı ile kaldırdınız!!

Sizden önce: bu ülkenin dış borcu 120 milyar dolardı, şimdi 450 milyar dolar!

Sizden önce: bu ülke’yi yöneten hükümetlerin hiç birisi İsrail’den, seçimlerde dağıtılmak için para almamıştı!!

Sizden önce: Hiçbir başbakanın oğlu askerden kaçmak için sahte rapor Almamıştı!!

Sizden önce: Hiçbir parti ve iktidar, İstanbul’un adı değiştirmeyi düşünmemişti!!

ÇÜNKÜ ONLARIN ASILLARI RUM DEĞİLDİ!!

ÖZELLEŞTİRME DALAVERESİ İLE SATILAN MİLLİ MÜESSESELER!!!

NE BANKA BIRAKACAĞIZ, NE FABRİKA, NE DE İŞLETME. LİMAN DA BIRAKMAYACAĞIZ. HEPSİNİ SATACAĞIZ!”

KEMAL UNAKITAN

Evet dediklerini yaptılar ne banka bıraktılar nede fabrika bu zavallı milletin canından kanından fedakarlık ederek 85 yılda kurduğu milli müesseselerin hepsini, Türk düşmanlarına sattılar!!!
  #3656  
Alt 27.06.2007, 01:58
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard akp`nin namus ve deger anlayisi SIFIR !

Sümerbank için Söyledikleri
“Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.”

Kemal Unakıtan

SEKA İÇİN SÖYLEDİĞİ
“Stratejik yer imiş.Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş.”

Kemal Unakıtan

ŞEKER FABRİKALARI İÇİN SÖYLEDİĞİ
“Kar edeni de, zarar edeni de satacağız!”

Kemal Unakıtan

TEKEL İÇİN SÖYLEDİĞİ
“Babalar gibi satarız!”

Kemal Unakıtan

PETKİM İÇİN SÖYLEDİĞİ
“Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler!”

Kemal Unakıtan

TÜPRAŞ İÇİN SÖYLEDİĞİ
“Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ’ı Ruslara satar mısın, diyorlar. Satarım arkadaş”

Kemal Unakıtan

TELEKOM İÇİN SÖYLEDİĞİ
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,20 bin Dolar veren herkese,TELEKOM’ a ait Bilgileri vereceklerini söyledi.
Burada utanç verici olan, bunu ima etmek için kullandığı cümle:
Binali Yıldırım; “20 bin dolar veren kızımızı görür” diyor.

LİMANLAR İÇİN SÖYLEDİKLERİ
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika, Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız!”

EY TÜRK MİLLETİ BAKIN SÖYLEVE BAKIN!! SANKİ BİR DÜŞMAN ÜLKEDEN BİRİSİ, BİR İŞGAL SUBAYI GİBİ!!
  #3657  
Alt 27.06.2007, 02:02
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Türk Telekom oldu arap Telekom

TELEKOM TELEKOM oldu arap Telekom

1984 yılından beri gündemde olan ve 1991 yılından itibaren hızlanan özelleştirme uygulamalarının en büyüğü, yıllar süren çabalar sonucunda, 1 Temmuz 2005 günü yapıldı. Türkiye"nin ulusal güvenliği açısından son derece önemli olan telekomünikasyon hizmetlerini sağlayan son derece karlı Türk Telekomünikasyon A.Ş."nin hisselerinin yüzde 55"i, işletmenin 2-3 yıllık karı karşılığında bir yabancı şirkete satıldı. Bu satışın engellenememesi durumunda ekonomimiz ve ulusal güvenliğimiz önemli bir darbe yiyecektir.
Türk Komünikasyon A.Ş."nin yüzde 55 oranındaki kamu hissesinin özelleştirilmesi için 24.11.2004 tarihinde açılan ihale sürecinde teklif sahiplerinin teklifleri 24.06.2005 tarihinde alındı ve ihale 01.07.2005 tarihinde sonuçlandı. İhalede en yüksek teklif 6.550.000.000 ABD Doları ile Oger Telecoms Ortak Girişim Grubu, ikinci en yüksek teklif ise 6.500.000.000 ABD Doları ile Etisalat-Çalık Ortak Girişim Grubu tarafından verildi. Şimdi gereken işlemlerin tamamlanması gerekiyor.

Hisselerin yüzde 55"i 6,5 milyar dolara satılan Türk Telekom"un yalnızca 2003 yılı karı 3 katrilyon, 2004 yılı karı 2 katrilyon liradır. 19 milyon sabit telefon abonesi, 1 milyon yüzbin kablolu TV abonesi, 80 bin ankesörlü telefonu, 420 bin internet abonesi, 200 bin ATM temelli abonesi, 90 bin km. fiber optik kablo hattı, 2500 binası ve çok miktarda arazisi-arsası bulunan Türk Telekom"un gerçek değerinin 25-30 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Ortada bir yağma ve talan vardır. Ancak yağma ve talandan daha da önemlisi, bu özelleştirmeyle ülkemizin ulusal güvenliğine indirilen darbedir.

Gecenlerde gazatede okudgum bir haberde Türk(arap) Telekom zam yapmis, bu zam sayesinde Türk Telekomu satin alan arap taksitleri zamlar sayesinde ödeyecek ve 3 sene sonra Türk Telekom arap aliciya belese gelecek !
25-30 milyar dolar degerindeki Türk Telekom 3 senede kendisinin parasini cikaracak ! :-))
tayyip ve abdus gülüln oglu neden amerika ve ingilterede bankaci olduklari herhalde simdi biraz anlasilir...
  #3658  
Alt 27.06.2007, 02:07
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard akp YOLSUZLUKLARI

Aşağıda okuyacağınız AKP’nin üst düzey kurmayları hakkında hazırlanan

müfettiş raporları ve AKP Döneminde gerçekleştirilmiş yolsuzluklar, özelleştirme adı

altında ülke kaynaklarının şahsi menfaat için kullanıldığını, es ve dost şirketlerin

talanına açıldığını, devletin kurumlarının ve gelirlerinin haince ve doymak bilmez bir

şekilde kimler tarafından ve hangi yandaşlara peşkeş çekildiğini göstermektedir.

Okuyacağınız tüm bu yolsuzluklar gazeteci yazar Vedat YENERER tarafından

derlenmiştir.

Yolsuzluklar aşağıda açıklananlarla sınırlı değildir, açıklamalarında aşırı

derecede teknik ayrıntı bulunan yolsuzluklara burada yer vermedim!

AKP’nin iç yüzünü, ideolojik yönü dışında medyada pek

bahsedilmeyen kişisel ve kurumsal amaç ve menfaatlerini öğrenelim!!

Ağızlarından

ALLAH, KUR’AN, TÜRBAN

Sözlerini eksik etmeyerek geldikleri iktidarda; dini, keyfi amaçları için

kullananların ceplerini nasıl doldurduklarını, AMACA giden yolda

dini/manevi değerlerin AKP zihniyeti için sadece bir ARAÇ olduğunu gelin

hep beraber görelim!!

Okuyacağınız tüm bu yolsuzlukların bilinçli olarak mı yapıldığına yoksa

kimilerince de belirtildiği gibi takdir-i ilahi mi olduğuna hep birlikte karar verelim.

1

1) RECEP TAYYİP ERDOGAN VURGUNUNUN MÜFETTİSLERCE BELGELENİP

RAPORLANMASI

Recep Tayyib Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde İstanbul

Belediyesi"ndeki yolsuzluk iddialarını soruşturan ve paraların denetim dışı bırakılarak bir

havuzda toplandığı yönünde Mülkiye müfettişler rapor hazırladı.

Mülkiye müfettişlerinin raporlarında, oluşturulan yapılanmanın, belediye paralarının

"geleceğin başbakanını hazırlamak" için yönlendirildiğine işaret ediliyor. Havuzda

toplanan para 2001 rakamlarıyla 300 trilyon lira. Hesabın açıldığı banka şubesinin

müdürlüğünü bugün örtülü ödeneğin basında bulunan "resmi evrakta sahtecilik"

suçundan hükümlü Maksut Serim yapıyordu.

8 kişiden oluşan hesap uzmanları grubu, dolaştırılarak havuz hesabında toplanan

paraların denetim dışı bırakıldığına işaret etti. Ayrıca; _İGDAS’ TA yapıldığı ileri sürülen

yolsuzluktan elde edilen 22 trilyon liranın 1999 yerel seçimlerini kazanmak için oluşturulan

havuza aktarıldığına dikkat çekildi.

Müfettişler soruşturma kapsamında belediyede görev yapan bürokratların da

ifadelerini aldılar.

İfadesi alınan, dönemin Özulaş Genel Müdürü Onur Orhon, belediyenin

yapacağı ihalelerin şartnamesinin bazı şirketlerin özellikleri göz önünde bulundurularak

hazırlandığını ve Şirketlerin çıkarına yönelik düzenlendiğini söyledi.

Özulas Genel Müdürü Onur Orhon "Söz konusu şartname, adı geçen şirketin veya

benzer şirketlerin özellikleri dikkate alınarak hazırlandığı için de bir başka şirketin ihaleye

katılma imkânı ortadan kaldırılmıştır" dedi.

Recep Tayyib Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde İstanbul

Belediyesi"ndeki yolsuzluk iddialarını soruşturan ve paraların denetim dışı bırakılarak bir

havuzda toplandığı yönünde rapor hazırlayan Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren, AKP

döneminde görevinden alındı.

Basta Recep Tayyib Erdoğan olmak üzere birçok belediye yöneticisi hakkında davalar

açıldı. Ancak dokunulmazlıkları nedeniyle yargılanmaları askıya alındı. Erdoğan hakkında,

Belediye başkanlığı dönemine ilişkin "görevi ihmal, zimmet, kalpazanlık, resmi evrakta ve

kayıtlarda sahtecilik, cürüm islemek için teşekkül oluşturmak" suçlarından suç dosyası

bulunuyor.

2

2) KAYIP TRİLYON SANIGI ABDULLAH GÜL

Abdullah Gül hakkındaki ilk suçlama, kamuoyunda kayıp trilyon davası olarak bilinen

davada geçti. Kapatılan RP"ye 1997 yılında yapılan 1 milyon YTL"lik Hazine yardımının,

sahte belgelerle harcanmış gibi gösterildiği iddiasıyla açılan "kayıp trilyon" davasında,

dönemin Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile birlikte sanıklar arasında Abdullah Gül

de yer aldı.

AKP"den milletvekili olmasıyla birlikte Abdullah Gül dokunulmazlık kazanmış oldu.

Bu nedenle Abdullah Gül hakkında ceza yargılaması yapılamadı. Ancak; aynı dosya

kapsamında yargılanan Necmettin Erbakan özel evrakta sahtecilik suçundan 2 yıl 4 ay

10 gün hapis cezası aldı ve siyasi yasaklı hale geldi. Bu nedenle Gül"ün Köşk’e çıkmasıyla

dokunulmazlığının kalkıp kalkmayacağı da tartışılan konular arasında bulunuyor.

Hakkında "sahtecilik" suçlamasından fezleke düzenlenen ilk cumhurbaşkanı adayı

olma özelliğini taşıyan Abdullah Gül "ün, REFAHYOL döneminde yaptığı şahsi harcamaları

Türkiye Kalkınma Bankası"na ödettiği de ortaya çıktı.

Ayrıca; Abdullah Gül, REFAHYOL hükümetinde devlet bakanı olarak görev yaptığı

dönemde özel harcamalarını kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası"na yaptırdığı

gerekçesiyle hakkında açılan "tazminat" davasında mahkûm oldu. Zarar Abdullah

Gül"den yasal faiziyle birlikte icra yoluyla alınabildi.

3) MAL_YE BAKANI’NIN OGLUNUN MISIR _THAL_ OLAYI

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu, Gümrük Vergisi % 70_e çıkmadan

hemen önce, 4 bin ton çerezlik mısır ithal ediyor. Ve ithalden sonra, Gümrük Vergisi

miktarı yükseltiliyor!!!

Maliye Bakanı, konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Oğlum o mısırları, tavuklarına

yedirecek” diye ilginç bir görüş sergiliyor.

İfade edildiğine göre, 4 bin ton mısırla bir yıl

boyunca 175 bin tavuğun beslenmesi söz konusudur. Ve bu miktarda bir tavuğun da

olmadığı belirtiliyor. “

Yine ifade edildiğine göre, mısır ithalinden 360 milyar kar elde edilmiştir. Kronolojik

sırayla olayı belirginleştirelim:

• 17 Nisan 2003 te mısır İthali’nde Gümrük Vergisi %20’ye indiriliyor.

• 15 Temmuz 2003 _ te 4400 ton ABD menseli mısır ithal kontrol belgesi alıyor

• 4 Ağustos 2003 _ te Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu 4000 ton mısır ithal

ediyor ve Gümrük Vergisi hemen bu ithalden sonra yükseltiliyor.

• 8 Ağustos 2003 te mısır İthali’nde Gümrük Vergisi % 45_e yükseltiliyor.

• Daha sonra da söz konusu vergi, % 70_e yükseltilmiştir.

SONUÇ: Maliye Bakanı’nın açıklamaları kamuoyunu tatmin edici olmamıştır.

3

4) _ZM_R SORU K_TAPÇIGI _HALES_ OLAYI

İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, seviye tespit sınavı soru kitapçığı için, 320 bin

öğrencinin durumunu belirlemek üzere, ihale açıyor. ihale; öğrenci basına 265 bin lira teklif

veren firma yerine, öğrenci basına 470 bin lira teklif veren Bayındırlık Bakanı Zeki

Ergezen’in kardeşi Ömer Faruk Ergezen’e ait “Sarakuska” adlı şirkete veriliyor.

İhalenin teknik şartnamesinde yer alan “kesinleşmiş SSK ve vergi borcu

bulunmadığına dair belge istendiği” maddesiyle ilgili evrak, 14 Aralık’ta Milli Eğitim

Müdürlüğü’ne geliyor. Ancak, 13 Aralık’ta sözleşme çoktan imzalanıyor!

Ayrıca;aynı ihalenin geçen yıl da "Sarakuska" adlı şirkete verilmesi bir rastlantı mıdır?

SONUÇ: Kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapılmadı.

4

5) GEBZE AKARYAKIT KAÇAKÇILIGI OLAYI

5 trilyonluk bir hadise. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Albayrak

dahil, bir çok bürokrat halen yargıda. Kemal Albayrak, AKP Kurucular Kurulu üyesi.

Türkiye’de, yılda 1,5 milyar $’lık akaryakıt kaçakçılığının olduğu açıklanıyor.

SONUÇ: Halen dava yargıda devam ediyor. Olayı ortaya çıkaran Kocaeli Emniyet Müdürü

derhal görevinden alındı ve görev yeri değiştirildi.

6) _KT_SAT GAYR_ MENKUL YATIRIM ORTAKLIGI OLAYI

iktisat Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı Şirketi, Güneş Turizm Seyahat A.S.’ye 30

Aralık 2004’te 18 milyon 250 bin $’a satılıyor. Satış sırasında açık arttırma yapılmıyor,

paranın da 4 yıl vadeli ödenmesine karar veriliyor. Güneş Turizm, “Albayraklar

Grubu”nun bünyesinde bir şirket.

31 Aralık 2004_te TMSF şüphe üzerine bir portföy raporu hazırlıyor, bağımsız

denetim kurulu raporu çıkartıyor.

İstanbul ve Bodrum’da bina,arazi,otel toplam değeri 38

trilyon( Resmi rapora göre). 31 Aralık 2004_te kasada 10.9 trilyon nakitin de var olduğu

ifade ediliyor. Bunu 30 Aralık 2004_te satıyor. Toplam 48 trilyonluk şirket, 25 trilyona

(vadeden kaynaklanan faiziyle beraber) satılıyor. 23 trilyon zarar edildiği belirleniyor. Tabi bu

sırada Albayraklar’ın cebi de doluyor.

SONUÇ: Yapılan işlemin usule uygun olduğu açıklandı.

5

7) MİLLİEGİTİM BAKANLIGI “62 İLKÖGRETİM OKULU” İHALE OLAYI

Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı, 07.06.2004 tarihinde, İstanbul Menkul

Kıymetler Borsası’nın (_MKB) 8 yıllık Temel Eğitimi desteklemek amacıyla, kendi

kaynaklarından sağladığı 500 trilyon liralık kaynak ile; 44 farklı ilde toplam 958 bin 166

metre karelik 135 adet ilköğretim okulu inşaatı ile ilgili bir paket içerisinde 62 adet ihaleyi

yaptı. Hemen ardından, Bakanlık değerlendirmesini tamamlayarak sonuçları ihaleyi

kazananlara bildirdi.

Bir taraftan da, farklı illerde, aynı sınıf ve standartta inşaatlar için çok farklı fiyatlar

onaylanırken; diğer taraftan aynı ihalede teklif edilen en düşük fiyatlar gözardı edilmiş, kabul

edilen teklifler, daima ortalamanın üstünde fiyat veren firmalara ait olmuştur.

En düşük fiyatlı teklif, B_R_NC_ sıra olmak ve tüm tekliflerin küçükten büyüğe

sıralanması halinde, toplam 62 ihale içinde; “en ucuz teklif sıralamasında” BİRİNCİ,

İKİNCİ ve ÜÇÜNCÜ firmalara H_ÇB_R _HALE VER_LMEM_ST_R!!!

Konuyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi(CHP), Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇEL_K

hakkında soruşturma önergesi veriyor. Bizzat Başbakan Recep Tayyib Erdoğan’ın

talimatıyla, AKP Grubu çoğunluğu ile soruşturma açılması reddediliyor.

Sonuç olarak; Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, EN YÜKSEK TEKL_FLER_

ONAYLAYARAK, (KDV hariç) 86 trilyon 291 milyar liraya kadar bir Kamu kaynağı

kaybına yol açacak işlemlere göz yummakta hiç bir sakınca görmemiştir.

Kamu kaynağı KAYBI (KDV HARİÇ)………………..: 86 trilyon 291 milyar TL.

Kamu kaynağı KAYBI (KDV DAHİL)………………..: 101 trilyon 823 milyar TL.

SONUÇ: Açıklamalar kamuoyunu tatmin etmemiştir.

8) _STANBUL BÜYÜKSEH_R BELED_YES_ ARAÇ S_GORTA _HALES_

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ağır taşıtlar için sigorta ihalesi açıyor. Bu ihale, 197

milyar lira ile AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya’nın, önceden ortağı olduğu

Büyükkaya Sigorta Aracılık A.Ş’ye veriliyor.

SONUÇ: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ihalenin usule uygun olduğunu açıklıyor.

6

9) 2. BEYAZ ENERJİ YOLSUZLUGU OLAYI

Enerji davasında 3 AKP’li var. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Enerji Bakanlığı’ndaki

ihale yolsuzluklarıyla ilgili dava açtı. iddianamede, 18 sanık, “çete kurmak, ihaleye fesat

karıştırmak, rüşvet”le suçlanıyor.

iddianamede ayrıca, işadamı İbrahim Selçuk’un AKP Genel Sekreter’i İdris Nadim

Şahin’le görüşerek, Bakanlığın Teftiş Kurulu’nu etkilemek için, baskı yaptığı da yer aldı.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan’ın hazırladığı iddianamede, sanıklarla

ilgili ulaşılan sonuçlar söyle yer aldı: ” İbrahim Selçuk’un, Enerji Bakanlığı’nda aldığı

siyasi güç ve çeşitli yöntemlerle oluşturduğu baskı, şiddet ve tehdit sonucu çıkar amaçlı

suç örgütü oluşturduğu, bu örgütü yönettiği, örgüt adına faaliyette bulunduğu

anlaşılmıştır. Bu faaliyetler doğrultusunda Bakanlığa bağlı anonim şirketler tarafından

çıkarılan tüm ihalelerle ilgilendiği, ihaleleri kendi şirketi Ezgi adına almasa dahi, şirket

sahibi diğer sanıklar adına alınması için, yoğun çaba sarfettigi, bu amaçla ihalelerin

ertelenmesini, şartnamelerin değiştirilmesini temine yönelik faaliyetlerde bulunduğu

ortaya çıkmıştır.”

İddianamede, işadamı İbrahim Selçuk’un, AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya ile

olan telefon görüşmelerine vurgu yapıldı. AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya’nın, ,

işadamı İbrahim Selçuk’’u arayarak esi üzerine kayıtlı Aram Şirketi’ne, EÜAŞ’ dan ihale

alma girişiminde bulunduğunun anlatıldığı iddianamede, “Bu amaçla Kargamış, Özlüce ve

Urca ihaleleri ile ilgili ayrıntılı görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde sanık Selçuk’un,

Milletvekili Cemal Kaya’ya yapması gereken kısımları dahi söylediği, Cemal Kaya’nın teklif

edilen bazı ihaleleri küçük bularak, kendisine daha büyük ihaleler vermesini istediği ifade

edildi. iddianamede, Selçuk’un, müfettişlerce hazırlanan teftiş dosyasının Adliye’ye intikal

ettirilmemesi için Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç’a baskı yapması için, AKP Genel

Sekreteri İdris Nadim Şahin’le görüştüğü ve Malkoç’a Şahin aracılığıyla baskı yapıldığı

dosyanın halen Teftiş Kurulu’nda incelendiği kaydedildi.

SONUÇ: Enerji yolsuzluğuna adı karısan ve bürokratlarla yaptığı pazarlıklar basına

yansıyan AKP MİLLETVEKİLİCEMAL KAYA hakkında dava açıldı. Kaya bu süreçte AKP

Agrı milletvekilliginden istifa ederek yargılandı. "İhaleye fesat karıştırmak ve çeteye

yardım" suçundan 7.5 ay hapis cezasına çarptırılan Cemal Kaya"nın cezası ertelendi. Ve

suan 2007 seçimleri için AKP Ağrı milletvekili adayı!

CEMAL KAYA

7

10) ULASTIRMA BAKANI’NIN OGLUNUN GEMİ KİRALAMA OLAYI

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 24 yasındaki oğlu Erkan Yıldırım, ihalesiz

olarak Ankara Feribotu’nu alıyor(SANTUR isimli şirket).

Bu feribotun, günlüğü en az 15 bin $’dan kiralanması gerekirken, 9 bin $’a kiralandığı

ifade ediliyor.

Burada önemli bir konu da sudur: Devlet; Çeşme Bindisi arasında Samsun

Feribotu’nu da işletiyor. Yani bu hatta 2 feribot çalışıyordu. Madem bu hat iyi is yapıyor,

Devlet 2 feribotu neden isletmiyor? Ankara Feribotu ucuza kiralandığı için, bilet

fiyatlarında indirim yapılıyor. İndirimli tarifeden dolayı Ankara Feribotu 740 yolcu ile

Çeşme’ye gelirken, Devletin islettiği Samsun Feribotu 400 yolcuda kalıyor.

SONUÇ: Konu ile ilgili Ulaştırma Bakanı’nın yaptığı açıklamalar, kamuoyunu tatmin edici

olmamıştır.

11) BİNGÖL DEPREM KONUTLARI OLAYI

Bingöl’de Toplu Konut idaresi(TOKİ) Başkanlığı’nca 2016 konut


18 Haziran 2007
  #3659  
Alt 27.06.2007, 02:11
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard akp`nin TÜRK TÜRK"LÜKLE 1 SORUNLARI VAR

Ne mutlu Türk’üm sözünü yaza yaza diyen “Abdullah Gül” ve Türkiyelilik diyen “Potamyalı tayyip” bunların gerçek isimleri nelerdir diye düşünmemek elde değildir!! (MARKİZOS-AGOP- BUNA BENZER ŞEYLERMİ???)Mardin kilisesi papazı tv.de bir çoklarımız türk ismi almıştık şimdi kendi ismimizi almak istiyoruz ama yasanız müsait değil demişti!!

ANAYASA MAHKEMESİ,İHANETE GEÇİT VERMEDİ!!

DEMİŞTİK!!

ATAMIZIN MEKANINA BAYKUŞLARIN TÜNEMESİNE İZİN VERMİYECEĞİZ DEMİŞTİKKK!!!!!!!!!!!

“NE MUTLU TÜRK’ÜM” deyim bunları namütena rahatsız ediyor.

Etmekten de öte adeta batıyor!!

OZMAN BU ADAMLARIN TÜRK"LÜKLE BİR SORUNU VAR!!

Buda soy sorunudur!!

Türk milletine soruyorum Türk kelimesinden rahatsız olan birisinin!!

Ne Mutlu Türk"üm deyiminden rahatsız olan birisinin!!

Türkiye cumhur başkanlığı yapması mümkünmüdür??

Başbakanlık yapması mümkünmüdür??

TÜRK MİLLETİ KESİNLİKLE BU KONUYU GÖZ ÖNÜNDE TUTACAKTIR!!
  #3660  
Alt 27.06.2007, 02:20
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard RAPORMU ÇÜRÜK OĞLAN"MI??

Kamuoyu Tayyip Erdoğan’dan Burak Erdoğan’ın çürük raporunu açıklamasını bekliyor * Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan’ın çürük raporuyla askere gitmediği 20 Mayıs’ta gündeme geldi. * Üzerinden günler geçmesine rağmen Erdoğan bir açıklama yapmadı. * Kamuoyu Tayyip Erdoğan’dan oğlu Burak Erdoğan’ın çürük raporu almasıyla ilgili açıklama bekliyor.

Türkiye şehitlerine ağlıyor. Şehit cenazelerinde yurttaşlar hükümete ve Tayyip Erdoğan’a yönelik tepkilerine ‘AKP dışarı” sloganlarıyla dile getiriyorlar. Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan’ın çürük raporuyla askere gitmemesi tepkilerinin odak noktası oldu. Kamuoyu Burak Erdoğan’ın hastalığı konusunda Başbakan Erdoğan’dan açıklama bekliyor.

Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan, kardeşlerinin aksine kamuoyunda pek görünmüyor. Ahmet Burak, bundan bir yıl önce gazetelerde kurduğu denizcilik şirketi için aldığı 5 milyon dolarlık gemiyle gündeme geldi.

Rize Güneysu Askerlik Şubesi’ne kayıtlı Ahmet Burak Erdoğan, 2000 yılında Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden verilen raporla çürüğe ayrıldı. Çürük raporunun altında dönemin Baştabibi Tuğamiral A. Vehbi Alpman’ın onayı var.

“TEDAVİ EDİLEBİR HASTALIK” Rapora göre, Ahmet Burak’ın hastalığı testis kanseri. Uzman hekimlerin verdiği bilgiye göre, testis kanseri tedavi edilebilir bir rahatsızlık. Çürük raporu, asker adayı açısından ancak iş görme gücünün yüzde 60’ını yitirmesi durumunda veriliyor.

Tedavi edilebilir hastalıklardaysa durum farklı. Hastalığın tedavi edilmesinin ardından kişi, askere alınıyor. Raporu veren emekli Tuğamiral Arif Vehbi Alpman 23 Mayıs’ta Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada, Burak Erdoğan’ın "Askerliğe elverişsizdir raporu aldığını doğruladı.

Alpman Burak Erdoğan’ın hastalığının testis kanseri olmadığını ancak hastalığının ne olduğu konusunda bir açıklama yapamayacağını söyledi. AHMET BURAK ERDOĞAN’IN ÖNCEKİ VUKUATLARI Ahmet Burak Erdoğan bundan bir yıl önce de kurduğu denizcilik şirketi için aldığı 5 milyon dolarlık gemiyle gündeme gelmişti.

Burak Erdoğan’ın daha ciddi boyuttaki diğer vukuatı da babası Belediye Başkanı iken sanatçı Sevim Tanürek’e çarparak ölümüne neden olması.

Erdoğan hakkında “Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik ile Hayati Tehlike Teşkil Edecek Derecede Yaralamaya Sebebiyet Vermek” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK 459/2 maddesi uyarınca 3 aydan 20 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Başında Makina Mühendisi Eyüp Çakmak’ın bulunduğu daire 4 Ocak 2000 tarihinde sanık Ahmet Burak Erdoğan için “tamamen kusursuz” raporu düzenledi ve 8/8 kusurun, ölen yaya Sevim Tanürek’te olduğunu bildirdi.

Burak Erdoğan bu rapor doğrultusunda beraat etti. Raporu düzenleyen Adli Tıp uzmanı Eyüp Çakmak Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.

Saygılarımızla Dr. Serhan Bolluk

OROSBU COCUKLARI BUNLAR OROSBUCOCUKLARI !
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu