Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Lifestyle


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1  
Alt 06.09.2013, 17:05
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Scharia-Denke von Diyanet greift wieder die Persönlichkeitsrechte und Frauen an

Eylül 3, 2013 |

Kamuoyunda büyük tepki toplayan “Türkiye’de Dini Hayat” anketi, sonuçlanmadan sonlandırıldı

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Mayıs 2013 tarihinde başlattığı ve “Kendinizi ne kadar dindar hissediyorsunuz?”, “Aşağıdaki namazları ne sıklıkla kılarsınız?”, “Haftada ortalama kaç vakit namazınızı camide ya da mescitte cemaatle kılarsınız?”, “Alevi misiniz, Sunni misiniz?”, “Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah mıdır?”, “Sizce köpek giren eve melek girer mi?” “Dışarı çıkarken başınızı örter misiniz?”, gibi dini hayata ilişkin soruların yer aldığı “Türkiye’de Dini Hayat” anketi, yarıda kesildi.

SÖZCÜ’nün duyurduğu araştırma, kamuoyunda da büyük tepki toplamıştı.

YARIDA KESİLDİ

Diyanet’in Türkiye İstatistik Kurumu’na Türkiye genelinde 26 bölgede yaptırdığı anketin haziran ayında sonuçlanması ve sonuçlarının yıl sonunda açıklanması bekleniyordu. Ancak anket son anda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından durduruldu.

“FİŞLEME AMACI TAŞIMIYOR” DEMİŞLERDİ

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu tarz bir anketin ilk kez yapıldığını ve ankette inanç, ibadet ve ahlak boyutunun ortaya çıkarmaya yönelik sorular olduğunu belirtmiş, “Toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli Başkanlığımızın toplumun din konusundaki algı, yaklaşım ve eğilimleri hakkında bilimsel bir araştırmanın verilerine başvurmak istemesi son derece olağandır” demişti. Diyanet, söz konusu anketin vatandaşları fişleme; inanç ve tercihleri deşifre etme amacı taşımadığını iddia etmişti.

KONU MECLİS’E TAŞINMIŞTI

Diyanet’in kamuoyunda çok tartışılan anketi TBMM gündemine de taşınmıştı. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel TBMM Başkanlığı’na Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vermiş ve bu anketin amacını, maliyetini sorgulamıştı. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in soru önergesine Diyanet’ten verilen yanıtta söz konusu anketin 12 bölgede 26 ilde toplam 36 bin 624 kişiyle yapıldığı ve hizmet bedeli olarak da 550 bin lira önediği bildirildi.

MECLİS ARAŞTIRMASI TALEBİ

CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve bazı milletvekilleri de Türkiye genelinde dindarlık üzerine yapılan araştırmalar ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in açıklamaları ile ilgili Meclis Araştırması açılmasını talep etmişti.

Araştırma önergesinin gerekçesinde, Anayasa’nın, ”Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” ve ”Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz” hükümleri hatırlatılmıştı.

http://sozcu.com.tr/2013/gundem/diya...i-adim-365226/
  #2  
Alt 06.09.2013, 19:49
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Kadinlar yani haklarini da aramasinlar... ne güzel bir istek

Ve daha önceleri de kadinlarin susturmaya calismis

http://2012.kazete.com.tr/arsiv/sayi...sayfa=toplum05

Kadın örgütlerinin tepkisi sonuç verdi Diyanet metni yumşatıyor

"Feminizm ahlaksızdır" yorumunda Diyanet' ten geri adım

Diyanet İşleri Başkanlığı, 8 Mart'ta çıkan ve kadınları ayağa kaldıran "kadın hakları" metnini yeniden incelenip, kadını inciten ifadeleri yumuşatma kararı aldı

İlahiyatçı Prof. Beyza Bilgin: Kuran'ın yeniden anlaşılmasını isteyen bir kesim var; ben onlardanım mesela. Aydınlar, artık aydın müslümanlığı olsun istiyorlar.

Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği Kurucusu Pınar İlkkaracan: Diyanet'in özür dileyerek bu metni çıkarması gerekiyor, aksi halde savaş başlar.

Ka-der Başkanı Av. Hülya Gülbahar: Arka arkaya gelen bu açıklamalar, bir tehdit ve meydan okuma. Gerçekten rövanşist bir saldırı bu yapılan. Bütün kurumlarıyla erkek egemenliği teyakkuza geçmiş durumda.

Başkent Kadın Platformu Derneği Başkanı Hidayet Şefkatli Tuksal : Feministlere ahlaksız denemez, farklı bir ahlakı savunuyorlar. Diyanet'in, özellikle yeni yönetimi kadınlara öyle bakmıyor.


8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın web sitesinde "İlmihal 2-İslam ve Toplum" konulu eserin 312-325. sayfalarında ki "Kadın Hakları" başlıklı bölümde "Çağımızda feminizm adı verilen hareket, tarihte kadının kiliseye girmesini, İncil'e dokunmasını bile yasaklamış olan zihniyete karşı bir tepki hareketi olması sebebiyle, çıkış noktası bakımından haklı ise de, ahlâki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır" şeklinde ifadelerin yer alması tüm kadın örgütlerini ayağa kaldırınca,Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er , özü itibariyle feminizmi ahlaksızlık sayan metni inceleyeceklerini rahatsız edici kabul edilen ifadelerin yumşatılabileceğini söyledi Diyanet'e atfen "Feminizm ahlaksızlıktır" yorumlarının basında kıyameti koparması üzerinde, konu ile NTVMSNBC'den Yasemin Arpa'nın sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. İzzet Er, kadın örgütlerine "yanlış anlaşıldığını" belirten açıklama gönderildiğini, söz konusu yazının 2 yıldır web sitesinde bulunduğunu, feminizme karşı olmadığını, ancak incitici ve rahatsız edici sayılan ifadeler varsa, bunların yumuşatılabileceğini açıkladı.

Kadınlar arasında ise, İslami kesimden olanlar da olmayanlar da genelde aynı görüşte buluşurken, İlahiyatçı Profesör Beyza Bilgin "aydın müslümanlığı"ndan söz etti; 'Müslüman feminist' olarak adlandırılan Hidayet Şefkatli Tuksal "feministlere ahlaksız denemeyeceğini, onların farklı bir ahlakı olduğunu" söyledi; Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği'nden Pınar İlkkaracan ise "Diyanet özür dileyip, yazıyı geri çekmezse savaş başlayacağını" duyurdu.
NTVMSNBC'ye yapılan açıklamalar şöyle:
  #3  
Alt 06.09.2013, 19:50
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Mursi kafasindan farki ne Türk Diyanet'inin

Prof. Dr. İZZET ER (Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı): Bizim basında yer aldığı tarzda, "Feminizm ahlaksızlıktır" tarzında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yaptığımız bir açıklamamız yok. Bahsedilen İslam İlmihali, 2 yıl önce web sitemize koyduğumuz bir kitaptır. Oradaki bilgiler de, haberlerdeki bağlamda verilmemiştir. Biz bunu hoş değerlendirmiyoruz. Kadın haklarının savunulması orada gayriahlaki bir tavır olarak nitelendirilmiyor zaten. Bizim böyle bir açıklama yapmamız da mümkün değil. Diyanet olarak kadın çalışmasında 7 tane müftü muavini çalıştırıyoruz. Aşağı
yukarı 2-3 bin civarında bayan Kuran kursu öğreticimiz var. Biz bunu nasıl söyleriz? Kendi memurumuzu ahlaksız diye nitelendirebilir miyiz? Dolayısıyla kadın haklarını, kadının çalışmasını, kadının insan olarak hayatını devam ettirmesi hususunda çalışmalara destek veren derneklerin çalışmalarını böyle nitelendirmemiz mümkün değil. Basındaki arkadaşlar olayı yanlış bir şekilde, bağlamından kopararak değerlendirmişlerdir. Böyle değerlendirmemelerini temenni ederdik.
Biz kadına karşı şiddetle ilgili, mesela 2006'dan beri yaptığımız faaliyetler içerisinde 5975 vaaz yapmışız. 1280 konferans, 59 panel yapmışız. Bu faaliyetlerin 215'inde kadın haklarını, 71'inde aile içi şiddeti, 144'ünde insan haklarını, 45'inde kız
çocuklarının eğitimini, 144'ünde aile içi iletişimi ele almışız. Üstelik de geçen yıl Antalya'da il müftüleri toplantısında aldığımız bir kararla, kız çocuklarını okutmayan ailelerle görüşerek, onları ikna etmek suretiyle 3 bin 25 kadar da kız çocuğunun masraflarını üstlendik. Halen de onlara burs veriyoruz. Bunları yapan bir kuruluşun bu tür faaliyetleri ahlâksızlık olarak nitelendirmesi mümkün olmaz ve doğru da olmaz. Bunu yapan kişi de insaflı hareket etmiş olmaz.
Tekrar konuyu inceleteceğiz. Başkanımızla konuştuk meseleyi. İncitici ve rahatsız edici kabul edilen ifadeler daha yumuşatılabilir. Ama iyice okumak, konsantre olmak lazım. Oradaki ifadeler, "Kiliseye gidilmesinin yasaklandığı ve İncil'e el sürülmesinin yasaklandığı bir noktada çıkan Feminizm hareketinin çıkış nedeni haklı ise de..." deniyor, "ahlaki ve sosyal bakımdan birtakım olumsuz sonuçlar doğurmaktadır" diye olumsuz sonuçlara odaklanıyor. Orada yazar mesela bana göre haklılık nedenleri üzerinde biraz daha dursaydı, olumsuz sonuçlar tolere edilebilecek konumdaydı. Şahsen, o haklılık nedenlerine biraz daha vurgu yapmalarının faydalı olacağını düşünüyorum. O zaman dengelenmiş olur diye düşünüyorum.
Prof. Dr. BEYZA BİLGİN (İlahiyatçı): Müslüman toplumların bugünkü haline bakarak yargılarda bulunanlar var. Bir de Müslüman toplumlardaki kadın-erkek eşitsizliğinin aslında Kuran'ın içerisinden olmadığını söyleyerek, Kuran'ın yeniden anlaşılmasını isteyen bir kesim var; ben onlardanım mesela. Aydınlar artık aydın müslümanlığı olsun istiyorlar. Tıpkı daha önceki mütefsirlerden bazılarının yaptıkları gibi... Benim elimde şimdi Muhammed Yusuf Ali isimli Hintli Müslüman bir alimden Kur'an tefsiri var. 1953'te öldü, artık yaşamıyor. Bakıyor ki, bütün tefsirlerde erkek üstünlüğü ile ilgili yorumlar var, tefsiri yazıyor. Bu kadar çok tefsir varken, biz niye yanlışa yöneliyoruz?
Niçin, "Kuran'a en uygun hangisidir?" diye araştırmıyoruz? Araştırdığımız zaman, İslam'daki feminizmi irdelemiş oluruz. İki türlü feminizm vardır. Biri, din hesaba katılarak yapılan feminizm. Kadın haklarını savunmak, tamamen Kuran'la beraberdir. Diyanet buna karşı çıkamaz, çıktığını da sanmıyorum. Diğeri de, Kuran'ı hiçe sayarak, "Kuran zaten kadın haklarını vermemiştir, bunu ladini (din dışı) olarak yapabiliriz" diyenler. Aydın müslümanlığı olarak klasik tefsirleri ya da geleneksel söylemleri öne çıkaran tefsirleri biz almıyoruz. Bunlar aydın değil mi? Şüphesiz bunlar ulemadırlar, onlar eskiden yapılmış tefsirleri hala geçerli kılmak istiyorlar.
MEHMET NURİ YILMAZ (DİYANET İŞLERİ ESKİ BAŞKANI) : Feminizmin olumlu ve olumsuz tarafları var. Feminizm, Hıristiyanlığın katı kurallarına tepki olarak doğmuştur. Kadınların hak ve hürriyetini savunması doğrudur. Ama aşırıya giden feminist cereyanlar da var. Bunlar, sınırsız özgürlük, erkek düşmanlığı gibi anlayışlardır. Erkekleri yakan, yok eden kadınlar bile olmuştur O anlamda tabii ki yanlış. Ama sadece kadın haklarını savunmak, eşitliğini, özgürlüğünü savunma noktasında haklılık payları vardır. Karşı çıkılan nokta, kadın egemenliğine dayanan anlayışın doğru olmadığıdır. Sınırsız bir özgürlüğü ve ahlakdışı bir hürriyeti kimse kabul etmez. Türkiye'deki kadın derneklerini onlardan ayırmak lazım.
PINAR İLKKARACAN (Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler): Ben Müslüman toplumlar ve İslam üzerine çok çalışan biri olarak şunu da söylüyorum. Orada söylenen şeyler kesinlikle İslam'a aykırı. İslam'ın feminizme aykırı hiçbir yanı olduğunu görmüyorum. İslam'ı kullanarak kadın haklarına karşı düşmanlık yapılıyor burada. Esas hedef aldıkları, kadının cinsel bağımsızlığı. Ahlaksızlık diye kasdettikleri bu. Kadının cinsel özgürlüğünden anladıkları da, hedef aldıkları da bu. BM de kabul etmiştir; kadın kendi bedeni ve cinselliği üzerinde hak sahibidir. Esas olarak bunu hedef alıyorlar ve Emine Şenlikoğlu da bunu kasıtlı olarak çarpıtıyor. Bundan kadının kendi bedeni ve cinselliği üzerindeki denetimini, sanki evli erkeklerle birlikte olmak, sanki bir sapıklıkmış gibi, çarpıtarak söylüyorlar.
"Kadına karşı şiddet, namus cinayetleri kesinlikle İslami değildir, günahtır, yasaktır" diyen Bardakoğlu'ydu. Tepkinin Ali Bardakoğlu'na yönelmesini yanlış buluyorum. Diyanet'in sitesinde böyle bir şeyin kesinlikle olmaması gerekiyor. Bütün Ortadoğu ve Güney Asya'da, bütün Müslüman ülkelerde çalıştım; son derece tipik... "İslam'da feminizme gerek yoktur, zaten İslam kadın haklarını veriyordur, feminizmin Batı'da çıkmasının nedeni Hıristiyanlığın kadınlara karşı çok kötü olmasıdır" söylemi... Pakistan'da aynı, Endonezya'da aynı, Mısır'da aynı. Diyanet'in buna bir an önce cevap vermesi, özür dileyerek bu yazıyı siteden çıkarması gerekiyor.
  #4  
Alt 06.09.2013, 19:52
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Kadinlar gözünü acmazsa, Diyanetciler ellerinden haklarini alacaklar

Çıkarmazlarsa, bence esas sorun burada başlıyor. O zaman bu bir savaşa döner. Hakikaten uzun soluklu bir savaşa döner. Diyanet'in kadın haklarını kabul etmesi gerekiyor. Türkiye'de 20 yıldır çok güçlü bir kadın hareketi var. BM'nin bu konuda bir sürü kararı var ve bunların bir an önce entegre edilmesi gerekiyor. Onların bakışı hep böyleydi ama bugüne kadar Diyanet, Türkiye'deki kadın hareketine hiç bir yanıt vermedi. Mesela, Endonezya'da İslami dernek ve kadın hakları aktivistlerini davet ediyorlar, kadın hakları eğitimi veriyorlar. Ama burada yapılmadı. Türbandı, Erdoğan'ın "Batı'dan ahlaksızlığı almışız" sözü... TCK kampanyasında da Vakit gazetesinin bizi suçlaması, "ahlaksız kadınlar" şeklindeydi. Manşet attılar. Şimdi bu açıklama tabii gözleri Diyanet'e çevirttirdi. Bu oldum olası olan birşeydi, ama şimdi yeni yeni ortaya çıkıyor.
HİDAYET ŞEFKATLİ TUTSAL (Başkent Kadın Platformu Derneği): Kesinlikle bu yazı Diyanet'in kadına bakışını doğru yansıtmıyor. Kaç sene öncesinin yazısı bilmiyorum. Diyanet içinde tek tük o görüşe sahip insanlar da olabilir, ama yeni yönetim kesinlikle buradaki cümleleri doğrulayacak bir icraat içinde değil, aksine yanlışlayacak icraat içerisinde. Diyanet'in yeni yönetiminin ben o tabirleri çok aşan işler yaptığını düşünüyorum. Yeni yönetim, kadın örgütleri ile işbirliği yapmak konusunda çok önemli girişimlerde bulundu. Mesela Güldünya Tören öldürüldüğünde yayınlanan 8 Mart mesajı var. O dönemde yapılanlar var, ondan sonra kadın sorunlarına gösterilen ilgi var, şiddet konusunda Uluslararası Af Örgütü'yle birlikte bir çalışma yapıldı. Şimdi BM Nüfus Fonu ile yeni bir çalışma yapılıyor. Bu çalışmayla kadına karşı şiddetin
engellenebilmesi için Diyanet personelinin bilinçlendirilmesi hem de halkı bilinçlendirmesi anlamında bir projeyi Diyanet kabul etti mesela. Yani kadın örgütlerinin Diyanet'ten istediklerine Diyanet şimdiye kadar hiç 'hayır' demedi.
Feminizm, klasik ahlak anlayışlarını sorgulayan hatta özellikle radikal feminizm bağlamında alırsak, bunları altüst eden bir akım. Geleneksel ahlakı sorgulayan, geleneksel aile kurumunu feminizm sorgulamıştır ama bu feministlerin ahlaksız, hiç
bir ahlaki anlayışları olmadığı anlamına gelmiyor. Feministler farklı bir ahlakı savunuyorlar. Dolayısıyla ahlaksız değil, farklı ahlaki duruşları, anlayışları var. Bunu böyle kabul etmek lazım. Ben o ifadede biraz kötü niyet görmekle birlikte, çok da düşmanlık etmek için söylenmiş olduğunu zannetmiyorum. Biraz durum tespiti ama, biraz da karşı yönden bir durum tespiti olarak görüyorum.
Türkiye'de pek çok şey, çok karışık biçimde konuşuluyor. Hükümet açısından bakılırsa bir yandan kadınlara yönelik şiddetle mücadele genelgesi yayınlanıyor, çok önemli bir seferberlik ilan ediliyor. Ama Başbakan'ın üç cocuk meselesi nereden esti? Demografik olarak düşündüğünü söylüyor. Ben bunu da, "Kadınlar çocuk doğurup eve dönsünler" zihniyeti olarak görmüyorum. Ama şunu görüyorum. Bir dağınıklık var. AK Parti Hükümeti kadın politikasının ne olduğu net değil.
Kendi kafaları karışık. Hem çalışan kadınlarla gurur duyuyorlar, hem de geleneksel rolleri teşvik ediyormuş gibi görünmekten de kurtulamıyorlar. Bence bu karışıklığın netleşmesi gerekiyor.
Avukat HÜLYA GÜLBAHAR (Ka-der Başkanı): Tesadüf değil, arka arkaya geliyor bunlar. Doğurun, kreşleri kapatıyorum, kadınları işe almıyorum, sokakta gezen kadının donu... Zihniyet ortalığa dökülüyor diye düşünüyorum. Çok ciddi bir şey
bu. Zaten bunlar böyle düşünüyor deyip geçemeyiz. Yasalar var, feminizmin uğraştığı konular belli; aile ve eşitlik, kadın-erkek eşitliği, kadınların toplumsal hayata bağımsız bireyler olarak katılabilmesi. Feminizmin dertleri bunlar. Feminizmin bu çabasıyla, bu felsefesiyle sorunu olan bütün iktidarların ve bütün kurumların ve bütün erkeklerin bakış açısı bu. Mücadele etmeyi sürdürecek kadın hareketi. Arka arkaya gelen bu açıklamalar bir tehdit ve meydan okuma. Kadın hareketi olarak her noktada kamuoyunu ve siyasileri uyarmıştık. Anayasa değişirken 2004 yılında "kota" konmadı,
"pozitif ayrımcılık" kavramları konmadı. Medeni Kanun değişirken eski evlilerin 1 Ocak 2002'den önceki mallarına, emeklerine el kondu. TCK tartışılırken namus kavramı kullanmamak için 'töre cinayeti' dendi. Bekaret kontrolü dememek
için 'genital organ muayenesi' dendi. Tüm bu değişiklikler yapılırken zihniyeti ve kadınların hayatını değiştirecek noktalara dev tıkaçlar koydular. Konulan bu tıkaçlar bu kanunların hayata geçmesini engellemek için kondu, diye biz kamuoyunu
uyardık. Sözde değişikliklerdi bunlar, özde değiştirmek için iradeyi hiç bir zaman ortaya koymadılar. İkincisi de, dünyanın her yerinde erkek egemen sistem taviz verdiği noktada refleks olarak intikam operasyonu yapıyor.
Türkiye'de de bütün bu yasal değişikliklerle kazanılan hakların uygulanmasını engellemek için bir rövanş hareketiyle karşı karşıyayız. Bu hareket, sistematik bir hareket. Mahalle camisindeki, "kadının elini sıkmayın, kadın dokuz nefislidir, çalışan kadın namussuzdur" beyanlarından, Diyanet'in "feministler ahlaksızdır" beyanına, Başbakan'ın "Kadınlar en az üç çocuk doğursun" açıklamasından, Başbakan'ın danışmanı Zapsu'nun sokaktaki kadının iç çamaşırını ima eden açıklamalarına...
Bütün bunların arka arkaya gelmesi bir tesadüf değil. Gerçekten rövanşist bir saldırı bu yapılan. Bütün kurumlarıyla erkek egemenliği teyakkuza geçmiş durumda.
LİZ AMADO ( Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği): Böyle bir açıklamayı günlük tartışmanın içine oturtmadan cevap veremeyiz, sanıyorum. Keşke din adamlarıyla feministler, aktivistler, her konuda çalışan insanların uzlaşmaya yönelik çabaları daha fazla olsaydı. Bu konuda Türkiye'de içinde bulunduğumuz ortama rağmen, özellikle Ayşe Sucu'nun açıklamalarından sonra dinin nasıl yorumlanabileceğinin, hayatlarında nasıl yeri olup olmayacağının tartışılmasında bir
sağduyu ve açıklık beklediğimiz bir dönemde, feminizme ahlaksızlık diye bakılması bizi çok üzüyor ve endişelendiriyor.
Öte yandan baktığımızda sadece Diyanet'e bakıp, onlara indirgemek yanlış olur. Koşullar içinde bakmamız gerekir. Toplumda feminizme karşı önyargı, düşman, ahlaksızlık yakıştırmasının yapılıyor olması yeterince endişe verici.
Buradaki saldırganlık, bir anlamda niye ve nasıl şimdi oluyor? Feminizm deyince ne düşünüyor insanlar? Bunca yıl, bunca mücadele sonunda hâlâ bir kurumdan bunun gelmesi... Buna tepkinin de sadece kadın örgütlerinden değil, başka kesimlerden de gelmesi gerekir. Hükümet, devlet de bunu sorgulayabilir ya da başka sivil toplum örgütleri sorgulayabilir. En azından bunun üzerinden yapıcı bir tartışma yapılabilir. Açıkçası, Diyanet İşleri, kadınları, feministleri ahlaksız diye damgalıyor diye düşünmek istemiyorum. O metnin içeriği üzerinden, metinde yer alan diğer ifadelerin de ne anlama geldiğini, dinle bağdaşıp bağdaşmadığının da sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Biz güçlü olduğumuzun farkındayız, sanırım herkes de farkında. Ama yine de en temel noktalara dönerek, Diyanet'le diyalog içinde olmamız gerekir. Açıklama gelir mi bilmiyorum. Ama Hükümet'in tutumu da bizi çok ilgilendiriyor. Geldiğimiz noktada tamamen kazanımları, sivil toplumu, kadın hareketini yok sayan ve çözüm ve gelecek üretemeyen bir noktadayız.
ŞENEL SARUHAN (Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı): Bu ifadeler, sağlıklı bir anlayışın ürünü olamaz. Onların kadına bakış açısı, köleleştirme, feodal bakış açısıdır. Feminizm, ahlaksızlık demek değildir. Feminizm kadının kendi haklarına bir insan olarak sahip çıkma anlayışının ürünüdür. Bu ifadelerle ilgili dava hakkı doğabilir. Kendini feminist kabul edenler, bu ifadeleri yargıya taşıyabilirler.
CANAN ARIN (Mor Çatı Vakfı kurucusu): Kadının birey olmasına tahammül edemeyen, onu ailenin korunması için hayatını bile feda etmesi gereken bakire parçası gibi gören bir zihniyetin ifadesidir bu sözler. Kadının kendi yaşamını aileden daha üstün tutmasında ayıplanacak birşey yoktur. Burada zihniyet, 'varlığım aile varlığına feda olsun zihniyeti'dir. Bu ifadelerin, resmi bir sitede yer alması talihsizlik.
  #5  
Alt 06.09.2013, 19:53
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Diyanet Tayyo'nun, AKP'nin zihniyetini uygulamaya calisiyor

SERAP GÜRE: (KADAV)- Kadınlarla Dayanışma Vakfı): Bizler, kadınların çalışma hayatı üzerine ve sosyal hayatı üzerine topluma katılmaları yönünde kadının insan hakları üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda kadınların onuruna yakışır bir toplumda yer almaları için çaba gösterip politikalar üretiyoruz. Eğer bu ahlaksızlıksa evet 'ahlaksızız". Açıkçası feminizmin ahlaksızlık olduğunu Diyanet İşleri gibi bir kurumdan duymak son derece üzücü...
PINAR SELEK (AMARGİ Kadın Kooperatifi): Bu açıklama feministleri suçlamak ve onları hedef göstermek anlamına gelir. Ahlak dışıdır demek katli vaciptir anlamına gelir. Fakat feminizm gerçekten erkek egemen ahlakı sorgular ve bir özgürlük ahlakı getirmeye çalışır. Daha önceden de feminizm çeşitli şekillerde hakarete ve ağır sözlere uğramıştı. Ancak resmi ağızdan böyle bir açıklama yapılması son derece tehlikeli. Diyanet İşleri Başkanı hemen görevden alınmalı. Bu anlamda Diyanet feministlere yönelecek her türlü saldırının sorumluluğunu da almış demektir. Ancak sanmam. Başbakan bile 8 Mart'ta kadınlara, "3 çocuk doğurun emri veriyor. Açıklamalar ve gelişmeler çok kaygı verici.
LALE MANSUR (Oyuncu): Kendini kadından daha üstün gören bu zihniyeti de bir kadın yetiştirdi. Onun için işin üzerinde daha çok durmamız lazım.
NURSELİ İDİZ Feminizm önemli bir tarihsel bir akım. Hâlâ da devam ediyor. Ancak karşımızdaki görüşleri, farklı bakış açılarını, tarihi akımları, hepsini hoş görerek medeni olabiliriz
NİLÜFER AÇIKALIN: Türkiye'de kadın-erkek çocuk kim varsa ahlak dışı olanın ne olup ne olmadığını bilecek alt yapı kültür ve derinliğe sahip. Gen kodlarımızda hepsi yazılı. Bana kimse ahlak ahkâmı kesemez.
MERVE İLDENİZ: Kadın- erkek eşitliğini kabul etmiyorum.Yanlış bir akımdır. Zamanında kadınlarımız erkeklerden çekti diye onlardan intikam alma haline gelirse sapkınlaşma olur. Niye erkeği sevmeyelim. Ne güzeller? Ahlaklı feministler de var!
EMİNE ŞENLİKLİOĞLU: Feminizm ahlak dışıdır dedirten bazı feministlerin feminizm ile bağlantısı olmayan açıklamaları olmuştur. Duygu Asena'nın feminizm adına söylediği sözlerine vaktiyle dava açılması gerekiyordu. Toprağı bol olsun Asena'nın nasıl konuştuğunu, herkes biliyordu. Diyanet böyle bir açıklamayı genelleyerek söylemişse yanlış. Fakat feminizm, kadın haklarını koruma kavramı iken sanki cinsel özgürlük kavramı haline getirildi. İstediğim erkek ile beraber olurum, erkek evli ise bu onun sorunu beni ilgilendirmez diyorlardı. Buna şöyle denmesi gerek; feminizm sloganı ile hareket edenlerin bazıları gerçekten ahlak dışı konuşuyorlar. Dürüst, namuslu feminist kadınlar da var. İşte kızdıran sözler Diyanet İşleri Başkanlığı, web sitesinde "Kadın Hakları" içerikli bir yazıda, "Feminizm, ahlaki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bir kere, feminizm hareketine kapılan kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymakta; esasen sosyal hayatın hiçbir alanında hiçbir insan için geçerli olmayan 'Kendi hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır!' şeklindeki anlayışı, bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektedir."Eski başkandan kadına destek.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu