[Caka_Bey]

Her seçim önemlidir, çok kritiktir ama 7 Haziran daha önemli daha kritik. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyaya haritadan bakınca görünen manzara ürkütücü.

Etrafımızdaki ülkeler ya ekonomik kriz ya da iç savaş, çatışma ortamı içerisindeler. Tek tek anlatmaya gerek yok sadece isimleri yeterli, Yunanistan, Ukrayna, Rusya, Irak, Suriye, Libya, Mısır, Yemen.

Türkiye çok yönlü ve bağımsız bir dış politikaya sahip. Rusya darboğaza girince Türkiye’ye sarılıyor biz ise onların düşmanı konumundaki Ukrayna’yla irtibatı kesmiyoruz.

Düne kadar Türkiye aleyhtarı kampanya güden Suudi Arabistan şu an Türkiye’nin safında. Suudi Arabistan Veliaht Prensinin Ankara’ya geldiğinin ertesi sabahı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkelerinin savaş halinde oldukları İran’ı ziyaret ediyor.

2011’den bu yana sınırların yeniden çizildiği, bölgenin dizayn edildiği bir sürecin ortasındayız. Türkiye, yangın yerine çevrilen coğrafyanın tam ortasında dimdik ayakta. Atılan her adım dikkatle hesaplanıyor aksi halde alev sıçrayabilir.

Adımı atanın kim olduğu çok önemli, başka bir zihniyet olsaydı Türkiye, yangının orta yerinde alevler içinde kalabilirdi.

İşte böyle bir süreçte seçime gidiyoruz. 7 Haziran öncesi aday listeleri belli oldu. Gözler, 2002’den beri olduğu gibi Ak Parti’nin üzerindeydi.

Vitrin yok, flaş yok, transfer yok, etrafı memnun etme çabası yok. Akademisyenler, dış politika uzmanları, genç, dinamik bir kadro dikkat çekiyor. Türkiye’nin ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlanmış bir liste.

En çok dikkat çeken iki unsur var, çözüm süreci ve bölgesel dış politika. Türkiye, öyle bir noktadan geçiyor ki, çözüm süreci de bölgesel dış politikanın içerisinde yer alıyor.

Ak Parti bu öncelikleri düşünerek bir liste hazırlamış çünkü mesele sadece Türkiye içi siyaset değil.

Ak Parti’yi diğerlerinden ayıran en büyük özellik de bu, sınırlar içerisinde bir siyasetin yanı sıra bir de bölgesel politika gütmeleri. Bir yarışa girerken rakiplerinde olmayan bir sorumluluk var üzerinde.

Türkiye, bölgesel bir güç ve bölgesi kaynıyor, ya daha güçlü hale gelir ya da yanlış adım atıp, çevredeki alevleri kendisine sıçratır.

Şu an Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet, Türkiye’nin bölgesel pozisyonunda atılacak en uygun adımları atıyor.

Türkiye, enerji için savaşların ya da en azından vekalet savaşlarının yapıldığı topraklarda enerji köprüsü oldu. Aslında zaten köprüydü ama 100 yıl sonra ilk kez köprüden geçiş ücreti almaya başladı.

Bakınız TANAP ve Kuzey Irak’taki petrol transferi anlaşmalarına, bunlar evvelden hayal bile edilemez projelerdi, şimdi Erbil hattında vanalar açık işliyor, Azerbaycan hattı ise inşaat halinde.

Gerek Ukrayna-Rusya krizi olsun gerek İran-Körfez ülkeleri arasındaki kriz, Türkiye bu saydığımız iki çatışma ortamının da dengesi konumunda.

Amaç bu dengenin bozulmaması, listeler de bunu gösteriyor, Türkiye’nin magazine harcayacak zamanı yok çünkü 7 Haziran’ı kazananın görev yeri sadece Türkiye ile sınırlı değil.

Taha Dağlı

Haber7