Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Entertainment - Musik - Kino


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #51  
Alt 11.03.2013, 17:47
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard yalniz bir opera 2

.....

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çicek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
panayır yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.

Murathan Mungan
  #52  
Alt 11.03.2013, 17:51
Benutzerbild von Herrlichkeit
Herrlichkeit Herrlichkeit ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 26.02.2013
Beiträge: 1.567
Standard Ehl-i sünnet kasidesi

Ehl-i sünnet itikadı, nazm üzre ey civan,
Oldu aşağıda sana, açık dil ile beyan:

Doğru olan itikadı, ister isen kardeşim,
Gece gündüz, ilmihali oku hem de, pek candan!

Ruhuna rahmet eylesin, Hak Ebu Hanife’nin,
Kur’an yolunu gösterdi, bize o yüce Numan.

Dünyaya gönül bağlama, akar ömür su gibi!
İslamiyet’e uyan kimse, her dem olur şadüman.

Önce ilmihali öğren, çocuğuna da öğret!
Din bilgisi öğrenmezsen, olursun sonra pişman!

Düşmanlarımız sinsice, nasıl saldırıyor bak!
Sen de dini yaymak için, çalış kaybetme zaman!

Dinsizler hep yalanla, gençleri aldatıyor,
İslamı yok edecekler, artık gafletten uyan!

Müslümanlar da şaşırmış, tuzağa düşmüş çoğu,
Ehl-i kıble sözde hepsi, ayrılmışlar hak yoldan.

Kim ilmihalden anlamaz, kendini koruyamaz,
Kâfir veya sapık olur, Ehl-i sünnet olmayan!

Doğru olan bilgileri, yayanlara yardım et!
Cihad sevabını kazan, olsun bunda mal revan!

Resulullah hiç durdu mu, Eshabı uyudu mu?
Dini yaymak için hepsi, olmuştu bir kahraman!

Çalış boş durma sen dahi, din düşmanı pek kavi!
İçten dıştan ezecekler, gidecek, dinle iman.

Eshaba uzatma hiç dil, hepsinin kadrini bil!
Birbirini severlerdi, buna şahittir Kur’an!

En üstün Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali hem,
Muaviye’yi de çok sev, Odur Kur’anı yazan!

Rabbimiz cisim değildir, zamanı, mekânı yok,
Maddeye hulul eylemez, böyle olmalı iman!

Mahlûka muhtaç değildir, ortağı, benzeri yok,
Her şeyi Odur yaratan, hem de varlıkta tutan.

İyi, kötü, iman, küfr, madde, kuvvet, enerji,
Hepsini O var ediyor, yaratamaz hiç insan!

Herkese akıl, irade verdi, doğruyu gösterdi,
Kim iyilik diler ise, yaratır hemen Rahman!

Önce, itikadı düzelt, emri, yasağı gözet!
Saadete kavuşamaz, İslamiyet’ten ayrılan!

Ta önceden âdet oldu, kim ekerse o biçer,
Pek aldandı, ziyan etti, ekmeden buğday uman!

Yetmiş üç fırkadan ancak Ehl-i sünnet kurtulan,
Resulullah’ın yolunu onlardır bize sunan!
  #53  
Alt 11.03.2013, 20:55
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

İlk öpüştüğüm kişiydi o.
Dudakları dudaklarımdayken,
Söylediği sözü hatırlayınca,
Gülümseme oluşur yüzümde, engel olamam.
'Sen öpüşmeyi bilmiyorsun ki'
...Evet
Bilmiyorum.
Ama hiç şüphesiz ki, sana koca bir masumiyet sunabilirim, ki sundum!
Olmadı, aşkları da ticarete döktüler artık.
Her sevgili tecrübeli eleman arıyor.
Şimdi söyle;
Aşkına layık olmam için kaç referans göstermem gerekiyor?

Can Dündar
  #54  
Alt 13.03.2013, 17:51
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

kar yağdı durmadan üç gün üç gece,
tıkandı geçitler yollar kapandı.
yalnızlığın buzdan çetelesinde
kimseler umursamadı karı.
yüzlerinde iğreti bir kibirle
hep düşürmekten korktukları,
dalıp gittiler günlük işlerine.

diz boyu birikmiş kar içinde
yürürdük uzatarak açtığımız kanalı,
iki kar güvesi gibi sokaklarda seninle
anardık bütün yitik aşkları
bu karlı kış gününde.
güngörmüş dağlara karşı
sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize.

-sevgilim, yanımda olsaydın keşke!

şölensiz, sevinçsiz yaşıyoruz şimdilerde,
bir iğdiş ve buruşuk zamanı.
kimsenin türküsü yok dilinde
karşılayacak yağan karı
coşkulu ve sarhoş sesiyle.
bıçak açmıyor ağızları;
acı, yalnız acı var yüreklerde.

kar yağdı durmadan üç gün üç gece,
yaslandı duvarlara, kapıları zorladı,
pencerelerden baktı ev içlerine.
kar hiç böyle kimsesiz kalmadı
kendi özgül tarihinde.
çıngırakların, kızakların karı
yağdı herşeyin üstüne sessiz bir öfkeyle.

birikti bir çamaşır ipine bile.
saçaklardan sarktı,
attı kendini gürültüyle yere,
kimse sahip çıkmadı;
yığıldı kaldı duvar diplerine.
yalnız kuş ayakları
bastılar incelikle göğsüne.

-sevgilim, yanımda olsaydın keşke!

kar var yaşadığımız günlerde.
umutsuzluk çevremizi kuşattı,
kıtlık kıran gündemde.
yine de ele güne karşı,
özenle saklıyorum yüreğimde
sana duyduğum aşkı,
dört yanım kar içinde.

metin altıok
  #55  
Alt 13.03.2013, 23:31
Benutzerbild von 1insanol
1insanol 1insanol ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 391
Standard

Değirmenciler

Beyin öğüten değirmenciler
At hırsızı besiciler
Bahçıvan dilenciler
Prof titel`li şirk üreticiler,
Köle taşıyan gemiciler
Alın teriyle beslenen servetrciler
Gece başınızı yastığa koyunca,
Rahat uyuyabiliyormusun`uz
Hamurlarını kanla yoğuran ekmekçiler

I.A 1 insanol
  #56  
Alt 14.03.2013, 00:45
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

Aldanma insanların samimiyetine! menfaatleri gelir her şeyden önce. Vaad etmeseydi Allah cenneti; O'na bile etmezlerdi secde.

Mehmet Akif Ersoy
  #57  
Alt 16.03.2013, 18:04
Benutzerbild von Herrlichkeit
Herrlichkeit Herrlichkeit ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 26.02.2013
Beiträge: 1.567
Standard

dile min e min da teye
cave min e timli teye
were min gri venekle
le zalime min guneye
  #58  
Alt 16.03.2013, 20:05
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

moda

ey yüksek sosyeteye mensup modacı hanım
eğlence zümresinin başının tacı hanım
bu metod ki sizlerin müsbet ilacı hanım
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

yerindedir tahsilin güzelliğin şahane
varsa türkten talibin bul çeşitli bahane
bir ecnebi hovarda yakalarsan daha ne
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

flörtünün sayısı en az on beş olmalı
kimisi halis züppe kimisi keş olmalı
altın kolyen kürk manton taksin beleş olmalı
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

iç votkayı şarabı sokaklarda nara at
medeniyet sizlerle yükselmektedir kat kat
çeşni ruha gıdadır her gün bir yatakta yat
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

hiç durma twist öğren her gün baloya git
tırnağını yüzünü dudağını boya git
suni peyke varis ol conilerle aya git
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

bazan düz pantalon giy traş ettir enseni
bin dolaş bisiklete göster şöyle sen seni
kabahat ailende anlıyorum ben seni
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

artist ol filim çevir ismine yıldız derler
bin kez kürtaj yaptırsan gene sana kız derler
çıplak resim çektirsen ne şahane poz derler
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

mayoyla endam göster git jürinin önünde
mahremini teşhir et her birinin önünde
seçil bir kraliçe imtihanın sonunda
dışının görünüşü içinin aynasıdır
açıl kızım utanma bu devrin modasıdır

hayır inanma kızım bunlar hep istihzadır
namus insanlar için en mukaddes meyvadır
gençlikte hissiyatın belki seni aldatır
dışının görünüşü içinin aynasıdır
haddinden çok açılmak soysuzun modasıdır

türk oğluna anne ol iftihar et onunla
elin soysuz züppesi bağdaşamaz seninle
bu yurdun kızı isen şu sözü iyi dinle
dışının görünüşü içinin aynasıdır
yapacağın düşüklük bize yüz karasıdır



Abdurrahim Karakoc

Heftigggg ;-)
  #59  
Alt 27.03.2013, 00:37
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

Bu Kadar Sevmedimki


Dönemem terk ettiğim hiç bir yere
Dolaşıp duruyorum sokaklarda
Dilimde o son duam
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedimki
Sonsuzluk gibi çıkıyordu
Bu söz içimden
Umutsuz bir yakarış gibi
Hiç bitmeyecek bir hasret gibi
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedimki


Cezmi Ersöz
  #60  
Alt 27.03.2013, 00:41
OnMyOwn
 
Beiträge: n/a
Standard

Aşktan Nefes Alamadığım Yerde

Çocukluğumun bahçesiydin sen
Bütün bilinen mutluluklardan uzakta,
O sarışın akşam üstlerinde,
Istırabın eşiğinde…
Nefesim sıkıştığında seni sevmekten
Ömrümü okurdum o acı neşede,
Boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes
Sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen
Her baharda dönerdim oraya…
O sarışın akşamüstleri
Hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu…
Bilinen bütün mutluluklardan uzakta
Kalırdım orada,
Kalırdım çocukluğumun bahçesinde,
Aşktan nefes alamadığım o yerde…


Cezmi Ersöz
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu