Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #31  
Alt 23.09.2014, 10:54
Benutzerbild von Man_Bey
Man_Bey Man_Bey ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 20.08.2014
Beiträge: 818
Standard

seit gestern ist das kopftuch problem in der türkei ein für allemal gelöst.

hepimize hayirli olsun.
  #32  
Alt 26.09.2014, 04:22
Benutzerbild von Imogdi
Imogdi Imogdi ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 23.06.2012
Beiträge: 2.236
Daumen runter

Zitat:
Zitat von Man_Bey Beitrag anzeigen
seit gestern ist das kopftuch problem in der türkei ein für allemal gelöst.

hepimize hayirli olsun.
nesi peki hayirli olsun ?
9 ya$inda bi kiz cocugunu türbana gömmek ?
bunu mu ba$ari olarak satiyorsun ??
  #33  
Alt 26.09.2014, 04:32
Benutzerbild von Imogdi
Imogdi Imogdi ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 23.06.2012
Beiträge: 2.236
Blinzeln

das geile ist das die Geschichte erst jetzt anfängt ..

Türban versus "Laik türk insanlari "
  #34  
Alt 26.09.2014, 20:26
Benutzerbild von Lara_
Lara_ Lara_ ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 11.04.2012
Beiträge: 1.469
Standard

https://scontent-a-ams.xx.fbcdn.net/...89&oe=54856B19

Türk kadınına İslam adıyla yobazlar tarafından dayatılan kara çarşafın kökeni; Uzun yıllardır tartışılagelen, özellikle son yıllarda gündemden düşmeyen, siyasi çekişmelerin vazgeçilmez parçası olan kara çarşaf nereden geliyor? Kökeni neresi, nereden gelmiştir, kim tarafından yasaklanmıştır? Gerçekten biliyor muyuz? İslâmiyet'e mâl edilmek istenen ve İslâm dinine giydirilmek istenen kara çarşaf'ın kökeni!.. Muteber kaynaklarda ne Hazreti Muhammed'in hanımlarının, ne de Eshab-ı kiramın hanımlarının çarşaf giydiklerine dair bir vesika (kayıt) yoktur.
Din kitaplarında da kadına nafaka olarak verilmesi gereken elbiseler bildirilmiş, hiç birisinde çarşaftan bahsedilmemiştir.

Peki çarşaf Türkiye'ye ne zaman girdi? Çarşaf Türkiye'ye Tanzimat döneminde hacca gidenler tarafından, İranlılardan alınmak suretiyle getirilmiştir. Önceleri pek tutulmayan, hatta bid'at denilen çarşaf, 1870'te yaygınlaşmıştır. Daha sonra II. Abdülhamid han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan
1892) tarihli bir emirname ile çarşaf giyilmesini yasaklamıştır. (İslam Ansiklopedisi Diyanet Vakfı) 1913'de Balkan muhacirleri, Rumeli'nde Yahudi ve Ortodoks kadınlarının giydikleri siyah çarşaf ile gelmişlerdi. Zamanla bu İstanbul'a yayıldı. (Osmanlı Tarih Deyimleri Sözlüğü)

Her samimi Müslüman İslam’ın 5 şartı olduğunu bilir. Bunlar, Kelime-i şehadet getirmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Hacca gitmek ve Oruç tutmaktır. Din sömürüsü yapanlar ise bu şartlara bir de türbanı eklediler. Oysa ne şartlar arasında ne de Kur’an’da türban türünden bir örtü yoktur.

Türban konusunda çok yazıldı. Söylenenleri tekrar etmeden, eksik kaldığını düşündüğüm birkaç ayrıntı aktaracağım.

DİN SÖMÜRÜCÜLERİNE DİN DERSİ

Örtünme konusu Kur’an’da, Ahzab Suresi’nin 59’uncu Ayeti ve Nur Suresi’nin 31 ve 60’ıncı ayetlerinde geçmektedir.

Kur’an’da geçen "Hımar' kelimesi 'Baş örtmek' anlamına değil, sadece 'örtmek' anlamına gelmektedir. Başörtüsü demek için "örtmek" yani "hımar" kelimesinin yanına "baş" yani "re's" kelimesinin 'gelmesi gerekmektedir. Böylelikle ortaya hımarü-re's' yani ‘başörtüsü’ çıkacaktır. Oysa ne ayette ne de Kur’an’ın hiçbir yerinde 'hımarü-re's' diye bir tanımlama yoktur.

Arapçada, kadınların başlarına örttükleri örtünün özel bir adı vardır. Bu da ‘mikna’ ve ‘nasıfy’dır. Din sömürücüleri Kur’an’ın herhangi bir yerinde ‘mikna’ ya da ‘nasıfy’ kelimelerinin geçtiğini gösterebilirler mi?

Arzu Bozkurt
  #35  
Alt 26.09.2014, 20:40
Benutzerbild von Billy73
Billy73 Billy73 ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 24.12.2011
Beiträge: 1.848
Standard

Zitat:
Zitat von Imogdi Beitrag anzeigen
das geile ist das die Geschichte erst jetzt anfängt ..

Türban versus "Laik türk insanlari "
du meinst wir leben in "spannenden zeiten". wo würdest du deine kohle setzen. ich bei den laizisten. ich denke nicht, dass moslems je mit demokratie klar kommen werden, weil das einfach dem glauben zu entgegensteht, geschweige vom fehlendem kulturellem unterbauch.
  #36  
Alt 26.09.2014, 20:41
Benutzerbild von Billy73
Billy73 Billy73 ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 24.12.2011
Beiträge: 1.848
Standard

Zitat:
Zitat von Lara_ Beitrag anzeigen
https://scontent-a-ams.xx.fbcdn.net/...89&oe=54856B19

Türk kadınına İslam adıyla yobazlar tarafından dayatılan kara çarşafın kökeni; Uzun yıllardır tartışılagelen, özellikle son yıllarda gündemden düşmeyen, siyasi çekişmelerin vazgeçilmez parçası olan kara çarşaf nereden geliyor? Kökeni neresi, nereden gelmiştir, kim tarafından yasaklanmıştır? Gerçekten biliyor muyuz? İslâmiyet'e mâl edilmek istenen ve İslâm dinine giydirilmek istenen kara çarşaf'ın kökeni!.. Muteber kaynaklarda ne Hazreti Muhammed'in hanımlarının, ne de Eshab-ı kiramın hanımlarının çarşaf giydiklerine dair bir vesika (kayıt) yoktur.
Din kitaplarında da kadına nafaka olarak verilmesi gereken elbiseler bildirilmiş, hiç birisinde çarşaftan bahsedilmemiştir.

Peki çarşaf Türkiye'ye ne zaman girdi? Çarşaf Türkiye'ye Tanzimat döneminde hacca gidenler tarafından, İranlılardan alınmak suretiyle getirilmiştir. Önceleri pek tutulmayan, hatta bid'at denilen çarşaf, 1870'te yaygınlaşmıştır. Daha sonra II. Abdülhamid han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan
1892) tarihli bir emirname ile çarşaf giyilmesini yasaklamıştır. (İslam Ansiklopedisi Diyanet Vakfı) 1913'de Balkan muhacirleri, Rumeli'nde Yahudi ve Ortodoks kadınlarının giydikleri siyah çarşaf ile gelmişlerdi. Zamanla bu İstanbul'a yayıldı. (Osmanlı Tarih Deyimleri Sözlüğü)

Her samimi Müslüman İslam’ın 5 şartı olduğunu bilir. Bunlar, Kelime-i şehadet getirmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Hacca gitmek ve Oruç tutmaktır. Din sömürüsü yapanlar ise bu şartlara bir de türbanı eklediler. Oysa ne şartlar arasında ne de Kur’an’da türban türünden bir örtü yoktur.

Türban konusunda çok yazıldı. Söylenenleri tekrar etmeden, eksik kaldığını düşündüğüm birkaç ayrıntı aktaracağım.

DİN SÖMÜRÜCÜLERİNE DİN DERSİ

Örtünme konusu Kur’an’da, Ahzab Suresi’nin 59’uncu Ayeti ve Nur Suresi’nin 31 ve 60’ıncı ayetlerinde geçmektedir.

Kur’an’da geçen "Hımar' kelimesi 'Baş örtmek' anlamına değil, sadece 'örtmek' anlamına gelmektedir. Başörtüsü demek için "örtmek" yani "hımar" kelimesinin yanına "baş" yani "re's" kelimesinin 'gelmesi gerekmektedir. Böylelikle ortaya hımarü-re's' yani ‘başörtüsü’ çıkacaktır. Oysa ne ayette ne de Kur’an’ın hiçbir yerinde 'hımarü-re's' diye bir tanımlama yoktur.

Arapçada, kadınların başlarına örttükleri örtünün özel bir adı vardır. Bu da ‘mikna’ ve ‘nasıfy’dır. Din sömürücüleri Kur’an’ın herhangi bir yerinde ‘mikna’ ya da ‘nasıfy’ kelimelerinin geçtiğini gösterebilirler mi?

Arzu Bozkurt
islam light? - biraz zor is.
  #37  
Alt 26.09.2014, 20:47
Benutzerbild von Billy73
Billy73 Billy73 ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 24.12.2011
Beiträge: 1.848
Standard

Zitat:
Zitat von Imogdi Beitrag anzeigen
nesi peki hayirli olsun ?
9 ya$inda bi kiz cocugunu türbana gömmek ?
bunu mu ba$ari olarak satiyorsun ??
ja das mädel hat sich ja auch mit 9 jahren selber frei entschieden. ja kloar.

das langt nicht. ich möchte, wenn ich söhne habe auch die verschleiern lassen dürfen.
  #38  
Alt 29.09.2014, 09:48
Benutzerbild von Man_Bey
Man_Bey Man_Bey ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 20.08.2014
Beiträge: 818
Standard

es gibt wirklich noch genug hinterweltler die ein kopftuch verbot befürworten.
  #39  
Alt 30.09.2014, 04:06
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Standard

Also eins will ich zu diesem Thema sagen:

Die Religionsmündigkeit eines Mädchens ist ab 14 Jahren.

Ich denke da kann sie auch selbst entscheiden,

ob sie es will oder nicht.

Niemand darf einem Mädchen das vorschreiben!!!!!!!

Jeder soll das tragen dürfen, was er will, egal ob

Kopftuch oder Tattoo usw.

Lasst die Mädchen doch mal endlich in Ruhe yaaaaa,

Nur weil ein Mann es sagt trage ich bestimmt keinen

Kopftuch, aber wenn ich gläubig bin und das will "so what!"

also lasst mich es doch einfach tragen.

Ein Streit hierüber zeigt schon, dass das nicht so ist

und das ist traurig.

Geändert von Beyazguel60 (30.09.2014 um 04:17 Uhr).
  #40  
Alt 01.10.2014, 21:17
Benutzerbild von Lara_
Lara_ Lara_ ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 11.04.2012
Beiträge: 1.469
Standard

https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.n...07d35d3bac3e13

Kadın değil, Keçi boynuzuyuz!
Sayelerinde çırılçıplak geziyoruz memlekette. Gözlerini, sözlerini eksik etmiyorlar çünkü üzerimizden. Ne kadar giyinsek de fark etmiyor, kafalarında hep çıplağız biz. Kıyafet özgürlüğümüz elimizden alındığı gibi, bedenimiz de bize ait değil.
Memelerimiz var mesela; ama bizimle alakaları yok. Başbaka’nın şiddetle tavsiye ettiği üzere, doğuracağımız üç çocuk için, kutsal ailenin yapıtaşı, kutsal süt ünitesi onlar. Emzirme sutyeniyle sıkı sıkı korunsun, uslu uslu otursunlar. O kadar! Olur da elbisemizin penceresinden aksilik yapıp görünmeye kalkarlarsa vay hallerine! Elinde kumanda, kanal kanal gezen iktidar partisinin genel başkan yardımcısı düzeyinde muhatap alınıp kovulurlar.
Vajinamız var mesela; ama vajina dememiz ayıp. Böbrek, dalak gibi bir organ ama yetkililer tarafindan yüz kızartan sözcükler listesine alındı. Yumurtalar izin verdiği sürece ayda bir kanıyor, adına regl deniyor ama o da ayıp. Kısık sesle ‘halam geldi’ dememize izin var. Bu eşsiz benzetmenin çıkış noktasını bulmak için geleneklerimizin karanlık dehlizlerine dalmaya hiç niyetim yok. Ama bu regl öyle ayıp bir şey ki, ramazanda toplum içinde yemek yiyen başörtülü kadınlar böylece regl olduklarını ilan etmiş sayıldıkları için, elbette ki bir erkek tarafından kınandı. Başörtülü bir kadın ramazanda oruç tutmuyorsa vajinası kanıyordur çünkü, misal şeker hastası olma ihtimali bu kafa için fazla bilimsel.
Dudaklarımız var bizim. Kırmızı çok yakışıyor. Ama işte, erkek üzerinde bir kilo keçiboynuzu yemişcesine afrodizyak etkisi yaratabileceğinden, THY’de kurum düzeyinde tartışıldı. Hostes kırmızı ruju sürünce ne olacak, servis yaparken, demli çay isteyen yurdum erkeğinin aktive olan testosteronu, kalbinde meydana getirdiği ritim artışıyla bedenini titretip, sıcak bardağı üzerine dökmesine neden olacak! Kırmızı rujuyla, “içecek ne alırsınız efendim” diyen kadının dudaklarının arasındaki bu büyük tehlikeye “dur” demek elbette yine erkeklerin işi.
Özgürlüklerimiz için sokağa çıktığımızda, devletin polisi saçımızdan sürükleyip, vura vura kalçamızı kırdığında, adı hatırlanmayan, -aslına bakarsanız gerek de duyulmayan-, yetkililer tarafından “ bir tane ‘kız’ mıdır, ‘kadın’ mıdır artık bilemem” olarak seslendiği insanlarız biz. Ya üzerinden etiketi sökülmemiş yeni bir tişört, ya paketi açılmış eski bir hediye… Çok afedersiniz o yüz kızartan vajinanın içindeki zar da bizim değil elbet, erkeğe sunmakla yükümlü olduğumuz, bize emanet edilmiş hazine o.
Eşşek gibi çalışırız ama emeğimiz bizim değil. Merdiven altlarında, pencere pervazlarında güvencesiz, üç paraya çalıştırılıp görmezden geliniriz. Kadının yeri evi tabii de, mecburiyet olunca… Gerçi iki ucu kakalı çomak! Kadınlar iş aradığı için işsizliğin yüksek olduğu, bakan düzeyinde ciddiyetle öne sürülmüştü. En iyisi gözden ırak olsunlar, erkeklerin istemeyeceği işleri yapsınlar, bir de çok kazanıp şımarmasınlar. Mazallah kendimize güvenimiz falan gelir, başlarım böyle hayata deyip, çekip gideriz! Gerçi bu asiliğin de çaresine bakılmış. Sokak ortasında öldürülmemizin önünde pek bir engel yok. Cezası, ‘namus temizliği’ne davetiye… Tahrik indirimi memleketin erkeklik haklarının en iyi avukatı.
Biz varız ama, biz bize ait değiliz. en yetkili agız düzeyinde dillendirilen kürtaj yasağı, “anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün,” şeklinde başkent belediye başkanı düzeyinde ve “tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar,” şeklinde de bakan düzeyinde ele alınmış; ancak dibin dibi olarak tanımlanabilecek olan açıklama, görevi insanlığa karşı işlenmiş suçları araştırmak olarak belirlenmiş meclis insan hakları komisyonu başkanından gelmişti. “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur.”
Onlar, günde beş kadının öldürüldüğü, son on yılda kadın cinayetlerinin yüzde bin dört yüz arttığı memleketimizin iktidar temsilcileri. “Biz karısını kırk yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bu güne kadar duymamıştık” diye şaşıran devletin en ust kademesi ve yol arkadaşları. Bugünlerde bir hayadır, iffettir almış yürüyor. kirli ortaklıkla, özgürlüğü ve hayatı yalan dolanla elinden alınmış insanlarla, öldürülen çocuklarla, çekirdek gibi çitlenen işçilerle, tabutu bedeninden ağır çeken Berkin’le, onun acılı anasını yuhalatmakla falan ilgili değil. Mesele kahkaha; ama durum gülünç değil.
Kadınlar toplum içinde kahkaha atmasın, demek; kadın katillerinin “güldü, tahrik etti, vermedi, öldürdüm” savunmasının temelini oluşturuyor. Bu, komşumuz X efendinin ağzından dökülmüş bir saçmalık olsaydı, karşısına geçip katıla katıla güler, kapısını çalıp “kim o?” dediğinde, vajina der eğlenirdik. Ama değil… Bir yetkilinin partisinin kadına bakışını temsilen yaptığı konuşmayla gündemi değiştirmiyor, aksine on iki yıldır hiç değişmeyen kendi gündemlerini hatırlatıyor. Örtülü, örtüsüz bütün kadınların vücudunu, gözleri ve sözleriyle yıllardır çıplaklaştırmaları hiç gülünç değil, aksine çok korkutucu. Haramdan, kıyımdan değil de, vajinadan utanıp kahkahayla irkilen bir zihniyetten ve her gün kadınları hedef alan bu tacizden nasıl kurtulacağız? ____
Asıl soru bu.” Gözde Bedeloğlu
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu