Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Wissenschaften & Weltansichten


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1  
Alt 24.03.2014, 20:42
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard Yeni sanal hastalık FOMO!

FOMO, yani gelişmeleri kaçırma korkusunun en çok Z kuşağını ve erkekleri etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan: FOMO, sanal uyuşturucu. FOMO da uyuşturucu gibi kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.

Sosyal medya ile birlikte her gün hayatımıza yeni bir kavram giriyor. Bu seferki ise tam da sosyal medya bağımlılığını, daha doğrusu ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nu temsil eden bir kelime: FOMO!

Peki, uykusuz kalmamıza, sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etmemize neden olan FOMO nedir?

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve NP İSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, FOMO ile ilgili sorularımızı yanıtladı…

Son günlerde çok konuşulan ve uykularımızı kaçıran FOMO (Fear of Missing Out) yani ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nedir?

FOMO, gündemi kaçırma korkusudur. Özellikle ‘nomofobi’ olarak bilinen, bağımlılık derecesinde telefon kullanma durumudur. Bu durum insanın kontrol duygusuyla ilgili bir korku. Her insanda bir kontrol duygusu vardır. Nasıl fiziksel bütünlüğün kontrolü kaybolunca vücutta ağrı oluşuyorsa, psikolojik bütünlük de bozulunca korku oluşuyor.

ONAYLANMAMIŞ HİSSETTİRİYOR

Sürekli olarak insanların sanal ortamda ne yaptığını merak etmek bir tür bağımlılık mı?

Toplumda, sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültür oluştu. “Sanal ortamda yer alamadığım zaman kötü hissediyorum” diyenler, Twitter’da yazdıkları retweet yapılmayanlar veya Facebook’da yeterince beğeni almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Çünkü kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissediyorlar.

FOMO tedavi gerektirir mi?

Sosyal medyada fazla zaman geçirilmesiyle oluşan bu durum sonucunda kişi, bırakmayı ve durdurmayı deniyor ama başarılı olamıyor. Sosyal medya başında geçirilen zaman miktarı gittikçe artıyor. Bununla birlikte haz tatminleri azalıyor. Beyindeki ödül-ceza sistemi bozuluyor. Sanal ortamda bulunmaktan zevk alıyor bu kişiler. Bunu beyindeki ödül-ceza sistemine kaydediyorlar ve bu olmadığı zaman sanki temel ihtiyaçlarını almamış gibi hissedip huzursuz oluyorlar. Temel ihtiyaçlarını kaybettikleri zaman da korku oluşuyor. Yani bunu ‘sanal uyuşturucu’ olarak tanımlayabiliriz. Nasıl ki uyuşturucu kişinin muhakeme yeteneğini kaybetmesine neden oluyorsa, FOMO da kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.

Kimler daha çok risk altında? Bu kişilere nasıl yaklaşmak gerekiyor?

Özellikle hiperaktif ve dürtü kontrolü zayıf kişiler risk grubunu oluşturuyorlar. Bu kişilerin tedavisinde ‘Dur, düşün, hareket et’ paradigmasını kullanıyoruz. Yani kişi durup ‘Bunu yapmam gerekli mi?’ diye düşünüp en uygun cevabın ne olduğunu bulduktan sonra harekete geçmeli. ‘Gerekli mi?’ ve ‘Uygun mu?’ sorularının cevaplarını vererek tepki vermelerini sağlıyoruz.

FOMO, kimlerde sık görülüyor?

FOMO, Z kuşağında daha sık görülüyor. Z kuşağı; her şeyi kolay elde etmek istiyor. Özgürlüğe tutkulu olan, hayatın zorluklarını çekmemiş, her şeyi kolay elde etmiş bir kuşak. Sanal âlemi zevk olarak, ilgi alanı olarak seçiyorlar. Ayrıca erkeklerde de bu duruma sık rastlanıyor.

DOĞADA YÜRÜYÜŞ YAPMAK GEREK

Hangi meslek grubu FOMO’ya yakalanmaya daha eğilimli?

Mesleği gereği bilgisayarla vakit geçirmek zorunda olanlar, bilgi işlemciler ve yazılımcılarda daha sık görülüyor.

Tatilde bile dinlenmiyoruz; sürekli telefonla takipteyiz. Bu bizi ruhsal olarak yıpratıyor mu?

Şu an sosyal medya bağımlılığı şeklinde sosyalleşen insanların 5-10 yıl içinde özel bir hastalığa yakalanma ihtimalleri çok yüksek. Bu nedenle bilgisayarla fazla zaman geçirenler, ileriki zamanlarda psikiyatrik bir sendroma yakalanabilirler.

FOMO’ya yakalanmamak için ne yapabiliriz?

İnsanlara tavsiyem; tek ilgi alanları bilgisayar ve sanal ortam olmasın. Kendilerine başka ilgi alanları bulsunlar. Doğa yürüyüşü ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktivitelere katılmak gerekiyor. Yani bilgisayar başından kalkmak lazım.

SABAH
  #2  
Alt 25.03.2014, 11:37
Benutzerbild von WpumaC
WpumaC WpumaC ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 25.11.2013
Beiträge: 610
Standard

Zitat:
Zitat von Caka_Bey Beitrag anzeigen
FOMO, yani gelişmeleri kaçırma korkusunun en çok Z kuşağını ve erkekleri etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan: FOMO, sanal uyuşturucu. FOMO da uyuşturucu gibi kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.

Sosyal medya ile birlikte her gün hayatımıza yeni bir kavram giriyor. Bu seferki ise tam da sosyal medya bağımlılığını, daha doğrusu ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nu temsil eden bir kelime: FOMO!

Peki, uykusuz kalmamıza, sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etmemize neden olan FOMO nedir?

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve NP İSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, FOMO ile ilgili sorularımızı yanıtladı…

Son günlerde çok konuşulan ve uykularımızı kaçıran FOMO (Fear of Missing Out) yani ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nedir?

FOMO, gündemi kaçırma korkusudur. Özellikle ‘nomofobi’ olarak bilinen, bağımlılık derecesinde telefon kullanma durumudur. Bu durum insanın kontrol duygusuyla ilgili bir korku. Her insanda bir kontrol duygusu vardır. Nasıl fiziksel bütünlüğün kontrolü kaybolunca vücutta ağrı oluşuyorsa, psikolojik bütünlük de bozulunca korku oluşuyor.

ONAYLANMAMIŞ HİSSETTİRİYOR

Sürekli olarak insanların sanal ortamda ne yaptığını merak etmek bir tür bağımlılık mı?

Toplumda, sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültür oluştu. “Sanal ortamda yer alamadığım zaman kötü hissediyorum” diyenler, Twitter’da yazdıkları retweet yapılmayanlar veya Facebook’da yeterince beğeni almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Çünkü kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissediyorlar.

FOMO tedavi gerektirir mi?

Sosyal medyada fazla zaman geçirilmesiyle oluşan bu durum sonucunda kişi, bırakmayı ve durdurmayı deniyor ama başarılı olamıyor. Sosyal medya başında geçirilen zaman miktarı gittikçe artıyor. Bununla birlikte haz tatminleri azalıyor. Beyindeki ödül-ceza sistemi bozuluyor. Sanal ortamda bulunmaktan zevk alıyor bu kişiler. Bunu beyindeki ödül-ceza sistemine kaydediyorlar ve bu olmadığı zaman sanki temel ihtiyaçlarını almamış gibi hissedip huzursuz oluyorlar. Temel ihtiyaçlarını kaybettikleri zaman da korku oluşuyor. Yani bunu ‘sanal uyuşturucu’ olarak tanımlayabiliriz. Nasıl ki uyuşturucu kişinin muhakeme yeteneğini kaybetmesine neden oluyorsa, FOMO da kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.

Kimler daha çok risk altında? Bu kişilere nasıl yaklaşmak gerekiyor?

Özellikle hiperaktif ve dürtü kontrolü zayıf kişiler risk grubunu oluşturuyorlar. Bu kişilerin tedavisinde ‘Dur, düşün, hareket et’ paradigmasını kullanıyoruz. Yani kişi durup ‘Bunu yapmam gerekli mi?’ diye düşünüp en uygun cevabın ne olduğunu bulduktan sonra harekete geçmeli. ‘Gerekli mi?’ ve ‘Uygun mu?’ sorularının cevaplarını vererek tepki vermelerini sağlıyoruz.

FOMO, kimlerde sık görülüyor?

FOMO, Z kuşağında daha sık görülüyor. Z kuşağı; her şeyi kolay elde etmek istiyor. Özgürlüğe tutkulu olan, hayatın zorluklarını çekmemiş, her şeyi kolay elde etmiş bir kuşak. Sanal âlemi zevk olarak, ilgi alanı olarak seçiyorlar. Ayrıca erkeklerde de bu duruma sık rastlanıyor.

DOĞADA YÜRÜYÜŞ YAPMAK GEREK

Hangi meslek grubu FOMO’ya yakalanmaya daha eğilimli?

Mesleği gereği bilgisayarla vakit geçirmek zorunda olanlar, bilgi işlemciler ve yazılımcılarda daha sık görülüyor.

Tatilde bile dinlenmiyoruz; sürekli telefonla takipteyiz. Bu bizi ruhsal olarak yıpratıyor mu?

Şu an sosyal medya bağımlılığı şeklinde sosyalleşen insanların 5-10 yıl içinde özel bir hastalığa yakalanma ihtimalleri çok yüksek. Bu nedenle bilgisayarla fazla zaman geçirenler, ileriki zamanlarda psikiyatrik bir sendroma yakalanabilirler.

FOMO’ya yakalanmamak için ne yapabiliriz?

İnsanlara tavsiyem; tek ilgi alanları bilgisayar ve sanal ortam olmasın. Kendilerine başka ilgi alanları bulsunlar. Doğa yürüyüşü ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktivitelere katılmak gerekiyor. Yani bilgisayar başından kalkmak lazım.

SABAH
yipratir tabi, bence bu faceboklular,switterliler,googlesliler, kendilerini öldürsünler. nasil olsa bu dünyaya bir faydalari yok. öyle degil mi cakkabey? siz ne düsünüyorsunuz?
  #3  
Alt 25.03.2014, 22:42
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard

Düzeltme imkani varken?

Dogada yürüyüs yapmak ve arkadaslarla vakit gecirme gibi aktivitelerin önerilmesi daha dogru kanaatimce..

Yani kisacasi; Profesör N.Tarhan söyleyecek dogru söz birakmamis

Okumak ve denemek lazim..
  #4  
Alt 26.03.2014, 20:08
Benutzerbild von WpumaC
WpumaC WpumaC ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 25.11.2013
Beiträge: 610
Standard

Zitat:
Zitat von Caka_Bey Beitrag anzeigen
Düzeltme imkani varken?

Dogada yürüyüs yapmak ve arkadaslarla vakit gecirme gibi aktivitelerin önerilmesi daha dogru kanaatimce..

Yani kisacasi; Profesör N.Tarhan söyleyecek dogru söz birakmamis

Okumak ve denemek lazim..
düzeltme imkanlari var tabi, isin zor tarafi, bagimlilik hastaligina sadece insanin kendisi degil, maalesef arkadas cevremizde bu hastaliga yakalanmislar. biri uzak durmak isterken, digeri vazgecemiyor...
böylece yine hayatimizin her gününde su sanal alem yer almakta. bence faceb. vs. gibi sayfalari kökünden cekip kurutmak lazim

...simdiki cagimizdan hemen hemen olan herseyden hic memnun degilim.
genellikle bizlere sunulan seceneklerin, gerektiginden cok fazla buluyorum.

mesela, yemek ürünlerini almaya gittigimde, raflarin önünde durdugumda 50 cesit salam, 150 cesit peynir, 200 cesit makarna modellleri, (kosmetik ürünlerini ve kiyafetlerdem hic bahsetmim) gördügümde resmen kafayi yiyiyorum. bazi zaman hic birini almadan ac ac eve geri gidiyorum. bazi zamanda her cesitten alisveris arabasina atip, eve gititkten sonrada 1500 cesit ürünlerimi yerlestirecek dolap bulamiyorum....


cakkabey, ben heralde cok agir bir depresyona yakalandim. sizce tas zamanindaki insanlarda depresyon gecirir miydi? hmmm....
  #5  
Alt 29.03.2014, 17:21
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von WpumaC Beitrag anzeigen
düzeltme imkanlari var tabi, isin zor tarafi, bagimlilik hastaligina sadece insanin kendisi degil, maalesef arkadas cevremizde bu hastaliga yakalanmislar. biri uzak durmak isterken, digeri vazgecemiyor...
böylece yine hayatimizin her gününde su sanal alem yer almakta. bence faceb. vs. gibi sayfalari kökünden cekip kurutmak lazim

...simdiki cagimizdan hemen hemen olan herseyden hic memnun degilim.
genellikle bizlere sunulan seceneklerin, gerektiginden cok fazla buluyorum.

mesela, yemek ürünlerini almaya gittigimde, raflarin önünde durdugumda 50 cesit salam, 150 cesit peynir, 200 cesit makarna modellleri, (kosmetik ürünlerini ve kiyafetlerdem hic bahsetmim) gördügümde resmen kafayi yiyiyorum. bazi zaman hic birini almadan ac ac eve geri gidiyorum. bazi zamanda her cesitten alisveris arabasina atip, eve gititkten sonrada 1500 cesit ürünlerimi yerlestirecek dolap bulamiyorum....


cakkabey, ben heralde cok agir bir depresyona yakalandim. sizce tas zamanindaki insanlarda depresyon gecirir miydi? hmmm....
Seceneklerin fazlaligi ayni sinav gibi...sinavda 10 soru gelir ama biz bazen 50 sorunun cevabini calisir ögreniriz, sorunun nereden gelecegini bilmedigimiz icin...

nefsimizle mücadele etmek kolay degil, biliyorum ama millet menfaatine, zevkine nasil calisiyorsa biz de kendi inandiklarimiz icin calismaliyiz...

M. Bozdag - Ruhsal Zeka veya H. Ertugrul - Kendini Arayan Kadin adli kitabi oku, tavsiye ederim...
  #6  
Alt 30.03.2014, 18:58
Benutzerbild von WpumaC
WpumaC WpumaC ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 25.11.2013
Beiträge: 610
Standard

Zitat:
Zitat von Caka_Bey Beitrag anzeigen
Seceneklerin fazlaligi ayni sinav gibi...sinavda 10 soru gelir ama biz bazen 50 sorunun cevabini calisir ögreniriz, sorunun nereden gelecegini bilmedigimiz icin...

nefsimizle mücadele etmek kolay degil, biliyorum ama millet menfaatine, zevkine nasil calisiyorsa biz de kendi inandiklarimiz icin calismaliyiz...

M. Bozdag - Ruhsal Zeka veya H. Ertugrul - Kendini Arayan Kadin adli kitabi oku, tavsiye ederim...
hmmm, ama sinavlar icin calistiklarimiz, er yada gec ögrendiklerimize ihtiyac duyariz...

benim icin üc cesit peynirde yeterli olurdu

"kendini arayan kadin", enteressan bir baslik, tavsiye ettiginiz kitaplari alip okurum. tesekkür ederim cakkabey
  #7  
Alt 12.04.2014, 19:34
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von WpumaC Beitrag anzeigen
hmmm, ama sinavlar icin calistiklarimiz, er yada gec ögrendiklerimize ihtiyac duyariz...

benim icin üc cesit peynirde yeterli olurdu

"kendini arayan kadin", enteressan bir baslik, tavsiye ettiginiz kitaplari alip okurum. tesekkür ederim cakkabey
rica ederim, iyi okumalar WpumaC...
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu