Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #33471  
Alt 09.08.2007, 18:02
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sen mutlaka köçeklerdensindir!

Neden mi? Bir insan kafasına erkeklik organına bu kadar, hastalık halde takarsa mutlaka bu konuda büyük bir sıkıntısı ve sorunu vardır.

Benim hiç bir türlü sexüel birey tercihlerine karşı olmam yada burnumu sokmam gibi bir meselem olmaz, bireysel tercihlerdir. Ve bu tür hiç bir insanıda aşağılamam. Köçeğide küçük görmem onuruyla cinsel tercihini ve mutluğunu yaşamasını arzularım.

Lakin sen vıcık, vıcık bir pisliksin, ne bir bilgiye sahipsin, ne bir kişiliğe.

Ağzından yalnızca pislik dökülmekte ve pisliksin sen.

İnsan önce bir utanır bu tür insan olmaktan.

Hadi evladım sen pisliğin ile yaşa.

Şimdiden tüm sosyal ve psikolojik ve cahilliye yazılarınla kusacağın pislikleri ciddiye aslmayacağım gibi senin varlığınıda ciddiye almamaktayım.
  #33472  
Alt 09.08.2007, 18:04
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Neden merak ettin? o.T.

ohne Text
  #33473  
Alt 09.08.2007, 18:39
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Kuranda şiddet e dair.

ISLAM KITABI KURAN"DAN BAZI AYETLER

Islam hakkındaki bilgilerimiz nereden kaynaklanıyor? Kimimiz ilkokul , ortaokul ve lisede din dersi okuduk, kimimiz sadece ailemiz, arkadaşlarımız ve çevremizden öğrendiklerimizi biliyoruz. Nüfusunun %99"unun "müslüman olduğu" söylenen ama bu müslümanlığın hiçbir zaman "esas müslümanlığa", yani Islam Devletleri"nin müslümanlığına benzemeyen bir müslümanlık yaşanan bir ülkede yaşıyoruz.

Islam"a göre yenmesi "haram" olan domuz etini yemeye cesaret eden pek yok, ama, yine Islam"a göre içilmesi haram olan içkiyi içenlerin çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Arap ülkelerinde yapılması yasak birçok şeyi yapan, ama "Elhamdülillah müslümanım" diyenlerin çok görüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.

Demek ki, Türkiye"de Islam değişmiş.. Değişik bir müslümanlık uygulanıyor. Müslümanlık daha "çağdaş"laştırılmış..

Ve, Islam Ulkelerindeki müslümanlık ve yaşam tarzını Türkiye"ye getirmek isteyenler de var. Kapatılan Refah Partisi, ondan once kapatılan Milli Selamet Partisi ve bugün faaliyet gösteren "malum" parti(ler) bu özlemin pesindeler.

Peki, Islam dininin "anayasası" olan Kuran"ı kaç kişi okudu ve okuduklarını düşündü? Bu sayfayı şu anda okumakta olan "siz" Kuran"ı okudunuz mu?

Ben okudum.. Ve, bana din derslerinde anlatılan Islam"dan çok daha farlı bir Islam ile karşılaştım Kuran"da..

Önemli bulduğum ayetleri, yorumsuz iletiyorum.. (Sadece ana başlıklarda gruplandırararak).

Başlamadan önce de, Osmanlı döneminde müslümanlık propagandası için giden Japonya"ya giden elli kişilik bir kurula Japonlar"ın sorduğu bir soruyu iletiyorum (Dünya Gazetesi, 2.5.1963).

"Bize bir Müslüman millet gösteriniz ki, bu dini kabul etmeden önce sefil ve peri?an iken kabul ettikten sonra ilerlemiş, gelişmiş, mesut ve müreffeh olmuştur. Bir tek örnek verin, kâfi."

Yıl 1999.. Islamiyetin Muhammed tarafından uyduruluşundan bu güne kadar 1400 yıl geçti. Bugün, hâlâ böyle bir Islam memleketi yok!..

Kuran"dan tam ayet metinleri Diyanet tercümesi"nden):

Kur"an bir bilmece-bulmaca kitabı mıdır?

Kuran, kim için ve ne zaman hazırlanmıştır?

Kuran, Muhammed"in yaşadığı devirdeki insanlara islamiyeti tanıtmak ve islami emirleri bildirmek için hazırlanmıştır. Dolayısı ile bir kargaşa çıkmamsı için Kur"an"da yazılanlar açık, net ve kesin olmalıdır.

Bazıları, Kuran"ın her okuyan tarafından anlaşılamayacağını, Kuran"ı anlamak için önceden bilgi sahibi olunmasını, "ilim" sahibi olunmasını ileri sürerek Kuran"daki akıldışı, bilimdışı, antihümanist ve çağdışı ayetlerin anlamlarını gizlemek isterler. "Kuran"daki şu kelimenin anlamı aslında bu değildir, bu ayet o değil, bu anlama geliyor.." gibi tartışmaları zaman zaman duyarız.

Kuran, kendisini okuyan herkesin ayrı birşey anlayacağı bir bilmece-bulmaca kitabı mıdır, yoksa, her okuyanın aynı şeyi anlaması ve aynı şeyi uygulaması için hazırlanmış bir Islam Anayasası mıdır?

Elbette ki, Kuran, kendisini okuyan herkesin ayrı birşey anlayacağı bir bilmece-bulmaca kitabı değil, her okuyanın aynı şeyi anlaması ve aynı şeyi uygulaması için hazırlanmış bir Islam Anayasası"dır.

Kuran, kendisinin açık, net ve anlaşılır bir kitap olduğunu kendisi şu ayetlerde söylüyor:

43:2. Apaçık Kitab"a andolsun ki ,

44:2. Apaçık olan Kitab"a andolsun ki,

58:5. Allah"a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır.

65:11. İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah"ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah"a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.

2:99. Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder.

4:174. Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

5:15. Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap"tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah"tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.

6:59. Gaybın anahtarları Allah"ın yanındadır; onları O"ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O"nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

15:1. Elif. Lâm. Râ. Bunlar Kitab"ın ve apaçık bir Kur"an"ın âyetleridir.

29:49. Hayır, o (Kur"an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder.

36:69. Biz ona (Peygamber"e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah"tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur"an"dır.


"Islam hoşgörü dini" midir? Kuran"daki "şiddet ayet"leri

Bakara/2/191. Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram"in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir.

Ali Imran/3/85. Kim Islamiyet"ten baska bir dine yonelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir.

Ali Imran//3/118. Ey Inananlar! Sizden olmayani sirdas edinmeyin, onlar sizi sasirtmaktan geri durmazlar, sikintiya dusmenizi isterler. Onlarin ofkesi agizlarindan tasmaktadir, kablerinin gizledigi ise daha buyuktur. Eger aklediyorsaniz, suphesiz size ayetleri acikladik.

Ali Imran/3/119. Iste siz, onlar sizi sevmezken onlari seven ve Kitablarin butunune inanan kimselersiniz. Size rasladiklari zaman: "Inandik"derler, yalniz kaldiklarinda da, size ofkelerinden parmaklarini isirirlar. De ki: "Ofkenizden catlayin". Allah kalblerde olani bilir.

Bu ayetin tercümesinde bir okurun uyarmasi üzerine tekrar bir kontrol yaptim. Daha önceki baskida, "çatlamak" yerine "gebermek"fiili kullanilmisti ve okur, kendi elindeki meallerde böyle bir kelime kullanilmadigini söylemisti. Diyanet tercümesinde ise yukaridaki sekilde yer almisti ayet.. Bunun üzerine, Kuran"in Ingilizce tercümelerinden bir kontrol yapmak lüzumu hissettim:

Kuran"in Ingilizce diline yapilmis 3 adet onemli ve tum dunyaca kabul edilen tercumelerinden alinan Al-i Imran Suresinin 119.ayetinin tercumeleri asagidadir:

Translation: Pickthall

[Al-Imran 3:119] Lo! ye are those who love them though they love you not, and ye believe in all the Scripture. When they fall in with you they say: We believe; but when they go apart they bite their finger-tips at you, for rage. Say: Perish in your rage! Lo! Allah is Aware of what is hidden in (your) breasts.

Translation: Yusufali

[Al-Imran 3:119] Ah! ye are those who love them, but they love you not,- though ye believe in the whole of the Book. When they meet you, they say, "We believe": But when they are alone, they bite off the very tips of their fingers at you in their rage. Say: "Perish in you rage; God knoweth well all the secrets of the heart."

Translation: Shakir

[Al-Imran 3:119] Lo! you are they who will love them while they do not love you, and you believe in the Book (in) the whole of it; and when they meet you they say: We believe, and when they are alone, they bite the ends of their fingers in rage against you. Say: Die in your rage; surely Allah knows what is in the breasts.

Simdi sözlüğe bakalım:

Perish: ölmek, mahvolmak, yok olmak, telef olmak, zail olmak (Redhouse Turkce-Ingilizce, Sf 416)

Perish: ...2.to die; esp., to die a violent or untimely death-... (New World Dictionary of the American Language, Second College Edition, Sf 1059)

Burada görülüyor ki, üç adet Ingilizce Kuran tercümesinin ikisinde Ingilizce tercümede "die" yani "ölmek" fiili kullanılırken, bir diğerinde "perish" yani gene ölmek ama, daha "beter" ölmek fiili kullanılmış.

Benim kanım, Diyanet"in tercümesinde kullanılan "çatlamak" fiili, eksik ve yetersiz tercümedir. Biraz ayeti yumuşatmak için kasten yapılmış havasını veriyor..

Maide/5/33. Allah ve peygamberiyle savasanlarin ve yeryuzunde bozgunculuga ugrasanlarin cezasi oldurulmek veya asilmak yahut capraz olarak el ve ayaklari kesilmek ya da yerlerinden surulmektir. Bu onlara dunyada bir rezilliktir. Onlara ahirette buyuk azab vardir.

Maide/5/35. Ey Inananlar! Allah"tan sakinin, O"na ulasmaya yol arayin, yolunda cihad edin ki kurtulasiniz.

Maide/5/38. Erkek hirsiz ve kadin hirsizin, yaptiklarindan oturu Allah tarafindan ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Guclu"dur, Hakim"dir.

Maide/5/51. Ey Inananlar! Yahudileri ve hiristiyanlari dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandir. Allah zulmeden kimseleri dogru yola eristirmez.

Tevbe/9/5. Hurmetli aylar cikinca, puta tapanlari buldugunuz yerde oldurun; onlari yakalayip hapsedin; her gozetleme yerinde onlari bekleyin. Eger tevbe eder, namaz kilar ve zekat verirlerse yollarini serbest birakin. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder.

Tevbe/9/29. Kitap verilenlerden, Allah"a, ahiret gunune inanmayan, Allah"in ve peygamberinin haram kildigini haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarini bukup kendi elleriyle cizye verene kadar savasin.

Tevbe/9/41. Isteyen, istemeyen, hepiniz savasa cikin. Allah yolunda mallarinizla, canlarinizla cihat edin. Bilirseniz bu sizin cin hayirlidir.

Tevbe/9/73. Ey Peygamber! Inkarcilarla, ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur.

Tevbe/9/113. Cehennemlik olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygamber"e ve muminlere yarasmaz.

Tahrim/66/9. Ey Peygamber! Inkarcilarla ve ikiyuzlulerle savas; onlara karsi sert davran. Onlarin varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur!...

Bakara/2/ 193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Hizbullah, IBDA-C, ve diger islam örgütleri ile Cübbeli Ahmet Hoca"lar, Şevki Yılmaz"lar gibi cahil kişileri şiddete yöneltici ve yalan yanlış bilgilerle kandıranlar, eylem ve konuşmalarını işte bu yurıdaki ayetlere dayandırıyorlar. Güçlerini, bu ayetlerden alıyorlar. Allah"tan-varsa eğer- geldiği iddia edilen ama aslında Muhammed ve arkadaşlarının hazırladığı Kuran ayetlerinden... Islamiyet, ilk günlerinden beri şiddetle birliktedir..

"Islam cinsiyet ayrımı yapmaz" mı?

Allah"ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah"ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.(Nisa/34)

(Yukarıdaki ayet ile kocaya, karısını dövme özgürlüğü tanınıyor ama, kadına kocasını dövme özgürlüğü verilmez hiçbir ayette...)

Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah"tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa/4/128

(Nisa/34 ile karısını dövebilme hakkına sahip olan kocaya, yukarıdaki ayete göre kadın sadece "sulh" yapmakla yükümlü...)

"Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinda belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler." (Bakara/228)

(Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu kesinlikle belirten bir ayet...)

Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.(Nisa/3)

(Erkeklere, birden çok kadınla evlenme hakkı tanınırken, kadınlara birden çok erkekle evlenme hakkı tanınmıyor...Ayrıca, erkekler karılarının haricinde "cariye" sahibi olabilirler ama kadınlara kocalarından başka erkek hakkı tanınmıyor...)

Bakara 223. Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah"tan korkun, biliniz ki siz O"na kavuşacaksınız. (Ya Muhammed!) müminleri müjdele! *

(Kuran"a göre, kadınlar erkeklerin nasıl isterlerse varabilecekleri bir "tarla".. Başka söze gerek var mı?)

"Islam akıl ve mantık dini" midir?

Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik. (Hicr/19)

Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. (Hicr/26)

Cinleri de daha önce zehirli ate?ten yaratmıştık.(Hicr/27)

"Islam tüm insanlığa gönderilmiş" midir?

Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur"an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab"a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. Inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur"an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur"an"da ne söylendiğini anlamıyorlar. (Fussilet/44)

Bu (Kur"an), Ümmü"l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.(En"am/92)

Şehirlerin anası (olan Mekke"de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur"an vahyettik. (Insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. (Şura/7).

Islamda Içki Yasagi ve Çelişkileri-Cennet Bilgileri

5/Maide/90. Ey iman edenler! şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.

16/Nahl/67: 67. Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz. Işte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.

16/Nahl/69: 69. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavimiçin büyük bir ibret vardır.

47/Muhammed/15. Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: Içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

78/Nebe 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.

78/Nebe 32. Bahçeler,bağlar,

78/Nebe 33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,

78/Nebe 34. Ve içki dolu kâse(ler) .

76/El-Insan 5. Iyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler.

76/El-Insan 6. (Bu,) Allah"ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

76/El-Insan 14. (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.

76/El-Insan 15. Yanlarında gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır.

76/El-Insan 16. Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.

76/El-Insan 17. Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır.

76/El-Insan 18. (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir.

76/El-Insan 19. O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.

76/El-Insan 20. Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.

76/El-Insan 21. Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.

76/El-Insan 22. (Onlara ?öyle denir Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.

37/Es-Saffat 43. Naîm cennetlerinde .

37/Es-Saffat 44. Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.

37/Es-Saffat 45. Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.

37/Es-Saffat 46. Berraktır, içenlere lezzet verir.

37/Es-Saffat 47. O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.

37/Es-Saffat 48. Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.

37/Es-Saffat 49. Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

4/Nisa/57. Inanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetleresokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.

Islam"da Kadın Ve Erkek Eşitsizliği (Miras Konuları)

Nisa/4/11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). ?üphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

Nisa/4/12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut birkızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah"tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.

Nisa/4/176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur. Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur. Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi bilmektedir.

Zakkum Bitkisi Haram!..

Saffat/37: 62. Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?.

63. Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.

64. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.

65. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.

66. (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

67. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.

68. Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.

Dinsizler kendiliklerinden mi inanmazlar Tanrı"ya-eger varsa-?
Insan Suresi, ayet:30, Tekvir:29 “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz..”

76/Insan/30: 76/30. Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz. Dogrusu Allah, bilendir, Hakim"dir.

81/tekvir/29: Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikce sizler bir sey dileyemezsiniz.

“Allah kimi dilerse onu saptırır, ve kimi dilerse onu doğru yola koyar.” (Enam suresi, ayet:39)

6/Enam/125: Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyet"e acar, kimi de saptirmak isterse, goge yukseliyormus gibi, kalbini dar ve sikintili kilar. Allah Boylece, inanmayanlari kufur batakliginda birakir.

6/Enam/33: 6/39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklarda kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptirir ve kimi dilerse onu dogru yola koyar.

10/Yunus/99“Ey Muhammed! Rabbin dileseydi, yeryüzünde insanların hepsi inanırdı.”

10/Yunus/99: 10/99. Rabbin dileseydi, yeryuzunde bulunanlarin hepsi inanirdi. oyle iken insanlari inanmaya sen mi zorlayacaksin?

32/Secde/13):Biz dilesek herkese hidayet verirdik. Fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair, benden söz çıkmıştır.”

32/Secde/13: Biz dilesek herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair Benden soz cikmistir.

Enam/125: Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini Islamiyet’e açar. Kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi, kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah inanmayanları küfür karanlığında bırakır

Enam/149): "Ustün delil, Allah’ın delilidir. O dileseydi, hepinizi doğru yola eriştirirdi de!”

Hacca Nasıl Gitmeli?
Dindarlar, İslamiyet"in beş şartından birisi olarak saydıkları "Hac"ca gitmeyi" gerçekleştirmek isterler ve imkan bulunca da bunu yaparlar. Kendi ülkelerinde ve dünyada milyarlarca aç, hasta yoksul insan varken, kişi başına birkaç bin Amerikan dolarını harcayıp Mekke"ye Hacca giderler..

Peki, "Allah"a yaranmak" için yapılan bu "fariza", acaba Allah-varsa eğer- tarafından kabuk ediliyor mu?

Usulune uygun yapılırsa "edilir", usulüne uygun yapılmaz ise "edilmez".

Peki, Hac"ca gitmenin usulü nedir? Herşeyden önce, Kâbe"de yapılacak dinsel törenlerden önce, oraya nasıl gidileceği önemlidir..

Nasıl gidilecek?

Uçak ile mi? Araba ile mi?

Hiçbiri değil..

Hac"a ancak ve ancak ya yaya, ya da deve ile gitmek şart..

Bu da nereden çıktı? diye sorabilirsiniz.. Haklısınız da.. Kur"an böyle "emrediyor".. Kuran"ın Allah"tan geldiğine inanıyorsanız, Kuran"daki emirleri yerine getirerek Allah"ın-varsa eğer- takdirini kazanacağınıza ve cennet ile mükafatlandırılacağınıza inanıyorsanız, Hacca yürüyerek veya deve üzerinde gitmeniz şarttır. Bakalım, Kuran"daki Hac Suresi"nin 27 numaralı ayeti ne diyor? (Size 3 adet Türkçe tercüme, 3 adet de İngilizce tercüme olmak üzere toplam 6 adet tercüme veriyorum.. )

22 - Hac Suresi - Ayet 27

Elmalılı Hamdi Yazır Yaşar Nuri Öztürk Diyanet Pickthall Yusufali Shakir
Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler. İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde
sana ulaşsınlar. İnsanlari hacca cagir; yuruyerek veya binekler ustunde uzak yollardan sana gelsinler. And proclaim unto mankind the pilgrimage. They will come unto thee on foot and on every lean camel; they will come
from every deep ravine, And proclaim the Pilgrimage among men: they will come to thee on foot and (mounted) on every kind of camel, lean on
account of journeys through deep and distant mountain highways; And proclaim among men the Pilgrimage: they will come to you on foot and on every lean camel, coming from every remote
path,

İngilizce tercümelerde, "camel" kelimesinin anlamını merak edenler sözlüğe baktıklarında "deve" olduğunu göreceklerdir. Devenin de "incelmişi" isteniyor.. Türkçe tercümelerde, Elmalı"lı Hamdi yazır, "incelmiş deve" kelimesini açıkça kullanmıştır. Y.Nuri Öztürk de "incelmiş binit" diyerek "deve"yi kastetmiştir. (İncelmiş uçak ya da incelmiş araba olamayacağına göre..). Diyanet ise tercümesinde "ince" ya da kalın olduğuna bakmadan "binek" demeyi tercih etmiş.. Uçak ya da araba için "binek" öneki kullanılmadığına göre, burada da hayvan, yani "deve" belirtilmiş oluyor.

Bu durumda Hac"ca uçak araba ya da otobüsler gitmiş olanlar, bu yaptıkları seyahatin Kuran"a ters olduğunu görmüş oluyorlar.. Dolarlar ve onca zahmet boşa gitmiş demek ki.. Neyse, bir kez de "yürüyerek" veya "deve" ile Hac farizasını yerine getirirler de, Allah"ın-varsa eğer- takdirine mazhar olurlar..


Türk Müslümanlarına Göre Kuran"ın Özellikleri
1- Arapça dilindedir.
2- Arapça oldugu için Araplarin haricinde baska dilleri konusan insanlar anlamaz.
3- Arapçada bir kelimenin o kadar çok anlami vardir ki, -ohhoooo- baska dile tercüme edilemez.
4- Baska dile yapilan tercümeler yanlistir. Ayrica, bu baska dillere tercüme edilen Kuran"lari okuyanlar ne okudugunu anlamayacak kadar aptaldirlar.
5- Baska dillere tercüme edilen Kuran"lari okuyanlarin Kuran"dan verdikleri örnekler hep yanlis tercüme edilmis ya da içinden cimbizla çekilmis örneklerdir. Kuran"a ait sayilmazlar. Halbuki, dincilerin verdikleri örnekler ise dogru tercüme edilmis ve Kuran"iu oldugu gibi yansitan örneklerdir.
6- Kuran"i bir Türk ancak ve ancak Said-i Nursi ya da Harun Yahya"nin aciklamalariyla anlayabilir. (Diger milletlerin de Said-i Nursi ve Harun Yahyalari olmalari gerekir ki Kuran"i anlayabilsinler.. )
7- Bu konuda en sansli millet Araplardir. Çünkü, Kuran Arapçadir, Arap Arapça konusur ve okur, o zaman Said-i Nursi ve Harun Yahya"ya ihtiyaçlari olmadan Kuran"i okur ve anlarlar.
8- Ama Araplar, Arapça okuyup anladiklari Kuran"da kendilerine söylenen seyleri yaptiklarinda Türklere göre bu yapılanlar yanlıştır, islamiyetle bağdaşmaz (mesela şeriat uygulamaları gibi, hırszların elinin kesilmesi, karının koca tarafından dövülebilmesi, zina yapanın kırbaçlanması, mahkemelerde kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi, erkeklerin 4 kadınla evlenebilmeleri, erkeklerin cariye alabilmesi, kız çocuklarına erkek çocuklara göre mirasta yarı pay verilmesi vb). Bu nedenle Arapların Arapça okudukları ve öğrendikleri Islamiyet gerçek islamiyet değildir. Bir Arap bile Arapça olan Kuran"ı okudugunda anlayamaz ve yaptigi ibadetten uyguladigi Seriat kanunlarina kadar hersey yanlistir..
9- Bu durumda bir Türk müslümanina göre, dünyada Kuran"i gerçekten okuyup anlayacak ve uygulayacak insan henüz anasindan dogmamistir ve Seriat kurrallariyla yönetilen müslümanlar da Kuran"i anlayamamis olan sahte muslumanlardir.
10- Kuran"da sifreler bulunmaktadir. Kuran bu nedenle tam bir bilmece-bulmaca kitabidir. (Görüşüm odur ki, gazetelerin tatil günü eklerinde bulmaca ilavesi yerine verilmesi faydali olur.)
11- Kuran"da bu yukarida yazilmis hususlar yazili degildir ama Türk müslümani bunlara sanki Kuran"da varmis gibi inanmayi tercih eder.
  #33474  
Alt 09.08.2007, 18:42
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Teslime Nesrin.

Teslime Nesrin.

Banglades"li yazar Teslime Nesrin, "90"li yillar boyunca adindan encok soz edilen ve asiri dinciler tarafindan ölüme mahkum edilen bir yazar.Cumhuriyet Kitap Klubu-Cumhuriyet Kitaplari dizisi icinde iki kitabi birarada yayimlanan Teslime Nesrin"le ilgili bir soylesi sunuyoruz asagida. Soylesiyi gerceklestiren New York"lu humanist bir yazar olan Warren A. Smith. Smith, bu siralar caglar boyunca tanritanimaz olarak taninan unlu adlarla ilgili bir yapit derliyor. Yazar bu yapita "Who"s Who In Hell - Cehennemde Kim Kimdir?" adini verdi. Warren A. Smith soylesiyi Isvec"te Teslime Nesrin"in gizli yasadigi bir yerde gerceklestirmis ve Ottawa"da cikan "Humanist In Canada" adli aylik dergi 1998"de yayimlamisti.
WARREN A. SMITH
Yazinla ilginiz ne zaman basladi?

- Cocukluk yillarimda ilk kez siir ve oyku yazmaya basladim. Yerel gazetelerde ve edebiyat dergilerinde baslayan yazin seruvenim, ulusal nitelikli bir gazetedeki yazilarimla surup-gitti. 1979-1983 yillarinda tip fakultesine giderken, Senjuti-Karanliktaki Isik adli bir edebiyat dergisinin editorlugunu yapiyordum. Doktor ciktigim sira, kirsal bir yorede gorev almistim. Iste bu donemlerde, 24 yasindayken ilk siir kitabim yayimlandi. Jinekoloji doktoru olarak calisirken, bir yandan da, bir gazetede haftada 6 kez sutun yazisi yaziyordum.

- Gazete yazilariniza nasil tepki gosterildi?

- Hem sevilen hem de nefret uyandiran bir ugrasti o yazi seruvenim.

- Neden nefret ediyorlardi?

- Nefret tepkisi, dogal olarak yobazlardan geliyordu. Birkac kez basini hocalarin cektigi kalabaliklar, gazete binasina saldirdi. Yaziisleri yonetmenim kesinlikle arkamdaydi ama, bana artik dini konulara deginmeme uyarisinda bulunmak zorunda kaldi. Patlak veren gerilime karsin, beni destekleyen yogun bir okur kitlesi vardi.

- Bati"da bircok kisi sizi sosyal adalete, kadin ozgurlugune adanmis bir simge yazar olarak sever. Bu direnme coskusunu nasil esinlendiniz?

- Musluman bir ailenin cocuguydum. Komsumuz olan Hindu"lara, koktendinci yobazlardan gelen saldirilar, beni cok uzerdi. Daha sonra kacmak zorunda kalan Hindu komsularimizin evlerine yobazlar yerlesince, dinin karanlik bir yani olduguna inanmaya baslamistim.

- Jinekolog olarak kac bebek dunyaya getirdiniz?

- Belki birkac bin. O siralar yazmayi da asla ihmal etmedim. Ilk kez, Hindistan"da, "Niubachita" adli sutunda yazdigim yazilara "Ananda Odulu"nu verdiler. Yazinsal bicim ve icerik acidan benim radikal bir cizgide olusum, ozellikle kadin bir yazar olusum genis ilgi uyandirmisti. "Lajja" adli romanim cikti o donemlerde. Hindu inancinin "Krisna"dan hemen sonra gelen Tanrisi "Visnu"yu ele almistim. Bu yorede yuzlerce yil once yapilan "Babri" camiini ve birkac yil once Hindu"larin saldirisiyla yikilan bu caminin oykusunu anlatiyordum. Kitabim cikar cikmaz, varolan tum nefret firtinasinin kokeninde hep dinlerin yer aldigini belirtmem yuzunden, Habibur Rahman adli bir hoca kellemi isteyen bir fetva cikarmasin mi?.. Kisacasi o romanim gavur urunu ilan edilmisti.

- Sokak mitingleri nasil basladi?

- Bir ara Fransa"ya cagriliydim. Donuste beni "kafir" ilan eden Banglades"li yobaz hocanin karsisina dikilip, agir elestiriler savurmak zorunda kaldim.

Binlerce yil once yazilmis, kimsenin anlamadigi dinsel buyruklarin cagdisi oldugunu soyleyince kiyamet kopuverdi. Hemen her gun hocalarin orgutledigi yobaz mitingleri baslayiverdi. Dunyanin dort bucagindan Bati medyasi, Banglades"e akin etmeye baslamisti.

- Korkup, sindiniz mi?

- Bu kara cahillerden hic korkmadim ve bunlara asla odun vermeme karari aldim. Hepsi beni tiksinidiren kisilerdi bu fanatiklerin.

- 1994 yilinda hukumet sizi mahkemeye verdi, degil mi?

- Hukumet yobazlarin cizgisini izleyerek, benim halkin dini duygularini incittigim gibi sahane bir bulusla, pesime dustu. Iste bu sira, degisik dostlarin evlerinde saklanarak yasamaya basladim. Banglades icin cok buyuk para olan 5 bin dolarlik bir odul koyuldu basima. Bir ara babamin muayenehanesini de yiktilar yobazlar.

- Peki, aileniz ne yapti?

- Ailem tumuyle arkamdaydi. Hemen her birey destekliyordu ailede. Tum ulkede yasam durmus, sokaklar yobaz mitingleriyle gecilmez olmustu. Bazilari 300 bin kisilik bu fanatik mitinglerinde, surekli olarak kellem istendi. Tam 60 gun gizlenerek yasamak zorunda kaldim.

- 60 gun sonrasi ne oldu?

- Bazi Banglades"li aydinlar buyuk yardimlar yaptilar. Avrupa Birligi, bana cagrida bulundu. Amerikan hukumetinin de yakin ilgisini belirtmeliyim. Bizim hukumet sonunda, yurttan ayrilip, Avrupa"ya gitmeme razi oldu ve ayrildim.

- Disarda da sizi polisler koruyor mu?

- Buyuk topluluklar karsisinda konustugum zaman, beni polis koruyor. Ornegin, Ingiltere"de Nottingham"da universitede konusma yaparken, murteci ogrenciler bana saldirdilar. Montreal"de Concordia Universitesi"nde de saldirgan bir yobaz topluluguyla karsilastim ve polisin uyarisiyla, konusmami kesip, ayrildim Kanada"dan. Michigan ve Harvard Universitelerinde, bir tepki olmadi ama polis beni korumaya almisti. Cok buyuk insanlik gordum Isvec polisinden .

- Isvec"teki ilk gizli evinizi PEN orgutu bulmustu degil mi?

- Bothnia Korfezi denen suskun bir yorede, ozellikle bir yazar icin cok gereksinilen bariscil bir yere kavustum. Gecirdigim ruhsal deprem, yurdumdan uzaklara zorlanisim beni cok sarsti. Zor bir yasama adim atmistim. Ama PEN"deki dostlar beni asla yalniz birakmadilar.

- Simdiye kadar toplam 17 kitabiniz yayimlandi. Doktorlugu da biraktiniz. Hangi odulleri aldiniz simdiye kadar?

- 1994"te Isvec"te "Kurt Tucholsky Odulu"nu verdiler. Tucholsky adli unlu aydin. Nazilerden kacarak, Isvec"e gelmisti. Ayni yil, "Sakharov Dusunce Ozgurlugu Odulu"nu aldim. Avrupa Parlamentosu Baskani Klaus Hansch, "kadina adanan ve hosgoruyu yucelten bir yazar" olarak bana bir plaket verdi. 1995"te Fransa"da Nantes adli kentte de ozguluge katkimi onurlayan bir odul verildi ve bir kitabim altin yaldizli bir cerceveyle, kent belediye binasinda sergilendi. 1995 yilinda, Paris"te, "Insan Haklari Odulu"nu, Isvec"te Uppsala Universitesi"nden "Monismainen Odulu"nu verdiler. Meksika baskentinde yapilan "Dunya Humanistler Kongresi"nden de "Onurlu Humanist Odulu" verildi bana.

- Yazar dostlarinizdan mektup aliyor musunuz?

- Basta Salman Rusdu, yiginla destek veren yazar var bana. Rasid Mimoni, Bernard-Henry Levy, Philippe Sollers, Nadine Gordimer, Bat Ye"or, Leila Sabar, Rada Ivekovic, Pierre Martens, Susan Sontag, Erik Loest, Elfriede Jelinek, Muhammed Sukri, Irene Frain, Amishov Gosh gibi unlu adlar beni hep gonendirmistir.

- Kendi ulkeniz Banglades"te size esin gucu veren adlar kimlerdir?

- Iki buyuk deneme yazari aklima geliyor. Ikisi de laik ya da tanritanimaz bireylerdi. Birinin adi Anoradasankar Roy, digeri ise Sibnarayon Roy.

- Fransa"da buyuk dostluk gordunuz degil mi?

- Medya buyuk bir ilgi gosterdi bana. Aydinlarin dostlugunu asla unutmayacagim. Bazi oyun yazarlarinin yapitlarina konu bile oldum.

- Degisik konferanslarinizda hangi konulari ele aliyorsunuz?

- Nesirim, siirim temel konular. Hemen ardindan kadinin Islam"daki cekisini dile getiriyorum. Islam"da Seriat yasalarini degistirmedikce, hicbir reform girisiminin yararli olmayacagini savunuyorum. Tepede kumelenmis dinsel odaklarin, erkek-egemen kulturun ana sorun oldugunu anlatiyorum. Kadini pacavra gozuyle goren kurallari irdeliyorum hep. Cogunlugu kara-cahil olan Banglades halkinin icinde okumus kadinlar bile, kisir donguden kurtulamaz. Bu azinlik ust duzey sosyetede bile, kadin diplomayi zengin koca bulmak dogrultusunda kullanir ve eninde sonunda, solugu mutfakta alir. Ya da cocuk makinesi olmakla gecer yasamlari. Ailenin reisi hep erkektir.

- Kitapliginizda Kuran gozume ilisti. Sizin kutsal kitabi iyi bildiginizi duydum. Ne dersiniz?

- Yillarca okudum kutsal kitabi. Okudukca aklim karisti. Okudukca Tanridan kuskulanmaya basladim. Genc kizlik yillarinda kitapta izledigim akil almaz celiskileri anneme gosterirken, "aman kizim sakin sorma, sadece inan" derdi. Kadin erkek iliskileri, evlilikle baglamli ilkellikler, Musluman olmayanlarin gavur diye vurgulanmasi, kafir sayilmasi, bana hep pes dedirtmistir. Ozgur inanci reddeden, yasaklayan, kisitlayan bir ogreti vardi her satirda.

- Uzak ya da yakin bir gelecekte, Banglades"te mutlu bir yasama doneceginizi dusluyor musunuz?

- Kellemin istendigi bir diyarda, o mutlu yasami bulacagimi sanmam. Yazma yetimi engelleyen, ozgurlugumu yok eden, yobaz egemenligi altindaki o ortama donemem artik.

Ceviren: Engin Askin


Bir Kadın Yazgısı
"Bothnia Korfezi denen suskun bir yorede, ozellikle bir yazar icin cok gereksinilen bariscil bir yere kavustum. Gecirdigim ruhsal deprem, yurdumdan uzaklara zorlanisim beni cok sarsti.
Zor bir yasama adim atmistim. Ama PEN"deki dostlar beni asla yalniz biramadilar.Nefret tepkisi, dogal olarak yobazlardan geliyordu. Birkac kez basini hocalarin cektigi kalabaliklar, gazete binasina saldirdi. Yaziisleri yonetmenim kesinlikle arkamdaydi ama, bana artik dini konulara deginmeme uyarisinda bulunmak zorunda kaldi. Patlak veren gerilime karsin, beni destekleyen yogun bir okur kitlesi vardi."
(Teslime Nesrin)
ONER YAGCI

"Bir Kadin Yazgisi" adli bir kitap yayimlandi (*).

Yazari Teslime Nesrin.

"Teslime Nesrin kim?" diye sorunca, belleksizligin egemen oldugu bir toplumun insanlari oldugumuz geldi aklima. Yayinevi de bunu dusunmus olmali ki, "Yayinevinin Tanitmasi ya da Tanistirmasi" baslikli bir aciklama koymak zorunlulugunu duymus:

"Teslime Nesrin, 1962 dogumlu ve Bangladesli bir tip doktoru..."

Cagrisim yapmadiysa devam edelim:

"Yazilari nedeniyle hakkinda fetva cikarilmis ve... ulkesinden, yakinlarindan ayrilmak zorunda birakilmis bir yazar..."

Salman Rusdi"ye uygulanan olum fermani olayinda oldugu gibi cagimizin ayiplarindan; insan hakki, yasa ve hukuk tanimaz bir bagnazligin, insana ve yasama yaklasiminin gostergelerinden biri. Dusunmeyi ve sorgulamayi yasaklayan, dusunen ve sorgulayanlar icin "fetva" cikarmayi hak belleyen koktendinciligin yuzyilimizin son donemlerindeki hedeflerinden biri. O, yasama bicimiyle ilgili dusunceleri aykiri bulundugu icin olumle bulusturulmak istendi.

Sakli-kacak (1994"e kadar) ve surgun (1994-1998 arasinda Isvec, Berlin ve Amerika Birlesik Devletleri"nde) yasaminda hakkindaki olum fermanina boyun egmedi, insan haklari savunuculugunu ustlendi, 1998"de ulkesine donduyse de, hakkinda surdurulen kampanyalardan ve "fetva"dan kurtulmak icin bu yilin basinda yeniden Isvec"e dondu ve yazarligini surdurdu.

Bir kadin Teslime Nesrin; kendisine uygun gorulen yazgiya boyun bukmeyen, onu degistirmeye calisan bir kadin.

Bu yazar Teslime Nesrin; yazdiklarinda dusunce ozgurlugunu, yasam ve insan haklarini savunan bir yazar.

Elimizdeki kitapta da kadini, kadinlarin sorununu anlatiyor; boyun bukmeyen yazgilarina karsi cikan kadinlari...

Teslime Nesrin"in "Bir Kadin Yazgisi" ve "Secenek" adli iki anlatisinin yer aldigi bu yapitinda, Dogu-Islam toplumlarindaki kadin yazgisini okuyoruz.

Kadinlarimizin yasadiklari
Bangladesli bir yazarin anlattiklarinin bizim kadinlarimizin yasadiklariyla, daha dogrusu bizim kadinlarimiza yasatilanlarla, yazgi kilinmak istenenlerle nasil da ortustugunu goruyoruz. Sanki Anadolu kadinlari var bu anlatilarda. Nazim Hikmet"in "Kuvayi Milliye Destani"nda "Kadinlarimiz" diye siirlestirdigi kadinlarimizin:

"Ve kadinlar/ bizim kadinlarimiz:/ korkunc ve mubarek elleri,/ ince kucuk ceneleri kocaman gozleriyle/ anamiz, avradimiz, yarimiz/ ve sanki hic yasamamis gibi olen/ ve soframizdaki yeri/ okuzumuzden sonra gelen/ ve daglara kacirip ugrunda hapis yattigimiz/ ve ekinde, tutunde, odunda ve pazardaki/ ve karasabana kosulan/ ve agillarda/ isiltisinda yere sapli bicaklarin/ oynak agir kalcalari ve zilleriyle bizim olan kadinlar/ bizim kadinlarimiz..."

"Bir Kadin Yazgisi"nda, babasinin, "iyi bir evlilik yapmasi icin hicbir fedakarliktan" kacinmadigi bir kadin anlatiliyor.

Gercekten de baba, adi Hira olan kizina, "Yakisikli bir fizige, iyi ahlaka sahip olan, alkole bagimli olmayan, kiz pesinde kosmayan, iyi bir isi olan bir koca" bulmak icin hicbir fedakarliktan kacinmamistir.

Hira, "beyaz bir tene, duzgun bir burna, badem gibi iri gozlere, ince dudaklara, ortanin uzerinde bir boya, belinin altina kadar uzanan gur saclara" sahip olan, liseyi yeni bitirmis, "ancak milyonda bir bulunabilecek" bir kizdir. Bir yandan okumak, bir yandansa guzelligi nedeniyle kendisini tek basina okula bile gondermeyen ailesinin baskisindan kurtulmak icin evlenmek istemektedir.

Bir gun, hic gormedigi, hic konusmadigi Altaf adli biriyle sozleri kesilir. Cevresindkiler ne kadar sansli oldugunu soylemek icin birrbirleriyle yaris ederler.

Bir devlet kurumunda muhendis olan Altaf, Dakka"nin en luks semtlerinden Gulsan"daki kendi gorkemli evinde oturmaktadir. "Guzel insanlara hic ilgisiz kalmayan" Hira, yakisikli Altaf"la evlendikten sonra duskirikligi yasamaya baslar, cunku Altaf iktidarsizdir ve bunu kabul etmemektedir.

Hira"nin yasami evde tutsaklik gibidir. Zamanini yatak odasinda gecirmekte ve kocasi onun evin temizliginin, hizmetcilerinin, yemeklerinin denetlenmesi isini ustlenmesi icin zorlamaktadir.

Annesi ona hep, "Iyi bir esin gorevlerinden biri de, kocasinin evini guzelligiyle suslemek, parlak kisiligiyle evin mutlulugunu, kocasinin ailesinin sayginligini pekistiren bir simge olmaktir." demistir ama Hira, bu evde var olma nedenini sorgulamaya baslar:

"Altaf"i mutlu etmek icin vardim, hem moral hem fiziksel mutlulugunu saglamak; ailesinin de gonencini, sayginligini korumaya katkida bulunmak... Peki benim mutlulugumu kim saglayacak?.."

Hira"nin savasimi
Bu sorgulama sonucunda egitimini surdurme tasarisindan vazgecer ve kapatilmis bir yasam surmek zorunda kalir. Cevresindeki tum kadinlar "tum yasamlarini, titizlikle, bagli olduklari erkegi hosnut etmeye adamislardir." Ve Hira da oyle yetistirilmistir ama "birlikte yasamak zorunda birakildigi" adamin tutsagi olmayi onuru kabul edememektedir.

Iktidarsiz bir kocanin koynunda gecmeye baslayan uykusuz gecelerden, kendini dine vermis bir kayinvalidenin cekilmezliginden baska bir sey olmayan yasamindan hosnut degildir. Kocasi, cinsellikle ilgili bir sorunu oldugunu kabul etmemekte ve Hira, yalnizlik icinde allak bullak olmaktadir.

Anlatinin bundan sonrasi Hira"nin girdigi savasimi, doktora gidisini, cinselligin ne oldugunu anlayisini, kocasindan dayaklar yiyisini, evinden kacisini, kendi ailesinin onu ayiplayip geri gondermesini, tekrar kacip bir iste calismaya ve kurtulus icin adimlar atmaya baslayisini anlatmakta ve ozgurlugun, ozgurluk icin savasmanin en yuce deger oldugunu vurgulamaktadir.

Bu savasimin sonunda, anlatinin son satirlarini olusturan ask. Hira"nin ozgurlugu yakaladiginin da habercisidir:

"Kimse ona sarilmami, onu kendime cekmemi engelleyemezdi. Kimse ve hicbir yasa. Beni uzun zamandir kemiren yoksunlugun, nihayet yumusamaya, bedenimi terk etmeye basladigini duyuyordum. Susuzlugumu gidermenin cok kolay -bu kadar basit!- olacagi baska bir dunyaya giriyordum."

"Secenek"
Kitabin ikinci anlatisi ise "Secenek" adini tasiyor.

Iki kizkardesin birbirine yazdigi mektuplarla insanligin yuzlerce yildir cozemedigi kadinlarin ezilmesi sorununun ve yasam biciminin sorgulandigi bu anlati da, Dogu toplumlarindaki kadin olayini sergiliyor.

Bu anlatida karsilastigimiz gerceklik de ulkemizdeki kadin gercekligiyle ilginc bir bicimde ortusuyor.

Dunyanin cesitli ulkelerini gorup de oralarda ogrendikleriyle kendi ulkesinin yasamini karsilastirip cagdas bir yasam biciminin hakki oldugunu dusunen, bu dusuncesini gerceklestirmek icin cesur adimlar atan bir kizin yasam deneylerini aktaran "Secenek", ayni zamanda dinsel bir yasam biciminin kiskaclari altinda, bosinanlarla koreltilen baska yasamlari da buyutec altina aliyor.

Ornegin, "Erkekler beni hep sasirtacaklar! Evlenmeden once yiginla kizla birlikte olurlar, sonra da kadinlarinin yasantisindaki ilk erkek olmamayi katlanilmaz bulurlar. Neden Nupur, bana aciklasana! Kizlik onlar icin neden bu denli baglayici!" dusuncelerinin toplumumuzdaki "bekaret" konusuyla ayniligini kim yadsiyabilir?

Ask konusundaki su dusunceler de gunumuzun gercekligi degil mi?:

"Yasamimin bir bolumunde, yalnizca askin bana ozgurluk ve mutluluk getirebilecegini dusundugumu soylemeliyim. Herkes gibi ben de ask tutkunuydum. Ama anladim ki bizim toplumumuzda, ask, erkeklerin kadinlari aglarina dusurmek, iktidarlarini dayatmak, yasam boyu kendilerine hizmet etmelerini saglamak icin kurduklari bir tuzaktan baska bir sey degil."

Ornegin, "Kayip kiz, erkeklerle fazlaca gorusen kizdir! Bunun tek bir anlami var, erkekler dogru yoldan cikmazlar. Ote yandan, ulke bir bastan bir basa erkeklerin bu kayip kizlarla karsilasabilmeleri icin ayrilmis yerlerle dolu... Ama yerlere giden kizlarla sik sik gorusen erkekler yoldan cikmis sayilmiyorlar..." dusuncelerinin bizim toplumumuza yabanci dusunceler oldugu soylenebilir mi?

Ya bosananlarla ilgili gerceklik?

Sinava girecek olan kizin basarisi icin duaya gereksinmesi vardir ve dua ufleyen Hoca ile karsilasan kizin duygulari sunlardir:

Hoca ellerini basima koydu, sonra omuzlarina, sirtima indirdi, beni kendine bir an cekerek. Kuran"dan birkac ayet okuyarak uzerime ufledi. Bir yaprak gibi titriyordum, kendimi onun kollarinda hapsolmus hissetmek kotu bir duyguydu. Saclarima icine cekiyordu sanki. Soluk almaya cesaret edemedim... Yeniden elleri uzerimde gezindi, sirtimdan kollarima, kollarimdan gogsume uzandi, orada bir sure hareketsiz durdu. Soyle mirildandigini isittim: Allah"in safligi iste burada duruyor, bir gun bu saflik ucup gidecek, sen yolunu sasirtmalarina izin verme!.."

Bir ticaret alani:

Dinin ticaretle iliskisini belirleyen "Din, su siralarda parlayan bir ticaret alani... Dinle yakindan ilgilenen insanlarin daha bencil olduklarini dusunebilir miyiz? Belki de insanlari bencil yapan dindir" dusuncelerinin cigliga donustugu bir ulke yalnizca Banglades midir?

"Bir Kadin Yazgisi" adli kitabin ikinci anlatisi olan "Secenek"in, icinde bulundugumuz yasama kosullarina denk dusen sorunlarla ic ice bir yapit olarak okunmaya deger bir anlati oldugunu vurgulayarak son satirlarindaki bir cagri ile noktayi koyalim:

"Yasamda gercekten bir dosta, yaninda kendini iyi hissedecegin birine ihtiyac var... Beni ilgilendiren tek kisi sensin, sen benim gercek dostumsun, bir anneden, bir kardesten daha yakinsin..."

(*) Bir Kadin Yazgisi - Secenek/ Teslime Nesrin/ Ceviren: Bulent Berkman/ Cumhuriyet Kitaplari/ Mart 1999/ 192 s.

Kaynak: Cumhuriyet Kitap 04/06/99
  #33475  
Alt 09.08.2007, 18:57
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard İlginç Makaleler!

Yabancı gözüyle İslamiyet - Mine G. Kırıkkanat - Radikal Gazetesi 03/01/2004

Türkiye"de hemen herkesin istemini oluşturan "özgürlük" kavramına kim kafa yordu, kim kendisini "özgürlük" sözcüğünün anlamı üstüne sorguladı bilmiyorum ama... Kafatası üstünde biten saç telinden parmak uçlarına kadar konulan yasakların bile "özgürlük" diye savunulduğu bir ülkede, özgür düşünülmediği açıktır. Fransız din bilgini Jean Claude Barreau"nun bu sütuna aktardığım sözleri,
İslamiyet"in kadına koyduğu YASAKLARIN devlet ve kamu okullarında YASAKLANMASINI önerdiği için; dini yasakları yasaklayan laik anlayışa karşı, laik yasakları yasaklayan dini yasakları savunanlar tarafından ÖZGÜRLÜĞE AYKIRI olmakla eleştirildi! Oysa hiçbir alanda "yasaklama özgürlüğü" diye bir mantık yürütülemeyeceğini kavramak için allame olmak gerekmez. Ama yasağı yasaklamak, özgürlük doğurabilir...

Her şeyden önce değişik fikirleri yasaksız tartışmak demek olan düşünmek ve ifade özgürlüğüne dayanarak, Fransız din bilgini Jean Claude Barreau"nun İslamiyet ve demokrasi hakkındaki görüşlerine devam ediyorum. Kesinlikle taraf tutmuyorum. Yanlışını doğrusunu tartmak ve karar vermek tümüyle size aittir:

Barreau, "Okullarda tesettür gibi dinsel aidiyet işaretleri taşımak, ırkçı-ayrımcı niteliği dolayısıyla yasaklanmalıdır. Laik bir devlette, tesettürde ısrarlı bayan öğrenciler devlet okullarında okumak zorunda değillerdir. Dini eğitim yapan özel okullara gidebilir ya da devletin denetlediği dini fakültelerde okuyabilirler. Ama din eğitimi vermeyen okullarda tesettür kabul edilemez," diyor. Ve ekliyor:
"Samimi ve saf inanç, fanatizmi mazur gösteremez. Nazilerin çoğu, samimi olarak Naziydi. Dini fanatizme karşı demokratik hoşgörü beklenemez. Cumhur bir demokraside, sınırları cumhuriyetin kuralları çizer.

Bu kurallardan biri, laikliktir. Cumhuriyet toplumsal bir anlaşmadır ve herkes bu kurallara uymalıdır, aksi takdirde cumhuriyet cumhuriyet olmaz. Mümkün olduğu ölçüde özgürlük elbette arzu edilen bir haktır, ancak kaçınılmaz sınırları vardır, yoksa karışıklık doğar. Sınırsız demokrasi de yoktur. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti, bütünlüğünü korumak için cumhuriyet yasalarına uymak zorundadır.

Demokrasi uğruna bu kurallardan vazgeçerse, hem demokrasi hem de cumhuriyeti yitirir."

Fransız din bilgini Barreau, "İslamiyet ve Çağdaşlık Üzerine Genel ve Özel Düşünceler" başlığını taşıyan araştırma kitabında: "Kuran sözcüğünün anlamı, "ezbere okumak"tır. Hz. Muhammed, 22 yıllık peygamberliği boyunca Allah"ın emirlerini ezbere tekrarlamış ve yazdırmış, ancak Kuran"ı kendisinin yazıp yazmadığı bilinmemektedir. Tek bilinen, bu emirlerin parşömenler, düz taşlar ve deve kemiklerine yazıldığıdır. Kuran"ın bu çeşitli parçalara yazılmış hali, ancak 650 yılında bir araya getirilmiş ve Üçüncü
Halife Osman Bin Affan tarafından Medine"de resmileştirilmiştir. Kuran"ın birçok farklı yorumu olmasına karşın, günümüze dek en yaygın biçimde kabul edilen yorumu, halife Osman"nın yayımladığı halidir," diyor.

Oysa tarih okuyan bilir ki; Halife Osman, Zeyd Bin Zabit"in başkanlığında hazırlattığı Kuran metinlerini esas alıp, peygamberin BİZZAT yazdırdığı orijinal metinleri YOK ETTİĞİ için halk arasında hoşnutsuzluk yaratmış; Talha, Zübeyr ve Ali gibi İslamiyet"in önde gelenleri kendisine cephe almışlardır! Bu durumda sevgili okurlar, özgür düşünce bir soruyu sormayı gerektiriyor: Halife Osman orijinal metinleri yok ettiğine göre, bugün Kuran"a atfedilen kimi kural ve yasakların Hz. Muhammed"in ezberinden yazdırdığı Kuran"da var olup olmadığı belli midir?

Kaynak: <a href="redirect.jsp?url=http://www.radikal.com.tr/veriler/2004/01/03/haber_101090.php" target="_blank">http://www.radikal.com.tr/veriler/2004/01/03/haber_101090.php</a>


--------------------------------------------------------------------------------

İslamiyet ve çağdaşlık - Mine G. Kırıkkanat - Radikal Gazetesi 04/01/2004

Hayretler içerisindeyim. İslamiyet"e iman etmiş pek çok okurum soruyor: Kuran"ın orijinal metinlerinin Halife Osman tarafından yok edildiğini nereden biliyorsun? Yetinmiyor, "Doğruluğunu kanıtlamazsan, iftira attın demektir!" diyorlar. Meğer bu müminler, iman ettikleri Allah"ın kelamının nasıl ve kim tarafından yazdırılıp yazıldığını bilmedikleri gibi, İslamiyet tarihini merak bile etmemişler. Bırakın tarih kitaplarını, bir ansiklopedi açıp okumamışlar! Oysa başta İslam Ansiklopedisi, tüm kapsamlı ansiklopedilerde, örneğin Milliyet Büyük Larousse"ta bile yazılı Osman Bin Affan"ın yaşamı. Söz konusu halife döneminin nasıl tartışmalı, İslamiyet"teki bölünmelerin, dinsel ayrılıkların ve Müslümanların Müslümanları kırdığı iç savaşların başlangıcı olduğu, tarihsel bir gerçek. Halkın Halife Osman"dan duyduğu hoşnutsuzluklardan en önemlisi, "Kuran metninin saptanmasında" ortaya çıkmıştır. Osman Bin Affan"ın, 650 yılında Zeyd Bin Sabit başkanlığında hazırlanan Kuran metinlerini esas alıp, öncekileri yok etmesinden doğan nifak sonuçları, İslamiyet tarihi üstüne tüm belgesel kitaplarda açıktır!

Acaba diyorum, inançlarının tarihini bile bilmeyen bazı Müslümanların, okuyup ezberledikleri Kuran"ın, Hz. Muhammed"in ölümünden 18 yıl sonra kitaplaştığından haberleri var mı ve Osman Bin Affan"ın, temel metinleri yok ederken peygamberin kendi ağzından "vahiy kâtiplerine" yazdırdığı Kuran"ın ASLINI, örneğin aslında var olan eşitlik ilkesini yok ettiğini kavrayabilirler mi? Emin değilim. Çünkü sorgusuz kutsallık, kavramak ve düşünmek yeteneğini köreltiyor.

Düşüncesi körelmemiş ve her konuda olduğu gibi İslamiyet konusunda da tartışmaya açık okurlarım için Jean Claude Barreau"nun bir yabancı gözüyle yaptığı eleştirilere yer vermeyi sürdürüyorum: "Kuran, Müslümanlar için Allah tarafından Arapça yazdırılan bir mesaj kabul edilir. Bu nedenle İslamiyet ile Arap dili arasında organik ve bozulmaz bir bağ vardır," diyor Barreau. Ve kendince bir yargıya varıyor: "Günümüzde İncil hemen tüm dillerde okunur. Oysa İslam kuramcıları, Kuran"ı salt Arap dilinde okumakta ısrarlılar.

Onlara göre, Allah"ın emirlerini gâvur dillerine çevirmek imkânsız. Oysa bu açıklamanın tek amacı var: İslam ülkelerini tek bir Arap imparatorluğuna dönüştürmek.

Ancak bu ütopik amaç, zamanla çoğu Arap ülkesini gelişmekten alıkoyan bir yanılgıya dönüşmüş, çünkü değişen dünyaya karşı İslamiyet"i değişmezliğe itmiştir. YahudiHıristiyan dünyasında Rönesans dönemiyle değişim başlamış, İslamiyet ise her şeyin Kuran"da yazılı, mükemmel ve eksiksiz olduğu varsayımından öteye kalıplaşmıştır. Bunun sonucunda Müslümanlar kendi dinlerine ve durumlarına eleştirel bir bakış açısı getirememiş, dinsel açıdan bir metin çözümleme ya da eleştiri bile mümkün olmamıştır. Günümüz büyük din fakültelerinde bile ancak ve ancak yasaklar ve günahlar üstüne tartışılmakta, Kuran"ın çağdaşlaştırılması ya da eleştirilmesi söz konusu edilmemektedir. Daha kötüsü, değişimi reddeden bu kalıplaşma, İslamiyet"in içinden doğan büyük bir gizemi de yıkmış, sufizm gibi önemli bir mistik hareketin de sonu olmuştur. İslamiyet, özünde tutucu bir dindir. Her şey söylenmiştir, geriye salt tekrarlamak ve uymak kalır."

Eğer din bilgini Jean Claude Barreau"nun yorumu doğruysa, sevgili okurlar, demokrasi ile İslamiyet ilkeleri, birbirlerine taban tabana zıt olup "Demokratik İslam" ya da "Müslüman Demokrat" gibi kavramlar içi boş seslerden ibarettir.

Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül"lerin söylediklerine değil, onları DİNLEYENLERE bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Kuran"ı, doğrusu ve yanlışıyla sorgulamayan ve temelinde din reformu öngörmeyen hiçbir İslami siyasal hareket çağdaş ve yenilikçi olamaz. Nokta.

Kaynak: <a href="redirect.jsp?url=http://www.radikal.com.tr/veriler/2004/01/04/haber_101209.php" target="_blank">http://www.radikal.com.tr/veriler/2004/01/04/haber_101209.php</a>
  #33476  
Alt 09.08.2007, 19:58
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard roman

müslümanlarin yolunun yanlis oldugu baya bir emek harcayarak vurguluyorsun ki daha iyi bir yol kesfettin herhalde. baya acik fikirli bir insanim, aydinlat beni.
  #33477  
Alt 09.08.2007, 20:34
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard tekrar belgesel

arkadaki sayfalara kaydigi icin tekrar ekliyorum. ingilizcesi olan herkeze (en önde islami bilgisi olmayan vatandaslara) tavsiye ederim, güzel bir belgesel
-----------------------------------------------
Dies ist wirklich eine schöne Dokumentation über den letzten Propheten, leider ist sie auf Englisch. Wenn jemand eine deutsche/türkische Version findet, lasst es mich bitte wissen.
<a href="redirect.jsp?url=http://video.google.de/videoplay?docid=-4978427310683385172&q=muhammad+legacy&total=86&sta rt=0&num=10&so=0&type=search&plindex=4" target="_blank">http://video.google.de/videoplay?docid=-4978427310683385172&q=muhammad+legacy&total=86&sta rt=0&num=10&so=0&type=search&plindex=4</a> -------------------------------------------------
hierauf reagieren
  #33478  
Alt 09.08.2007, 22:07
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard yazdigini okumadim bile

halkin iradesine saygi göstermeyen mahluklatlari ciddiye bile almam

seyimden assagi kasimpasa
  #33479  
Alt 09.08.2007, 22:08
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard onun fikri nasil olsun

zavalli cahil beyinsizin biri

68 lik abileri ablalari ne dediyse o yoldan gider
  #33480  
Alt 09.08.2007, 23:11
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard O doğru yolu kendin bulacaksın! o.T.

ohne Text
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu