Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #3821  
Alt 26.07.2007, 14:04
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard sende amma meraklisin :) o.T.

ohne Text
  #3822  
Alt 26.07.2007, 15:12
Benutzerbild von halitpasa75
halitpasa75 halitpasa75 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Ja, reicht aus. Du benötigst deinen Bewilligungsbescheid. Für nähere Infos solltest Du die Seiten der Botschaft oder des Konsulats besuchen.
  #3823  
Alt 26.07.2007, 19:12
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard DEMEKKI NEYMIS:CAGLAYAN+TANDIGAN=ERDOGAN

Demek ki neymiş?
Halk gerginlik istemiyormuş.
Halk muhtıra istemiyormuş.
Halk artık “vatan, millet, Sakarya” söylemlerinden bıkmış.
Komplolardan ve siyaseti vesayet altına alma çabalarından bıkmış.
Ne istiyormus halk peki halk, kendisine saygi gösterilmesini, istikrar, is, as, huzur, mutlu bir gelecek.

Biraz “şiştiniz mi?” yapalım da rahatlayalım:

Ben sayamadım, kaç kişiydiniz Tandoğan’da, Çağlayan’da?
Hubble teleskopuyla bakıp metrekareye kaç kişi düştüğünüzü mü hesaplıyordunuz ne?
Oysa uzaydan bakacak bir şey yoktu, ayaklarınız yerde olsa görürdünüz?
Demek 47.9 tahminine “Oha!” diyordunuz; “sahtekârlığın bu kadar kalını, yalanın böyle hamı, soytarılığın bunca kabası, densiz ve yontulmamış kurnazlık karşısında” kalıyordunuz öyle mi?
E, “Oha!” yani, ben de size “Odun gibi, ağız dolusu, gırtlağımın tüm baslarını gerektiren bir "oha"” diyebilir miyim?
Halkı bu kadar tanımamak ancak Türkiyede mümkün galiba…
  #3824  
Alt 26.07.2007, 19:12
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard DEMEKKI NEYMIS:CAGLAYAN+TANDOGAN=ERDOGAN

Demek ki neymiş?
Halk gerginlik istemiyormuş.
Halk muhtıra istemiyormuş.
Halk artık “vatan, millet, Sakarya” söylemlerinden bıkmış.
Komplolardan ve siyaseti vesayet altına alma çabalarından bıkmış.
Ne istiyormus halk peki halk, kendisine saygi gösterilmesini, istikrar, is, as, huzur, mutlu bir gelecek.

Biraz “şiştiniz mi?” yapalım da rahatlayalım:

Ben sayamadım, kaç kişiydiniz Tandoğan’da, Çağlayan’da?
Hubble teleskopuyla bakıp metrekareye kaç kişi düştüğünüzü mü hesaplıyordunuz ne?
Oysa uzaydan bakacak bir şey yoktu, ayaklarınız yerde olsa görürdünüz?
Demek 47.9 tahminine “Oha!” diyordunuz; “sahtekârlığın bu kadar kalını, yalanın böyle hamı, soytarılığın bunca kabası, densiz ve yontulmamış kurnazlık karşısında” kalıyordunuz öyle mi?
E, “Oha!” yani, ben de size “Odun gibi, ağız dolusu, gırtlağımın tüm baslarını gerektiren bir "oha"” diyebilir miyim?
Halkı bu kadar tanımamak ancak Türkiyede mümkün galiba…
  #3825  
Alt 26.07.2007, 19:18
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard yüzme brifingi

Baykal"ın Rodos"a yüzmesi için önünde 2 seçeneği var...
(Lütfen dikkat bu bilgiler gerçektir)
Bunlardan birincisi Bozburun yarım adası, buranın Rodos Adası"na mesafesi yaklaşık 11 deniz mili yani 18 kilometre yapıyor, bu da Mecidiyeköy"den Olimpiyat Stadına kadar olan bir mesafe...

Ortalama bir yüzücü, 1 kilometreyi yaklaşık 20 dakikada sırt üstü yüzebiliyor. Eğer içine yüzücünün yavaşlığını da katarsak, 40 dakikada 1 kilometreyi yüzebilir. Yani Baykal bu durumda 18 kilometrelik yolu, 12 saatte yüzer...

Baykal"ın ikinci seçeneği ise...
Antalya"daki yalısının önünden, Rodos Ada"sına gitmek isterse... Bu mesefa ise yaklaşık 200 deniz mili yani 327 km yapıyor. Baykal"ın bu mesafeyi yine 1 kilometreyi 40 dakikada yüzdüğünü varsayarsak yaklaşık 210 saat yapıyor. Bu da 9,5 gün yapıyor. Baykal 9,5 günde gitmek istiyorsa, gece-gündüz yüzmesi gerekiyor...

HANGİ TEKNİKLERİ KULLANMALI?
*Kurbağalama ve kelebek yüzmemeli
*Sırt üstü ya da serbest teknikle yüzmeli
*Kollarına kolluk takmalı
*Palet giymeli
*Can yeleği takmalı
*Balık adam elbisesi giymeli
*Yanına pusula almalı
*Katil köpek balıklarına karşı kafes bulundurmalı
  #3826  
Alt 26.07.2007, 20:16
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard TOPLUMUN KESTIGI RACON: GÜL CANKAYA`YA..

Toplumun kestiği racon: Gül Çankaya"ya…

“Seçmen askere "kışlana dön" demiştir. Kanal Türk zihniyeti ve türevlerini marjinallikle bezemiştir. Seçmen Abdullah Gül"ün cumhurbaşkanlığına onay vermiştir, seçmen en azından cumhurbaşkanlığı konusunda zorunlu uzlaşma, yani dayatma fikrini reddetmiştir…”

Dünkü yazımızdan kalan bu cümleler bugüne girizgâh olsun…

22 Temmuz neticeleri sonrası AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak zorunlu uzlaşma fikrine kapıyı önemli ölçüde kapamış görünüyor.

Abdullah Gül"ün dün yaptığı basın toplantısı bu eğilimi açık bir şekilde ortaya koydu.

Gül, cumhurbaşkanlığına adaylığı konusunda “Kararım meydanların işaretini görmezden gelmemek yönünde” diyordu.

Ve ekliyordu:

“Aday olmayacağım diyemem. Hepimizin ibresi, pusulası demokrasi olmalıdır. Kim içeride ve dışarıda Türk halkını temsil edebilir, bunlar konuşulmalıdır. Cumhurbaşkanlığı konusu meydanlarda nasıl konuşuldu biliniyor. Niçin bu Temmuz sıcağında herkes sandık başına geldi? Niçin herkes tarlasını, tatilini bırakarak geldi? Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci kilitlendiği için. Daha açık da konuşabilirim. Ama bu süreci olgunluk ve uzlaşmayla götürmek için böyle konuşuyorum…”

Artık şu açık: Gül 11. Cumhurbaşkanlığı"nın en güçlü adayıdır.

Biliyoruz ki, Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına çok içinden gelerek aday olmamıştı, arzu ettiği bu değildi. Ama koşullar ve dengeler adaylığı Gül için kaçınılmaz bir hale getirmişti

Ancak bugün durum değişmiştir.

Gerek seçim meydanları gerek seçim sonuçları Abdullah Gül"e cumhurbaşkanlığı fikrini iyice benimsetmiştir.

Çıktığı her meydanda “Cumhurbaşkanı Gül” sloganlarıyla karşılanan, Başbakan Erdoğan"la el ele adeta cumhurbaşkanı gücüyle halkı selamlayan, uğradığı haksızlıkla partisinin oyunu en az yüzde 10 civarında arttıran Gül için Çankaya"dan başka çıkış kalmamıştır.

AK Parti"nin aldığı yüzde 47"lik oy, toplumun aslında Abdullah Gül"ün önünü açması, daha da öte AK Parti"ye, Gül"e yapması gerekeni işaret etmesidir.

Bu durumda AK Parti"nin Gül adaylığı dışında bir adım atması ya da Gül"ün adaylıktan çekilmesi düşük bir ihtimaldir.

Başka bir deyişle “aranan uzlaşma, sandıkta ve seçim sonuçlarıyla gerçekleştirilmiştir”.

AK Parti “demokratik olgunluk göstersin azınlığın adayını seçsin”, “Çankaya"ya bir rejim temsilcisi göndersin” diyenlere, daha şimdiden toplumsal uzlaşmanın kurumsal uzlaşmadan önce geldiğini ve belirleyici olduğunu hatırlatmaya başlamıştır…

Evet, seçimlerin ve seçmenin bir anlamda “racon keserek” krizi çözdüğü açıktır…

Ancak “kesilen racon” sadece cumhurbaşkanın kim olacağına ilişkin değildir.

Aynı zamanda “iflas etmiş bir sistemin, askeri vesayet sisteminin, devlet alanı, siyaset alanı ayrımının garantörü olan iki başlı yürütme modelinin kadük olduğunu da ilan etmiştir seçmen”.

Asıl önemli olan da budur.

Seçim sonuçları toplumun sadece askerin müdahalesine itirazı değildir, aynı zamanda siyasi iktidara “askeri vesayet modelini en etkili biçimde aş, aşmalısın” mesajıdır.

Bu konuda etkili adım elbet iki başlı yürütmenin tek başlı hale getirilmesi, rejim temsilciliği sisteminin devreden çıkarılmasıdır.

Peki bu durumda asker ne yapar?

Ne yaparsa yapsın!

Aslında hiçbir şey yapamaz…

Türkiye"nin toplumsal ve siyasal gelişim dirençleri ve köhne kurumsal yapıları yenileyecektir ve yeniliyor.

Ali Bayramoğlu
  #3827  
Alt 27.07.2007, 13:41
fos
 
Beiträge: n/a
Standard oh..es geht doch.Siehe neue Maske etc.

bei Vaybee !hmm..
  #3828  
Alt 27.07.2007, 16:39
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !!!

Ozan Ceyhun

ozanceyhun@birgun.net



Ufuk Uras"a açık mektup 26/07/07

Sevgili Ufuk Uras,

SOL"u hak ettiği gibi temsil etmek gibi çok anlamlı bir misyon yüklendiğin TBMM"de, Türkiye"de birçok insanın sana yönelik beklentileri olduğunu ve tüm bu beklentilerin senin tarafından gerçekleştirilmesinin imkânsız olduğunu biliyorum.

Ancak senden gene de bir ricam var. Sana oy vermek isteyip de veremeyen, çoğunluğu Avrupa"da yaşayan Türkiyeliler"e bugüne kadar birçok başbakan, bakan, milletvekili onlarca söz verip tutmadı. Almanya"da, Fransa"da, Belçika"da, İngiltere"de, Danimarka"da, Avusturya"da, Hollanda"da ya da İsviçre"de yaşamakta olan yüzbinlerce Türkiye kökenli göçmenin bu ülkelerdeki sorunlarının çözümünü TBMM"den beklemek yanlış olur.

Ancak bu insanların hâlâ TC vatandaşlığına sahip olanlarının TBMM tarafından ele alınıp çözülmesi gereken sorunları da var. Şimdiye kadar bu insanların hiçbir sorununu çözmek için gayret gösterilmez iken buna karşın yeşil sermaye ve de benzeri dolandırıcı çevreler kandırabildiklerinin "ceplerini de boşalttı."

Vatandaşlık konusunda Türkiye bir Yunanistan ya da İran örneğinde olduğu gibi adımlar atmadığından "birden çok vatandaşlık" bu insanların yaşadıkları ülke uygulamalarının insafına göre belirlenmek zorunda kaldı.

Ve de en önemli hakları "Seçme ve Seçilme Hakkı" konusunda hep aldatıldılar. Ne iktidarda olanlar ne de Deniz Baykal"ın liderliğinde "muhalefettten başka bir konumu olmayan" CHP bu konuda tutarlı adım atmaya yanaştı.

Milletvekili olarak seçildiğin 22 Temmuz 2007 Genel Seçimi"nde aralarında senin de bulunduğun "bağımsız adaylara oy verme hakları" gasp edildi. Yine aynı şekilde bulundukları ülkelerde İtalyanların ve birçok başka ülke vatandaşının yapabildiği gibi oy verme olanakları Türkiye tarafından onlara sunulmadı. Biliyorum, aralarında CHP"nin hâlâ istifa etmeme pişkinliğini sürdüren başkanına rağmen 301 skandalına son verebilmek, Hrant Dink cinayetinin örtbas edilmesini önlemek gibi oldukça önemli konuların olduğu birçok sorunun çözümü için kavga vereceksin.

Ama emin ol Avrupa"da yaşamakta olan Türkiyeliler, sen onların "Seçme ve Seçilme Hakkı"nı" bu dönem boyunca TBMM"de takip ettiğin takdirde çok sevinecek. Çünkü TBMM"de senin temsil ettiğin SOL çizgi AB genelinde bu konuların çözümüne samimi yaklaşmakta. Yeter ki bir dahaki seçimlerde artık Avrupa"daki Türkiyeliler de hak ettikleri seçme ve seçilme hakkına kavuşabilsinler!

( Birgün gazetesi.)
  #3829  
Alt 27.07.2007, 16:43
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !!!

"Mutlu son!"

Murat Belge

27/07/2007

"Mutlu son"lar hayatta değil sanatta olur.

Gerçek hayatta gökten üç elma düşmez, kimse muradına ermez, sorunun biri biter, beşi başlar ve her şey kesintisiz akar gider.
Gene de, şu son seçim, en azından bazı kanallar ve oralardan akanlar
çerçevesinde, bir "mutlu son" etkisi yaratabilir mi, diye düşünüyorum.

Bu bir ihtiyaç, çünkü, biz fani insanlar için. Örneğin, şu "siyasî cinayet" geleneğinin işlemesi durdurulabilir mi bundan böyle? Danıştay, Hrant, Malatya, yani "dinciler yapıyor" süsü verilmiş, son dönem cinayetleri. Daha önceki, gene Hizbullah"a falan atfedilen Üçok, Aksoy, Mumcu vb. cinayetler... Ondan öncesi yetmişlerin zıvanadan çıkmış ortamı, "kahve tarama" denilen eylem tarzı vb. 60 sonlarıyla 12 Mart arası vurulan devrimci gençler... Daha da gerilere gittiğimizde geleceğin başı, Ahmet Samim, Hasan Fehmi vb.
Geçen gün Japonya"dan dem vuruyordum. Zaten "modernleşme" denen olayı "siyasî cinayet" sosuyla süsleme işinde bir biz, bir de Japonya, herkesi geride bırakarak sivriliyoruz. Almanya filan bizim çok gerimizde. Onun için de kasvet basıyor, "yeter!" diyor insan, "bundan başka bir hayat biçimi, siyasî mücadele tarzı yok mu?" Ne oldu, bunca insanı eceliyle ölme hakkından yoksun etmekle kim ne kazandı, kimin başı göğe erdi? Türkiye mi kazandı? Hayır, sonuçta en fazla kayıpta olan Türkiye.
Toplumda hiçbir şey öbür "şey"lerden büsbütün kopuk olamaz. Onun için, kimseden güç ve destek almadan kendi kendine işleyen "cinayet hücreleri" de olamaz. Tavukçulukta, sözgelişi, yumurtadan civcivin çıkmasını sağlayacak ısı derecesini bulur, o ısıyı verirsiniz. Verince, zamanı geldikçe, civcivler kabuğu kırıp çıkar. Bu konu da böyle, yaratıyor, hazırlıyorsunuz ortamı, biraz sonra Yasin"i, Ogün"ü, Malatya"da Hıristiyan keseni, mantar gibi bitiyor, beklenen görevlerini yerine getirmeye başlıyorlar.

Yani, bu gibi odaklarla temasta olanları, destek verenleri tespit eder ve durdurmayı başarırsanız, ayrıca, belki daha da önemli, bu gibi eylemlerin "normalleştiği" genel ortamın (cinayetten sonra katilli fotoğraf çektirenler; neyi nereye kadar "normalleştirdiğimizin"
çok açık bir kanıtı) serpilmesine engel olursanız, bunların önü alınır...

Alınır mı?

Belki de umulduğu kadar çabuk olmaz bu. Çünkü memleketin çeşitli noktalarında birçok Frankenstein, yerel canavarlarını yarattı. Yukarıda, bu işleri yapanları besleyen kanallar olduğunu söyledim ve bu doğru. Ama toplumda her fenomen, ortaya çıktıktan sonra, kendisini dünyaya getiren
etkenlere karşı da özerkleşme eğilimi gösterir. Birileri toplanıp "Malatya"da doğdu/Papa"yı da vurdu" diye şarkı söylüyorsa, demek bu birilerinin gözünde bir "değer" haline gelmiş ve bu özerklik kazanmış. Bunları besleyen kanalı kesmeyi başarırsanız dahi, o daha bir süre kendi imkânlarıyla yaşamaya devam edecektir. Onun için bu iş kolay
bir iş değil ve gerçekten sıkı tutulması, ucunun bırakılmaması, savsaklanmaması gerekiyor.

Bu ortamı yaratanların bizlere büyük armağanı! Binlerce potansiyel katilin "Yarın kimi vursam da şöhret olsam?"
diye dolaştığı bir toplum...


(Radikal gazetesi.)
  #3830  
Alt 28.07.2007, 16:08
Benutzerbild von hizlikacak
hizlikacak hizlikacak ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Politik ist ein Korruptions-Sumpf!!

da hat die CDU doch tatsächlich den Bauunternehmen (gleichmäßig aufgeteilt in Ländern) hunderte von Millionen an Subventionen gezahlt dieses Jahr und wir wissen nichts davon. Allein im Land Hessen wurden 180 Millionen verteilt. Zeitgleich hatte man die Eigenheimzulage an den kleinen Mann gestrichen, was heißt das? Nicht die Familien und die Leute mit erstem Eigenheim nutzen von dieser staatlichen Förderung, sondern die Länder, die Baufirmen und die Banken. Diese drei Brüder teilen sich den Kuchen auf, was eigentlich der Bevölkerung zusteht, was von den Steuergeldern öffentlich und skrupellos finanziert wird!

Wir sind alle Schafe, die nichts von den diesen Machenschaften erfahren, ich will nicht wissen, wieviele Millionen davon in die Taschen von Herrn Koch wieder eingeflossen sind.

Auch die Banken sind Mafiosis, denn warum gab es diese Fördergelder? Die Banken haben die Politiker geprellt, die Zinsen waren so niedrig wie schon lange nicht mehr, keiner wollte kaufen, keiner wollte mehr bauen. Daraufhin hat so manch ein Finanzschatzmeister einige Jigolo-Parlamentarier geschmiert wie das Stück Brot mit Butter und im Nu kam ein neues Gesetz raus, wovon letzt endlich nicht nur die Bauunternehmen profitieren, nein es sind letzt endlich die Banken, denn spriesen überall Neubauten wie die Pilze aus dem Boden, der Wirtschafts geht es wieder gut - ich glaube auch nicht daran, dass es je eine kritische Wirtschaftslage gab, alles war nur manipuliert und vorgetäuscht, damit es ein Machtwechsel gab.

Für mich ist Politik - egal in welchem Land - ein offiziell zugelassener Mafia-Club. Sie bescheissen alle, egal welche Partei. Jedoch hätte ich es nie gedacht, dass nach der Schwarzkontenaffäre die CDU so schnell wieder die Führung übernehmen wird, entweder die Wähler sind vergessen alles schnell, oder so wie in USA gab es wohl hier auch Manipulationen. Ich vertraue dem ganzen nicht mehr, die Politiker alle samt in allen Ländern haben ihr Gutes dazu beigetragen, dass sie nicht mehr vertrauenswürdig sind.

Der Staat ist machtlos gegen diese Korruptheit, die Banken und die Multimilliardäre - ganz besonders die Waffenbauer haben das Zepter in der Hand!

Wenn wir es genau betrachten, leben wir alle in der modernen Sklaverei.

Was meint ihr dazu?
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu