Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #2681  
Alt 21.04.2007, 10:02
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard Falsch! Richtig: Dieses VERHALTEN...

...gibt es nur unter ungebildeten und primitiven Türken! Die meisten die sich so verhalten gehören dieser Sorte an.

Der vernünftige Rest, hält sich von solchen Foren fern und geht friedlich seinen Aufgaben nach!
  #2682  
Alt 21.04.2007, 12:15
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard genau das

ist es auch was ich meine...guck doch mal hier im Forum was da so abgeht...
  #2683  
Alt 21.04.2007, 12:19
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Du hast Recht

dass es einige Minderheiten - wie z.B. die Kurden oder die Alevitien - mancherorts in der TR ihre Identität aus Angst verleugnen. Das darf nicht sein, ist aber leider Realität. Nur hattest du dich vorher ganz anders angehört - oder so rübergebracht. Es war nicht ganz klar was du mit deinen Aussagen meintest.
schön dass wir darüber gesprochen haben :-)

Grüße.
  #2684  
Alt 21.04.2007, 17:49
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Uzayli Masturbatrix hangi gezegen"den...

...geliyorsun? Nerede yeterince din serbestlik var? Türkiyede mi? Tabii tabi...evet haklisin yeterince din serbestlik oldunu $imdi bu olaylarda gördük!

______________________________________________


Sayin masturbierender uzayli Mastdarm,
eminmisin sen bizim gezegen"de ya$adigini? :-)

Hallo Erde an Masturbatrix!

Schon mal was über Sühne und Schuld gehört oder gar gelesen?

Sag mal, wie weltfremd bist Du eigentlich? Anstatt uns solche ungeheuerliche Lügen aufzutischen, beweise es wenigstens auch mit Tatsachen und Fakten. Nicht mal zu einer Halbwahrheit reicht deine empfundene Realität aus, was in der Türkei tatsächlich abläuft!

Wahrscheinlich hast Du nicht einen einzigen türkischen Artikel gelesen hinsichtlich der Geschehnisse in Malatya.

Wenn sogar der Rat der Muslime in Deutschland mit Abscheu auf die Christen-Morde im türkischen Malatya reagiert hat, und uns aufrichtigen, nachdenklichen und besorgten Freidenker, wenn auch etwas polemisch, nicht glaubst, dann lies halt die türkischen Zeitungskommentare über "die kollektive Verantwortung der türkischen Gesellschaft" hinsichtlich Ressentiments (Aversionen) und Gewalt gegen Andersgläubige in der Türkei!

Im Anhang die Kommentare...


Übrigens- habe deine Internetseite gefunden...hehe:

<a href="redirect.jsp?url=http://www.masturbatrix.de/


Malatya-Kommentare:


Ahmet" target="_blank">http://www.masturbatrix.de/


Malatya-Kommentare:


Ahmet</a> HAKAN - 20 Nisan 2007


Mahcubiyet çağrısı


YERYÜZÜNÜN giderek daha karanlık ve daha tekinsiz bir yer olmasının yarattığı umutsuzluktan yararlandınız...

Avrupa’nın Türkiye’yi küstah ve anlayışsız bir şekilde itip kakmasının yarattığı düşmanlıktan faydalandınız...

ABD’nin önüne gelen ülkeyi işgal edip dünyaya nizam verme işine soyunmasının yarattığı öfkeyi istismar ettiniz...

Ve tuttunuz:

Nutuklar attınız...

Kitaplar yazdınız...

"Ülkemiz işgal altında" dediniz.

"Vatan elden gidiyor" dediniz.

"Misyonerler cirit atıyor" dediniz.

Önce abartıdan bir heykel yaptınız, sonra da o heykele taptınız.

Alenen ve açıktan faşistlik yaptınız...

İsimlerden yola çıkarak etnik kimlik jandarmalığına soyundunuz.

Ona "Sabetayist" dediniz, buna "Hıristiyan kökenli" dediniz.

"Dedenin kim olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" şeklindeki o ilkel ve ahlaksız anlayışı yeniden popülerleştirdiniz.

Karanlık sözler yazdınız yaşadığımız günler hakkında...

Kontrolsüz öfkenin baldan tatlı zehrini yurt sathına yaydınız.

Böylece...

Cahil ergenlerden, birer boğazkesen canavarlar çıkardınız ortaya...

* * *

Ve şimdi de tutmuş, hiç utanıp sıkılmadan demeç patlatıyorsunuz...

"Kanlı provokasyon" diyorsunuz...

"Ülkeyi karıştırmak istiyorlar" diyorsunuz...

"Vahşet" diyorsunuz...

Yani o bildik klişeleri en küçük bir mahcubiyet duymadan sıralıyorsunuz.

Oysa...

Sizden biraz mahcubiyet beklerdik, bir yüz kızarması falan...

Abarttık, sorumsuz davrandık, ayıp ettik tarzı bir özeleştiri beklerdik.

Sakın yanlış anlamayın!

Size olduğunuzdan daha büyük bir güç atfetmiyorum.

Biliyorum:

Aslında o kadar da etkin ve sözü dinlenir adamlar değilsiniz.

Ancak...

Uluslararası planda olup biten kötülüklerin mayaladığı bu kahrolası tekinsiz ortam, ne yazık ki sözlerinizin gücünü arttırdı.

Olanca sorumsuzluğunuzla, "Arş yiğitler vatan imdadına" duygusunu aşıladığınız o çocuklar, ceplerine koydukları bıçaklarla "Sineklerin Tanrısı"na dönüşüverdiler.

Eserinizle gurur duyabilirsiniz.

Nur Serter’e yanıt

ÜLKEMİZİN son dönemlerde yetiştirdiği bir numaralı anti tarikat savaşçısı Nur Serter’in, bundan 20 yıl önce "Sevgi Birliği" adlı tarikatın yayın organında makaleler döktürüp dizeler attırdığı ortaya çıkmış.

Olur, olabilir...

Değil mi ki...

Miting meydanında "Yılan Fethullah" diye bağırıp çağıran adam...

Bundan birkaç yıl önce Fethullah Gülen’in dizinin dibinde röportaj yapma adına süt dökmüş kedi gibi oturabiliyor...

Nur Serter’in eskiden tarikatçı olduğunu kafaya takmam.

Bunlar mühim değil...

Ancak...

Nur Serter’in, Yeni Şafak Gazetesi’ne verdiği demeçte, "Sevgi Birliği" tarikatının reenkarnasyon inancını meşrulaştırmak için, "Dünyada buna inanan çok kişi var... Ülkemizde de Emin Çölaşan, Ahmet Hakan ve Cüneyt Ülsever buna inanır" demesine kafayı takmış bulunmaktayım.

Çölaşan ve Ülsever ne derler bilmem ama ben kendi adıma şunları söylemek isterim:

Hayatım boyunca bir masanın başına oturup ruh çağırma seansına katılmışlığım vaki değildir. Hindistan’daki babalardan birinin dizinin dibinde üç ay kalıp ruhumu dinlendirme girişimde de bulunmadım. Önceki hayatımda Rus Çarı olduğumu falan iddia etmedim. ’Beyti Dost’ ya da ’Transandantal Meditasyon’ saçmalıklarından hep uzak durdum. Popçu Çelik’ten de hiç hazzetmem.

Hal böyle iken...

Nur Serter Hanım, benim reenkarnasyoncu olduğumu nereden çıkardı, doğrusu merak ettim.

Umarım bu konuda küçük bir açıklama lütfederler.

Lavinia ile Erdoğan

AKP’nin dünkü MKYK toplantısında Tayyip Erdoğan’a şu mesaj verilmiş:

"Çıkarsanız arkanızdayız ama çıkmayın."

Bu yaklaşım biçimi, insanın aklına şair Özdemir Asaf’ın melankolik genç kız kalplerini titreten o meşhur "Lavinia" şiirini getiriyor.

Ne diyordu şair?

"Sana gitme demeyeceğim / Ama gitme Lavinia / Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim / İncinirsin, yine de sen bilirsin / Sana gitme demeyeceğim / Ama gitme Lavinia."

Bu şiiri AKP’nin dünkü MKYK toplantısına uyarlarsak şöyle bir sonuç çıkıyor:

"Sana çıkma demeyeceğiz / Ama çıkma Tayyip Bey / Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyelim / İncinirsin, yine de sen bilirsin / Sana çıkma demeyeceğiz / Ama çıkma Tayyip Bey."

<a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366707.asp?yazarid=131
" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366707.asp?yazarid=131
</a>
  #2685  
Alt 21.04.2007, 17:54
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Ertuğrul ÖZKÖK/Hürriyet Malatya-Comment:

...hat es sehr gut auf den Punkt gebracht:

19 Nisan 2007 Ertuğrul ÖZKÖK

Boğazıma düğümlenen en katı yazı

ACI ve acıtıcı bir gerçeği dinlemeye hazır mısınız?Öyleyse başlıyorum.

Dün Malatya"da olup biten hadise, Türkiye"nin "kolektif sorumluluğu"dur.

İçimizden birilerinin, hatta kendimize çok yakın gördüğümüz insanların bile sorumluluğu vardır bu alçakça cinayette.

Malatya"daki cinayet, Türkiye"nin "kırmızı pazartesi"sidir.

Marquez"in romanında anlattığı gibi, önceden herkesin bildiği, herkesin beklediği bir cinayettir.

Hiçbirimiz, "Hizbullah" cinayeti deyip elimizi yıkayamayız.

Çünkü, çok azımız, beklenen bu cinayeti önceden ihbar etti.

* * *

İncil satan üç beş insana, derme çatma kiliselerde toplanan küçük cemaatlere karşı sürdürülen kampanyaları izledik.

Bu kampanyalara kimler karışmadı; hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız kimler bu kışkırtmalara alet oldu.

Açın gazeteleri.

Yerel televizyonlarda yapılan tartışmalara bakın.

Sadece Hizbullah, dinciler, birtakım dinci gazeteler mi?

Ya yıllardır "sosyal demokrat", "demokratik sol" diye bildiğimiz, sandığımız siyasetçiler?..

Onların, "misyonerlik" faaliyetleri artıyor diye insanları galeyana getiren demeçleri?..

Miting meydanlarında, laiklik gibi yüce bir davayı savunan kalabalıkların önünde bile, sırf bu hükümeti en zayıf yanından vurma uğruna, misyonerlik faaliyetlerinin arttığı suçlamaları?

Herkes makarasını biraz gerilere sarsın.

O filmlerde, en medeni, en laik, en hoşgörülü diye bildiğimiz çevrelerde bile, İncil satan üç beş gence bakıp, "Din elden gidiyor" hezeyanlarını yayanları göreceksiniz.

* * *

Malatya"daki cinayet ne yazık ki kolektif şuursuzluğumuzun, vurdumduymazlığımızın bir yan ürünüdür.

Kimimiz bunu kışkırtarak, kimimiz buna ses çıkarmayarak, kimimiz aktif destekleyerek, kimimiz pasif bir vurdumduymazlıkla, meydanı eli bıçaklı ticanilere, canilere teslim ettik.

Yani katil onlarsa, azmettiricisi çok...

Bekleyin.



Bu kafayla gidersek bu ülkede ev alan yabancılara saldırılar da başlayacak.

"Birkaç serseri", "Alperenler", "Abiler", "Domuz bağcıları" diyeceğiz, bahaneler yaratacağız.

Miting meydanlarında "misyoner ticareti", yabancı düşmanlığı yapan, yayan akraba siyasetçileri görmezden geleceğiz.

Hatta alkışlayacağız.

Kimler mi bunlar?

Bırakın Allah aşkına.

Adlarını vereceğim, yine polemik olacak.

Aynı pişkinlikle yine bizleri suçlayacak, ellerini yıkayıp gidecekler.

O yüzden bu ülkenin aklı başında insanlarına çağrı yapmak istiyorum.

Sosyal demokratına da, laik olanına da, mütedeyyinine de, ayan beyan dincisine de.

Almanya"daki Türkler, 3 binden fazla cami açtılar.

Biz ülkemizde birkaç kiliseye, beş on misyonere tahammül edemeyeceksek nerede bu medeniyet?

Nerede bu insanlık, nerede bu inanç hürriyeti, nerede bu güzel dinimiz?..

* * *

Dün bu cinayetin fotoğraflarına bakarken, geçen yıl Almanya"nın küçük bir kasabasında katıldığım cenaze törenini hatırladım.

Almanya"nın en zengin işadamlarından birinin annesinin cenazesiydi.

Onun mezarının on metre ötesinde, üzerinde ay yıldız bulunan bir başka mezar vardı.

Bir Türk"ün kabri.

Mezarlığın tam karşısında ise bir cami...

Üstelik teneke minaresiyle, o güzelim şehir estetiğine meydan okuyordu.

O camiye tek kişi saldırmadı.

Cemaatinden kimsenin boğazını kesmeye yeltenen olmadı.

Eğer İslam bir insanlık dini ise, bu kırmızı pazartesiyi hiç unutmamalıyız...


<a href="redirect.jsp?url=http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6359434&yazarid=10
" target="_blank">http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6359434&yazarid=10
</a>
  #2686  
Alt 21.04.2007, 18:00
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Hepimiz katiliz...(???)

20 Nisan 2007 - Bekir COŞKUN

’Hepimiz katiliz...’


BU bir zor yazıdır.

Malatya cinayeti ne ilk, ne son. O zaman arkası kesilmeyen cinayetlere bakarak birisinin sorması gerekir:

"Yoksa katil biz miyiz?.."

(.....)

Okul günlerimizden aklımızda kalan bir tek Türk büyüğünün barış ve sevgi üzerine sözcüğü yok.

Ama çatal uçlu kılıçlar var.

Kelleden yapılan kaleler.

En ağır gürzü bilirim ben.

Tekrar bakın; Osmanlı’nın devlet düzeni, istikrarı ve sürekliliği neye bağlıydı; padişah kardeşlerinin saray mahzenlerinde ellerinin bağlanıp kafalarının kesilmesine...

Böbürlenerek anlatıldı bizlere ve bizler böbürlenerek tekrarladık birbirimize.

*

Tarih bir yana, doğduğumuzda "kan akıttıkları" gibi, ilk diploma alındığında da "bir kan akıtmak" kültürümüz var bizim.

Ehliyet alana "Kan akıt, hiç olmazsa bir horoz..." dediler mi, demediler mi?..

Her zaman arabaya Osman bindi, horoz canından oldu.

İyi ahlak demek olan inanca gelince; en büyük ibadet ise evin bahçesindeki kuzuyu yatırıp kesmekti. Bizler yıllardır, "Can almak dindarlığın şartı ise insan ile kuzu kesmenin arasında ince bir çizgi vardır" desek de demesek de...

*

Hepimiz biliyoruz ki Malatya’da üç kişinin domuz bağı ile bağlanıp boğazlarının kesilmesi ne ilk, ne son...

Çünkü bu toplumun çocukları kılıç boyları öğretilen okullarda, bahçesinde ibadet diye kuzuların kesildiği evlerde, devletin atisi için kardeş kellesinin kesilmesinin gururla anlatıldığı kahvehanelerde-meclislerde büyüdüler.

"Önce insan" olmayı öğreten olmadı.

Bu cinayetler ne ilk, ne de son.

"Hepimiz Ermeni’yiz" gibi "önce insan" olmanın yüceliğini haykıranlara dahi "dinsiz, vatan haini" damgasının vurdular.

Aptal ve ahmak beyni ile bu toplumsal öğretilerin gereğini yapan üç-beş çapulcuya kızmak bir yana... Artık "Hepimiz mi katiliz?" sorusunu sormadan ve yanıtlarını bulmadan bu cinayetler durmaz...

Durmayacak...

<a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366058.asp?yazarid=2&gid=61
" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366058.asp?yazarid=2&gid=61
</a>
  #2687  
Alt 21.04.2007, 18:02
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Malatya: Aksu ve uzaydaki cinayetler

20 Nisan 2007 - Yalçın DOĞAN


Aksu ve uzaydaki cinayetler


HER cinayet, her saldırı, toplumu her geren olaydan sonra, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu kürsüye çıkıyor, aynı anlama gelen ve hiçbiri hiçbir anlam ifade etmeyen beylik sözlerle durumu idare ediyor.

İlginç olan, yüzündeki ifade, öyle değil elbette, sanki gülüyor gibi.

Malatya’daki vahşet sonrasında TV’deki açıklaması, yine sade suya tirit, "yanlarına kalmayacak, bunlarla bir yere varamazlar". Yoo, varıyorlar, artık insanların boğazını keserek, varıyorlar.

KARNESİ ÇOK ZAYIF

İçişleri Bakanı olarak Aksu’nun karnesi kırık notlarla dolu.

Üç parti değiştiriyor, ama nedense hep el üstünde, hazret hep değişmez İçişleri Bakanı.

ANAP dönemindeki bakanlığında, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Hiram Abbas, Bahriye Üçok, emekli generaller Hulusi Sayın, Memduh Ünlütürk, İsmail Selen, Temel Cingöz gibi Türkiye’yi sarsan cinayetler.

Anlı şanlı insanlar ölüyor, cinayetlerdeki sır perdesi ya aralanıyor ya tozlu raflara kalkıyor.

AKP döneminde 2002’den bu yana, Necip Hablemitoğlu, Danıştay’da Mustafa Yücel Özbilgin, HSBC ve Sinagog saldırıları, Rahip Santoro, Hrant Dink ve son Malatya cinayetleri.

Bunun yanında yüzlerce cinayet, onbinlerce kapkaç, adi suçlarla yaşayan bir ülke. Şiddetin kol gezdiği ve önlenemediği bir ülke. Etnik terör cabası.

Aksu’nun hangi fazileti, ona o koltukta hálá oturma gücü veriyor? Bir bakanın istifa etmesi için, daha hangi neden aranıyor? Bir bakan, ne zaman istifa eder, bilen var mı?

ŞİDDET TOPLUMU

Cinayeti işleyenler bir yurtta kalıyor. Bilmek için kahin olmaya gerek yok, o vahşetin planı acaba sadece o üç-dört kişi arasında mı kalıyor?

Vahşeti önlemek için, polis istihbarat nerede? Yurt o kadar mı başıboş?

Birileri o çocukların kafasını vahşetle yıkarken, polis nerede? Nasıl bir kişisel bozukluk ki, hemen vahşete ayarlı hale geliyor bu insanlar? Nerede, nasıl yetiştiriliyor bunlar? Kimler yetiştiriyor? Nerede bunların izahı? Kişisel ve toplumsal analiz nerede? Nerede bunların köküne inmek?

Sadece bir vahşetten ötekine gidinceye kadar, önce genel bir tepki, hiç bir anlam ifade etmeyen sözler, ve geriye kalan şiddet toplumu, tam saatli bomba.

Sanki sonu gelmez bu cinayetler, bu vahşet zinciri uzayda bir yerlerde yaşanıyor, Aksu orada oturmaya devam ediyor.

Türkiye’yi yönettikleri zannedenler, "Türkiye’de neler oluyor, neden oluyor" diye, araştırma zahmetine hiç mi katlanmıyor?

AKP’de herkes kendi siperinde

CUMHURBAŞKANLIĞI seçiminde AKP’nin kendi içinde en belirleyeci toplantısı önceki gün. Partinin Merkez Karar ve Yürütme Kurulu toplanıyor.

Tayyip Erdoğan’a destek verererek, "yukarı çıkın" diyenler ile "hayır çıkmayın" diyenler. Bu toplantıdan sonra, başta AKP’liler, herkesin kafası karışıyor. Haftalardır, hatta aylardır, "mutlaka çıkacak", diyen AKP’liler bile, şimdi kararsız. Hatta, Abdullah Gül diyenlerin sayısı şimdi artıyor.

Bunun ötesinde, AKP içindeki hesaplar çoktan başlamış bile. Kimin Çankaya’ya çıkacağına paralel olarak, sıkı partililer, şimdi kendi siperlerine çekilmiş durumda.

"Çıkmayın" diyenlerin önemli bölümü, başka gerekçeler ileri sürseler bile, Erdoğan’la birlikte parti içindeki konumlarını sürdürmek isteyenler.

Buna karşılık, "çıkın" diyenlerin önemli bölümü, Gül taraftarları. Erdoğan yukarı çıkarsa, Gül ile birlikte, parti içindeki konumlarının güçleneceğine inananlar.

Cumhurbaşkanlığı, AKP’de şimdiden çatlak yaratıyor.

<a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366057.asp?yazarid=91&gid=61
" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366057.asp?yazarid=91&gid=61
</a>
  #2688  
Alt 21.04.2007, 18:05
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Malatya: Çocuklara öldürmeyi öğretmek

Mehmet Y. YILMAZ- 20 Nisan 2007


Çocuklara öldürmeyi öğretmek


SOSYAL bilimlerde, fen bilimlerinde olduğu gibi bir laboratuvar çalışması yapabilme olanakları yok.

Bu nedenle sosyal bilimler teorilerinin doğruluğunun sınanması anketler ya da uzun süreli gözlemlerle mümkün olabiliyor.

Bu açıdan Denizli’de "kutlu doğum haftası" nedeniyle oynanan piyes ilginç bir başlangıç noktası oluşturabilir.

Dün de yazmıştım, bu piyeste, ilköğretim öğrencileri, kötülüğü temsil eden dört başlı bir ejderhayı tekbir getirerek ve dualar ederek öldürüyorlardı.

Kötülükle mücadele etmenin gerekliliğini ve yöntemlerini çocuklarımıza öğretebileceğimiz onlarca değişik yol bulabiliriz.

Ama herhalde bulmamız gereken en son yol da kötülüklere karşı, öldürme yöntemini kullanmak olurdu. Üstelik öldürme eylemi ile asla bağdaşmayan kutsal sözler de söyleterek!

Şunu çok merak ediyorum: Bu tür tiyatro oyunlarını oynayan, seyreden çocuklardan kaçı, aradan yıllar geçtikten sonra Malatya’daki gibi bir cinayetin faili ya da azmettiricisi olabilir?

Eğer o oyunu izleyenleri ve oynayanları ileriki yıllarda da izleme olanağımız olsaydı böyle bir örnek ile karşılaşabilir miydik?

Ellerini kollarını bağladıkları insanların boğazlarını bıçaklarla kesen o dört genç arasında, çocukluklarında böyle bir "eğitim" görenler var mıydı?

Ceplerinden çıkan káğıtlarda yazılı nota bakarsanız, dördü de bir "marifet" yaptıklarını zannediyorlar.

Bu gençlere, inançlarını ve düşüncelerini beğenmedikleri kişileri öldürmeyi kim, nasıl öğretti?

Eserinizden utanıp artık susun!

TÜRKİYE’de hayali tehlikeler yaratıp, bundan siyasi rant sağlamak isteyenlerin varlığı bir sır değil.

Yaratılan bu sahte öcülerin nasıl cinayetlere neden olduğu da!

Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetleri ve Malatya Katliamı bu tutumun yol açtığı eylemlerdir.

Misyonerlik faaliyetlerini, olduğundan büyük gösteren, ülkenin en eski siyasetçilerinden biriydi. Adını yazmıyorum, çünkü o bu işte yalnız değildi. Soldan, sağdan aynı koroya katılmakta tereddüt etmeyen o kadar çok insan vardı ki.

O siyasetçi bu iddialarını dile getirdiğinde bu köşede sormuştum: Türkiye’yi tehlikeye düşürdüğünü iddia ettiğiniz misyonerlik faaliyetlerinin sonucu nedir? Bugüne kadar kaç Müslüman, bu faaliyetler nedeniyle dinden döndü?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir açıklamasını da hatırlatmıştım.

Türkiye’de, Müslümanlığı seçen Hıristiyan sayısı, Hıristiyanlığı seçen Müslüman sayısından kat be kat fazlaydı.

Nitekim Malatya’daki "misyonerlik faaliyetinin sonucunu" dün öğrendik. Kilisenin cemaati 25 kişiden ibaretti.

Gerçek böylece bütün çıplaklığı ile ortadayken koro susmadı.

Pontus hayalinden, Bizans’ı hortlatma çabalarından, dinin elden gitmekte olduğu feryatlarından söz edenlerin yaktığı ateş, sonunda Malatya’ya düştü.

Eserlerinden utanıp artık sussunlar.

Bunu Malatya’ya yapmaya hakkınız yoktu

GEÇTİĞİMİZ yıl "marka konferansı" nedeniyle Malatya’ya gitmiştim.

Kentlerini ve ülkelerini seven insanların, Malatya’ya artık dar gelen kabuğu kırmak için nasıl çabaladıklarını gözlerimle görme fırsatını bulmuştum.

Malatya’nın en önemli ekonomik değeri olan kayısının, bu kentin bir dünya markası olması için nasıl fırsatlar yarattığından söz edildiğini hatırlıyorum.

Dün yabancı ajanslardan geçen ve bazı yabancı gazeteler ile televizyonlara da yansıyan bir cümleyi okuyunca aklıma o çalışkan insanlar geldi.

O cümle şöyleydi: Papa’yı vuran Mehmet Ali Ağca’nın doğum yeri Malatya’da aşırı dinciler üç Hıristiyan’ı boğazlarını keserek öldürdüler!

Beyinleri aptalca fikirlerle doldurulmuş canilerin Malatya’ya yaptığı buydu işte.

"Malatya" denince artık yurtdışında kimsenin aklına o şahane kayısı gelmeyecek.

Bunu Malatya’ya yapmaya hakkınız var mıydı?

<a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366759.asp?yazarid=148&gid=61
" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366759.asp?yazarid=148&gid=61
</a>
  #2689  
Alt 21.04.2007, 18:10
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Müslümanım ve buna isyan ediyorum...

Ertuğrul ÖZKÖK - 20 Nisan 2007


O arkadaşlara yalvarıyorum


ÜRDÜN Kralı Hüseyin’in cenaze törenini izlerken bir şey dikkatimi çekmişti.

Camilerden gelen ezan seslerine kiliselerin çan sesleri karışıyordu.

Kimse bu sesi yadırgamıyordu.

Dün bunları düşünürken, bir arkadaşımız şunu anlattı:

Hürriyet Pazar için, "İstanbul’un sevilen yabancı öğretmenleri" başlıklı bir yazı hazırlıyormuş.

Dün, yabancı bir öğretmenle randevusu varmış.

Öğretmen, randevuyu iptal etmiş. "Malatya olayından sonra korkuyorum" demiş.

Evet, o vahşilerin ülkemizde yarattığı dehşet iklimi işte budur.

* * *

Ülkemizde "misyonerlik paranoyasını" Milli Güvenlik Kurulu’na kadar getiren herkese şu rakamı sunmak istiyorum:

Son 88 yılda Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının resmi sayısı sadece 2 bindir.

Son iki üç yılda bu sayı sadece 216’dır.

Evet resmi rakam budur.

Ya gayri resmisi? Zaten mesele burada.

Eğer sanıldığı kadar çok insan Hıristiyanlığa geçiyor ve bunu açıklamaya korkuyorsa, asıl problem buradadır.

Siz Almanya’da binlerce cami açacaksınız.

Hocalarınız serbestçe ibadetini yapabilecek.

İslami yayınlarınızı serbestçe satabileceksiniz.

Oralarda binlerce insan Müslümanlığa serbestçe geçebilecek ve ne bir saldırıya uğrayacak, ne boğazı kesilecek.

Sizse, en dindarınızdan en laikinize kadar "Din elden gidiyor" diye bağıracaksınız.

Farkında mısınız, "misyonerlik paranoyası" neredeyse üç beş mutabakat noktamızdan biri haline geldi.

Siyasetçilerimiz bu paranoyayı kaşımaktan hiç çekinmiyorlar.

Kendi kendime soruyorum.

Bu, gerçek bir korku mudur? Yoksa en adisinden "Makyavelist" bir siyaset tarzı mı?

Göğsümüzü gere gere övünüyoruz.

Türk halkının yüzde 99.8’i Müslüman’dır diye.

Bu kadar "kahir bir ekseriyet" nasıl bu kadar kompleksli bir "kahir ekalliyete" dönüşür.

Neden korkuyoruz?

İslam bu kadar mı kolay terk edilecek bir din?

Hıristiyanlık karşısında bu kadar mı korumasız, böylesine mi aciz?

Şöyle etrafınıza bakın.

Neredeyse Suudi Arabistan dışında bu kadar homojen din yapısına sahip başka hiçbir ülke yok.

Mısır’ın yüzde 25’ine yakını, Suriye’nin yüzde 20’sine yakını Hıristiyan.

Önümüze sık sık bir "azınlık korkusu" getiriliyor.

Beyler şunu bilelim:

Türkiye’nin dini bir azınlık sorunu neredeyse kalmadı.

Kala kala, 30 bin Yahudi’si, 30-40 bin Hıristiyan’ı kaldı.

Bu insanlara sahip çıkamayacak kadar mı vurdumduymazız?

Üç beş İncil satıldı diye bu korku niye?..

O kutsal kitabı, bizim dinimiz de tanımıyor mu, kabul etmiyor mu?

Zannediyor musunuz ki, son Hıristiyanlar da gidince o vahşiler susacak, tekrar kana susamayacak?

Hiç merak etmeyin.

Bu defa, az dindarından başlayarak kafa kesmeye devam edecek.

* * *

Dini hassasiyeti olan gazetelerde çalışan arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum.

Ne olur, rica ediyorum, artık bu canilerin vahşetine bahaneler, hafifletici nedenler aramaktan vazgeçin.

"Muamma" gibi, "provokasyon" gibi paravanlarla işin üstünü örtmeye çalışmayın.

"Bu provokasyondan kim yarar sağladı" gibi komplocu sorulara sığınmayın.

Lütfen bugün yayınladığımız doktor ifadesini bir kere daha dikkatle okuyun.

Siz, bu vahşetin avukatı olabilir misiniz?

Bu katil sürüsünün ağzına İslam kelimesini almasına izin verebilir misiniz?

Ben bir Müslümanım ve artık buna isyan ediyorum...

<a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366709.asp?yazarid=10&gid=61
" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6366709.asp?yazarid=10&gid=61
</a>
  #2690  
Alt 21.04.2007, 18:24
Benutzerbild von henrymiller
henrymiller henrymiller ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Was denn nun? Halb voll, oder halb leer?

D. h.: wir, Du und ich und der vernünftige Rest, die sich des öfteren hier in diesen Foren aufhalten, gehören nicht zu den friedlichen Rest, die ihre (sonstigen)Aufgaben nachgehen?! Hm? :-))

Neugierigerweise würde mich aber diese seltsame Frage des users Punisher ( = Bestrafer, wenn meint er bloß, sich selbst bestrafen?, daß er sich hier aufhält?) ;-)
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu