Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #30561  
Alt 01.11.2006, 12:52
Benutzerbild von peren
peren peren ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Das aller wichtigste ist

...das die moslems alle den Koranbücher öffnen und es in ihrer eigenen sprache lesen und es verstehen! Es wird Zeit dass alle moslems sich an erster stelle hinsichtlich ihrer eigenen glauben weiterbilden. Es wird zeit genau zu determinieren woran man glaubt und woran nicht. Lies an erster stelle den Koran und versucht mit zu denken; was versucht es zu übermitteln, welcher hintergedanke steckte an den einzelnen ayets. Findet Ihr wirklich alles, was ihr bisher verteidigt habt in Koran? Und wenn ja welche ayets sind es? Versucht zusätzlich auch etwas zu der vorgeschichte zu erfahren. Von neutralen quellen; wer war mohammet, wie ist der Koran gesandt worden. In welcher Form wurde der Koran gesandt und wie kam der heutige, aktuelle Fassung zur stande.
Denn die Deutungen taugen ja nichts. Und was ihr von den Hocas in den moscheen übermittelt bekommt, stimmt ja in den meisten fällen auch nicht. Also ist es Zeit, die Sache in den eigenen Hand zu nehmen (was den moslems doch auch von Mohammet befohlen wird; bildet euch!)
Man versucht mit Mitteln der Religion geschäfte zu machen, politik zu machen. Die einzigen, die diesen mißbrauch verhindern können, sind wieder die moslems selbst. Der Weg geht nur durch Bildung; kennenlernen des eigenen Religions.
Wenn ihr in den schulen, behörden, freundeskreis, etc. über eure religion angesprochen werdet hinsichtlich kopftuch, die stelle der Frau in Islam, etc dann solltet ihr auch eine sachliche Antwort geben können am besten gestützt durch richtlinien (ayets) in Koran.
Das ist m. E. der Baustein eine einfache Lösung womit mann beginnen kann.
Dass die Lösung des Problems noch kompliziert ist sind wir uns bewusst. Aber mann sollte doch irgendwo anfangen.

In dem Sinne

Viele Grüße

Peren
  #30562  
Alt 01.11.2006, 13:40
Benutzerbild von o2cando
o2cando o2cando ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard besser hätte ich es nich machen können..

danke für deine sachliche und fachliche unterstützung.
  #30563  
Alt 01.11.2006, 23:23
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Kader elinde olmayan olaylar sayesinde

olusur ve hayatina yön verir... yani kendinin disindaki olaylar...

Mesela TR yunanistanla savas yapar ve senin malin mülkün üzerine bir bomba düser ve bir anda malin mülkün kaybolur...
Iste bu olaya kadar denir... cünkü senin elinde yapabilecegin hic bir sey yok...

Umarim anlatabildim...
  #30564  
Alt 01.11.2006, 23:29
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ne ne so einfach kannst du dich nicht

rausreden... zumal wir es sind die diese Leute wählen und denen Macht verleihen...

ALSO FOLGLICH IST POLITIK EIN TEIL UNSERES LEBENS... UND ES SOLL UND MUSS UNS INTERESSIEREN...

Religion ist sowas wie OPIUM fürs VOLK.... oder auch die Demokratie ist OPIUM fürs VOLK... und auch andere SICHTWEISEN...

Viel mehr versucht man durch Politische Grupierungen die eigene Sichtweise mit gleichgesinnten durchzusetzen...

Deshalb ist alles Relativ... weder der Islam noch die Demokratie sollte 24 Stunden am Tag die Geister der Menschen bewegen....

Wie sillst du den Islam RICHTIG ausleben... WOBEI EINFACH ALLES AUSLEGUNGSSACHE IST...


Kannst du den wircklich behaupten oder gar sagen, das der Islam so oder so ist... ich glaub kaumm... es ist und wird nur eine Sichtweise sein.... solange es gutes bringt, ist es für die Menschen interessant... ansonsten nicht...

Aber weil die Menschen die Religion Missbrauchen... viel mehr die Führungspersonen.... ist deswegen Religion aus der Welt der Politik verbannt.... und ist heut zu Tage nur noch eine Errinnerung
  #30565  
Alt 02.11.2006, 16:59
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Merhaba Enis!

Sanıyorum soruyu soran Kaderin ne olduğunu sormuyor.

Kederi diye bir tarikat varsa ondan bahsediyor.

Yada Kadir cilik diye bir şeyden.

Yarım yamalak soru sorulunca ve hiç bir girişimde bulunmayınca soran, tuhaflaşıyor hem cevaplar, hem varsayımlar.

Verdiğin kader ile örnek bir kader değildir Enis!

İnsanların insani yapısı tüm savaşları engelleyip yer yüzünden yok edebilecek çaptadır.

O verdiğin örnek bir alın yazısı durumu değil, insanların yarattığı bir dengesizliktir.

Kader yada alın yazısı, yada Karma denilen konum belki tüm dinlerde bulunmakta.

Ama farklı, faklı açıklamalar var. Karma olayı bu dünyaya gelmeden önce burada yapacaklarının tüm detaylarını diğer tarafta üstat Ruhlar ile yaratıp ona sadık kalarak yaşayabilme ve görevlerini yerine getirme ve tüm bunlardan öğrendiklerin ile ruhsal konumunu geliştirebilmedir.

Her neyse her kes mutlaka bir gün bulacaktır neden bu dünyada bulunduğunu.

Selamlar...
  #30566  
Alt 02.11.2006, 17:19
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Belki bir yararı olur.

Tarikat deyimi, yol anlamına gelen Arapça tarik sözcüğünden türetilmiştir: Tasavvuf terminolojisinde tanrıya
kavuşma yolu olarak tanımlanır. İslam dini açısından tanrılık bilgiyi elde etmenin tek yol"u Kuran ve hadis"lerdir,
eş deyişle Tarikat-ı Muhammediyye (Peygamber Muhammed"in yolu)"dir, başkaca hiçbir yorum gerekmez. Ne var
ki tasavvufçular bu düşünceye katılmazlar, onlara göre dinin açık (Ar. zahir) anlamları bilgisizler içindir (ki bu
bilgisizler o çağın Arap dünyasında yüzde doksan dokuzdur) ve bilgili ya da bilgiye yetenekli kişiler için gizli (Ar.
zatın) anlamları vardır ki ancak büyük çapta bilgililerin yorumlarıyla açığa çıkarılabilir. Yorum kapıları bu
gerekçeyle açılınca, çeşitli bilgilere göre çeşitli yorumların meydana gelmesi ve bu yüzden çeşitli tarikat"ların
oluşması doğaldır: Şeriat"dan hakikat"a marifet"le geçilmektedir. Çeşitli ustalar çeşitli marifet"ler
gösterdiklerinden tutulacak yol"lar da doğal olarak çoğalmıştır. Dinler, insan mutluluğunu sağlamak amacıyla,
anlaşmazlıkları giderecek; kötülükleri önleyecek, ölüm korkusunu yenecek sözler getirdiler. Bu sözlerin açık
anlamları vardı. Ama insan aklı geliştikçe, bu açık anlamlar, mutluluğu sağlamaya yetmediler. Bu sözlerin açık
anlamlarının ardında, gizlenmiş anlamları yok muydu?.. Var olan, gelişen insan aklıydı. Açık anlamların yetmezliği
vardı. Kalıpları parçalama tutkusu vardı. Özgür düşünceye susayış vardı. Mutluluğu elde etme çabası vardı. Bu
güzelim dünyada gereği gibi yaşamak bilinci vardı.
Yeni anlamlar yaratılması gerekiyordu. Açık (zahiri) anlamlardan gizli (batıni) anlamlar var edildi. Zahirilik
yetmeyince, Batıniliğe gidilecekti elbet. Kestane, dalında duruyordu. Meyveyi elde edebilmek için meyveyi
gizleyen zarı soymak gerekirdi. Amaç, kestaneyi yiyebilmekti. Kestane bu güzelim dünyada, dalında bırakılamazdı.
Oysa, yeşil kabuğu parçalamak sanıldığı kadar kolay bir iş değildi. Yeşil kabuğu parçalamaya kalkışanları
asıyorlar, derilerini yüzüyorlar, öldürüyorlardı. Gizliliği araştıranlar, gizlenmeliydiler. Mansur gibi asılmak, Nesimi
gibi derisi yüzülmek düpedüz budalalıktı. Anlaşılır"a varabilmek için anlaşılmaz olmaktan başka çıkar bir yol
yoktu. Açık seçiğin yerini, bu açık seçikliği gizlemek amacıyla semboller aldı.
İslam düşüncesinde mezhepler bu zorunluktan doğdular. Ortodoks Müslümanlığın karşısına, Martin Lutherden
sekiz yüzyıl önce, Protestan Müslümanlık çıkıyordu. Yunanca"da akıl anlamına gelen logos, Araplaşarak kelam
olmuştu, Yunancada bilgi anlamına gelen sophos da tasavvuf. Felsefe, İslam statüsüne Ebu Hanife"yle (699-767)
girdi. Türk soyundan gelen bu İslam imamı, logos"u da, sophos"u da gereği gibi kullanıyordu. İslamlık, birinci
yüzyılını henüz bitirmişti. Ebu Hanife, akla uygun olmayan hiçbir kuralın uygulanamayacağını söylüyordu.
Tutulacak yolu nakil değil, akıl gösterecekti. Şu din büyüğü böyle dedi; bu din büyüğü böyle yaptı diye akla uygun
olmayan kurallara boyun eğmek gerekmezdi. Akla uygunluğu da, tartışmalar sonucunda, çoğunluğun oyu
belirtecekti.
Akılcılık yolu, Cebriye"yi, Kaderiye"yi, Mutezile"yi doğurdu. Soru şuydu: Yaptıklarımı ben mi yapıyorum, Tanrı
mı yaptırıyor?.. Cebriye" ye göre, yaptıklarımızı biz yapıyorduk, Kaderiye"ye göre Tanrı yaptırıyordu. Cebriyeciler
soruyorlardı: Öyleyse neden biz sorumlu olalım?.. Mutezile de Cebriye"yle birleşerek şöyle diyordu: İman
kitaptaysa akıl da insandadır. Kader diye bir şey yoktur. Tanrı benim işime karışmaz, ne ceza verir ne armağan.
Kitap da Tanrı sözü değil, kul sözüdür. Viii"nci yüzyılda Vasıl bin Ata ( ? -748) ve onu izleyenlerin meydana
getirdiği Mutezile (Fr. Motazalites) akımı, İslam felsefesinde usçuluğu ve usaaykırı bulunan dinsel inançlara karşı
çıkmayı gerçekleştirmiştir. Ünlü gizemci Hasan Basri"nin öğrencisi olan Vasıl bin Ata, büyük suçlu (Ar. Mürtekibi
kebir) konusunda öğretmeniyle anlaşamayarak ondan ayrılmış ve bundan ötürü onun ve izleyicilerinin öğretisine
Arapça ayrılma anlamındaki itizal sözcüğünden türetilen ehli sünnetten ayrılanlar anlamında mutezile denmiştir. Bu
davranış, İslam dünyasında, dogmatik çelişkilere karşı insan usunun ilk şahlanışıdır. Vasıl bin Ata"nın başkaldırdığı
sorun şuydu: Mademki ceza ölümden sonra verilecek, demek ki cezayı ruh çekecektir. Mademki ruh ölümsüzdür,
öyleyse nasıl yanıp kül olacak? Mutezileciliğin temel fesefesi bu çok haklı sorudan türemiştir. Cahiz ( ? - 868),
Muammer ibni Abbad, Ebül Hüseyin Basri, El Nusaybini, Hişam vb. gibi düşünürler yetiştiren mutezile akımı Basra
mutezilesi (Ar. Mutezilei Basriyye, Fr. Ecole dissideute de Bassora) adıyla anılır. Başlıca sorunları kader, ceza,
tanrının nitelikleri konularıdır. Mutezileciler kaderi yadsırlar, onlara göre kul kendi eylemlerinin yaratıcısıdır.
Böyle olmasaydı, tanrıca belirlenen eylemlerinden sorumlu olamazdı. Eğer kader varsa ve insana bütün eylemlerini
tanrı yaptırıyorsa neden kendi yaptırdığını gene kendisi cezalandırıyor? Mutezileciler bir bakıma, aklın almadığını
aklın aldığına indirgeyerek İslam dinini güçlendirmeye alışmışlardır. Bu açıdan İslam felsefesinde akılcılar
anlamında Arapça Akliyyun adıyla da anılırlar. Cennet, cehennem, vahiy vb. gibi Kuran"da bulunan bütün usdışı
tasarımları da yadsımışlardır. Özellikle Cahiz, bilginin ilk koşulu şüphedir, diyecek kadar ileri gitmiş ve
bilimseleşmiştir. İslam felsefesinin ilk Kelamcılar"ı da mutezilecilerdir. İslam felsefesinde insan usunun
yadırgamayacağı bütün tezler mutezilecilerce ilerisürülmüştür. Bu açıdan da mutezileciler, İslam felsefesinde özgür
felsefeyi gerçekleştiren ilk ve tek felsefe akımıdır. Mutezileciler, tanrının nitelikletini de yadsırlar ve tanrının zat
(öz)"ını sıfat (nitelik)"ından ayırırlar. Onlara göre tanrıya insansal nitelikler yakıştırmak; onu öc alıcı, cezalandırıcı,
armağan verici saymak tanrılık düşünceye aykırıdır. Kuran da tanrı kelam (söz)ı değil kul kelamıdır ve mahluk
(sonradan meydana getirilmiş)"tur. Mucize (tansık) diye bir şey yoktur, evrende usdışı hiçbir olgu gerçekleşemez.
Sünnilerce sapkınlık sayılan Mutezile düşünceleri beş ilkede toplanabilir: 1- İnsan, eylemini kendisi yaratır.
Özgürdür ve kadere bağlı değildir. Böyle olmasaydı kendi eyleminden sorumlu olmaması gerekirdi. Tanrıca
cezalandırılması da onun kendi eylemini kendisinin yarattığına en büyük kanıttır. Yoksa tanrılık ceza, tanrılık
tüzeye (adalete) aykırı olurdu. Bu düşünceden ötürü Mutezile"ye Ashap al- Adl (Adaletçiler) da denir. Oysa kaza ve
kader"e inanmak İslamlığın baş koşullarından biridir. Mutecileciler bu düşünceleriyle açıkça Kuran"a karşı
çıkmaktadırlar. Kader inancını yadsımaları nedeniyle onlara Kaderiyye de denmiştir. 2- Tanrının kendisinden
ayrı nitelikleri yoktur. Nitelik (sıfat) öz (zat)"den ayrı ve bağımsızdır, bundan ötürüdür ki, tanrının özünde ya da
özüne eklenen nitelikler kabul etmek birçok tanrıların varlığını kabul etmek demektir. Tanrı niteliklerini
yadsıdıklarından ve tanrıyı böylesine bir birlikte tasarladıklarından ötürü Mutezile"ye Ehl-i Tevhid (Birlikçiler) de
denir. Mutezileciler bu düşünceleriyle de açıkça Kuran"a karşı çıkmaktadırlar, çünkü bizzat tanrı sözlerine göre
nitelik ve öz birbirinin aynıdır ve tanrının nitelikleri vardır. Birbirine pek benzeyen her iki düşünce arasındaki
ayrılık şuradadır: Sünnet ehline göre tanrı bilgindir ve bilgisi vardır.
  #30567  
Alt 02.11.2006, 18:14
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Haklisin galiba öyle

cabuk cabuk yazilari okurken detaya dikkat etmedim.... neyse insanlik hali.. )

Fark ettigin icin tesekkür ederim... )
  #30568  
Alt 02.11.2006, 23:31
Benutzerbild von o2cando
o2cando o2cando ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ich behaupte nichts...

... aber auf deine Frage ob der Islam so oder so sei. Ich weiß nicht welcher Religion du angehörts aber Muslime verinnerlichen den Glauben daran das der Islam die letzte Religion sein wird die die welt sieht. Wenn man es genauer betrachtet ist es keine letzte religion sondern die erste. In dem sinne das alle Propheten die gleiche religion gepredigt haben aber die menschen sie unterteilt haben. Ansonsten weiß jeder muslim das er auch an die Bibel zu glauben hat usw..
Aber wieder zurück als letzte Religion hat Allah zweifelsohne sein gabe vervollständigt weil es ja bis zum jüngsten tage halten muss. Und auf deine anspielungen mit jeder leimt sich das zurecht. Das tust du doch auch in dem du sagst das es nicht deutlich sei und es somit unbrauchbar zu machen. Fakt ist der Koran selbst und wir wollen die sachen beim namen nennen. Allah sagt uns klar und Deutlich:
"Dies ist ein vollkommenes Buch; es ist kein Zweifel darin: eine Richtschnur für die Rechtschaffenen" (Bakara 2) "Ya Sin!
2. Beim Koran, dem weisen,
3. Du bist fürwahr ein Gesandter
4. Auf einem geraden Weg.
5. (Dies ist) eine Offenbarung des Allmächtigen, des Barmherzigen..." (Yasin 1-5)
"1. Alif Lám Mím.
2. Allah - es gibt keinen Gott außer Ihm, dem Lebendigen, dem aus Sich Selbst Seienden und Allerhaltenden.
3. Er hat herabgesandt zu dir das Buch mit der Wahrheit, bestätigend das, was ihm vorausging; und vordem sandte Er herab die Thora und das Evangelium als eine Richtschnur für die Menschen; und Er hat herabgesandt das Entscheidende." (Al Imran 1-3)
So und das sind nur einige die mir prompt einfielen. Und gewiss bei Rahman und Rahim Allah, hat er sein werk vollendet mit diesem einen Buch.

Nur ein kleiner tip an alle neugier leser. Falls ihr wirklich gottes wort vernehmt in dem ihr den Koran lest, so sollte euch damit klar sein das ihr darauf zur rechenschaft gezogen werdet. Denn wenn man sich davon abwendet nachdem einem das zuteil wurde... Allah möge euch gnädig sein

Esselam
  #30569  
Alt 03.11.2006, 09:27
Benutzerbild von darya
darya darya ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Was genau...

...ist am Islam die Wurzel der Türken? Eure Wurzeln fangen schon weit vorher an. Warum vergesst Ihr immer Eure wunderbare Nomadenkultur? Türkische Stämme, in denen die Frauen genauso angesehen waren wie Männer? Eure alte Schrift? Nicht der Islam ist Eure Wurzel, Eure Wurzeln liegen etwas weiter vorher.

Macht Euch einfach DAS mal bewusst.


Cheers,
Darya
  #30570  
Alt 03.11.2006, 16:07
Benutzerbild von wobik
wobik wobik ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard Es wird immer wieder

etwas wesentliches ausser Acht gelassen:
Es gibt einen wahren Gott!
Dieser hat laut Bibel ein bestimmtes Vorhaben mit dieser Welt und den Menschen.
Wie die Bibel sagt,ist er voller Liebe und Langmut und Geduld.
Aber er denkt nicht daran, sich von seinen Geschöpfen weder im Himmel noch auf der Erde sein Vorhaben und seine Absichten stören zu lassen.
Ob da jemand daran glaubt oder nicht:Welche Rolle spielt das?
Für Gott keine, seine Absicht ist unabänderlich und kann höchstens dazu führen, das man für sich selber die falschen Konsequenzen zieht!
Ich kann da nur Raten,das jeder sich genau informiert. Jesus sagte,an Ihren Früchten werdet Ihr sie erkennen.
Er sagte auch:Wer zum Schwert greift,wird durch das Schwert umkommen. Und Gott sagte,in meinem Gleichnis seid Ihr gebildet.
Gut,wo finde ich die Liebe und Langmut Gottes in den Religionen und unter Menschen?
Welche Religionsanhänger haben noch nie in Ihrer Geschichte gegeneinander oder andere zur Waffe gegriffen?
Mohamed selber war mit Blut besudelt,wie ja im Koran selber steht(Ausrottung der Juden in Medina?(bin jetzt nicht sicher) Oder seine buchstäblichen Kämpfe mit dem Schwert,von seinen Nachfolgern nicht zu Reden...
Natürlich trifft das genauso auf Christenheit,Buddisten und Hindus und andere Religionsanhänger zu...
Jesus sagte:Breit ist der Weg,geräumig und bequehm,der in die Vernichtung führt.Fast alle wandeln darauf..
Aber eingengt,dornig und voller Hindernisse ist der Weg,der zum Leben führt.Und nur sehr wenige sind es,die darauf wandeln...
Wer will,kann von mir die entsprechenden Stellen in der Bibel genannt bekommen,sofern Interesse besteht..
Fazit: Man darf Gott und die Religionen nicht gleichsetzen...
Schließlich bettelten im 1.und2. Weltkrieg sowohl Franzosen,Deutsche Italiener usw. als Katholiken um den Sieg von Gott
Welchem Katholiken sollte er denn den Sieg schenken??? Ist Gott Parteisch? Niemals,sagte schon Jesus Christus.
lg
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu