Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #32491  
Alt 04.04.2007, 16:04
Benutzerbild von flatfox
flatfox flatfox ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1
Standard askerlik - din...

YEHOVA’NIN ŞAHİTLERİ
HALKLA İLİŞKİLER BÜROSU

<a href="redirect.jsp?url=http://jw-media.org/newsroom/index.htm?content=/region/europe/turkey/turkish/releases/religious_freedom/tur_tk070315.htm

Hemen" target="_blank">http://jw-media.org/newsroom/index.htm?content=/region/europe/turkey/turkish/releases/religious_freedom/tur_tk070315.htm

Hemen</a> Yayımlanmak Üzere
15 Mart 2007
(English)
Yazıcı uyumlu dosyaYazdırılabilir dosya

Türkiye’nin din özgürlüğü konusundaki tavrı ne olacak?
Feti Demirtaş

Feti Demirtaş 25 yaşında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Feti son iki yıl içinde dokuz kez cezaevine girdi. Neden? Feti’nin Mukaddes Kitap bilgisiyle eğittiği vicdanı orduya katılmasına izin vermiyor. O kararlılığını şöyle açıklıyor: “Ben samimi bir vicdani retçiyim ve bu tavrım ‘artık cengi öğrenmeyecekler’ diyen İşaya 2:4 ayetine dayanmaktadır.”

Bir Yehova’nın Şahidi (Hıristiyan) olan Feti eğer mevcut yasal bir düzenleme olsaydı tam anlamıyla sivil sayılabilecek alternatif bir hizmet sunmayı vicdanen kabul edeceğini bildirdi. Kendisi bu kesin görüşünü ilgili mercilere defalarca açıkça ve saygılı biçimde ifade etti. Ancak Türkiye askerlik hizmetine yönelik vicdani ret kavramını kabul etmiyor ve şu anda da alternatif hizmetle ilgili bir yasal düzenleme mevcut değil. Vicdani retçi olarak askerlik hizmetinden muaf tutulmak için yapılan başvurular hemen reddediliyor. Bunun nedenini, askeri mahkemeler kararlarında Feti’ye şöyle ifade ettiler: “Türkiye, Avrupa Konseyi’nde Azerbaycan ve Belarus’la birlikte vicdani reddi tanımayan üç ülkeden biridir.”

Feti hakaretlere, tokatlara, başına ve vücuduna vurulan tekmelere, ciddi tehditlere, psikolojik testlere ve tekrar tekrar tutuklanıp cezaevine konulmaya maruz kaldı. Bir yüzbaşı Feti’ye şöyle dedi: “Benim birliğe düşme. Düşersen seni süründüreceğim. Bak ben sana nasıl yaptıracağım askerliği göreceksin.” Başka bir yüzbaşı ise “Eğer askerlik yapmak istemiyorsan Türkiye’yi terk et” dedi.
Yunus Erçep

Feti şu anda bu meseleyle karşı karşıya bulunan Yehova’nın Şahidi 14 gençten birisidir. Bir diğeri, Yunus Erçep, ardı arkası kesilmeyen davalara ve cezalara maruz kalıyor. Yunus, 10 yıl süren bu sıkıntılı süreç boyunca sözlü ve fiziksel tacize maruz kaldı, “dinsel paranoya” teşhisiyle 11 gün psikiyatri kliniğinde yatırıldı, para cezalarına çarptırıldı ve 5 ay cezaevinde kaldı. Yunus bugüne kadar 24 kez askerlik hizmetine çağrıldı ve 21 kez hakkında dava açıldı.

Hem Feti hem de Yunus için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) iki ayrı başvuru yapıldı. Bu kişiler AİHM’ne herhangi bir politik beyanatta bulunmak amacıyla başvurmuyorlar. Sadece yurt içinde başvurdukları bütün hukuksal yollar sonuçsuz kaldığı ve kendilerine yapılan bu muamelenin düşünce, vicdan ve din özgürlüklerini ihlal ettiği inancıyla bu girişimde bulunuyorlar.

Yehova’nın Şahitlerinin Türkiye’deki geçmişi 1931 yılına kadar uzanıyor. Bugün Yehova’nın Şahidi olan ya da ibadetlerine katılan 3000 civarında kişi bulunuyor. Her ne kadar yasal bir kurum olarak resmen kabul edilmedilerse de yetkililerle aralarındaki yazışmalar ve lehlerine sonuçlanan çeşitli mahkeme kararları sonucunda fiili anlamda bir din olarak tanınmışlardır. Yehova’nın Şahitlerinin Türkiye’de resmen tanınmak için bir süre önce yaptığı girişimler yerel mahkemeler tarafından onaylandı. Bununla birlikte, yetkili merciler bu kararı temyiz etti ve şu anda konuyla ilgili dava halen Yargıtay’da bekliyor.

Türkiye bu aşamada artık bir karar vermelidir. Acaba Türkiye genel olarak kabul görmüş hangi hakları koruyacak? Vatandaşları ülkelerinden neler bekleyecek?

İletişim:
Türkiye: Ercüment Kadim, telefon: (90533) 630 02 12
Belçika: Luca Toffoli, telefon: +32 (0) 475 58 10 36 veya +32 (0)2 782 00 15
ABD: James Andrik, telefon: (845) 306 07 11
  #32492  
Alt 10.04.2007, 02:05
Benutzerbild von darwinist
darwinist darwinist ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Lord ipsilot of bok! :)

<a href="redirect.jsp?url=http://www.youtube.com/watch?v=cQ9sJVJMiYM" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=cQ9sJVJMiYM</a>
  #32493  
Alt 10.04.2007, 09:54
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Din nedir?

Din; "İnsan ruhuyla varlığın esası arasındaki bağı irdeleyen kurumdur". Yasar Nuri Öztürk

Peki sizce din nedir?
Hayatimizda dinin önemi nedir?
  #32494  
Alt 10.04.2007, 22:58
Benutzerbild von 1insanol
1insanol 1insanol ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 390
Standard Ne yani sadece Ruhlami:-))

Din ilk insan ve ilk Peygamber`le baslamis, son peygamber`le kemale ermis ilahi kanunlardir...Gönül rizasiyla bu kanunlari kabul edenlere Müslüman yasayanlarada Mümin denir…

Islam :
Allah kanunundan ibaret olan, ve bütün Peygamberler tarafindan anlatilan bu dinin ismi ve ünvani ,,Islam`dir ;..Bütün Peygamberler ve onlara gercekten inanmis olanlarda müslümandir ; Hz Adem Müslümandir,Hz Muhammede varana kadar gelen bütün peygamberler ve ümmetleride Müslümandir..
Her nekadar sonradan bazi ünvan ve isimler kullanilmissada, bu gercegi degistirmez..Böyle olmasi Rabbimizin yarattiklari arasinda ayirim yapmadiginin bir delilidir….
Demek oluyorki; tarih boyunca uydurulmus veya saptirilmis dinlerin, söylemleri lakap olarak kullandiklarina degil, yaratanin buyruklarina tipa tip uyan gercekleri kabul etmeliyiz..
Din insan oglunun ebedi refahini ilke edindigi icin, gercek din mensuplari yanlis din ve yoldan sapmislari rafaha davet etmelidirler…Hic bir art niyet, hic bir dünyevi menfaat gütmeden, sadece ve sadece tüm kainatin yaraticisinin isikli yoluna cagirmak gerekir…Hakikatleri saptiran gecmis ümmetler ve günümüz insanlari hakkinda Kur`an $öyle der :.


,,Allah`In indinde makbul ve muteber olan din, Isalm`dir..Bunda $üphe yoktur.Ancak kendilerine kitap verilenler,kendilerine ilim geldikten sonra, aralarindaki ihtiras ve cekememezlik yüzünden ayriliga düstüler.Allah`in ayetlerini kim inkar ederse, $üphesiz ki, Allah, hesabi cok cabuk görendir « (K.K. Ali imran 19)

Bu ilahi buyruklar Peygamber gönderilmis bütün ümmetleri kast etmektedir..

Bundan dolayi insanimiz bir gercegi cok iyi bilmeli ve kavramalidirki ;

Yegane ilim sahibi, Allah`imizin kanunlari olan Din; insan oglunun maddi manevi dünyevi uhrevi, ferdi-ictimai ve ruhi olmak üzre bütün ihtiyaclarina cevap vermis, bütün problemlerine cözüm careleri göstermistir…Insanoglunun yaratilisina , hayatina , mantigina, hedef ve gayesine tipa tip uygundur ; akilla ve ilimle catisan tek tarafi gösterilemez, gösterilmesi mümkün degildir..

Sayet yukarda siraladigim degerlere uymayan bir tabloyla karsilasiyorsak, anlamaliyizki ,sadri Dinden sapilmistir,
  #32495  
Alt 10.04.2007, 23:08
Benutzerbild von flatfox
flatfox flatfox ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1
Standard wacht the true in action

<a href="redirect.jsp?url=http://www.youtube.com/watch?v=HNAQhb3ZIpc" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=HNAQhb3ZIpc</a>
  #32496  
Alt 12.04.2007, 09:49
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Varliga anlam veren ruh tur

Ruhe ile varligin bagiminin önemini aciklamak isterim:


Ruh,
çoğu felsefi ve dini düşünceye göre maddesel olmayan, elle tutulamayan, gözle görülemeyen fakat varlığına inanılan; ayrıca yaşayan her varlığın içinde ve temelinde olduğuna inanılan olgudur.

Ruh genel olarak sonsuz ve ölümsüz kabul edilir. Ruh düşüncesi veya inancı ölüm sonrası hayat veya ahiret inancıyla yakından ilgilidir. Fakat bu konuda düşünceler çok geniş olarak değişir hatta aynı dinde bile ölümden sonra ruha ne olacağı tartışma konusu olabilir. Dinlerin çoğunluğu ruhu madde dışı görür ancak bir bölüm de ruhun madde olduğunu savunur. Ruhun ağırlığını ölçmeye kalkan bilim adamları da vardır. Müslümanlar arasında "ruh" kavramı, tasavvuf ekollerinin etkisiyle, "nefs"in karşılığı bir olgu olarak algılanır olmuştur. Buna göre, "nefs/nefis" insanın şeytana açık olumsuz yanıdır ve onu kötülüklere/günahlara sürükler. Ruhu bu etkiler altında bulunan insanın kurtuluşa erebilmesi mümkün değildir, çünkü beden hapsine tutuklanmıştr. Bu tutuklanmadan kurtulup kurtuluşa ermesi, teknik deyimiyle "fenafillah/tanrıda yok olmak" ve böylece "bekabillah/tanrıyla kalıcılaşmak" için kesinlikle ruhun arındırılması gerekir. Bunun için de adına seyrüsluk denilen ve bir mürşidin yönlendirmesiyle/denetiminde gerçekleştirilen süreçte zikir ve riyazet yöntemlerine baş vurulur. Buysa, insan ruhunun küllî/tanrısal ruhtan ayrıldığı ve tekrar ona kavuşmakla huzur bulabileceği savı üzerine kurgulanmış "gelenek" diye anılan ve ucu ta animizme dek varan bir inanıştan kaynaklanan bir anlayıştır. Kızılderili, kelt ve benzeri topluluklar da dahil olmak üzere hemen tüm eski dinlerde görülen bu inanç, günümüzde belirgin bir biçimde Hinduizm"de olmak üzere gerek yahudi, gerek hıristiyan ve gerek islâm tasavvuf kolları arasında halen yaşamaktadır. İslâm"ın temel inançlarını belirlemiş olan Kur"an-ı Kerim"e göre ise, böyle bir ruh telakkisi yoktur. Nitekim, orada "sana "ruh"tan soruyorlar; de ki: o, Allah"ın emrindendir; onun hakkında size çok az şey bildirimiştir" denilerek, "ruh"un bir "şey/fenomen" değil, bir "iş", "yetki", "buyruk" olduğu vurgulanmıştır. Gerçekten de Kur"an-ı Kerim"de "ruh"un "isim" formunda kullanıldığı tek kavram "ruh-ul-kudus"tur. Bu da Cebrail adlı meleğe ait bir isim olarak anılmaktadır. "Ruh"un geçtiği bütün ayetlerde kelime/kavram hep "vahy/vahiy", emr/buyruk, söz ve bir yere kadar da yetki anlamlarını taşımaktadır.


Varlık,
felsefenin temel kavramlarından birisidir. Varolan, ya da varolduğu söylenen şey, varlık kavramının içeriğini oluşturur. İlk olarak Elea okulu"nun öncüsü Parmanides tarafından kullanıldığı sanılmatadır. Farklı felsefe okullarında ya da akımlarında farklı anlam katmanların ele alınmakta ve tanımlanmaktadır. Öznel ve nesnel varlık tanımları sözkonusudur ve bu varlık kavramı özellikle varlık teorisinde (ontoloji de) temel bir rol oynar. Varolanın varoluşu durumu, ancak varolan şeylerle varlık arasında bir ayrım sözkonusudur. Varlık varolanların her birinde mevcut olan niteliktir bir anlamda. Aristotales varlığı varolanların içerisindeki özdeş olan nitelikler olarak belirtir. Bütün olanların genel kavramı. Gerçek varlık ve düşünsel varlık olarak iki ayrı şekilde belirtilir. Gerçek varlık varoluş olarak belirtilirken, düşünsel varlık öz olarak belirtilir.
  #32497  
Alt 15.04.2007, 20:00
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ben biraz farkli yorumlarim

Din; "İnsan ruhunun yasama gayesini kavramak, yada yasama tahammül edebilmek icin, ürettigi fantazi yaklasimdir". Enis Kaya
  #32498  
Alt 16.04.2007, 01:26
Benutzerbild von 1insanol
1insanol 1insanol ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 390
Standard :-)

"Din; "İnsan ruhunun yasama gayesini kavramak, yada yasama tahammül edebilmek icin, ürettigi fantazi yaklasimdir". Enis Kaya

enis merhaba, senin tezine göre her insanin bir din üretmesi gerekir...
Yazdiklarina gercekten inaniyorsan seninde bir din üretmis olman lazim, O durumda nasil bir din ürettigini bizimle paylasabilirmisin?
  #32499  
Alt 19.04.2007, 11:11
Benutzerbild von flatfox
flatfox flatfox ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1
Standard "dinimiz elden gidiyordu"

Şimdi de Malatya
Detaylı Resim
Detaylı Resim için tıklayınız

Trabzon’daki Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin ardından yine gençler, yine aynı senaryo: 19-20 yaşlarındaki 5 saldırgan bu kez Malatya’yı kana buladı
19.04.2007

Hristiyanlık konusunda kitaplar yayımlayan Zirve Yayınevi’nin Malatya İrtibat Bürosu Türkiye’yi sarsan bir vahşete sahne oldu. Kentin Niyazi Mısr-i Mahallesi’ndeki Ağbaba İşhanı’nın üçüncü katında daha önce Kay-Ra adıyla faaliyet gösteren ve İncil dağıttığı iddiasıyla ülkücülerin tepkisi üzerine adını Zirve Yayıncılık olarak değişitiren yayınevinden öğle saatlerinde gelen haber gözleri Malatya’ya çevirdi.



İhlas Vakfı Erkek Öğrenci Yurdu’nda kaldığı belirlenen Hamit Çeker (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Emre Günaydın (19) ve Cuma Özdemir (20), saat 11.00 sıralarında Zirve Yayıncılık’a giderek katliam planlarını uygulamaya koydu. Saldırganlar yayınevindeki Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske (46), Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel’i elleri ve ayaklarını bağlayarak etkisiz hale getirdi.

2 saat sorguladılar
Yaklaşık iki saatten daha uzun bir süreyle misyonerlik yapmakla suçladıkları yayınevi çalışanlarını sorgulayan saldırganlar, üç çalışanı çeşitli yerlerinden bıçakladıktan sonra boğazlarını kesti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri korkunç bir manzarayla karşılaştı. Yayınevinde elleri arkadan bağlanıp boğazları kesilen yayınevi çalışanları Tilma Geske ve Necati Aydın’ın cesedini bulan polisler, Uğur Yüksel’in hayati fonksiyonlarının durmadığını farketti. Hastaneye kaldırılarak ameliyata alınan Yüksel de kurtarılamadı.

Türkçe’si çok iyiydi
Ağbaba İşhanı’nda bulunan komşuları, Zirve Yayınevi’nde çalışanların çok iyi insanlar olduğunu söyledi. Yayınevine komşu işyerlerinde çalışanlar şunları söyledi: “Çalışanlardan bir Alman ile sürekli selamlaşırdık. Biri yabancı uyrukluydu. Alman olanı ve diğerleri kendi hallerinde sessiz kişilerdi. Ellerinde İncil bulunurdu. Çok sessizdiler. Türkçe’yi iyi konuşurlardı.” Tilman Geske’nin ikamet izni bulunduğu öğrenildi.

Trabzonla bağlantılı mı?
Soruşturmayı sürdüren polis, olayın Trabzon’daki rahip cinayetiyle ilgili bağlantısını araştırırken, katliama sahne olan yayınevindeki bilgisarlar incelemeye alındı. Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz “Burası İncil dağıtan yer olarak biliniyor. Koruma talepleri olmadı” dedi.

Polis gelince zanlılardan biri kendini camdan attı
200 metre uzaklıktaki Malatya Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler yayınevine geldiğinde saldırganlar hâlâ içerideydi. Hamit Çeker, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım ve Cuma Özdemir gözaltına alınırken yakalanacağını anlayan Emre Günaydın da üçüncü kattaki yayınevinin balkonundan kendini boşluğa bıraktı. Üçüncü kattan beton zemine çakılarak ağır yaralanan Günaydın, hastaneye kaldırıldı, yoğun bakıma alındı.

Polis İhlas yurdunu bastı
Kanlı baskını yapanların ortak özelliği İhlas Vakfı’na ait bir yurtta barınmalarıydı. Başka kentlerden Malatya’ya gelen saldırganlar üniversite sınavına hazırlanıyordu. Emre Yeni Hamle, Cuma ve Salih Final’e, Hamit ise MED dersanesine gidiyordu. Polis bu bilgi üzerine yurda da baskın yaptı. Camdan atlayan Emre Günaydın’ın Ocak ayında karıştığı bir kavga nedeniyle yurtla ilişiği kesilmişti. Saldırganın idareye çarşama günü yurda gelmeyeceklerini bildirdikleri ortaya çıktı.

Cepten “Din elden gidiyor” mektubu çıktı
Emniyette yapılan üst aramasında zanlıların hepsinin üzerinden ailelerine yazılmış ortak bir mektup çıktı. Mektupta “Vatan için yaptık bu ülke elden gidiyordu, dinimiz elden gidiyordu. Beşimiz kardeşiz, ölüme gidiyoruz, dönmeyebiliriz. Hakkınızı helal edin” yazıyordu.

Yayınevi 2 yıl önce de tehdit almıştı
Zirve Yayınevi Genel Müdürü Hamza Özant, Malatya’daki irtibat bürosunda çalışan arkadaşlarının son dönemde daha sık tehdit edildiğini söyledi. Özant, tehdit edenlerin kimlikleri veya hangi gruba bağlı olduklarına ilişkin kendilerine bilgi olmadığını belirtmekle yetindi. Yayınevi daha önce Kayra adı altında faaliyetlerini sürdürürken de bazı yerel gazeteler tarafından hedef gösterilmişti. Kayra Kitabevi’nin o dönemki yetkilisi Martin De Lange, 18 Şubat 2005’de yazılı bir açıklama yaparak uyarmıştı. De Lange, bazı siyasi parti temsilcileri ve bazı yetkililerin, Hıristiyanlık ve misyonerlik konusunda karşıt ifadeler kullanmasının toplumsal infial uyandırmaya yönelik bir kışkırtma olduğunu belirtmişti.

2005’te ülkücüler protesto etmişti
Yabancı bir şirket adına Malatya’ya 10 bin İncil gönderildiğinin duyulması üzerine 5 Aralık 2005 tarihinde bir grup, kargo şirketinin önünde toplanarak gösteri düzenlemişti. Malatya Ülkü Ocakları Başkanı Burhan Coşkun o zaman yaptığı açıklamada, ”İngiltere’de mi yaşıyoruz“ diye tepki göstermişti. Kargo şirketinin önünde toplanan bir grup ise tekbir getirerek gösteriyi sürdürmüştü.

KAPI AÇILMAYINCA POLİSE İHBAR ETTİ
Yayınevi çalışanlardan birinin yakını olan genç bir kadın binaya gelene kadar 4 katlı işhanında, komşularındaki katliamdan kimsenin haberi olmadı. Kapının açılmamasından şüphelenen genç kadın, polisi aradı. İçerde bulunanların tek tek isimlerini veren kadın hayatlarından endişe ettiğini söyledi. Polis bu ihbar üzerine baskın yaptı.

“Tartışıyorlar zannetmişler”
Yayınevi ile aynı binada bulunan Cem Vakfı’nın başkanı Eşref Doğan, olay anını anlattı: ”Yayınevi, birkaç kat yukarımızda bulunuyor. Arkadaşlarımız, olaydan kısa süre önce üst katlarda bağrışmalar olduğunu söyledi. Bu bağrışmaları pek önemsememişler. Tartışma olabileceğini düşündükleri için çıkıp bakma gereği duymamışlar.“



<a href="redirect.jsp?url=http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=19.04.2007&Newsid =116506&Categoryid=1
Copyright" target="_blank">http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=19.04.2007&Newsid =116506&Categoryid=1
Copyright</a> © 2005, Bağımsız Gazeteciler Yayıncılık A.Ş.
  #32500  
Alt 20.04.2007, 12:06
Benutzerbild von faulerwillie
faulerwillie faulerwillie ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Machs doch mal vor :o) o.T.

ohne Text
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu