Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #27171  
Alt 23.11.2005, 20:02
Benutzerbild von flatfox
flatfox flatfox ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1
Standard islam uleması

başbakanımızın bahsetdiği İslam Ulemasına değenmek istiyorum...

bu Ulema (=din bilginleri) 12 aralık 1919 da istanbulda erkek ve kadınlardan müteşekir diğe konserler iptal etirdi,

aşağı yukarı aynı dönemde teatroya gitmek isteyen izmirli bayanlara - kendileri ve evlerinin yakılmasıyla tehdit etdi,

bundan evelki tarihde köleliği kaldırmak istiyen osmanlılara islam- ulemaları karşı cıktı

fakat tabiki hiristiyan aleminin ulemasıda farklı deyildi...

dünyanın yuvarlak olduğunu söyliyen bilimadamlarını enquisition yoluyla öldürtdü.

bir şahit
foxxx
  #27172  
Alt 23.11.2005, 20:18
Benutzerbild von oezsu
oezsu oezsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

ne o? artik yehovanin degilde, bi sahit diyemi tanitiyorsun kendini??

neyin sahidisin belli degil zaten!
  #27173  
Alt 23.11.2005, 21:24
Benutzerbild von balikiz
balikiz balikiz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Fitna ist schlimmer als Mord!

Was du tust ist Fitna!
  #27174  
Alt 23.11.2005, 21:26
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Erzähle hier keinen Mist!

Frauenwürde mag zwar im Kuran betont sein, aber die Sunniten und auch die Schiiten a la Iran unterwandern die kuranischen Verse mit den Hadisen. Wenn Du wissen möchtest, was auf den Mist der hanefitisch-sunnitischen Konfession so alles üble gedeihen kann, dann rate ich Dir mal einen Blick nach Afghanistan zu werfen. Neben Mohn für Drogen gediehen da auch menschenzerfleischende Allesfresser ohne Skrupel, ohne Moral und ohne jegliche Güte (nursuzlar) im Gesicht.

Würde man den die Fikihs der sunnitschen Scharia zur vollen Geltung Freiheit gewähren, dann sähe die "Rechtssphähre" dieser Länder aber gottverdammt höllisch aus?

Die Ulema der Sunniten legt sogar die Abneigung gegen Bohnengerichte als Beleidigung des Propheten aus und droht mit der Todestrafe zur Vergeltung.

Was ihr in der Türkei erlebt ist ein niedliches Sunnitentum. Das Hardcore Sunnitentum hanefitischer Auslegung wurde und wird teilweise noch in Afghanistan weiter praktiziert.

Von welchen Frauenrechten sprichst Du eigentlich? Die Konfessionen im Islam degradieren die Frau zum sexualisierten Wegwerfartikel. Das Du dass alles ohne Scham einfach so ins Forum posten kannst, zeugt eigentlich davon, dass Du abgebrühter bist als ein Teebeutel.
  #27175  
Alt 23.11.2005, 22:38
Benutzerbild von 6666mahfuz
6666mahfuz 6666mahfuz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Karanligadogru, du raffst es nicht-)))

Sein und Schein, leg mal deine Taliban-Tunnelblick zu Seite, dann kannst du auch was anderes sehen, als nur deinen Hass auf den Schein-Islam-)))
Ich kenne genug zufriedene Kopftuch-Muslima weltweit, die sich frei fühlen, mag sein das es nicht soviele sind, aber die wenigsten Frauen allgemein fühlen sich frei, was eher ein Umstand der jeweiligen Umgebung (zuviele Lasten auf ihren Schultern) und auch frauentypisch ist.

Bevor jetzt die Frauen (oder Frauenversteher) auf mich eindreschen....

Ich finde Frauen, speziell die Mütter, wunderbar, phänomenal))
  #27176  
Alt 23.11.2005, 22:52
Benutzerbild von kickboxer21
kickboxer21 kickboxer21 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Catlasanizda Patlasanizda hedefinize ulasamiyacaksinz!!!
))))
ne kadar komisksiniz be
  #27177  
Alt 24.11.2005, 02:51
Benutzerbild von adnanhoca
adnanhoca adnanhoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ISLAMDA KÖLELIK

İslâm yedinci Miladî yüzyıl başlarında köleliği topluma yerleşmiş ve çağdaşı güçlü devletlerde tabii kabul edilmiş bir halde buldu. Köleliği tek yanlı ve kesin bir kararla kaldırma yoluna gitmedi. Ancak köleliğin kaynağını yalnız savaş hâline bağladı. Savaş sonrasında esirler için uygulana gelen bazı alternatifler vardır. Birincisi ve çokça başvurulan yol, esirlerin öldürülmesidir. Bu, vicdanları rahatsız ettiği gibi, galip tarafın intikam duygularını kamçılamaktan başka bir yarar sağlamaz. İkinci yol, savaş esirlerinin kurtuluş akçesi (fidye-i necât) veya esir değişimi yoluyla serbest bırakılmasıdır. Fakat, yenilen tarafın kurtuluş akçesi verememesi veya değişim için elinde esir bulunmaması yahut düşman tarafını yeniden güçlendirmemek için galib ülkenin yukarıdaki alternatifi kabul etmemesi hâlinde bir tıkanıklık doğmaktadır. Esirlerin karşılıksız af ilan ederek salıverilmesi ise, onları ele geçirmek için canını ortaya koyan İslâm savaşçılarının hakkına tecavüz sayıldığından pek az başvurulan bir alternatif olmuştur. Esirleri tasfiye etmenin üçüncü yolu ise; onları köle statüsüne sokmaktır. Bu duruma göre, savaş esirlerinin karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılması mümkün olmayan durumlarda geriye iki yoldan birisi kalır. Öldürülmek veya köle olarak yaşamını sürdürmek. Bu duruma göre, kölelik, öldürülmenin alternatifi olarak ortaya çıkmaktadır. Savaşçıların genellikle genç yaşta bulundukları dikkate alınırsa, yenilgi yüzünden hürriyetini kaybeden kimsenin önünde uzun bir ömrü vardır ve hürriyetini elde etmesi ümidi sürekli olarak vardır. Ölüm hâlinde ise artık diğer bütün alternatifler ortadan kalkmış olur. İşte köleliğin yasaklandığı günümüzde, bir savaş sonrası uygulamada, esirlerin serbest bırakılmadığı durumlarda, onların tek tek veya toplama kamplarında topluca öldürülmeleri olayı ile karşılaşılmaktadır. İşte bu nedenle İslâm, köleliği tam olarak kaldırmamış ve gerektiğinde başvurulmak üzere kapıyı aralık tutmuştur. Ancak bununla birlikte savaş esirlerinin mutlaka köle edinilmesi diye genel bir kural yoktur.

Diğer yandan köleliğin tek yanlı bir kararla kaldırılması İslâm toplumlarının aleyhine bir sonuç da verebilir. Çünkü gayri müslim toplumlar, savaş sonrası müslüman esirleri sürekli olarak köleleştirirken, İslâm toplumlarına bu imkânın verilmemesi ve esirleri serbest bırakması onun zayıflaması sonucunu doğurur.

İşte İslâm yukarıda birkaçına temas edilen sebeplerle köleliği kaldırmamış, fakat getirmiş olduğu çeşitli tedbirlerle kaynağını yalnız savaş esirlerine münhasır kılmış diğer kaynaklara izin vermemiştir.

İslâm hukukuna göre köle ve câriye statüsünü şu şekilde belirleyebiliriz: Gayri müslimlerle bir savaş sonucunda müslümanlar galip gelmiş ve esir almışlarsa, İslâm Devleti"nin elinde esirler için izleyeceği yol alternatiflidir.

1- Öldürme. Savaş esirlerine öldürme hükmünün uygulanabileceği konusunda İslâm hukukçuları arasında görüş birliği vardır. Çünkü Hz. Peygamber"in bazı savaş esirlerinin öldürülmesini emrettiği tevatür yoluyla nakledilmiştir (el-Cassas, Ahkâmü"l-Kur"ân, III, 391). Bazı bilginler esirleri öldürmenin savaş devam ederken mümkün olduğunu, savaş bittikten sonra bunun mekruh olduğunu söylemişlerdir. Delilleri; "Onlar sizinle savaşırlarsa onları öldürünüz" (el-Bakara, 2/191) âyetidir. Savaş bittiğine göre artık öldürmeye gerek kalmamıştır. Esir olmazdan önce müslüman olan kimse, ne öldürülür ve ne de köle edinilebilir. Belki tedbir olarak bir süre tutuklu bulundurulur. Esirken İslâm"a giren de öldürülmez (İbn Hazm, el-Muhallâ, (Neşr. A.M. Şakir) VII, 309)

2. Köle edinme. Savaş esirlerinin köle edinilmesi veya zimmî statüsünde İslâm Devleti"nin tebaası hâline getirilmesi de mümkün ve câizdir. Ebû Hanîfe ve İmam Mâlik"in görüşü budur. Bazı Hanefî hukukçularına göre ise esirleri köle olarak kullanma hükmü neshedilmiştir (Muhammed, 47/4; el-Enfâl, 8/67; el-Cassas, a.g.e., V, 268-272).

3. Kurtuluş fidyesi karşılığında salıvermek. Âyette; "Esirleri meccânen veya bir fidye karşılığı salıverme vardır" (Muhammed, 47/4) buyurulur. Bu bedel; mal, para, savaş malzemesi vb. şeyler olabilir. Nitekim Bedir Gazvesi esirlerinin bir bölümü para karşılığında, para temin edemeyenler ise on çocuğa okuyup-yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmıştır (es-Sâbûnî, Tefsîru Ayâti"l-Ahkâm, II, 451-452). Ancak Hanefî hukukçulara göre, mal karşılığı serbest bırakma hükmü neshedilmiştir. Çünkü bu, düşmanın yeniden güçlenmesine yol açar. Bu görüşe göre, fidyeden söz eden âyet (Muhammed, 47/4), daha sonra inen ve müşriklerin öldürülmesini bildiren âyetlerin (et-Tevbe, 9/5, 29) hükmü ile neshedilmiştir. Çoğunluk İslâm hukukçuları ise, fidye karşılığı salıverme hükmünün, ihtiyaca göre başvurulmak üzere devam ettiği görüşündedir.

4. Esir mübadelesi. Hanefîlerin çoğunluğuna göre esir değişimi yoluyla salıverme mümkündür. Çünkü bazı durumlarda, İslâm Devleti düşmanın eline geçen müslüman esirleri kurtarmak için buna mecbur kalabilir. Fidye âyetindeki "fidâ" terimi mutlak olarak zikredildiği için, bunun esir değişimini de kapsamına alması muhtemeldir.

5. Meccânen salıvermek (menn). İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre, düşman esirlerinin meccanen salıverilmesi caiz değildir. Çünkü bu, düşmanın güçlenmesine yol açacağı gibi, hayatını ortaya koyarak bunları esir eden mücahidlerin haklarına da bir çeşit tecavüz sayılır. İmam Şâfii ise, meccânen salıvermeyi caiz görür. O, Hz. Peygamber"in, Yemame halkının büyüğü Sümâme b. Üsal"i meccânen salıvermesini delil getirir (Ömer Nasuhi Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, III, 402).

Savaşta esir alınan kadınlarla, çocukları öldürmek ittifakla caiz görülmemiştir. Bunlar hakkında diğer alternatifler söz konusu olur. Esir alınan karı-koca birlikte İslâm ülkesine getirilmişlerse nikâh bağı devam eder. Yalnız kadın gelmişse bu bağ ortadan kalkar (Bilmen, a.g.e., III, 402).

Bir savaş sonrası köle statüsü ortaya çıkınca, ikinci kaynak olan doğumla kölelik statüsü de bunun tabii sonucu olarak ortaya çıkmış olur. İslâm hukukuna göre, kural olarak köle, annenin statüsüne tabidir. Bunun istisnası, hür bir baba ile onun cariyesinden doğan çocuk hür sayılır. Köle baba ile hür anneden doğan çocuk, genel kurala göre hürdür. İslâm hukukunda, köleliğin bu iki kaynak dışında başka bir kaynağı yoktur....

Samil Islam Ansiklopedisi
  #27178  
Alt 24.11.2005, 02:59
Benutzerbild von adnanhoca
adnanhoca adnanhoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard OSMANLIDA KÖLELIGIN SONU isimli kitabi..

okumani tavsiye ederim. Yazari Y. Hakan Erdem!!!


Y. Hakan Erdem, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi.

Bu kitabın İngilizcede yayimlandi:

‘Slavery in the Ottoman Empire and its Demise, 1800-1900’


Kitap Yayınevi, 272 sf.
Çeviren: Bahar Tırnakçı
Dizi: Tarih ve Coğrafya- 27
Tür: Osmanlı Tarihi

* * * * * * * * * * * * * * * *

Osmanli da kölelik süphesiz var ancak bu asla batida ki gibi sert ve acimasiz degil... Onlar köleyi insan olarak bile kabul etmiyorlar... "CANLI META (ESYA)" olarak görüyorlar.

Osmanlidaki kölelerin ayrica belirli haklari vardi..


Islam´da KÖLELIK hakkinda yaziyi yukarida okuyabilirsin...
  #27179  
Alt 24.11.2005, 14:50
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard sapere aude!

die mcdonalds philosophie in diesem forum zerreisst mir beinahe das herz. ganze generationen versinken auch ohne eure besch... scheidenen beiträge in einem intellektuellen nicevo.

habt etwas mut, euch eures eigenen verstandes zu bedienen!
  #27180  
Alt 24.11.2005, 15:17
Benutzerbild von isinsu
isinsu isinsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard hallo ozsucum...GOETHE NICHT!

hast du mal "Divan" von Goethe gelesen? Er ist nicht zum islam konvertiert...

"Er glaubte vielmehr im Koran einen welt- und lebensbejahenden Glauben vorzufinden - und wenn ihm etwas nicht gefiel, wie die nachgeordnete Stellung der Frau, das Weinverbot und die Anfeindung der Poesie, dann "korrigierte" er es in entsprechenden Gedichten."Katharina Mommsen: Goethe und der Islam. Herausgegeben von Peter Anton von Arnim, Insel Verlag, Frankfurt am Main 2001, 527 S., 15 Euro.
Quelle: N-TV vom 12.02.2002
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu