Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #251  
Alt 20.04.2013, 11:38
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard

Allah Kullarıyla Nasıl Konuşur? - Hekimoglu ismail

Kuranı anlamanın yolu Kurana tabi olmaktır

Hekimoğlu İsmail hayatımızın sıradanlığı içinde gittikçe unutulmaya yüz tutan, dinî ve ahlâkî değerlerimiz üzerinde ısrarla duran yazarlarımızdandır. O, bu değerlerimizi koruyacak duyarlı bir neslin yetişmesi için hayatı boyunca yazıları ile rehberlik etmiştir.

Hekimoğlu İsmailin son kitabı Allah Kullarıyla Nasıl Konuşur? konusu itibariyle yazarın diğer kitaplarını da tamamlıyor. Eserde, ayetlerin ışığında yorumlanan hayat dersleri, Risale-i nur mesajının hakikatleriyle birleştirilerek kendine özgü bir üslupla sunuluyor.

Hekimoğlu, ayetlerden aldığı ilhamla nefis, tevbe, takva, şükür, iman vb. kavramları hakkında bilgi vermekte; merhamet, muhabbet ve diğergamlık duygularını ön plana çıkarmaktadır. Allah sevgisi ve korkusu, salih amelin nitelikleri, edepli olmanın usulü yine ayetlerden süzülüp gelen anlam katmanlarında açıklanmaktadır.

Allah Kullarıyla Nasıl Konuşur? Allahla kul yakınlığının en çok hissedildiği an olan dualarla bütünleniyor. Hayatımızın her safhasında bizleri Rabbimize yönlendiren dualar kitapta, ayet ve hadisler, sahabe ve büyüklerin diliyle yer buluyor. Hekimoğlunun gönlünden kopup gelen samimi ve derin dualar da huzur ve sükun için okurlarla buluşuyor.

Kuran-ı Kerim, insanlara bir iltifattır.
Kuran-ı Kerim, kâinat denilen şu kocaman kitabın tercümesidir.
Kuran-ı Kerim, ilimlerin kapılarını açan bir kitaptır.
Kuran-ı Kerim, gayb âleminin ve gördüğümüz alemlerin müfessiridir.
Kuran-ı Kerim, gördüklerimizin görünmeyen yanlarını anlatır.
Kuran-ı Kerim, yüce Rabbimizin hitabesidir.
Kuran-ı Kerim, Allahın kullarına gizli hazinelerini açıklamasıdır.
Kuran-ı Kerim, terbiye edendir. Tarih şahittir ki Kurana uyan fertler, milletler, devletler üstün olmuştur.
Kuran-ı Kerim, bu âlemin nurudur. Lambalar evimizi aydınlatır; Kuranın nuru kalbimizi aydınlatır.
Kuran-ı Kerim, her asırda yeniden nüzul etmiş gibi genç yaşlı insanlara tesir eder.
İnsan beyninin en önemli vazifesi Kuranı anlamaktır.
Eğer Kuranda anlaşılmayan bir yer varsa, insan bu konuda yeterli çalışmadığı içindir.
  #252  
Alt 20.05.2013, 22:59
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard

Uçurumdan Dönüş-Halit Ertuğrul

Bu kitap, yaşanmış anılardan, gerçek hayat hikayelerinden ve çarpıcı çözüm önerilerinden oluşuyor.
Burada anlatılan hayat hikayeleri, insanların çelişkileriyle, psikolojik problemleriyle, çıkmazlarıyla, isyanlarıyla ve sonuçta çözüm yollarıyla dolu.
Kitapta zihne takılan sorular, dökülen gözyaşları, heyecan veren gelişmeler, bunalımlar, intihar arzuları ve tümünün sonunda yaşanan kurtuluşlar, dönüşler bulacaksınız.
Daha da önemlisi , kimseye açamadığınız sırlarınızın çözümünü, kimseyle paylaşmadığınız açmazlarınızın çıkış yolunu, iç dünyanızı bunaltan dertlerinizin çaresini, kendi dünyanızdaki problemlerin nasıl halledileceğini öğreneceksiniz.
Yaşayışınızı yeniden değerlendirmek, düzenlemek ve hayatınızı gözden geçirmek için kendinizi bu çarpıcı tespitlerin kucağına atın.
  #253  
Alt 20.05.2013, 23:13
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard

Sır Küpü Kaos Teorisi - Turgay Güler


Dünya her yüz yılda bir yeniden şekilleniyor.Öyle ki, yükselen dünya ve yeni düzende söz sahibi olamayan ülkelerin tasfiye olacağı, dahası, olmaya başladığı biliniyor.

Geride kalan yüz yıl içerisinde “hasta adam” olarak ölüme terk edilen Türkiye, yoğun bakımdan çıkıp ayağa kalkmayı ve dünyayı şaşırtmayı başardı.
Kartlar yeniden karılıp dağıtılırken, Türkiye bu kez oyunu dışarıdan seyretmiyor. Çünkü elindeki kartları cesaretle açmayı, oyuna dâhil olup, “ben de varım” demeyi başardı.
Küresel ekonomide dengeler değişiyor, tefecilerin kiliseleri bile haczettiği Avrupa’da tehlike çanları çalmaya başladı.

Nüfusu giderek yaşlanan Avrupa, artık Türkiye için de cazibesini kaybetti. Dahası, güçlenen Türkiye artık geleceğini Avrupa’da görmüyor. Turgay Güler, yeniden inşa edilen dünyayı ve bu dünyadaki Türkiye’nin rolünü, bu romanda çok iyi analiz ediyor. “Neler oluyor ve neler olacak?” sorusuna, çarpıcı analizlerle cevap veriyor.
Muarızlarının “komplo teorisi” diyerek eleştirecekleri bu kurgu, yazarın isabetli öngörüleri hesaba katılarak değerlendirilmelidir. Bu çerçevede Turgay Güler’in ilk romanı Mehdix iyi bir örnektir.
  #254  
Alt 20.05.2013, 23:17
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard

Bir Deliyle Evlendim - Hekimoğlu İsmail
  #255  
Alt 22.05.2013, 00:02
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard

Aysel

Aysel, ölüm döşeğindeki bir genç kızın yazdığı, yürekleri parçalayan bir mektubun açılımı...
Öksüz ve yetim kalarak, yetiştirme yurduna yerleştirilen Aysel, insafsız insanların ve artniyetli kişilerin elinde harap olur.
Akılları durduran hayat mücadelesi ve amansız kanser hastalığıyla boğuşurken yaşadığı hadiseler, okuyan yürekleri paramparça edecek cinstendir.
İnsan ilişkilerini, toplumsal yozlaşmayı, gençlik problemlerini sorgulayan bu kitap, intihar etmek üzere olan bir genç kızın şaşkınlık veren kurtuluşunun öyküsüdür.
Her insanın bu yaşananlardan alacağı ibret dolu mesajlar vardır.
Dayanabilen yüreklere...

Yorumlar ; 1

tek kelimeyle mükemmel ilk olarak düzceli mehmeti okumuştum onuda çok beğendim ama ayseli bitirene kadar çok ağladım herkesin okuması lazım çünkü hissettirdikleri anlatılamaz

2

gerçekten bu kitap çok güzel bu kitabın herkesin okumasını isterim.ertuğrul hocam gibi bende ağladım.ibret verici bir hikaye

3

benim bu kitabı okumadan önceki hayatımla şimdiki hayatım arasında çok fark var

4

tek kelime ile muhteşem bir kitap.bu kitabı okuduktan sonra duygularımda büyük bir değişim hissettim.sizi tanımamı sağlayan arkadaşımada sizin aracılığınızlada teşekkür ediyorum.yücerabbim siz ve sizin gibilerden razi olsun teşekkürler sayın halit ertuğrul

5

bu kitap benim en sevdigim kitap.........
okurken göz yaslarimi tutamadim....
sayin HALIT ERTUGRUL HOCAM insallah ömrünüz uzarda bize böyle güzel kitaplar yazarsiniz kimbilir kac kisi sizin sayenizde dünüs yapmistir
herkese tavsiye ederim
  #256  
Alt 22.05.2013, 08:35
tatlibela_84
 
Beiträge: n/a
Standard

Es war zwar nicht mein letztes buch...aber ein sehr interessantes buch...

Walt becker - missing link
  #257  
Alt 23.05.2013, 22:08
xAurumx
 
Beiträge: n/a
Standard

Firarperest - Elif Safak

Kitabindan alinti



Bencil bir adam sevmek

Okumuş yazmış, bir hayli mürekkep yalamış erkekler içinde öyleleri vardır ki, uzaktan bakınca aydınlık bir zekâ feneri gibi görünür ama yaklaşınca bambaşka bir adama dönüşürler. Takdirle dinleriz onları; ağızlarından bal, kalemlerinden bilgi damlar. Konuşkan ve nüktedandırlar. İlgiden, iltifattan ve en çok da kendilerine soru sorulmasından hoşlanırlar. Bol bol anlatırlar. Israrla doğruların altını çizer, habire eleştirilerde bulunur, berrak bir zihin ve özgür bir mizaç abidesi olarak yükselirler toplumda. Her meselede yapacak bir yorumları vardır. Analitik düşünür, akılcı çözümlemeler sunar, kitaplardan alıntılar yapar, nadir dehalar olarak dolaşırlar aramızda. Herkes yararlanır onların ışığından. Herkes dediysem, onlara en yakın olanlar hariç. Yani sevgilileri ya da eşleri hariç.


Fener kendi dibini aydınlatamaz. Işığını hep uzaklara yollar, kendinden fersah fersah öteye. Fenere yaklaştıkça ışık yerini gölgelere bırakır, aydınlık karanlığa evrilir. Bir de bakmışsınız ki kamusal alanda son derece açık fikirli, kendine güvenen, esprili ve hoşsohbet olan adamlar özel hayatlarında yüz seksen derece tersi olabiliyor. Kapalı, katı, tedirgin, şüpheci ve aksi... Toplum içinde ne kadar iddialı ve aydınlıksalar, evlerinin mahremiyetinde o kadar suskun, kapalı ve gölgeli... Bu yüzden en iyisi uzaktan tanımaktır böylelerini. Bu yüzden bir kadının yapabileceği en büyük hata bir Fener Deha Adam´a aşık olmaktır. Hikâyenin bundan sonrası kaçınılmaz olarak hüsran, hüsran, hüsrandır.


18. yüzyılda Fransa´da yaşayan ve geçinebilmek için terzilik ve çamaşırcılık yapan Therese Levasseur işte bu kadınlardan biriydi. İmkânsız bir adamı sevdi. Yüreğini billur bir topaç yapıp ona teslim etti. Ve topacın her dönüşünde içi burkuldu, acı çekti. Hem de bir değil, iki değil, tam otuz üç sene boyunca... Therese nam bu kadın, Jean-Jacques Rousseau´nun mutsuz sevgilisi, daimi ötekisiydi. Tam anlamıyla "Öteki" idi Therese. Çünkü felsefe tarihinin ölümsüz ismi Rousseau ne kadar eğitimli, şehirli, bilgili, kabına sığmaz ise, Therese de o kadar sakin, müşfik, köylü ve cahildi. Kitapların dünyasıyla en ufak bir teması bile yoktu. Rousseau kitap yazar, Therese kitapların tozunu alırdı. İkisinin neden ve nasıl beraber olduğuna kimse akıl sır erdiremedi. Muhtemelen en derin çelişkiyi Rousseau yaşadı. Ne sırtını dönüp terk edebildi Therese´i, ne de onunla yasal bir evlilik yapıp karısını toplum içine çıkarabildi. İlişkileri hep arada kaldı. Sıkışmış bir yerde, eşikte geçen koca bir ömür.


Jean-Jacques Rousseau´nun kişiliğine yakından bakınca bir Fener Deha Adam´ın portresini görürüz. Ünlü filozof 28 Haziran 1712´de Cenevre´de doğdu. Dünyaya gelişinden dokuz gün sonra annesini kaybetti. Bu trajedi hayatına ve kişiliğine damga vuran temel hadise oldu. Annesinin ölümünden hep kendini sorumlu tuttu. Henüz delikanlı iken evden kaçtı ve Cenevre´den ayrıldı. Tutup kendisinden 13 yaş büyük asil bir kadına, bir baronese aşık oldu. "Annecik" diye hitap ettiği bu kadının peşinden epeyce koştuktan sonra durdu, duruldu ve kendini kitaplara adadı. Dönemin en büyük düşünürleri tarafından kaynak kabul edilecek ve hâlâ bugün düşünce hayatına damga vuran eserlerini yazmaya koyuldu. Davetler aldı, konuşmalar yaptı, dersler verdi, derin felsefi tartışmalara girişti...


Günlerden bir gün bir otel odasında Rousseau yazı masasında oturmuş, etrafı kitaplar ve karalanmış notlarla kaplı vaziyette harıl harıl çalışırken kapı çaldı. Odayı toplamak, çamaşırları yıkamak, sökükleri dikmek için genç bir kadın içeri girdi. Ve derin felsefi meseleler hakkında çözümlemeler yapmakla meşgul koca filozof yazmayı bırakıp, kadına bakakaldı. Eğitimi ve bilgiyi her şeyden üstün gördüğünü dile getiren Rousseau, okuma yazma bilmeyen bu kadına oracıkta tutuldu. Bundan böyle Therese´i bir daha bırakamayacak ama onu yasal karısı yapmaya da yanaşmayacaktı. Böyle başladı marazi bir ilişki. Ne evliydiler, ne tam sevgili. Aradan seneler geçip peşpeşe beş çocukları olduktan sonra bile durum değişmedi.


Jean-Jacques Rousseau dünya felsefe tarihinin en çelişkili ismiydi. Her zaman Cenevre vatandaşı olmakla övündü ama fikirlerinden dolayı vatandaşlıktan çıkarılması uzun sürmedi. Akıl ve mantığı baş tacı etse de en nihayetinde hep Romantik hareketin içinde anıldı. Ama belki de en vahim çelişkisi en mahrem olanıydı. İyi bir eş olamadığı gibi baba olmayı da beceremedi. Beş çocuğunu da art arda terk etti. Onları civardaki hastanelere bıraktı. Ve sonra oturup anne babaların nasıl çocuk yetiştirmesi gerektiği hakkında kitaplar yazdı. Hâlâ bir başucu eseri olan Emile böyle kaleme alındı. Avrupa´da herkes Rousseau´nun "ilerici" yapıtlarını, toplumsal nasihatlerini konuşadursun, filozofun kendi çocukları sefalet içinde ve kaderlerine terk edilmiş halde yaşadı.


Söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurumlar olan bir adamdı Rousseau. Kamusal alanda başka biriydi, özel hayatında bambaşka. Belki hepimiz gibi parçalanmış kişilikler taşıyordu içinde. Ama mesele şu ki, yazarken ve konuşurken hiç çelişkisi yokmuş gibi davrandı. Her şeyi çözmüş, aşmış bir adam gibi. Nice sonra beyin kanamasından öldü. Bu dünyadan ayrılış sebebinin o çok sevdiği ve önemsediği beyni olması manidardı.


Jean-Jacques Rousseau tipik bir Fener Deha Adam´dı. Yaratıcı, cevval ve dahiydi. Ve pek çok dahi gibi son derece bencildi. Kendi duyguları sözkonusu oldu mu aşırı hassas ve duyarlı, başkaları sözkonusu oldu mu hoyrat ve katıydı. Müthiş bir roman kahramanı, fevkalade bir film karakteriydi. Renkliydi çünkü derinden yaralı ve çelişkiliydi. Ama doğrusu kadınlar için en iyisi onu uzaktan tanımaktı.

http://www.elifsafak.us/yazilar.asp?islem=yazi&id=755
  #258  
Alt 31.05.2013, 23:49
the_last_time
 
Beiträge: n/a
Standard İhsan Eliaçık

Devrimci İslam



Geändert von the_last_time (31.05.2013 um 23:57 Uhr).
  #259  
Alt 02.06.2013, 18:04
Benutzerbild von anchovis
anchovis anchovis ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 464
Standard Tıere

von Simon Beckett....

(nichts für schwache Nerven)--->> wie eigentlich all seine Bücher...

Manche Menschen sind Tiere. Nigel ist sicherlich nicht der Hellste. Aber er ist meistens ganz guter Laune. Im Büro gibt es immer etwas zu kopieren, und außerdem sind da Cheryl und Karen. Auch im Pub, den seine Eltern früher führten und in dem Nigel jetzt wohnt, fühlt er sich wohl. Es gibt hier zwar kein Bier und keine Zigaretten mehr, aber Nigel interessiert sich sowieso mehr für Fernsehen und Comics. Und dann ist da noch der Keller. Hier hält Nigel seine Mitbewohner. Dass die nicht freiwillig da unten wohnen, stört Nigel nicht …
  #260  
Alt 03.06.2013, 23:54
Benutzerbild von sive
sive sive ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 24.06.2012
Beiträge: 1.107
Standard

KURT SEYT & MLIRKA

Nermin Bezmen.
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu