Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #24761  
Alt 23.09.2005, 16:47
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard Yaradanin ismide

önemlidir kisininin yaptiklarinin sonuclarindan korkmasida önemlidir. genel bakis önemlidir. yaradaninini kisinin bilmeside ancak O nu ismi ile tanimasi ile mümkündür.

Inananlarinin yaraticisin ismini degistirmeye ne kadar meraklisiniz? Ne kadar insanlara alttan (saman altindan su yürütmek derler buna) inananlara kendi anlayis tarzinizi dayatmak istiyorsunuz. Bunlardan sonra jorj puscht gibi irak"a gidip ben size sadece barisi getirmek icin sizleri katl ettirdim dersiniz.

her sistemin hayat felsefesinin degismez sabit degerleri vardir. bardonun da dogru olarak tesbiet ettigi degismeyen evrensel kurallardir. bunlar mesela yalan söylememektir. haksiz yere adam öldürmemektir. hirsizlik yapmamamaktir. bunlar degismez. jorj puscht yapinca farkli putin yapinca farkli ahmet yapinca farkli degerlendirilemez.

müslümanlara karsi kullanilan baska bir iftirada korku. korkan kisi sevemez falan cart curt.

dogrudur ki egitim korkuya bina edilmistir. fakat ben almanyada farkli bir egitim görmedim. yoksa zayifta olsan birsey olmaz buda gecer türküsünü söyleyen bir ögretmen yada iyi calismazsan isten atilirsin tehdidini degilde sende ögrenirsin diye sallayan bir patron gördün mü? yani insanlarin kolayina gelen bir egitim metodur bu ve dogrusu evrenseldir. yani dünyanin dört bir yaninda vardir.

Allah"tan insan korkmalidir mi?
Tabii ki hayir! Ama insan islediklerini suclarindan korkmasi lazim.
  #24762  
Alt 23.09.2005, 16:49
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard safsata olan senin gevezeligindir

sen kendin itiraf etmistin kurani daha anlamamissin. ödevini yap bakalim anladin mi?

yani sen kendini baglayan kaynagi dahi anlamamissin baskalarinin anlayislarini tartisiyorsun.
  #24763  
Alt 23.09.2005, 16:50
Benutzerbild von eysevgili
eysevgili eysevgili ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sizin bakis açiniz çok yamuk

Sizinle tartisacagim hiçbir sey yok. Bu sadece zaman kaybi.
  #24764  
Alt 23.09.2005, 16:51
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard hani digerleri

birseylere göre yasiyor. sen yasadigin kuran-i anlamamissin. önce anla sonra gel.!!!!
  #24765  
Alt 23.09.2005, 16:52
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard HZ. Adem Müslümanmiydi degilmiydi ??

mehr will ich nicht WISSEN....

JAAA oder NEINNN....
  #24766  
Alt 23.09.2005, 16:53
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ayni görüsteyim

Insanlarin SAHSI DIN anlayisini kendime DIN edecek kadar alcalmadim....

Yolun acik olsun....

Senin DININ sana BIZIM ORIJINAL KURAN DINI BIZE...... Amatör dincilige tahammülümüz yok
  #24767  
Alt 23.09.2005, 16:55
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard ADI üzerinde ANLAYISSSSSSS

herkes ayri ayri algilar....

Demokraside Seytana tapmaya bile yer var...

ISTEYEN ISTEDIGINI ypar... bunuda KIMSE engelleyemez... yeterki senin haklarini cignemesin...

Olay bu kadar basittir... ve sizlerde buna Tahammül etmek zorundasiniz... cünkü SIZLERI kimse basina VEKIL secmedi
  #24768  
Alt 23.09.2005, 16:56
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard bikmadinmi ayni laflari tekrarlamaktan

yeni bir seyler söyle... bir sdüsünce üret... immer das selbe... das ist doch LNAGWEILIG yawwwww
  #24769  
Alt 23.09.2005, 18:33
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard O Halde " DINLER " anlamli degildir

Evrensel Olan Tek bir din vardir !..

Diyebiliriz..

Bunun adini Koymaya ne dersiniz ?..
  #24770  
Alt 23.09.2005, 18:40
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard HOLOGRAMDA SEYAHAT

Çağdaş bilimsel keşiflerle, mistik Sufi öğretilerinin en önemli ortak uyarısı şudur: İnsan, özüne dönerek, kendini, öz bilincinin değerleriyle tanıyamadığı sürece, evrendeki yegâne sermayesi olan "dünya yaşamını", fizik dünyanın şartlarına bağımlı olarak yanılgılar içerisinde tüketir gider...

İnsanlığın büyük bir çoğunluğu, dünyayı ve yaşamı sadece beş duyuyla algılayabildiğimizden ibaret zannedip, sadece burası için herşeyi elde etmekle meşgulgen, bakın bilim dünyasında neler oluyor ve bunlar Tasavvuf eserlerinde nasıl karşılık buluyorlar:

"Ölünce Yaşam" isimli eserinde ünlü bilimci Kenneth Ring, Ph.D. şunları yazıyor:

"Eğer bilinciniz, fiziksel bedeninizin sınırlarına bağımlılıktan kurtulabilirse, holografik dünyaya girip, o boyutu tecrübe edebilirsiniz. Bedeninize ve bedensel algılama araçlarına bağımlı kaldığınız sürece, holografik alem ve boyut gerçeği sizin için sadece entellektüel bir konu gibi kalır. Oysa, eğer bedeninizden ayrılabilirseniz, o boyutu direkt tecrübe edebilirsiniz. Bu tecrübeden dolayıdır ki, mistikler, gördükleri şeyler hakkında bu kadar kesin ve inandırıcı konuşmaktadırlar. Ama orayı tecrübe edemeyenler ne şüphelerini üzerlerinden atabiliyorlar, ne de, yaşamı anlayışlarında bir değişime ihtiyaç hissediyorlar."

Evrenin, esasta dev bir hologram olduğu gerçeğinden hareketle, zaman ve mekanın duyularımıza izafeten belirdiğini biliyoruz. Yani fizik dünyanın nasıl göründüğü ve bu dünyada geçen zamanın hangi biriminde olduğunuz, fiziksel duyularınızın algılamasının bir ürünü...

Mekânın varlığından şüphe etmeyecek derecede ona öylesine bağımlı halde düşünür olmuş ve şartlanmışız ki, mekanın olmadığı bir boyutun ve alemin nasıl birşey olduğunu hayal bile edemiyoruz. Oysa, bilinç olarak, mekana bağlı olmadığımız gibi, zamana bağlı olmadığımızı da kanıtlayan veriler var:

Bunun en güçlü göstergesi, OBE (Out of Body Experience) denen, bireysel bilincin fizik bedenden ayrılıp farklı alanlara seyahat ettiğinin gözlendiği "beden dışı yaşam tecrübeleridir." Dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde insan bilincinin beden dışına çıkabildiği çeşitli şekillerde sürekli anlatılmıştır. Jack London"dan, Goethe"ye kadar birçok tanınmış kişi dahi kendi başlarından geçen OBE lerinden eserlerinde bahsetmişlerdir. Eğer küçük bir araştırma yaparsanız, Amerikan yerlilerinden, Mısırlılara, Yunanlara, Hindulara, Müslümanlara kadar her topluluk tarafından da bu gerçeğin bilinmiş olduğunu kolayca keşfedersiniz...

Batılı olmayan 44 ülkede bu konuda yapılan bir araştırma sonucu, 41 ülke insanının, beden dışı yaşam tecrübelerine normal olarak inandığını ortaya çıkarmıştır. Yine dünyanın 488 topluluğu arasında 437"sinin beden dışı tecrübelere dayalı benzer gelenekleri, anma törenleri ve kutlamaları olduğu ortaya çıkmıştır...

Değişik üniversitelerde, öğrenciler üzerinde sayısız anketler yapılmış ve örneğin Sauthompton Universitesinde ankete katılan 115 öğrenciden 19"unun; Avustralya New England Üniversitesinde 177 öğrenciden 36"sının başından beden dışı yaşam tecrübesi geçtiği belirlenmiştir. Yapılan anket sonuçlarının ortalaması alındığında, kabaca, bu yazıyı okuyan her beş kişiden birinin er veya geç, birgün bir yerde, yaşarken fizik beden dışına çıkma tecrübesi yaşamış olduğu veya bunu yaşayacağı ortaya çıkıyor. Bu oran 10 kişide 1 bile olsa, aslında sanıldığından çok yaygın bir gerçekle iç içe olduğumuz anlaşılıyor...

Tipik bir OBE, herhangi bir anda kendiliğinden yaşanabileceği gibi, sıkça, "yakaza" denen, uyku ve uyanıklık arası, uykuya geçme sırasında veya uyurken, zikir yapma sırasında, hastalık ve anastezi sıralarında, ayrıca şiddetli bir travma veya kaza geçirildiğinde görülüyor. Kaza geçiren bazı kimselerin, koma halinde olmalarına rağmen, sonradan olup-biteni anlatmalarının sebebi bu tecrübedir. NDE (Near Death Experience) olarak bilinen ve özellikle şiddetli kaza veya krizler esnasında ve sonrasında başından geçen bu tür "ölümötesi yaşam tecrübesini" anlatan kişilerin yayınlanmış yüzlerce kitabı şu anda piyasada mevcuttur. Bunların bir kısmı Türkeçeye de çevrilmiştir.

Yüksek ruh gücüne sahip tasavvuf ehli zevat, beden dışı yaşam boyutuna geçişlerini, iradi olarak kontrol altına alabilirler. Bu tür tecrübelerde, kişi eskisinden daha güçlü bir "farkında oluş" haliyle, kendisinin aniden bedenden ayrı bir yerde olduğunu görür. Kapalı bir yerdeyse, genellikle tavana yakın bir konumda, aşağıdaki bedenini seyretmeye başlar. Uçuyor veya havada yüzer bir haldedir. Çoğunlukla ilk anda bir ferahlık ve gevşeme hissi hakimdir. Bundan sonrasında kişiden kişiye değişen çok farklı şeyler olabilir. Burada tecrübe biçimlerinde kişinin kendine bakışı, yetişme şekli, bilgi birikimi ve kendi gerçeğini tanıma düzeyi önem taşır. Zamansız ve mekansız bir şekilde, bilinç, holografik özellikler taşıyan bir bedenle, istenen yerde anında kendini bulabilir. Tıpkı GHOST (Hayalet) ve benzeri bir çok filmde seyrettiğimiz gibi mekan kayıtlarından bağımsız hale gelir, fiziksel duvarlardan veya kapılardan geçebilir. Zamanın fiziksel boyutuna tabi olmadığı için, düşünsel olan bir algıya geçer; isteği oluştuğu anda, kendini, düşündüğü yerde ve halde bulur. Bilinç kendini fizik bedenin kayıtlılıklarından bağımsız bir halde, beynin ürünü olan çok ince titreşimlerle yapılanmış hologramik bir bedenle bulur.

OBE tecrübelerinden elde edilen verilere göre, fizik bedenle yaşamın son bulmasıyla birlikte girilen boyut, şu an bilim dünyasının meşgul olduğu hologram tekniğiyle tesbit edilen özelliklerin yaşandığı boyuttur. Yani, evrenin holgramik boyutu. Ancak bu boyut, kendi yapısına uygun hologramik bir bedenle tecrübe edilebilmektedir. İşte OBE veya NDE denen ölüm ötesi tecrübeleri yaşayan kişiler, Din"de "ruh" ismiyle tanımlanan, bugünün lisanıyla "ışınsal hologramik beden" diyebileceğimiz bir bedenle bu evrensel hologramda seyahat etmektedirler. Bugün onlarca dile çevrilerek okunan, Muhyiddin Ibn Arabi, İbrahim Hakkı Erzurumî, Mevlâna Celaleddin, Abdulkadir Geylani gibi birçok Tasavvuf ehlinin eserlerinde bahsettikleri "göğe yükselme, başka bir alemi ziyaret etme" veya "tayyi mekan, tayyi zaman" gibi dünyanın zaman ve mekan kayıtlılıklarına bağımlı olmayan seyahat tecrübeleri, bugünün bilimsel verileri ışığında baktığımızda, "evrenin holografik boyutunda" yaşanan bilinç tecrübeleri ve bilinç seyahatleridir.

Ölüm ötesinde yaşamın devam edebileceğine ihtimal vermeyen birçok kişi, başından geçen bu tür beklenmedik bir tecrübe sonrasında, ölüm diye bir sonun sadece fizik beden için geçerli olduğunu farketmiş ve çok farklı bir yaşam tarzı sürmeye geçmişlerdir. "Mavi Tüy" ve "Martı" gibi tanınmış eserlerin yazarı "Richard Bach" ve benzer eserler veren birçok kişinin, Tasavvuf ehlinin yaşama bakışındaki farklılık, başlarından geçen bu tecrübelerinden kaynaklanmıştır. Bu şekilde tecrübelere dayalı olarak yazılmış yüzlerce kaynak kitap bulmak mümkündür...

Ve dünyanın neresinde olursanız olun, hangi zamanda yaşıyor olursanız olun, her insan için kaçınılmaz olan bir gerçek çıkıyor ortaya: Ölümün tecrübe edilmesiyle birlikte "holografik evren" boyutunda, "hologramik bir bedenle," düşünsel bir yaşamın başlangıcı... Bununla beraber; kendisini bekleyen bu sonsuz geleceğe ilgisiz, araştırmayan, fizik dünyayla kayıtlanmaktan kurtulamamış insanların çoğunluğu...
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu