Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Aktuelles


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #821  
Alt 23.08.2007, 17:56
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Dün ne dedi, simdi ne diyor !? :-))

‘Abdullah Gül: Şimdi ben soruyorum. 1963 Ankara anlaşmasına göre 1986 yılından itibaren Türk vatandaşları Avrupa’da serbestçe dolaşamayacak mıydı? Bu hakkı niçin almadınız? Yaptığınız anlaşmalar bu hakkı verdiyse niçin onlar direniyor, ‘hayır, benim çıkarıma değildir’ diyor da, siz nasıl oluyor da hálá l963 Ankara anlaşmasından bahsediyorsunuz?’

‘Burada her şey tek taraflı olarak gitmektedir. Avrupa’nın menfaatleri söz konusu olduğunda tavizler verilmektedir, vazgeçilmektedir. Fakat Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir direniş, hiçbir ısrar olmamaktadır.

Bu şudur: Ne pahasına olursa olsun Türkiye, Avrupa Birliği’ne girecek anlayışıdır. Siz eğer bu zihniyette olursanız, işte o zaman sizi o zenginler köşkünün bahçesindeki bir kulübeye böyle koyarlar işte.’

‘Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin alınmayacağı kesin olunca, Türkiye’nin de kendi başına bırakılması Avrupa’nın çıkarına değildir. Çünkü Türkiye’nin önünde büyük bir potansiyel vardır. İşte, Türk Cumhuriyetleri çıkmıştır, İslam ülkeleri vardır. Avrupalı bunu bildiği için Türkiye’yi serbest bırakmak istememiştir. Anlaşmaların hepsi káğıt üzerindedir.

TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRİP DE O BAHSETTİĞİNİZ AVANTAJLARDAN FAYDALANMASI HİKÁYEDİR. BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DA DEĞİLDİR, OLMAYACAKTIR.’

‘Halka sormaktan korkulmuştur. (Refah Partisi sıralarından bravo sesleri, alkışlar.) Demokratikseniz, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bunun için halkın oyuna başvururdunuz. Gidip halka sorardınız.’

‘İngiliz Dışişleri Bakanı gazetelerde yazıyor. Türkiye’yi kendi haline bırakamazdık, başka yönlere sevk edemezdik diyor. Bu adam mı Türkiye sevgisiyle Türkiye’yi biz aldık diye sevinecektir?

Ben şimdi hepinize soruyorum: Sayın diplomatlarımıza soruyorum. Avrupalı diplomatlar serbest dolaşım hakkı için niçin ısrar etmiyorlar da, İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan Büyükelçileri gelip de siz buna girin diye ısrar ediyorlar? Türkiye bunu bile görememiştir.
  #822  
Alt 23.08.2007, 17:58
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard abdusun palavralarina devam...

Avrupa daha büyük tavizleri, KIBRIS TAVİZİ gibi alarak, Türkiye sözüm ona girmiştir.

Medyaya bakarsanız Türkiye’ye zenginlik gelecek, mallar girecek, bir pembe tablo! Tabii ki en çok çıkarı olan grup medya olacaktır. (Refah sıralarından alkışlar.) Çünkü önümüzdeki yıllarda Türkiye’de en gözde (olacak) olan sektör reklam sektörüdür. Türkiye bir tüketim ekonomisine yönelecektir. Tabii ki medya, tabii ki gazeteler ve televizyon kanalları bunu alkışlayacak, halkın beynini yıkayacak. Ama ne olacak, siz bunları borçla alacaksınız. TÜRKİYE’Yİ BU NOKTAYA GETİRENLER SUÇLUDUR.

Şimdi neyin savunmasını yapıyorsunuz Allahaşkına? Televizyon programlarındaki müzakerelere (tartışmalara) bakıyorsunuz, oralara çıkarılan herkes resmi yayın organı gibi, herkes pembe bir tablo çiziyor. Niçin bir tane de ilim adamlarından, politikacılardan, bunun farklı yönünü söyleyen çıkmıyor, konuşturulmuyor? Halktan gizleniyor çünkü. Türkiye’de çıkarcılar bunun peşindedir.

(AB’nin peşine takılarak) Türkiye’yi daha da fakirleştireceksiniz. Bu, uzun vadede görülecektir.’

‘Değerli arkadaşlar, aslında bu konu (AB) çok derindir. Bu Meclis’te Avrupa’daki birçok kuruluşa giden milletvekili arkadaşlarım var. Orada Türkiye’nin karşılaştığı tavrı hepimiz biliyoruz. Nasıl tek taraflı bakıldığı, nasıl ikiyüzlü bakıldığı, Türkiye’nin nasıl aşağılandığını görüyor ve utanıyoruz.’

‘Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’de bölücülüğün, (Güneydoğu’da) otonom idarelerin nasıl istendiğini, Türkiye’de Ermeni davasının nasıl savunulduğunu göreceksiniz.’

‘Kırk yıllık Kıbrıs meselesi Türkiye için dolaylı olarak bitmiştir. Bu ne demektir? Altı ay bir sene sonra Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği’ne tam üye olarak girecektir. Avrupa Parlamentosu’nda alınan Kıbrıs’la ilgili karar, Türk ordusunun işgalci olduğudur. Birleşmiş Milletler’in bile diyemediği, hakaret yaptığı kararlar aldılar. Dolayısıyla Kıbrıs davasının Brüksel’e taşınması, Yunanistan’ın zaten yıllardır uğraştığı bir şeydi ve dolaylı olarak bitmiştir. Bu milli davada sizin ben şöyle yaparım demeniz bizi hiç ilgilendirmez. Çünkü onu yapacak gücü olmayacaktır Türkiye’nin.’

‘Ne üzücüdür ki, dün Brüksel’den dönen heyet burada sözümona göstermelik, neşeli şeylerle karşılandı. (Refah Partisi sıralarından ‘davulla zurnayla’ sesleri.) Ben kendi adıma utandım bundan. Davul zurnayla karşılandı.’

‘Avrupa’nın zenginler kulübünün köşkünde, bahçedeki bir kulübeye girdik diye sevinerek geldiniz.’

‘Halbuki ben şunu hatırladım. Bizim atalarımız, bugün onların ruhunu yad ediyoruz ve onların davasını güdüyoruz, bir gün Avrupa’ya nasıl gitmişlerdi. Osmanlı, Avrupa’ya nasıl gitmişti? Avrupa’ya siz böyle gittiniz ama bizim atalarımız nasıl gitti? Ben bunu karşılaştırarak doğrusu çok üzüldüm.’

‘Değerli arkadaşlar, Avrupa Parlamentosu’ndaki müzakereleri takip edin. Türkiye oralarda nasıl rencide edilecek ve Türkiye oralarda nasıl kötü durumlara düşürülecek. Göreceksiniz.’

‘Kapitalist onlar. Duyun-u Umumiye’yi hatırlayın. (Osmanlı’nın borçları nedeniyle tüm devlet gelirlerine el koyan yabancı kuruluş.) Ne yazık ki Türkiye’yi aynı duruma düşürmekle meşguller. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Refah Partisi sıralarından bravo sesleri, ayakta alkışlar.)’

UNUTMADIK.. UNUTTURMAYACAĞIZ....
BİN TAKLA ATSA DA DEĞİŞTİM!!! DİYEREK MALASEF AYNI TAS AYNI HAMAM...
DÜN NELER SÖYLEYEREK NERELERE GELDİLER...
BUGÜN KİMLERE NE SÖZLER VERİLEREK NERELERE GELİYORLAR...
TÜRK MİLLETİ UNUTMA...
UNUTTURMA...!!!
TÜRK MİLLETİ ELBET BUNUN HESABINI SORACAK...!!!
TARİH ELBET BUNUN HESABINI DA YAZACAK...!!!
  #823  
Alt 23.08.2007, 18:04
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Cumhuriyet düsmani CAKAL abdus...

Abdullah Gül, Refah Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı olduğu 1995 yılında İngiliz The Guardian gazetesine “Bu, Cumhuriyet döneminin sonudur. Laik sistem çökmüştür ve onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz.” diyerek Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ettiğinde bizzat Cumhuriyeti yıkacağını yıllar önce hiç gizlemeden yabancı efendilerine açıklamıştı.

Şimdi bu sözünü inkâr etse de, bu sözleri sarf ettiği mülâkatı yapan İngiliz gazeteci kayıtları açıklayabileceğini ve sözlerin aynen Abdullah Gül’e ait olduğunu söyleyince kendisi sessiz kalmayı tercih etti.
  #824  
Alt 23.08.2007, 18:11
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard abdus CAKALI ve KAHPELIGI HAINLIGI...

Türkiye Cumhuriyetini AIHMe sikayet edenler ortada: ermeniler, pkk yandaslari, rumlar ve bizim DINCI YOBAZ CAKALLAR !!!!

Yine aynı yıl Milliyet gazetesine verdiği mülâkatta zaten benzer sözleri tekrarlamış ve açıkça ilan etmişti:

“İslam’a aykırı kanun kalkacak!”

Abdullah Gül, adaylığını savunurken karısının türbanın özel bir mesele olduğunu iddia etti. Ancak anlaşılan Türk Devleti’ne ve laikliğe kinini özel alanda tutamamış olacak ki, her türlü uluslararası alana ve emperyalist platforma türban meselesini karısıyla birlikte kendisi taşıdı.

Gül, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı karısının AİHM’de açtığı türban davasında bizzat taraf olmuş, Başbakan olmasına rağmen Leyla Şahin’in türban davasındaki Türk Devleti’nin savunmasını baltalamış, karısı Türk Devleti’yle uluslararası mahkemede hesaplaşan ilk Başbakan olma şerefine (!) nail olmuştu. Karısının türban davasını kaybedeceği kesinleşince de yine devleti suçlu ilan ederek davadan vazgeçmişlerdi.

akp büyük cogunlukla ikdidar oldu ama basörtüsü yine kalkmadi. Mazaretleride toplumun 1.5%icin yasalar degismezmis !
Önceki secimde basörtüsü basörtüsü diye anirdilar, vatandasi devleti huzursuz ettiler, basörtüsü yasagini kaldiracagiz diye namus yemini ettiler ama son secimlerde basörtüsünü agizlarina bile alamadilar ! :-))

akp ikdidarinda öyle yasalar cikdiki Türkiyede asayis yok gibi !
Hirsizi, dolandiricisi, sahtekari, katili, tecavüzcüsü serbest dolasiyor !
Ama basörtüsü hala yasak ! :-))
Böyle seyleri anlayacak kafa 46.6% yokki ! :-))
  #825  
Alt 23.08.2007, 18:14
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Teslimiyetci CAKAL abdus...

Abdullah Gül, sadece gerici değil, iflah olmaz bir Batı işbirlikçisidir. Zaten Cumhurbaşkanı olamamasına en çok ABD ve AB’deki dostları üzüldü.

Tayyip Erdoğan ile birlikte Gül, ABD ve İsrail talimatları doğrultusunda 28 Şubat’ı tasfiye etmek için kendi hocalarını bile harcayarak AKP projesini üstlenmişti. ABD’nin bu atlara niçin oynadığı kısa sürede ortaya çıktı.

Abdullah Gül, Başbakanlığı döneminde kardeş Irak halkının kanını dökmek için ABD’nin istediği tezkereyi TBMM’den çıkarmaya çalışmış ve Anayasa’ya rağmen Türkiye’ye 80 bin ABD askerini yerleştirip fiilen ülkemizi işgal ettirecek ve parçalatacak bir icraatın sorumluluğunu üstlenmişti. Aslında sırf bu eylemi bile Yüce Divanlık bir vatana ihanet suçudur.

Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm tezlerini ve devlet politikalarını terk etmiştir. “Bir adım önde olmak” politikası adına Türkiye’ye karşı Ermeni, Rum ve Kürt tezleri bizzat Dışişleri’nin politikası haline getirilmiştir. Emperyalizme karşı en teslimiyetçi ve düşkün politika Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşanmıştır. Bakanlığı döneminde Dışişleri’nde gerçekleştirdiği temizlik ve tarikatçı kadrolaşma hareketi Cumhurbaşkanı olursa neler yapacağının göstergesidir.

Abdullah Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a hasta yatağında zorla Annan Planı’nı imzalatmaya çalışmış, Milli Dava’ya karşı ihanet politikasını ABD ve AB emirleri doğrultusunda açıkça yürütmüştü. Daha sonra Rauf Denktaş ABD’deki hastanede yaşadığı olayları inanılmaz ve utanç verici olduğunu ve kendisine açıkça tıbbi suikast planlandığını açıkladı. O sırada Rauf Denktaş’ı uzlaşmazlıkla ve Türkiye’nin önünde taş olmakla suçlayan Abdullah Gül’ün bu suikastta payı var mı hâlâ açığa çıkarılmadı.

Abdullah Gül, Türk Ordusu’nun mensuplarının başına K. Irak’ta ABD askerleri ve peşmergeler haince saldırıp çuval geçirirken, Kayseri’de mantı ziyafeti çekmiş ve olayı adeta keyifle izlemişti. Aslında bu operasyon bir ABD-AKP-PKK-Barzani operasyonuydu. Nitekim bugün KDP ve Barzani, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını açıkça destekleyerek ve Türk Ordusu’nun uyarısını kınayarak artık kimsenin saklayamayacağı şer ittifakını açıkça ortaya sermektedir.

Bunlar yurtdışındaki dostlarıdır. Yurt içindeki dostlarını bulmak için Abdullah Gül’ü destekleyen ve Genelkurmay’ın bildirisini “demokrasi” adına protesto eden PKK uzantısı ve taşeronu örgütlerin toplantılarına bakılabilir.
  #826  
Alt 23.08.2007, 18:16
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard CAKAL abdusun maskesi dincilik, islam

Abdullah Gül PKK’lı teröristlere açıkça destek olup, Mehmetçik’in kanına giren ve her fırsatta Türkiye’yi tehdit edip toprak talep eden Barzani’yle Türk Ordusu’nun tüm itirazlarına rağmen görüşeceklerini ilan etmiş, “Düşmanla bile oturur, görüşürüz.” diyerek Kürt-İslamcı zihniyetini açığa çıkarmıştı. Dostlar birbirini asla unutmuyor.

Abdullah Gül, terör örgütü PKK üyeliğinden hüküm giymiş Leyla Zana’yı sırf AB emretti diye dışarı salmış ve makamında ağırlamıştı. Kısacası ister PKK’lı ister Barzanici ister Talibanici olsun, her türlü Kürt ırkçısı ve bölücüsü Abdullah Gül’ün dostudur.

Abdullah Gül, Ermeni Diyasporasıyla birlikte Hrant Dink’in cenazesini Türklüğe ve Türk Devleti’ne karşı bir hakaret gösterisine dönüştüren provokasyonun baş tertipçilerindendir. Eski ASALA mensuplarının dahi cenazeye gelebilmesi için yurtdışındaki Ermeni militanlarını havaalanlarının VIP salonundan Türkiye’ye sokturtmuştur.

Türklüğe ve Türk ulusal kimliğine karşı her şeriatçıda olan o bitmez tükenmez kin Abdullah Gül’de de vardır. Şu sözleri söyleyebilen bir mürtecinin PKK’lılar ve Barzanicilerle bir araya gelmesini kim yadırgayabilir:

“Çukurca’da dağa ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene!’ diye yazmışsınız. Maalesef resmi ideoloji, Türk milliyetçiliği şeklinde kendisini ırki taassup (ırkçı yobazlık) olarak tezahür ettirmiştir.”

Abdullah, bu sözleri de inkâr eder; ama yalanlama aklına ancak Genelkurmay’ın uyarı bildirisinde geçen “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.” hatırlatmasından sonra gelir.

Yine de yalanlamanın da yalan olduğu hemen ortaya çıkar. DEP’li Remzi Kartal ve DYP’li Baki Tuğ ile katıldığı konferansta bu sözleri söylemiş ancak bu konferansı bile inkâr etmesi üzerine Baki Tuğ yalan söylediğini, bu sözleri kelimesi kelimesine sarf ettiğini açıkladı.

Hep aynı... Deniz yılanı gibi kaygan nesnelerin aslında dini İslam taktikleri takiye değil. Tersine dinleri takiye taktikleri ve maskeleri İslam…
  #827  
Alt 23.08.2007, 18:19
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Tüm bunlardan sonra Cumhurbaskani !?

Altdaki aciklamalar bizzat bizim DINCI YOBAZ CAKAL abdus gül denilen HIRSIZ, SEREFSIZ, NAMUSSUZ, HAIN KAHPE, OROSBUCOCUGUNUN agzindan cikan sözlerdir !

“Bu, Cumhuriyet döneminin sonudur. Laik sistem çökmüştür ve onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz.”

(27 Kasım 1995 The Guardian Gazetesi)

“Çukurca’da dağa ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene diye yazmışsınız. Maalesef resmi ideoloji, Türk milliyetçiliği şeklinde kendisini ırki taassup (ırkçı yobazlık) olarak tezahür ettirmiştir.” (DYP’li Baki Tuğ, DEP’li Remzi Kartal ile katıldığı bir konferans)

“Türkiye’de bir sistem bunalımı var. Halka zorla diretilen, halkına zıt, ona düşman bir sistem. İşte onun içindir ki, bugün senelerdir beraber olduğumuz bazı insanlar ayrılıkçı mücadele içine girmişler. Ülke bütünlüğünü bile tehlikeli duruma getirir hale gelmiş böyle bir sistem...”

“Türkiye’nin resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktı. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik… Bu ilkeler hep bu halka bir zorlatma şeklinde dayatıldı... Uygulamada tam bir diktatörlük…

“… (Atatürk’ün) Türkiye’nin Irak, Libya, Suriye’ye benzeyen çok yanları var. Neden? Aynı TEK ADAM pozisyonu. Bugün Libya, Irak ve Suriye’ye gidin, tek insanın resimleri vardır her yerde. Tek insanın heykelleri vardır.”

“Devrimcilik adı altında yine bir dizi hukuki düzenleme tepeden inme, zorla getirilmiş ve zorla kabul ettirilmiştir.”

“Milliyetçilik maalesef bir nevi ırkçılık şeklinde devam etmiştir…

Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela bunları açık söylemek zorundayım, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında İLKEL bir hale dönmüştür...”

“Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden, en büyük tahribatı vermiş olan sistemin ilkelerinden biri de LAİKLİK ilkesidir. Türk milletinin moral değerlerinin ana kaynağı din olacak, İslam olacak, sonra siz bunu potansiyel tehlike olarak göreceksiniz ve bunu uygulamalarla ortaya koyacaksınız.”

“Aynı şekilde, dindar olan bir subaya da siz kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, bunu açıkça söylemeden onu saf dışı ediyorsanız, sanki safra atar gibi, ajan yakalamış gibi onları ayıklıyorsanız, siz o zaman bu ülkenin devamını, bütünlüğünü nasıl temin edersiniz?..”

“Bu açıdan ikinci Cumhuriyet, yeni OSMANLICILIK kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

(Türkiye’nin Milli Bütünlüğü ve Güvenliği. İş Dünyası Vakfı Yayını)

“İslam’a aykırı kanunlar kalkacak…”

“Evet (zulüm gördük). Eşim liseyi dışarıdan bitirmek istedi. Başörtüsü var diye imtihana almadılar.”

“İçimizde öfke var…”

“(Anayasa’nın ilk dört maddesini kastederek) gücümüz olursa değiştirebiliriz… Artık Türkiye yasaklarla gidemez. Yani anayasada şu yasak var bu yasak var diye gitmez. Halk isterse yapılır.”

“Türkiye’de açık-gizli İslam düşmanlığı olduğuna inanıyoruz.”

“ Şeriat’ı tanımlamak lâzım… Eğer insanlar “ben Müslüman’ım” diyorsa, inançlarına göre yaşamak zorundadır. Ama başkası bunu istemiyorsa o kendi bileceği iştir.”

“Türkiye’de geçerli kanunlar arasında İslam’a aykırı olan da var, olmayan da. Aykırı olanlar baskıdır. Baskı kalkacak. Bu hakkı kullanacağım. Halka bu imkanı vereceğim.”

(Milliyet Gazetesi 10 Aralık 1995, Nilgün Cerrahoğlu ile röportaj)
  #828  
Alt 23.08.2007, 22:37
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard Söke söke olacak

Güller dökülecek, gidenlerin pislikleri temizlenecek ins.
  #829  
Alt 23.08.2007, 22:37
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard Söke söke olacak

Güller dökülecek, gidenlerin pislikleri temizlenecek ins.
  #830  
Alt 24.08.2007, 01:02
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard 46.6 az geldiyse daha uzun verelim o.T.

ohne Text
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu