Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #751  
Alt 08.02.2004, 00:25
Benutzerbild von babylonier
babylonier babylonier ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Negative Seiten des Kemalismus

Was ist der unterschied zwischen Kemalismus und Nationalismus?

Sollte ein Volk, dass aus so vielen unterschiedlichen Kulturen besteht, eine nationalistische Politik verfolgen?

Hat die türkische Generalität den Nationalismus-Gedanken nicht von den Europäern übernommen? Die Osmanan zuvor haben nicht so starkt nationalistisch gehandelt. Das osmanische Reich war ein "Vielvölkerstaat".

Meiner Meinung nach hat Atatürk nicht nur die positiven westlichen Werte übernommen, sondern auch negative, nämlich den unsäglichen Nationalismus.

Was ist mit den 1,5 Million vertriebenen Griechen und 2 Million vertriebenen Armeniern? Besonders diese Gruppen waren sehr gut ausgebildet und geschäftstüchtig.

Hat Atatürk, als er seine Armee zum Befreiungskrieg mobilisiert hat (mit Hilfe von vielen unterschiedlichen Ethnien wohlgemerkt), nicht gegen den obersten Vertreter Gottes (Sultan) gehandelt?

Haben die Türken, den Befreiungskrieg wirklich gewonnen? Zumindest wurde der größte Teil des Osmanischen Reiches "verloren".

Bitte um ernsthafte Antworten.

Grüße aus Berlin
  #752  
Alt 10.02.2004, 11:46
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Son anket 3 Kasım"ı hatırlattı

AK Parti"nin oy oranı yüzde 57.1.. CHP de oyunu artıran partilerden biri.. Ankette diğer partilerin durumu şöyle sıralanıyor:



ANAR"ın yaptığı araştırmaya göre, AK Parti"nin oyu, (kararsızlar dağıtıldıktan sonra) yüzde 57.1, CHP"nin ise yüzde 14.6 oranında. Sonuçlar, AK Parti"nin yerel seçimler yaklaştıkça yükselme trendini sürdürdüğünü gösteriyor. Yapılan ankette diğer partilerin yüzde 7 bandının altında kaldığı gözlemleniyor. Ankette; AKP, yükselişini sürdürürken, CHP"liler de geleceğe umutla bakıyor. Ankette göze çarpan diğer başlıklar ise şöyle...

AK Parti hükümetinin başarılı bulunma oranı yüzde 61 çıkarak, halkın ümit ve beklentilerinin sürdüğünü gösteriyor. Muhalefet partilerinin daha dinamik olma ve tepkileri oya tahvil etme durumu CHP örneğinde görülmüyor. Ana muhalefet partisinin Ocak ayında başarılı bulunma oranı yüzde 16"da kalmış. CHP"lilerin sadece yüzde 34"ü partisinin performansını başarılı bulurken, yüzde 41"i hükümeti başarılı buluyor.
Bugün milletvekili seçimi yenilense AK Partililer"in sadece yüzde 1-2"si partisine kesinlikle oy vermeyeceğini söylerken, bu oran CHP"de yüzde 11 oranında kalıyor.

CHP"lilerin yüzde 28"i Türkiye"nin ""iyiye gittiğine"" inanıyor. Gelecekten daha ümitli olanların oranı ise 55.
  #753  
Alt 10.02.2004, 11:47
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard PFDK, Beşiktaş"ı cezalandırdı

PFDK"nın Beşiktaş"a 1 maç saha kapatma ve 2.5 milyar lira para cezası vereceği öğrenildi. İşte ayrıntılar.



Hakem Cem Papila’nın sahaya atılan tehlikeli maddeler ve ardından yüzüne isabet eden kartopu nedeniyle yaptırdığı 3 ve 4 nolu anonslar gereği PFDK’ya gönderilen Kartal’ın, saha kapatma ve 2.5 milyar lira para cezası alacağı bildirildi.

Gözlemci Sadık Deda ve Sabri Çelik’in raporlarında kötü tezahürat nedeniyle hakem tarafından 2 nolu anons istenmesine karşın, stat görevlilerinin bunu yerine getirmediği ifadeleri kurul tarafından gözönüne alındığı takdirde ise cezanın seyircisiz oynamaya dönebileceği kaydedildi. Ancak yetkililer, PFDK’nın bu sezon bu cezayı vermekten kaçındığını ifade etti. Denizli maçının ise İzmir Atatürk Stadı’na alınacağı kaydedildi.
  #754  
Alt 10.02.2004, 11:48
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Erdoğan işaret vermiyor

Erdoğan"ın bu tavrı partilerindeki değerli isimlerin, bir başka partiye geçme yolunu kesmek olarak değerlendiriliyor.



AKP yöneticileri, Ankara"da Melih Gökçek ve Turgut Altınok dışında bir ismin aday gösterilmeyeceğini savunuyor.

28 Mart yerel seçimi için adaylarını açıklamaya başlayan AKP, çekişme yaşanan büyükşehirlerdeki listeyi son güne bırakacak. Özellikle büyükşehir ve metropol ilçelerde ""tek seçici"" olan AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan , böylece küskün adayların diğer partilere geçmesini önlemek istiyor.

7 bin 700 aday adayı ile yapılan görüşmelerin ardından AKP Merkez Yürütme Kurulu"nda kararlaştırılan adaylar aşamalı olarak kamuoyuna açıklanıyor. Erdoğan, özellikle birkaç aday adayının yarıştığı büyükşehirlerde isim belirlemekte zorlanıyor. Partide oluşturulan komisyonlar, oluşturulan raporları Erdoğan"a iletiyor. Erdoğan, kendisinden işaret almaya çalışan adaylarla görüşmüyor.

AKP, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir"de büyükşehir adaylarını belirlemekte zorlanıyor. Ankara"da mevcut başkan Melih Gökçek ve Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok yarışıyor. Parti yöneticileri, bu iki ismin dışında bir milletvekilinin aday gösterileceğine ilişkin duyumlara ise olasılık tanımıyor. İstanbul"da adaylık yarışı Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya arasında geçiyor. Eski ANAP"lı Devlet Bakanı Işılay Saygın "ın partiye katılmaması nedeniyle İzmir için belirsizlik yaşanıyor.

Kaynak : Cumhuriyet
  #755  
Alt 10.02.2004, 11:48
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Ali Topuz"un yeni hedefi Gülen

10 Şubat 2004 11:02
--------------------------------------------------------------------------------

"Sümüğünü silmeye çalışan bir adam ABD"den dini öğretmeye çalışıyor" diyen Topuz ağzına geleni ardına koymadı..



topuz herzaman olduğu gibi AK Parti"yi eleştirerek ve suçlayarak konuşmasına başladı.. İktidarın yavaş yavaş rejimi değiştirdiğini savunan Topuz, ``Sonuçta iş sadece adını koymaya kalacak`` dedi. Topuz, gazetelerdeki kabine üyelerinin eşlerinin türbanlı görüntülerinin ``Burası İran olmalı`` dedirttiğini ifade ederek, ``İmaj vermeye, bu imajla AB`ye girmeye çalışıyorlar. Buna önce kadınlar karşı çıkmalı`` diye konuştu.

``Sümüğünü mendille silmeye çalışan bir adamın çıkıp ABD`den halka dinini öğretmeye çalıştığını`` kaydeden Topuz, ``Kim bu adam? ABD buna bu kadar desteği niye veriyor? Bu kadar çok parayı nereden alıyorlar? Dünyanın birçok yerinde nasıl okul açabiliyorlar? Amaçları ne?`` diye sordu. Topuz, İslamiyet`te Allah`la kul arasında hiçbir mevki bulunmadığını bildirerek, ``Kim oluyor bunlar? Bana dinimi öğretmeye kalkıyor, ben onlardan daha iyi Müslüman`ım`` dedi.
  #756  
Alt 10.02.2004, 11:49
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Kırmızı Koltuk"tan ilginç yayın

Konuk Perinçek ekrandan yöneltilen soruları cevaplarken, Ataklı"nın aldığı ceza ilginç bir yolla aşılmış oldu.


Star TV"de Can Ataklı"nın RTÜK tarafından cezalandırılması Kırmızı Koltuk programını değişik bir şekilde sunmaya itti.

Yine Star Ana Haber Bülteni"nde belgesel yayınlamak zorunda kalan Star Kırmızı Koltuk programına da bir ilke imza attı.

Teknolojinin faydalarınan yararlanan Star çalışanları bu cezayı bu şekilde atlatmış oldular.

Ataklı, programa çıkamayınca konuk ekrandan yöneltilen soruları cevapladı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı
  #757  
Alt 10.02.2004, 11:50
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Aday adaylarını tanıtıyoruz

O yolu ise İnternet Haber açıyor. İstanbul"u ve ilçelerini yönetmeye aday aday adaylarının yapacağı tek şey var.




İstanbul"un Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ilçe başkanlığına aday olanlarla tek tek röportaj yaparak projelerini halka anlatmakta aracı olacak, halkın da aday adaylarını daha yakından tanımasını sağlayacağız....

Plan ve projelerini halka anlatmak, geniş kitlelere ulaşmak isteyen aday adaylarının bizimle irtibata geçecekleri telefon ve e-mail adresleri şöyle:

TEL:
0216- 418 55 55
0216- 330 55 55

E-mail: belediye@internethaber.com
editor@internethaber.com
  #758  
Alt 10.02.2004, 11:50
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Türkiye sahtecilikte bir numara

bilgisayar ve bilişim dünyasındaki gelişmeye paralel olarak gündemimize girmeyi başardı.

Sahte meslek erbabı

Türkiye’nin sahte yüzü bunlarla da bitmedi. Sahte meslek erbaplarımız da oldu. Bizzat Sağlık Bakanlığı’nın valilikleri uyarmasıyla öğrendik ki, Türkiye’de üç bin civarında sahte diş hekimi faaliyet göstermekteydi. Sahte avukatlar, sahte doktorlar da bu alanda kendilerinden bahsettirmeyi başarmıştı. Hatta resmi kurumlar adına sahte fatura tahsilatçıları bile türedi. Gazetelere yansıdı da öğrendik, sahte suç bildirisinde bulunanlar bile vardı.

Sahteciliğin kültür ve sanat yönü de eksik olmamalıydı. Ve olmadı da. Bir operasyonda ele geçirilen, ünlü ressam Pablo Picasso’ya ait olduğu iddia edilen tabloların dördünün sahte olduğu ortaya çıkartıldı mesela. Sanatın da sahtesini üretmiştik çünkü. Adına korsan dense de aslında o da bir sahtecilik olan CD ve kitap dünyasındaki sahtecilik savaşları ise hâlâ sürüyor.

Bir de gündeme yönelik sahtelik ve sahteciliklerimizle ön plana çıktık. Bu sahtelikler bazan gündemin baş rol oyuncusu oldu; sahte gündemlerle gerçek vatandaşlar uyutuldu. Sahte din adamları ile hafızalar karıştırılmaya çalışıldı. 28 Şubat döneminin bunun için önemli bir platform olduğu, sonradan yapılan itiraflar ile anlaşıldı. 28 Şubat şartlarındaki demokrasinin de böylece sahte olduğu anlaşıldı. Bilenler hatırlayacaktır, gazetelerde belirli kişilerin kalemlerinden okuduğumuz sahte MİT raporları yayınlandı Türkiye’de. Emniyet adına kaleme alınan sahte raporlarla gündem oluşturmaya çalışanlar unutulmadı. Yaptıkları her türlü işe Atatürk’ü karıştırarak rant sağlayan sahte Atatürkçüler, sahte devrimciler, sahte solcular bazı köşelerin baş müdavimleri olarak hatırlandı.

İnsanların duygularına yansıyan sahtelikleri anlatmaya gerek olmasa da yabancı uyrukluların Türk vatandaşlığına geçmek için Türklerle yaptıkları sahte evlilikleri unutmamak gerekiyor.

Bir de gıda piyasasında yapılan sahtecilikler var. Özellikle de son yıllarda tüketicilere, piyasaya olan güveni kaybettirecek bir sahtecilik bu. Örnek mi? İlaç dahil, bal veya kaşar peynirine kadar her türlü ürünün sahtesi yapılıyor. Bal niyetine şeker yemiş oluyorsunuz bu şekilde. Bir diğeri sodyum hidroksit (kostik) ile gıda boyası kullanılarak daha siyah bir görünüm verilen zeytin. İşlemler yeterince zamana yayılmadan yapıldığı için zeytin yerine zehir tatmış oluyoruz. Sonra içerisine tereyağı yerleştirilen kaşar peynirlerinin, sığır eti niyetine satılan domuz etlerinin, salam/sucuk adı altında içeriği belirli olmayan gıda maddelerinin de sahteciliği önemli boyutlara ulaştı son zamanlarda. Rakının bile sahtesini imal etmeyi ihmal etmedi sahte piyasanın üreticileri.

Sahte çamaşır suları, markalısı yerine üretilen sahte deterjanlar, şampuanlar... Bunlar da sahte perakende piyasasının en önemli kalemlerini oluşturdu, oluşturuyor hâlâ.

Türkiye sahtecilikte merkez

Bütün bunların sonunda Türkiye taklit mallarla anılan en önemli ülke oldu. Ancak Türkiye’yi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ticaret Temsilciliği’nin (USTR), geçen yıl yayınladığı yıllık fikri mülkiyet hakları raporuna göre bir numaralı sahte ürün üretim merkezi durumuna getiren aslında bunlar olmadı. Taklitçi müteşebbislerin, iç pazarın yanında dış piyasalara da sattığı sahte markalı ürünler ile girdi Türkiye bu listeye. Taklit markalı ürünlerin başını da tekstil sektörü çekti. Adidas, Nike, DKNY, Disel, Lacoste, Paul&Shark Ferre, Esprit, Swatch, Tommy Hilfiger gibi markaların sahtelerinin satışları gerçeklerini geride bıraktı neredeyse.

Buradaki kârın yüksekliğine özenerek gerçek ve sahtesine raflarında yer veren art niyetli büyük mağazalara da rastlandı. Hatta sosyete bile ‘anlaşılmaz’ diyerek sahte markalı ürünleri tercih edip, mafyası bile oluşan bu piyasaya katkı sağladı. Daha ucuz olduğu için Çin başta olmak üzere Uzakdoğu’dan bile taklit mal, resmi veya gayriresmi yollardan Türkiye’ye getirilmeye başlandı.

İşte bütün bunların sonunda, 6 Mayıs 2002 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan bir habere göre dünyanın ünlü markaları, ürünlerinin sahtelerinin yaygınlaşması üzerine Türkiye’yi gözlem altına aldı ve bu amaçla Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’ndan (FBI) emekli ajanlarla çalışmaya başladı. Ajanlar bu konuda araştırma yapıyor. Marka Koruma Grubu’na bağlı ajanlar Türkiye’den de emekli polisleri ekiplerine katarak sahtecilerin izini sürüyor.

Bunlar yabancıların kendi markalarını korumak üzere dünya çapında oluşturdukları takip kurumları. Bir de Türkiye’de kurulan Tescilli Markalar Derneği var. Tescilli markaların Türkiye’deki acente, distribütör, lisansör ve mümessilleri, 2001 yılında bir araya gelerek taklit üretime karşı örgütlü hareket etmeye karar verdi. Derneğin kapıları sadece tekstil ürün piyasasına değil, taklidi yapılan parfüm, gözlük, kozmetik ve sağlık ürünleri gibi sektörlerin temsilcilerine de açık.

Her ne kadar ‘gerçek olan sahtesi ile anlaşılır’ dense ve Popstar’cı Abidin’in, Tarkan’a benzerliği sebebiyle son aylarda ‘taklit’ olmakla suçlanması bu dosyanın en eğlenceli ‘sahteciliği’ni oluştursa da gerçekte her şey Cem Yılmaz’ın ‘janjanlı sahtekar’ reklamı kadar komik ve eğlenceli değil, hatta acı. Acı olan da sahteciler yüzünden herkesin bir güven bunalımında olduğu.
  #759  
Alt 10.02.2004, 11:51
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard İşte Kofi Annan"ın planı

Annan"ın birinci önerisi, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti devleti kurulması.. Diğer öneriler ise şöyle sıralanıyor..



BM Genel Sekreteri Kofi Annan"ın, Kıbrıs sorununun çözümü için Türk ve Rum taraflarına 5 Şubat 2004"te gönderdiği davetle yeniden gündeme gelen Kıbrıs planının son versiyonunun ana unsurları özetle şöyle sıralanabilir:

YENİ DÜZEN

• Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (BKC) adı altında tek bir uluslararası kişiliğe ve egemenliğe sahip bağımsız bir federal devlet kurulacak. BKC biri Kıbrıs Rum, diğeri Kıbrıs Türk olmak üzere iki kurucu devletin ortaklığından oluşacak. Yeni devletin, yeni bayrağı ve milli marşı olacak.

• Dördü Rum, ikisi Türk altı kişilik Başkanlık Konseyi"nin yönetimi dönüşümlü olarak Rumlar"la Türkler arasında el değiştirecek. 10"ar aylık sürelerle iki dönem Rumlar, bir dönem Türkler başkanlık edecek.

• Federal Parlamento iki Meclis"ten oluşacak. 48 kişilik senato 24 Türk ve 24 Rum temsilciden oluşurken, yine 48 kişilik Temsilciler Meclisi"ndeki vekil sayısı Türk ve Rum tarafının nüfuslarıyla orantılı olacak. Ancak bir tarafın temsil oranı yüzde 25"in altına düşmeyecek.

• Olağan kararlar, senatonun basit çoğunluğuyla alınabilirken, önemli kararlarda senatonun her iki kurucu meclisine ait bölümünün beşte ikisinin oyunun sağlanması şartı aranacak.

YARGI

• Yüksek Mahkeme her iki devletten eşit sayıda yargıçla Kıbrıslı olmayan üç yabancı yargıçtan oluşacak.

GÜVENLİK

• Türkiye, Yunanistan ve İngiltere"nin garantörlük hakları korunacak. İki kurucu devlet tamamen silahsızlandırılırken, Türkiye, AB üyesi olana kadar belli sayıda Türk ve Yunan askerinin adada bulunmasına izin verilecek. Şu anda 35 bin olan Türk askeri varlığı, Türkiye AB"nin tam üyesi olana dek 6 bin olarak belirlendi.

VATANDAŞLIK

• 1963"ten önce Kıbrıs vatandaşı olanlar ve çocukları Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (BKC) vatandaşlığının yanı sıra, bir de ait oldukları topluma göre (Türk, Rum) iç kurucu devlet vatandaşlığına sahip olacak.

• Adaya Türkiye"den ve Yunanistan"dan gelerek vatandaşlık alanlardan, her iki tarafta da 45 binine bulundukları kurucu devletin ve BKC"nin vatandaşı olma izni tanınacak.

• İki kurucu devletin vatandaşlarının yüzde 10"u oranında, Türkiye"den gelen ve Yunanistan"dan gelenlere de vatandaşlık yerine "daimi ikamet hakkı" verilebilecek. Bunun dışında Türkiye ve Yunanistan"dan gelenler tazminat ödenerek ülkelerine geri gönderilecek.

SİYASİ HAKLAR

• Adadaki Rumlar Rum kurucu devleti, Türkler de Türk kurucu devleti vatandaşı olacak.

• Türk tarafına yerleşecek Rumların Türk Kurucu Devleti vatandaşlığına alınıp alınmamasına Türk tarafı karar verecek. Vatandaşlığa alınmadıkları sürece Rum Kurucu Devleti vatandaşı sayılacak bu grup, ulusal meclis (senato) seçimlerinde siyasi haklarını (seçme - seçilme) sadece Rum Kurucu Devleti içinde kullanabilecek. Yerel ve Temsilciler Meclisi seçimlerinde ise siyasi haklarını yerleşik bulundukları Türk Kurucu Devleti içinde kullanacak.

İKAMET HAKLARI

• Rumların Türk Kurucu Devleti"ne dönüşleri 7. yıldan sonra başlayacak ve aşamalı olarak artırılacak. Plan 15 yılda Türk Kurucu Devleti"nin nüfusunun en fazla yüzde 21"i oranında Rum"un geri dönüşüne imkân tanıyor.

MÜLKİYET SORUNLARI

Mal -mülk mübadelesi uluslararası hukuka ve iki kesimliliğe saygı temelinde şöyle gerçekleştirilecek:

• Talepleri incelemek için bağımsız ve tarafsız bir Mülkiyet Kurulu oluşturulacak. Mülkiyet Kurulu her kurucu devletten ikişer üye ve Kıbrıslı olmayan üç üyeden toplam 7 kişiden oluşacak.

• Etkilenen mal Rumlara geri verilen bölgedeyse, mülkiyet haklarının kullanılması, tasarrufu kaybeden mal sahibine haklarının iadesi yoluyla olacaktır.

• Etkilenen mal, sahibinin mensubu olduğu kurucu devletten farklı olanının bölgesinde kaldıysa, mülkiyet haklarının kullanılması hakların iadesi, veya etkin tazminat, veya satma, kiralama veya takas yoluyla olacaktır.

Aşama aşama bırakılacak yerler

Adanının yüzde 36"sını oluşturan KKTC toprağının oranı müzakerelere göre yüzde 29 - 30"a inecek. Üç yıllık geçiş sürecinde şu bölgeler BM denetiminde Rumlara bırakılacak:

1. Aşama (104 gün): Ara Bölge, Maraş, Erenköy
2. Aşama (6 ay): Düzce, Taşköy
3. Aşama (1 yıl): Bademliköy, Ömerli ve Kırklar
4. Aşama (2 yıl): Magosa, Çayönü, Güvercinlik, Akdoğan, Türkmenköy, Gayretköy, Yeşilırmak ve Soli.
5. Aşama (2.5 yıl): Magosa, Haspolat, Alayköy ve Bostancı
6. Aşama (3 yıl): Korkuteli, Dörtyol, Pirhan, Paşaköy, Türkeli, Yılmazköy, Şirineveler, Akçiçek, Kozan, Kılıçarslan, Gürpınar, Özhan, Karpaşa, Mevlevi, Kalkanlı, Akçay, Güzelyurt, Güneşköy, Aydınköy, Yeşilyurt, Gemikonağı ve Yedidalga.
  #760  
Alt 10.02.2004, 11:51
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Halis Toprak da bunu yaparsa!

Halis Toprak’ın firması, kazandığı ihale ile SSK’ya sattığı ilaca, 1 yılda yüzde 389 zam yaptı.



Devlet raporlarına göre; SSK’yı ablukaya alan ilaç firmaları “centilmenlik anlaşması” adını verdikleri bir yöntemle; ihalelere tek tip fiyatla girerek SSK’yı pahalı ilaç alımına zorluyorlar. Firmalar, çok alım yapan bölge hastanelerine uyguladıkları fiyatları, aynı kurumun birimi olmasına rağmen küçük şehirlerde veya az ilaç alan SSK hastanelerine uygulamıyorlar.

6 MİLYONLUK İLAÇ, 23 MİLYON!

Bu oyunlar neticesinde SSK’nın önceki yıl 6 milyon liraya aldığı “Klax” isimli ilaca geçtiğimiz yıl tam 23 milyon 364 bin 578 lira ödendi. Halis Toprak’a ait Toprak Holding bünyesindeki Toprak İlaç üretiyor.

SSK’daki bozuk yapı, her noktada varlığını hissettiriyor. Yılların ihmaliyle verimsiz bir şekilde çalışan kurumda şimdi de fahiş artışlı ilaç fiyatları gündemde.

SSK’yı ablukaya alan ilaç firmaları “centilmenlik anlaşması” adını verdikleri bir yöntemle; ihalelere tek tip fiyatla girerek SSK’yı pahalı ilaç alımına zorluyorlar. Firmalar, çok alım yapan bölge hastanelerine uyguladıkları fiyatları, aynı kurumun birimi olmasına rağmen küçük şehirlerde veya az ilaç alan SSK hastanelerine uygulamıyorlar. Bu oyunlar neticesinde SSK’nın önceki yıl 6 milyon liraya aldığı “Klax” isimli ilaca geçtiğimiz yıl tam 23 milyon 364 bin 578 lira ödendi.

MALİYETLER YÜKSELİYOR

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan “Sosyal Sigortalar Kurumu’nun İlaç Alımları Hakkında Özel İnceleme Raporu”nda SSK’da ilaç alımlarıyla ilgili olarak yıllardır bir istikrar sağlanamadığı, sorunların halen devam ettiği vurgulandı. Vakit"in haberine göre, SSK’ya çok çeşitli kanallardan ilaç alındığı, bunun da fiyatlar arasında farkların oluşmasına yol açtığı belirtilen raporda, “Bu aksaklıklar nedeniyle ünitelerce temin edilen ilaçların tedarik maliyetinin, önceki yıla göre belirgin bir şekilde yükselmeye başladığı tespit edilmiştir” denildi.

BİR YÜK DE ECZANELERDEN

Raporda, SSK’da normları belirlenmiş bir ilaç alım politikası olmaması nedeniyle farklı alımlarla farklı ve yüksek fiyatların ortaya çıktığı da kaydedilerek, “İlaç sıkıntısı nedeniyle hastaların özel eczanelere yönlendirilmesi sonucu satın alınan ilaçların maliyetindeki artışın ise eczacı kârının da devreye girmesiyle birlikte daha fazla olduğu saptanmıştır” denildi.

İlaç tedarikinde üretici firmaların çeşitli ayak oyunlarını da değinilen raporda, şirketlerin çok alım yapan bölge hastanelerine uyguladıkları fiyatları, aynı kurumun birimi olmasına rağmen küçük şehirlerde veya az ilaç alan SSK hastanelerine uygulamadıkları belirtildi.

SSK Paşabahçe Hastanesi’ndeki bir uygulamaya da değinilen raporda, bu hastanenin geçtiğimiz yıl 35 ayrı ilaç kalemi için açtığı ihaleye firmaların tamamının “centilmenlik anlaşması” adı altında eşit fiyat verdiği, acil ihtiyaç duyulan bir kaleme ise hiçbirisinin teklif vermediği kaydedilerek, firmaların bu tutumları neticesinde ilaç alımının tıkanma noktasına geldiği ifade edildi. Firmaların aralarında anlaşarak tek tip fiyat verme uygulamasıyla İstanbul Vakıf Gureba ve Okmeydanı Hastanelerinde de karşılaşıldığı belirtilen raporda, genel müdürlükle yapılan yazışmalardan, pek çok hastanenin benzer sıkıntılar yaşadığı anlatıldı. Raporda, “Bu hususların yaygın olarak görülmesi firmaların kendi aralarında anlaşma eğilimi içinde olduklarını ortaya koymaktadır” denildi.

AYDA 40 DEFA İHALEYE ÇIKAN HASTANE VAR

Uygulamalardaki belirsizliklerden dolayı sık sık ihaleye çıkılarak zaman ve emek israfı yaşandığı, ayrıca her birimin sınırlı ilaç talepleri sonucunda toptan alım avantajlarının kullanılamadığı anlatılan raporda, “Örneğin Samsun Bölge Hastanesi’nde ayda 20 kez, İstanbul Okmeydanı Hastanesi’nde ise ayda 40 kez ihale açılmakta, yeni kanun ile amaçlanan rekabet ortamı, etkinlik ve verimliliğin sağlanamadığı görülmektedir” ifadesi kullanıldı.

HASTALAR MAĞDUR OLUYOR

BYDK raporunda, bütün bu olumsuzlukların hastaları derinden etkilediği; özellikle de yaşlı ve sürekliği rahatsızlığı bulunan hastaların, ilaç alım kargaşası sonucunda istediği ilacı ilk tedavi merkezinde bulamadığı, diğer SSK hastanelerini dolaşmasının ardından buralardan da ilacı temin edemediği ve sonuçta özel eczanelere yönlendirildiği kaydedilerek, bunun da hasta açısından maliyetleri artıran bir olumsuzluğa dönüştüğü ifade edildi.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu