Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #341  
Alt 17.11.2003, 10:35
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Seher vakti ve sahur fırsatı

Seher vakti gecenin son altıda biridir. Yani güneşin batışından imsak vaktine kadar olan zamanın son altıda biridir. Mesela akşam 16.30?da, imsak da 5.30?da oluyorsa, gecenin tamamı 11 saat demektir. Bunun altıda biri 1 saat 50 dakika eder. 5.30?dan çıkarılınca 3.40 kalır. Saat 3.40?dan saat 5.30?a kadar seher vakti demektir. Yaz ve kış bu vakit azalıp çoğalır. Teheccüd namazını ve vitri seher vaktinde kılmak iyidir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Gecenin sonunda uyanamayacağından korkan, gecenin evvelinde vitri eda etsin! Sonra yatsın! Gece sonunda uyanacağını ümit eden, vitri o zaman kılsın! Çünkü gecenin sonundaki kalkmakta rahmet melekleri hazır olur." [Müslim]
"Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan dua kabul olur." [Tirmizi]
"Seher vakti Allahü teâlâ buyurur ki: İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim. İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duasını kabul edeyim." [Müslim]

Seher vakti, dua ve istiğfarların kabul olduğu zamandır. Ramazan ayında sahur için kalkınca seher vaktinde kalkılmış olur. Bu vakitte dua etmeyi ganimet bilmelidir! Allahü teâlâ iyileri överken, "Onlar seher vaktinde istiğfar eder" buyuruyor. (Zariyat 18)

Hazreti Yakup oğullarına, "Sizin için yakında [seher vakti] Rabbime istiğfar edeceğim" dedi. (Yusüf 98)
Al-i İmran suresinin 17. âyetinde,sabredenler, sadıklar, namaz kılanlar, zekat verenler ve seher vakitlerinde istiğfar edenler övülmektedir. Hepsinden sonra, istiğfar edenlerin bildirilmesi, insanın her ibadetini kusurlu görüp, daima istiğfar etmesi içindir.
  #342  
Alt 17.11.2003, 10:38
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sahur için hesap yoktur

Fırsat ganimettir. Ömrü faydasız işlerle geçirmemeli, Hak teâlânın rızasına uygun şeylere sarf etmeli! Beş vakit namazı, tadil-i erkan ile ve cemaat ile eda etmeli! Teheccüd namazı kılmalı, seher vakitlerini istiğfarsız geçirmemeli, gaflet uykusuna dalmamalı, ölümü ve ahireti düşünmeli, haram olan dünya işlerinden yüz çevirip, ahiret işlerine yönelmeli! Zaruri olan dünya kazancı ile meşgul olup, diğer vakitleri, ahireti imar etmekle meşgul olmalıdır! (Mek. Masumiyye)

Sahura kalkmadan oruç tutmakta mahzur yoktur. Yani günah değildir. Ancak sahura kalkmak çok sevaptır. Bir yudum su içmek için de olsa, sahura kalkmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Sahura kalkın, sahurda bereket vardır." [Buhari]
"Sahurda yemek yiyerek, oruç tutmanıza yardımcı olun!" [Beyheki]
"Sahur yemeğine kalkmak, Allah?ın size bağışladığı berekettir, bunu kaçırmayın!" [Nesai]
"Yedikleri helal olmak şartı ile hesaba çekilmeyecek üç kişi; oruçlu, sahur yemeği yiyen ve Allah yolunda nöbet tutandır." [Nesai]
"Bir lokma olsa da sahur yemeği yiyin! Çünkü onda bereket vardır." [Deylemi]
"Müminin sahurunun hurma ile olması ne güzeldir." [Ebu Davud]
"Allahü teâlâ, sahura kalkanlara rahmet eder." [Taberani]
"Sahur yemeği mübarektir. Sahurun tamamı berekettir. Bir yudum su için de olsa sahura kalkın! Allahü teâlâ ve melekleri, sahura kalkanlara salat ve selam ederler." [İ. Ahmed]
"Yani Allahü teâlâ, sahura kalkanları mağfiret eder, melekler de onlar için dua eder."
Sahur yemeklerinin fazileti çoktur,
Sahur yemeği için sual ve hesap yoktur.
  #343  
Alt 17.11.2003, 10:51
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Kadir gecesi duası

Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
"Kadir gecesini, Ramazanın son on gününün 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tek gecelerinde arayın."[İmam-ı Ahmed]
Peygamber efendimiz, Kadir gecesinde, "Allahümme inneke afüvvün tühıbbül afve fafü anni" duâsını (Ya Rabbi,sen affedicisin, sen affı seversin. Beni affet) okumayı bildirmiştir.
Bu dua her gece okunursa kadir gecesinde de okunmuş olur.
  #344  
Alt 18.11.2003, 10:44
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard alevilik

Herkes kendilerine nasil davranilmasini bekliyorsa, Alevilere ve onun inancina öyle yaklasmalidir. Son günlerde Aleviligi yipratmaya yönelik kimi çevreler tarafindan baslatilan tartismalar toplumumuzu rahatsiz etmektedir. Aleviligin hosgörüsünü ve yillarin vermis oldugu yasaklilik durumun yarattigi ortami kullanarak, hakaretlere kadar varan bu tartisma ve saldirilara son verilmelidir. Herkes kendilerine nasil davranilmasini bekliyorsa, Alevilere ve onun inancina öyle yaklasmalidir. Alevilik, Alevilerin inancidir. Nasil, neye ve neden kime inandiklari, nasil ibadet etmeleri gerektigi onlarin tasavvufunda olup, kimsenin dogrulugunu ve yanlisligini iddia ederek, düzletmeye kalkma hakki yoktur. Bu hakki kendinde görenler, kendilerinin inançlarina yönelikte bu tür yaklasimlari ve müdahaleleri bastan kabul etmis olacaklardir. Cami de ibadete saygida kusur edilmesini istemeyenler, Cemevine saygisizlik etmemeyi bilmeli, ögrenmelidirler. Allah"la, kul arasina girmek gibi bir çirkinligin temsilcileri olmamalidirlar. 1400 yildir yok edilemeyen, tüm zorluklarla bugüne gelmis olan Aleviler ve onlarin inanci Alevilik, bugün nasil yol almasi gerektigini bilecek olgunluga ve birikime sahiptir. Toplumsal degisim, gelisim ve çagdas toplumun yaratilmasindaki katkilari tartismasiz bir biçimde ortadadir. Tüm Alevi kurum ve kuruluslari bu konuda gereken hassasiyeti göstermektedirler. Toplumsal baris, kardeslik ve huzur içinde bir toplum yaratma mücadelesi vermektedirler. Bunun kiymeti dogru algilanmalidir......(Dem Gazetesinden) kizilbasch
  #345  
Alt 18.11.2003, 14:04
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Zekat verenler/alanlar

Bir günlük yiyeceği olanın, zekat veya sadaka istemesi haramdır. Fakat istemeden verilen sadakayı, zekatı alması caizdir.

Muhtaç olmayan fakirin, verilen zekat veya sadakayı almaması iyi olur. Birisi zekat toplamak için vazife isteyince, Resulullah efendimiz, "Seni, insanların yıkayıp attıkları kirleri toplamaya memur etmek istemem" buyurdu. (İ. Huzeyme)

Zekat olarak verilen bir deveyi isteyen bir zata, "Şişman birinin, sıcakta terleyip vücudunu yıkadığı kirli su içilir mi? Zekat böyle kir gibidir" buyurdu. (İ. Malik)

Zekatı muhtaçlara vermeli!
Kur?an-ı kerimde, çok yerde namaz ile zekat beraber bildiriliyor. "Namazı kılın, zekatı verin" buyuruluyor. (2/43)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Allah?a ve Resulüne inanan zekat versin!" [Taberani]
"En faziletli ibadet namaz, sonra zekattır." [Taberani]
"Hastayı sadaka ile, malı zekat ile koruyun!" [Deylemi]
"Malın temizlenmesi için zekat farz kılındı."
"Zekat vermeyen, kıtlıklara maruz kalır." [Taberani]
"Zekat vermeyene Allah lanet eder." [Nesai]
"Zekat vermeyen, temiz malını kirletir." [Taberani]
"Zekat vermeyen, kıyamette ateştedir." [Taberani]
"Zekat vermeyen toplum, rahmetten mahrum kalır." [Taberani]
"Zekatı verilmeyen mal, kara veya denizde telef olur." [Taberani]
(Zekatını veren o malın şerrinden korunur.) [Beyheki]
"Zekat vermeyenin namazı kabul olmaz." [Taberani] [Zekat vermemek haram olduğu için, böyle günahkârın kıldığı namaz sahih olup, borcu ödenirse de; namazdan hasıl olacak sevaba kavuşamaz. Her günah böyledir.]

"Zenginlerin zekatı, fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir." [El-Askeri]

[Eli ayağı tutup da çalışabilenlerin zekat istemesi haramdır. İstemediği halde, kendisine zekat verilirse, alması günah olmaz. Zekat, çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere verilir. Allahü teâlâ böyle fakirleri de milletin içinde kırkta bir yaratmıştır.]
"Zekat, karıştığı malı ifsat eder" [İmam-ı Ahmed hazretleri, bu hadis-i şerifi,
"İhtiyacı olmadığı halde, zekat olarak alınan mal, diğer malları helak eder" diye açıklamıştır. (Tergib)
  #346  
Alt 18.11.2003, 14:07
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Zekat vermeyenler

Peygamber efendimiz, "Zekatı verilmeyen mallar, ejderha olup sahibinin boynuna sarılır" buyurduktan sonra şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
"Hak teâlânın ihsan ettiği malın zekatını vermeyenler; iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını zannediyorlar. Halbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar, o mallar cehennemde azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp, baştan ayağa kadar onları sokacaktır." [3/180]

Bu acı azaplardan kurtulmak için malların zekatını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin uşrunu vermek şarttır. Zekat kırkta bir, uşur onda bir verilir.

Kur?anda, "Malı, parayı biriktirip zekatını vermeyene çok acı azabı müjdele! Zekatı verilmeyen mal, para, cehennem ateşinde kızdırılıp, sahibinin alnına, böğrüne, sırtına mühür gibi basılacaktır" buyuruldu.
(Tevbe 34,35)

Fakire verilen altın, onu zengin edecek kadar fazla olmamalıdır. Borçsuz fakire nisap miktarı veya daha çok zekat vermek mekruh olarak caizdir. 10 g altın kadar borcu var ise, 100 g altını alması mekruh olmaz.
Altın ile gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyası kabul edilir. Nisap miktarı ise zekatı verilir.
?Ev, araba almak için biriktirilen paranın bana göre zekatı olmaz? diyenlere itibar edilmemelidir.
  #347  
Alt 19.11.2003, 00:32
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard o.T.

esek keyfi: (sen bana, bende sana karismayalim)... alevi vatandaslarimiz taa (demokrasya)sindan, (liberalizma)sindan tut (fasizma)sina, (komünizma)sina hemde (kemalizma)sina kadar her tür ideolocyalar tarafindan istimar edilsin, ama bir tek türk milleti sussun ve en pasif mevkiiden gelismeleri seyretsin? böyle mi yol alacaksin(iz)?.. gülünc be, kendinizi türk toplumunun fertleri kabul ediyorsaniz dününüzün, bugününüzün ve yarininizin hakkinda -birtakim maskelerin arkasinda saklanmadan- ona hesap vermek zorundasiniz... böyle antisosyal davranislar ancak fikir ve aksiyon capinda (mahrum kaldiginiz vasiflar) iflasinizi gösterir ve hepimizin baslari bundan dolayi daha cok agirir... kardesim, anliyacagin uzun mesele, hüküme gecelim: bu cocuk bu kafayla imkani yok okumaz!
  #348  
Alt 19.11.2003, 20:43
Benutzerbild von xxmuskalixx
xxmuskalixx xxmuskalixx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Deja-vu

DEJA-VU

Dr. Hakkı Açıkalın

Déjà: Fransızca bir zarf. 1265 senesinde kullanıma girmiş. ?Des? ve ?Ja? kelimelerinin biraraya gelmesinden müteşekkil. ?Des? bilâhare ?De?ye dönüşüyor ve ?...den, dan? veya ?...nın, nin? mân?âlarını veriyor. ?Ja? ise Latince ?Jam?dan geliyor ve ?hemen? anlamında. Meselâ, Fransızca?daki ?Jamais? (Jame: Asla, hiçbir zaman) kelimesi de aynı kökenden geliyor. Des-Jam, Des-Ja ve Déjà...

Déjà kelimesi, ?Mevcud ândan itibâren?, ?henüz?, ?evvel?, ?daha evvel? gibi anlamlara geliyor (İngilizce?deki Yet ve Yunanca?daki ηδη (idi) gibi).

?İl a déjà fini son travail? cümlesini ?çalışmasını (işini) henüz bitirdi? şeklinde çeviriyoruz.

?İl est déjà quatre heures? deyince ?Saat daha yeni (henüz) dört (oldu)?yu anlıyoruz.

?Tu me l?as déjà dit? cümlesi ?Bunu bana daha evvel söyledin? mânâsına geliyor.

Bir diğer mânâsı ise;

?Ce n?est déjà pas si mal? cümlesinde olduğu gibi ?Bu o kadar da kötü değil? veya ?Hiç de o kadarkötü değil?.

Bir de cümle sonunda, cevabı unutulan bir suali tekrarlamak için kullanılıyor;

?Comment vous-appelez-vous, déjà?? cümlesi, ?(Sahi) adınız nedir?? veya ?Adınız nedir (diye sormuştum)?? şeklinde mânâlandırılıyor.

Déjà?nın Fransız dilindeki zıdları ise, ?Après? (Apre: Sonra) ve ?Ensuite? (Ansüit: Daha sonra, bilâhare) kelimeleri.

Vu (Vü) kelimesi ?Voir? (Vuar: Görmek) fiilinin geçmiş hâlidir.

?J?ai vu? cümlesinin mânâsı ?Gördüm?dür.

?J?ai déjà vu? cümlesinin mânâsı ?daha evvel gördüm?dür.

?C?est déjà vu? cümlesi ise ?Bu daha evvel görüldü? veya ?Yeni bir şey değil, bilinen bir şey? mânâsına gelir.

?Ni vu, ni connu? dersek ?Ne görüldü, ne bilindi? anlamına gelir.

?Une impression déjà vu? deyince ise ?birşeyi daha evvel yaşamış/görmüş olma, bu izlenimi edinme?yi anlıyoruz. Bu duruma Tabâbet lisanında ?Paramnezi? diyoruz.

Paramnezi Yunanca bir kelime;

?Παρα-Para?: Yanında, cıvarında, etrafında; merkezde olmayan mânâsına.

?Μνήμη-Mnîmi?: Hatıra, hafıza mânâsına. Yunan mitolojisindeki Titanlar?dan biri olan ?Μνεμοσηνη-Mnemosini?nin isminden mülhem.

Paramnisia (Paramnezi): Kelimelerin ve onların işâretlerinin hatırlanamaması hâli. Ayrıca, ?Déjà-Vu illüzyonu? veyâ ?Déjà-Vu yanılsaması? denen hâlin adı.

Hepimizin başına gelir; bir hâdiseyle, bir kişiyle, bir görüntüyle karşılaştığımızda, ?Ben bu olayı daha evvel yaşamıştım, bu yerleri, bu kişileri görmüştüm? deriz. Psikiyatri bilimi bu hâle ?déjà-vu illüzyonu? veya ?déjà-vu yanılsaması? ya da ?paramnisis? adını veriyor. Burada Paramnisis?den kasdedilen şey, birşeyleri hatırlamama değil, ?Çarpık veya yanlış yahut yanılsamalı hatırlama?dır ki, bu şekilde adlandırılmasının altında, bu durumu, bir ?İlâhî gerçeklik? olmaktan çıkarıp ?görsel veya hissî bir arıza?ya indirgeme, fasilite etme ihtiyacı vardır. Pozitif bilim (ALLAH düşmanı bilim-Yahudî bilimi) için déjà-vu hâdisesi bir ?illüzyon?dan (yanılsama-göz/zihin aldanması) ibârettir. Zihninde ucuz ?dir, dır?lara yer ayırmamış olan cins kafalar için durum bu kadar ve hiç de basit değil.

Meselâ bazı fizikçiler için olay bir ?Reverse Causality? (Ters Nedensellik) hâdisesidir. Yani, Nedensellik?in, zaman içinde tersine işleyişi eşdeyişle, ?Gelecek?te olacak olan bir şeyin şu ânda görülmesi? (back to the future)dir. Bunun bir başka izâhı ise ?Zamansızlık? veyâ ?Süper Uzay?dır. Zaman yoksa ?Nedensellik? (Causality) de yoktur (Non-Causality-Μη Αιτιοτητα/Mi Etiotita). Kimileri ise, ?Zaman?da geriye yolculuk? kısaca ?Zaman?da Yolculuk? olarak ele alıyor ki, meselâ Nikolai Kozyrev gibi dev bir isim içun durum böyledir ve mümkündür.

İslâm?da bu duruma ?Hiss-i Kabl?el Vuk?û? adıyla anılıyor yani ?Vuk?û bulacak olan birşeyi daha evvelden hissetmek?! Bu hissi kuvvetli olan bazı insanlar, ?çok mühim hâdiseleri? uzun süreli veya devamlı ?déjà-vu?lerle yakaladıklarını belirtiyorlar. Meselâ, bir hafta veya 10 gün hattâ bâzan 1 ay boyunca aynı ?déjà-vu?yle karşılaşanlar, kısa bir süre içinde olayın vuk?û bulduğunu söylüyorlar. Aynı kişiler, kısa süreli ?déjà-vu?lerde ise, 1 veya 2 gün, daha düşük yoğunluklu olayların gerçekleştiğini tesbit ediyorlar. Olaylar aynıyla vâkî! Hiçbir değişiklik olmadan gerçekleşiyor. Bu kişiler genelde sıradan kişiler ve kurgulama yetenekleri tartışmalı, olduğu gibi aktarıyorlar yaşadıklarını.

Déjà-vu, Ruh?un bir şubesidir (fonksiyonudur) ve gerektiği zamanlarda rolünü oynayıp kişiye bilgi ve haber kaynağı olmaktadır. Tabiî ki, kişinin bunu nasıl değerlendireceği, ne tür bir çıkarım yapacağı, nasıl yoğunlaşıp gelişeceği şahsın özelliklerine bağlıdır. Nefsini ileri derecede (Mutmain seviyesinde) terbiye edebilmiş insanlarda ise (Evliya) déjà-vu?ye gerek yoktur ve çok daha ileri ve kalifiye bir fonksiyon olan ?Tâyy-i Mekân? (Birkaç/Birçok mekânda aynı ânda varlık sergilemek, ruhen bulunabilmek) ortaya çıkmaktadır. Tâyy-i Mekân, bir yönüyle Zamanda Yolculuk?tur (Zaman buudunda ileri veya geri gitme).

Gerek Tâyy-i Mekân gerekse de Hiss-i Kabl?el Vuk?û birer İlâhî realitedir ve ?İllüzyon?la en ufak bir alâkası olamaz. Bunu illüzyonlaştıranların aslında kendileri birer illüzyonisttirler ve pozitif bilim maskesiyle göz boyamaktadırlar. Demek ki, ?Déjà-Vu İllüzyonu? veya ?Paramnisis? değil ?Hiss-i Kabl?el Vukû veya daha ileri buuduyla Tâyy-i Mekân?...

www.akademyayadogru.org
  #349  
Alt 20.11.2003, 21:14
Benutzerbild von cidam
cidam cidam ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 5
Standard Ramadan, Du Segensvoller Monat....

Mein lieber lieber Ramadan, Sultan aller Monate, Mond der Nächstenliebe.
Du bringst uns die segensreichste Zeit des Jahres, wenn du kommst, öffnen sich die Tore des Paradieses, du schützt uns vor dem Bösen....

Moment, ich glaube, ich muss das Ganze noch einmal zurückspulen, oder gibt es irgendjemanden, Träumer ausgeschlossen, der der Meinung ist, dass der Ramadan, der Monat des Friedens ist?!

Ich weiss nicht, was ihr fühlt, aber ich fühle Wut in meinem Bauch. Ich kann es einfach nicht verstehen, wie können Menschen im Namen des Islams kämpfen und dabei den "heiligen Monat" in Blut hüllen?! Wie kann man Menschen in Gebetsstätten, die Orte des Andachts sind, hinterhältig in den Tod schicken?! Wie kann man es mit seinem Gewissen vereinbaren, Kinder, Mütter, Väter, Schwestern und Brüder aus deren Familien zu reissen?! Woher nimmt man sich das Privileg, über Leben und Tod wildfremder Menschen zu urteilen?”

Würden Links- oder Rechtsextreme, oder irgendwelche anderen Gruppierungen hinter diesen feigen Anschlägen stecken, wäre ich sicher genauso geschockt, aber es würde mich nicht so extrem irritieren.
Wie können diese Menschen sagen/glauben, sie handeln/kämpfen für den Islam?!

Keiner hat das Recht über einen Anderen zu urteilen, so kann ich auch nicht sagen, dass sind keine Moslems, obwohl das der leichteste Weg wäre. Ich kann nur sagen, dass diese Menschen gegen die Richtlinien des Islams verstossen, aber wen kümmert das schon? Egal, wer was sagt, diese Terroristen werden weiterhin, es zumindestens versuchen, im Namen des Islams, Angst und Schrecken verbreiten....

Auch wenn ich weiss, dass es falsch ist, merke ich, dass die Anschläge der letzten Jahre mich immer mehr von Muslimen entfremden lassen. Mir fällt es langsam nicht mehr leicht, mich als Muslima zu bezeichnen, und das obwohl ich an den Kuran und mit ihm an den Islam glaube. Ich kann mich einfach nicht mit diesen feigen und hinterhältigen Geschöpfen identifizieren, und die nennen sich nun mal auch Muslime. Vielleicht ist der Begriff Muslim ja auch dabei eines Sinneswandlung durchzumachen. Vielleicht ist es bald wirklich soweit, dass Muslime nicht mehr für Gläubige des Islams, sondern für feige Terroristen steht.

Ich weiss nur eins, ich möchte nicht, dass "mein" Istanbul zu einem Tel Aviv wird. Ich möchte nicht, dass die Einführung von Check-Points in "meinem" Land notwendig sein wird. Ich möchte nicht den ganzen Tag über Nachrichten verfolgen müssen, aus Angst es könnte ein neuer Anschlag stattgefunden haben....

Ich hoffe, dass Gott ein Auge auf uns wirft und uns in Zukunft vor diesen "Muslimen" schützen wird....
  #350  
Alt 20.11.2003, 22:16
Benutzerbild von cidam
cidam cidam ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 5
Standard definiere mal bitte

tragödische tragweiten?
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu