Einzelnen Beitrag anzeigen
  #902  
Alt 31.08.2007, 09:38
Benutzerbild von klassemann
klassemann klassemann ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1
Standard ALINTI BIR YAZI PAYLASIMI

Cumhurbaşkanı kaç desibel alkışlandı!

b.korucu@zaman.com.tr

"Sayın seyirciler hava ve yol durumundan sonra bugünkü alkış raporunu ve yarına ait tahminleri sunuyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün katıldığı üç programda toplam 103 desibel alkış topladı.

Salonda hazır bulunanların sayısına böldüğümüzde kişi başına düşen el çırpma sayısı iki olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı etkinliklere katılan eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer"in aldığı alkışla karşılaştırıldığında mevsim normallerinin altında olduğu gözlendi. GATA"daki mezuniyet töreni sırasında cephe selamı veren dönem birincisinin başını altı buçuk santim eğdiği kayıtlara geçti. Yine geçen yılla karşılaştırdığımızda zirvelerde soğuk rüzgârlar estiğini söyleyebiliriz. Zira geçen yılın birincisi Sezer"e verdiği selamda başını 7,3 santime kadar indirmişti. Bu arada kapı nöbetçilerinin verdiği topuk selamının cılızlığı dikkatten kaçmadı. Ayrıca ikili sohbet sırasında kimsenin tebessüm bile etmediği gözlendi. Halbuki Sezer"e güldüklerinde üstten beş, alttan ise en az üç dişleri fark edilebiliyordu. Yarınla ilgili uzmanların tahmini ise şöyle: Cumhurbaşkanı Gül"ün halka açık programların çokluğu sayesinde alacağı alkışla bugünkü açığı kapatacağına ve mevsim normallerinin üzerine çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor."

Kabul ediyorum biraz abarttım. Ama bazı gazete ve televizyonlardaki haberlerin yukarıdaki paragrafla arasındaki fark, ancak ikiz kardeşler arasındaki kadar. Ne çok kriz bağımlısı var bu ülkede. Demokrasi ve ulaşmaya çalıştığımız muasır medeniyeti umursamadıkları ortada. Hiç olmazsa ülke olarak karşılaşacağımız istenmeyen sonuçları göz ardı etmeseler. Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı"nın "Hacivat-Karagöz" rolünde kendilerini eğlendirmesini bekliyorlar. Siyasetle bürokrasinin horoz dövüşü yapması için el çırpıp nara basıyorlar. Genelkurmay Başkanı"nın ağzından sert ifadeler duyamadıklarında kahroluyor, ona karşı bile saldırganlaşıyorlar. Başbakan"a tuzak sorular sorup polemiğin fitilini ateşlemeye çabalıyorlar. Orgeneral Yaşar Büyükanıt"ın 30 Ağustos mesajının zamanlamasından medet umdular. Zamanlama dışında içerikten de eli boş dönünce şimdi "Cumhurbaşkanı dedi, cumhurbaşkanım demedi" türünden analizlere(!) kaldılar. Sadece kişileri değil kavramları bile kavga ettirme çabasındalar. Birbirinin tamamlayıcısı cumhuriyet ile demokrasiyi iki rakip, hatta düşman gibi konumlandırmaktan çekinmiyorlar. Demokrasiyi, cumhuriyetin rağmına büyüyen bir ayrıkotu olarak yaftalayıp infaz ettiler. Halbuki bana göre Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt"ın mesajındaki "Unutulmamalıdır ki, Atatürk devrimi demokratik niteliğe sahiptir." cümlesi manidardı. Sanki bu iddia sahiplerine cevap veriyordu.

Kriz simsarlarının beklentileri bunlarla sınırlı değil. Hayatı bir dayanışma yerine kavga olarak gören çarpık zihniyetlerinin sonucu, herkesi birbirinin kurdu şeklinde görüyorlar. Onlara göre Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül de yakında saç saça kavga edecek. Bülent Arınç, Başbakan"a kafa tutacak. Aslında 5 yıl içinde AK Parti birkaç parçaya bölünmüş olmalıydı. Vs. vs. Hâlâ ellerinde fener, Bakanlar Kurulu"nda Abdullah Gül"e yakın isimleri ortaya çıkarma yarışındalar. 12 Eylül"den önce silahlı çatışmaların faturasını ağır ödeyen Türkiye, 90"lı yıllarını da silahsız cidallerle heba etti. Toplum, bu oyuna artık prim vermiyor. Pek çok açıdan toplumun gerisinde kalanlar, eski hale göre yaşıyor.