Thema: Kurdistan....
Einzelnen Beitrag anzeigen
  #56  
Alt 19.05.2009, 06:11
Reevolution
 
Beiträge: n/a
Standard Kürt Sorunun kisaca Tarihsel kaynaga

Lozan Antlasmasi 39. Madde:

"“Türk uyruklu herhangi birinin özel ilişkilerinde, ticaret ve dinde, basinda veya her türlü yayinda veya kamu toplantilarinda herhangi bir dili serbestçe kullanmasi konusunda hiçbir kisitlama getirilmeyecektir. Resmi dilin mevcudiyetinin yaninda, Türkçe konuşmayan Türk uyruklulara mahkemeler önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanmalari konusunda gerekli imkanlar sağlanacaktir.”"

TC’nin Lozan’da imzaladiği anlaşma, genel anlamda bütün Türk uyruklularin haklariyla ilgili olduğu halde, uygulamada Kürtler dişlanmiş, yalniz Yunanlar, Yahudiler ve Ermeniler gibi dini azinliklar kapsayacak biçimde uygulanmiştir. Anlaşmanin, Türk olmayan azinliklara atifta bulunmamasi hem akademik yorumcular hem de Türk hükümeti tarafindan Kürtler azinlik taniminin dişinda birakilarak tercüme edilmiştir.4 1992 gibi yakõn bir tarihte İçişleri Bakani İsmet Sezgin, Kürtler’le ilgili herhangi bir hakkin sözkonusu olamayacağini hakli göstermek için Lozan Antlaşmasi’ndan söz etmiştir.

Kürtler, her şeye rağmen, Osmanli yönetiminde bazi hak ve özgürlüklere sahipti. Ancak Lozan Antlaşmasi’ndan hemen sonra Mart 1924’de resmi kararname ile tüm Kürt okullari, örgüt ve yayinlari yasaklandi. "Kürt" ve "Kürdistan" sözcüklerinin kullanimi yasaklandi. Irkçi bir bakişin iz düşümü olarak Kürtlere ilişkin atiflar Türk tarih kitaplarindan ve yayinlardan çikarildi. Devlet, gerçekte Kürtlerin “var olmadiğini” kanitlamak için teoriler üretmeye başladi. 1989 gibi yakin bir tarihte Kürtler, "Dağ Türkleri" olarak gösterildi. Ayni yil Kürt dili, bir emirle Türkçe’nin kaba lehçeleri olduğunu ileri süren söz de bilimsel raporlar yayimlandi.

Kürtler, baski ve varliklarinin inkari karşisinda 1925’de ve 1930’da isyan etmişlerdi. Bundan sonra Türkler’in kafasinda devletin varliğina yönelik baş tehdit olduklari fikrini yerleştirdi. Hükümet, Kürt köylerini bütünüyle boşaltarak tehlikeyi yok etmeye çalişti. 1937 yilinda Kürtler’in Dersim bölgesine havadan ve karadan taarruz edildi. 1938 yilinda da süren askeri saldirilarla taş taş üstünde birakilmadi. Her yaş ve cinsiyetten 70 bin kişi öldürüldü. Halkin sevdiği bir şahsiyet olan Seyit Riza idam edildi. Bu olaylara “isyan bastirma” adi verildi. Bu arada kitlesel sürgünler yapildi. 1934 tarihli "Yeniden İskan Kanunu" nüfus içerisinde Türk olmayan unsurlarin asimilasyonu için onlarin Türk kültürünün baskin olduğu yerlere yerleştirilmesine imkan sağliyordu. Ayni zamanda Türkler de Kürt alanlarina yerleştiriliyorlardi.

Pek çok Kürt köyünün adi Türkçe çağrişimli adlarla değiştirildi. Çocuklara Kürt adlarinin verilmesi yasaklandi. Dilleri yazili ve sözlü folklorü, müziği, geleneksel Kürt giysileri ve renkleri ve Kürt bayrami Newroz’un kutlanmasi da yasaklandi.
Siyasi konuşma özgürlüğünü kisitlayan yasalar, ayni zamanda Kürt kültür etkinliklerini bastirmak için de kullanildi. Kürtçe konuşmak "milli duygulari zayiflatiliyor” veya “aşindiriliyor" gerekçesiyle örgütlenmeyi ve propagandayi yasaklayan Türk Ceza Kanununun (1926) 141. ve 142. maddeleri uygulandi. İtalya’nin faşist diktatörü Mussolini rejiminin yasalarindan tercüme edilen bu ceza maddeleriyle Kürt kimliği şiiri, müziği ve folklorü yasadişi ilan edildi. Yasaya aykirilik ağir hapis cezasiyla karşilik gördü.

Geändert von Reevolution (19.05.2009 um 06:15 Uhr).