Einzelnen Beitrag anzeigen
  #72  
Alt 19.11.2003, 06:40
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard terörizmin terörü estiriliyor

İstanbul?da girişilen bombalı saldırının kurbanı olan 23 ölü ve 300?den fazla yaralı yanı sıra, masum halk yığınlarının hedef alınmasının yarattığı ortam Amerikancı takımı ve onların propagandasına takılanlar tarafından kullanılmaktadır.
?Terörizme karşı? görünme üstünden koparılan gürültüyle; Irak?a asker gönderilmesine karşı çıkanlar, Irak?ın işgaline hayır diyenler, İsrail?i siyonist görenler terörize edilmek isteniyor.
Henüz polis, savcılıklar olayı çözmüş değil, ama basın ve ?uzman takımı?, İstanbul?daki patlamaların hem nedenlerini hem de failini dün manşetlerinden verdiler: Önceki günkü iki bombalamanın faili, uluslararası terörizm ve onun en popüler kolu El Kaide?dir!
?Duaya bomba? (Hürriyet), ?İstanbul?da terör? (Cumhuriyet), ?Türkiye düşmanları? (Yeni Şafak), ?El Kaide bizi de vurdu? (Sabah), ?Kaide tipi terör: 20 ölü? (Radikal) ?Huzura ve barışa bombalı saldırı: Lanet olsun!? (Tercüman)...
Başlıkların altında ise daha büyük bir ?terörizm? kavramı üstünden bir sindirme kampanyasının üslubuyla kaleme alınmış propaganda yapılıyor.
Köşe yazarlarlarının da kaleminden kan damlıyor.
Amerikancılığın basındaki sözcüsü ve kendisine, sermaye basınının bir filozofu havaları veren Hürriyet?in Yayın Yönetmeni Ertuğurul Özkök, kafa karışıklığını artırmak için ?düşmanı? tanımlıyor: ?Artık karşımızda bütün çağdaş dünyanın kanını içmeye ant içmiş bir canvar var. Hesabımızı ona göre yapalım.?
Cumhuriyet?in başyazısı ise öteki gazetelerdeki ?terörizme? dair bilinen en yavan iddiaları yineledikten sonra, hükümet yanlısı gazetelere taş çıkartacak bir sonuca varıyor: ?Türkiye?nin Ortadoğu cehennemine çekilmesini önlemek için, her şeyden daha çok birliğe, beraberliğe, sağduyuya ihtiyacı olduğu açık seçik ortadadır.?
Ve sorunun öteki yanını; terörizme karşı mücadelede hak hukuk tanımlamaları üzerinden, ?demokrasi ve özgürlükler hikâyedir? deme misyonunu da, Basın Konseyi?nin gedikli başkanı yüklenmiş.
Basında son birkaç aya kadar en soğukkanlı yazarlardan birisi olarak bilenen Oktay Ekşi, Hürriyet?teki yazısının başlığını ?Alçaklara uyarı? diye atmış. Ama yazısını bitirirken söylediği, Susurluk Çetesi sanıklarının savunmalarında söyledikleriyle aynıydı. Türkiye?yi teröristlerin yıldıramayacağını söyledikten sonra ?maddeleri? sıralıyor Ekşi ve yazısındaki son madde şöyle: ?Dördüncüsü... Türkiye hukuk devleti denir ama yakalarlarsa burada adamı fena yaparlar... Bizden söylemesi.?
Diğer gazetelerdeki hemen bütün makalelerde de yukarıdaki üç dayanağa dikkat çekilmiş.
Basına, yetkililere ve bu işleri bilen kişiler olarak TV?ye çıkarılan akdemisyen ya da başka mesleklerden zat-ı muhteremin büyük çoğunluğuna göre; bugün sınıflar, milletler, dinler, tarikatlar, devletler üstü bir uluslararası terörizm vardır. Bunlar, nerede bir barış ve sükun ortamı varsa, nerede huzur varsa oraya saldırıp dehşet yaratmayı amaç edinmişlerdir. Bu yüzden de; devletler, onların güvenlik güçleri bu belayı önlemek için daha yoğun önlemler almalı; hukuk, hak tanımamalı; halk ise, hükümetin, egemen güç odaklarının siyasetlerini yerine bu güç odakları etrafında ?uluslararası terörizme karş? kenetlenmelidir!
Herhalde bu tartışmaları, daha doğrusu bu ?koroyu? izleyen ABD yönetimi ve istihbaratı kıs kıs gülüyordur: ?Aynen bizim söylediklerimizi söylüyorlar. Sonunda, kafalarını duvara vurarak, çuval geçirilerek de olsa bizim dediğimize geldiler!?
Çünkü; ABD?nin, Irak?a müdahalesine kadar gelen politikasının dayanağı, böyle bir ?milletler, devletler, dinler, siyasetler? üstü bir terörizm hayaletine karşı savaş ilan etmekti. Savaş bu hayalete karşı ilan edildi; ama savaş araçlarının hedefi, somut ülkeler, halklar oldu. Nitekim; ikiz kulelere yapılan saldırının arkasından ?uluslararası terörizm? yaygarasının hedefi Afganistan ve Irak oldu; başka 7-8 ülke daha yakın hedef ilan edildi.
Oysa gerçekte hiçbir dönemde terörizm; devletler, uluslar, dinler, siyasetler... üstünde olmamıştır. Tersine; terörizm, hele uluslararası bir karakter taşıyorsa; o dönemde dünya egemenliği mücadelesinde başı çeken ülkenin politikalarından doğmuştur: Bazen o ülkenin politikalarına karşı bir tepki olarak (ezilen ulus ve sınıfların tepkilerinin saptırılmış bir ifadesi olarak çıkan terörist organizasyonların eylemleri bu kategoridendir), bazen de o politikaların önünü açmak için dolaysız bir biçimde egemen gücün açıkça ya da el altından organize ettiği terörist örgütlerdir. (Örneğin; El Kaide?nin, Hizbullah?ın, Latin Amerika?daki pek çok kontra terör örgütünün CIA tarafından ?komünizme karşı? kullanılmak üzere kurulduğu biliniyor.) Bu yüzden de ister ulusal olsun isterse ulslararası karakter göstersin; soyut, mevcut ülkeler ve sınıfların mevzilenmesi dışında bir terörizm yoktur. Böyle soyut bir terörizmden söz etmek ancak amaçlarını saklayan gerici, emperyalist güçlerin halkları yanıltmak, kendi terörlerini meşru göstermek
için başvurdukları bir politikadır.
Günümüzde de uluslararası bir terörizmden söz ettiğimizde Amerika?nın dünya egemenliğinin aleti olarak ya da
onun uygulamalarına ?karşı? bir terörizmden söz ederiz. Ve terörizmi benimseyen örgütlerin, çıkış amaçları (ezilen ulus ve sömürülen sınıfların acılarına son vermek amacıyla çıkmış olanlar dahil) haklı olsa bile, kısa sürede amaçlarından saptıkları ve savaştıklarını iddia ettikleri güçlerin işine gelen, çoğu zaman da onların
oyuncağı olan bir çizgiye düştükleri, artık herkesin bildiği bir gerçektir. Bu yüzdendir ki; El Kaide (diğer dolaylı güdümlü örgütler de dahil) gibilerinin yarattığı terör, Amerika?nın dünya egemenliği stratejisini meşrulaştıran bir rol oynamaktardır, ona hizmet etmektedir.
Bağdat?taki Kızılhaç binasına, BM merkezine, camilere yapılan saldırıların El Kaide mi, CIA ya da MOSSAD tarfından mı yapıldığını saptamak çok zordur. Çünkü; her üç mihrak da, Amerikan-İsrail stratejisinin Ortadoğu?daki hegemonya mücadelesini ve onların uyguladıkları terörizmi maskeleme rolünü oynamaktadırlar. Bu yüzden, bu eylemler her üçüne de yakışır. İstanbul?daki son iki patlama da aynı kategoridendir. Ve bu yüzden de El Kaide üstünden bir ?uluslararası terörizm? yaygarası koparmak; bunu Amerika-İsrail politikalarından ayırmak, hatta onları mazlum ve mağdur ilan etmek sadece Amerika?nın, İsrail?in işine gelir. Öyle de olmaktadır.
Çünük bu durumda; Amerika ve İsrail?in politikalarından bağımsız bir ?uluslararası terörizmle savaşmaya? yönelenler;
1) Amerikan stratejisinin, onun dünya egemenliği mücadelesinin saflarına katılmış olmaktadır.
2) Böyle bir saptamada devletlerin, hükümetlerin politikalarını düzeltme, ülkeye barış getirme ve halkların kardeşliği temelinde politika arayışları, terörizme yataklık eden ortamı kaldırma çabaları baltalanmakta; yerine, polisiye önlemleri artırma, hak hukuk tanımayan bir polis terörüne meşruiyet kazandırma, demokrasi ve özgürlüklerin ?güvenlik?le değiş-tokuş edilmesi, Amerika ve İsrail terörizminin onaylanması geçmektedir.
Bunun içindir ki; Amerikancılar, Yahudi lobisinin uşakları, uluslararası sermayenin propaganda odakları ?kimliksiz bir terörizm? propagandasını yoğunlaştırarak, El Kaide teröründen kat be kat büyük bir terörizm yaratmakta; Amerika, İsrail ve onların işbirlikçilerine karşı mücadeleleri terörize etmeyi, halkların anti emperyalist, anti siyonist mücadelesini ?uluslararası terörizmin bir unsuru? olarak göstermeyi amaçlamaktadırlar. Örneğin; ABD?nin terörizm kampanyasına pek prim vermeyen AB ülkelerine karşı, dün medyada yer alan ?Sıra size de gelecek? tehditleri boşuna değildir. Ertuğurul Özkök köşe yazısında, ?Bunu herkesin, ama özellikle de son zamanlarda ?bana dokunmayan yılan? felsefesine daha da sarılan bazı Avrupalıların görmesi gerekir? diyor.
Yine de en uyanıkları Cengiz Çandar çıktı. Çandar yazısını, ?Şu noktada bu musibetin altından gerçekten El Kaide?nin çıkması, galiba Türkiye?nin en hayrına olanı. İnşallah El Kaide?dir? diye bitiriyor. Sıfır Amerikancı Çandar, ?Ya bir de başkaları çıkarsa!? diye korkuyor. Korkmasın da ne yapsın. O zaman tüm stratejileri çöker.
dostlukla