Einzelnen Beitrag anzeigen
  #1  
Alt 10.09.2010, 14:55
tautou
 
Beiträge: n/a
Standard Sol partiler neden HAYIR diyor?



AKP'nin Anayasa değişikliği referandumunun tarihi olan 12 Eylül yaklaşırken, referandumda niye "evet" denilmesi gerektiğine dair yapılan propaganda hız kazanmış durumda. Sol örgütler Halkevleri, ÖDP ve TKP ise referandumda "hayır" oyu vereceklerini açıkladılar.

Referandumda hayır diyecek olan sol örgütler Halkevleri, ÖDP ve TKP'ye, niye "hayır" diyeceklerini sorduk. Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve TKP Genel Başkanı Erkan Baş sorularımızı yanıtladı.

Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol: 12 Eylüllere 'hayır' demek için...

AKP için demokrasinin, özgürlüğün ve hukukun ne anlama geldiğine 7 senedir tanıklık ediyoruz. Hapishanelerin Kürt çocuklarla dolup taştığı, basına yönelik davaların hızla arttığı, Belediye Başkanlarının, sendikacıların hapishaneye atıldığı, dinlemelerin sıradanlaştığı bir ülkede hangi demokrasiden bahsediliyor? Sendikaların baskı altına alındığı, işçilerin güvencesizleştirilip köleleştirildiği, tüm temel hizmetlerin ticarileştiği, doğanın sermayenin kâr etmesi için hızla katledildiği bir ülkede özgürlük kimin için var?

"AKP sermayenin ihtiyaçlarına uygun anayasa yaptığı için HAYIR diyeceğiz"

AKP iktidarının Anayasa düzenlemeleri halkı sermayeye tutsak etmekte ve sermaye özgürlüklerini güvence altına almaktadır. 7 yıllık iktidarının alamet-i farikası olan piyasalaştırma ve tüm temel hizmetlerin paralılaştırılması ve emeğin güvencesizleştirilmesine yönelik uygulamalarına anayasal güvence sağlayacak olan bir düzenleme yapılmaktadır. Talan ekonomisinin önünde hiçbir engel istemeyen AKP'nin bu oyununa halkın hak mücadelesini yürütenler olarak gerçekleri görüyor ve onaylamıyoruz demek için HAYIR diyeceğiz.

"AKP 12 Eylül’ün mirasına sahip çıktığı için HAYIR diyeceğiz"

AKP’nin Anayasa değişiklik paketi, demokratik bir Anayasayı ifade etmemektedir. 12 Eylül 2010’da “evet” dememiz istenen Anayasa, 12 Eylül Anayasası’dır. AKP yeni bir Anayasa önermemekte, daha önceden defalarca başka iktidarlar döneminde de yapıldığı gibi, 12 Eylül Anayasası’nı sermayenin ve rejimin ihtiyaçları doğrultusunda revize etmektedir.
AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerinin hiçbir kurumunu ortadan kaldırmamaktadır. Örneğin AKP iktidarı bir 12 Eylül kurumu olan YÖK’e değil, YÖK’ün elinde olmamasına karşı olduğunu ispat etmiş, YÖK’ü ele geçirir geçirmez bu kurumu hedef almaktan vazgeçmiştir. AKP’nin derdi bu 12 Eylül kurumlarının iktidarını ele geçirmektir. Böylesi bir çabayı “12 Eylül ile hesaplaşma” olarak değerlendirmek, 12 Eylül’de işkencelerden geçen, idam sehpalarına başı dik bir biçimde çıkan binlerce devrimci, ilerici insanımıza -en hafif tabiriyle- büyük bir saygısızlıktır.

"AKP Kürt halkını yok sayan inkarcı tutumunu pervasızca devam ettirdiği ve savaş naraları attığı için HAYIR diyeceğiz"

Yine ülkenin en önemli sorunu “Kürt sorunudur” denirken değişiklikte kürt sorununa dair tek bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam tersine toplumu birbirinden ayrıştırarak milliyetçi histeriyi körükleyen çizgi artık iyice açığa çıkmıştır. İnkar siyasetini sürdüren ve savaş rejimini kendi kontrolündeki yeni askeri güç odakları yaratarak derinleştiren AKP Kürt halkının haklarını teslim etmek yerine Kürtlerin mücadelesini savaş ile tasfiye etmeye yönelmiştir. Seçim barajı gibi, anadilde eğitim gibi, eşit yurttaşlık esasları gibi konularda rejimin tekçi ve inkarcı yapısında değişim öngörecek eşitlikçi bir düzenlemeden eser yoktur.

"12 Eylül’lere hayır demek için 12 Eylül’de hayır diyeceğiz!"

Bizler 12 Eylül ile hesaplaşmak adına, 12 Eylül askeri darbesinin kurumlarını, ruhunu ve yöntemlerini bünyesinde barındıran bir Anayasa paketine gönül rahatlığıyla hayır diyeceğiz. 12 Eylül 1980 den sonra darbecilerinin peşinden giderek 12 Eylül 1980 Anayasası’na “evet” deme çağrısı yapan tüm tarikat ve cemaatlerin bugün “12 Eylül ile hesaplaşma” taklidi yaparak referanduma “evet” kampanyası yürütmeleri trajikomik bir çelişki değil anlamlı bir sürekliliktir. 12 Eylül Anayasası’na evet diyenlerin, 12 Eylül 2010’da da “evet” oyu vermeleri gayet doğaldır. Doğal olmayan ise, 12 Eylül Anayasası’na “hayır” diyenlerin 12 Eylül 2010’da “evet” demeleridir. Bu 30 yıl önce reddedilen bir düzenin, bugün onaylanması anlamına gelmektedir. Bizler, 12 Eylül darbesi ve sonrasındaki onlarca Anayasal düzenlemeyle sağlamlaştıran sermaye düzenini ısrarla reddetmeye devam edeceğiz. Bu nedenle 12 Eylül 2010’da hayır demek, 30 yıl sonra güçlü bir şekilde 12 Eylül darbesine hayır demektir.
12 Eylül 1980 faşizmine bugüne dek bedeller ödeyerek direnmiş olan, , Kürtler, emekçiler ve bir bütün olarak “sol” olagelmiştir. Bugün “demokrasi ve özgürlük” diyerek toplumun bilincini, yüreğini, inançlarını ve emeğini kelepçeleyerek iktidar nimetlerine sermaye adına süreklilik arayanlar dünün asker kucağında tanklarına selam duranlarıdır. AKP nin ve sol liberal çevrelerle siyasal İslam temsilcisi güçlerin “Vesayet rejiminde vasi değişikliği talebi egemenler arası bir diyalog parçasıdır. İktidar güçlerinin belirlediği bu çerçeveyi alt üst edecek olanda sol güçlerin var güçleriyle bu oyunu bozacak müdahaleleri olacaktır.
Referandumda hayır çünkü bu gün 82 Anayasa’nın tüm kurumlarıyla birlikte tarihin çöplüğüne gönderildiği, daha kapsamlı bir Anayasa değişikliği ihtiyaçtır. Ve bu anayasa halkların, emekçilerin, kadınların ve doğanın yaşam hakkını güvenceye alan eşitlikleri barındıracaktır. Yasaların eşitliğin ve özgürlüğün diliyle yazılacağı güne dek halkların hak mücadelelerini yükseltmek üzere ‘yola devam’ diyeceğiz ve 12 Eylül 2010 da HAYIR’ı örgütleyeceğiz.
Ehven-i şer ile hareket edecek olanlar yüz yıllık uykudan uyandırılacak olan prensese hayat öpücüğünü AKP nin vereceğini düşünmektedirler. Bu kişilere yine de ısrarla söyleyelim:
“Hey, o gelen beyaz atlı prens değil, masalın uzun burunlu çirkin cadısıdır.”