Einzelnen Beitrag anzeigen
  #6  
Alt 15.08.2017, 17:59
seyrangah_06
 
Beiträge: n/a
Standard

OSMANLININ SAPIK İLİŞKİLERİ ve ŞİİRLERİ

Osmanlı'da oğlancılığın başladığı dönem Nedim ile birliktedir. Daha sonra oğlancılık oldukça gelişmiş ve padişahların tamamına yayılmış bir alışkanlık olmuştur. Hafta da en az bir gün oğlanlarla birlikte padişahların içkili zevk-ü safa alemleri yaptığı ve bu alemlerin Üsküdar'da yoğunlaştığını bilmekteyiz. Bugün bile sağ görüşün egemen olduğu Üsküdar'da oğlancılığın o dönem gelişmesi kaynaklı olarak halkın saltanat düşüncesi etrafında toplanmasının temel nedenlerinden birisi oğlancılığın olduğu dönemlerde Padişahların bu bölgeye oldukça fazla yatırım yaptıkları ve kirli işlerin tamamını burada yürüttükleri anlatılmaktadır.

Türk edebiyatının eş cinsellik denince ilk akla gelen adlarından biri olan Nedim'in Divanından çokça tartışılan oğlancılık dolu sapık ilişkisinin yer aldığı şiiri

SERVİ REVAN

Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâde
Gidelim servi revanım yürü Sadabâd'e
İşte üç çifte kayık iskelede amade
Gidelim servi revanım yürü Sadabâd'e.

Gülelim, oynayalım, kâm alalım dünyadan
Mâ-i tesnim içelim çeşme-i nev-peydadan
Görelim âb-ı hayat aktığın ejderhadan
Gidelim servi revanım yürü Sadabâd'e

Geh varıp havz kenarında hirâman olalım
Geh gelip kasrı cinan seyrine hayran olalım
Gah şarkı okuyup gah gazelhan olalım
Gidelim servi revanım yürü Sadabâd'e

İzn alıp Cuma namazına deyu mâderden
Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
Gidelim serv-i revanım yürü Sadabâd'e

Bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pakize-eda
İznin olursa eğer bir de Nedim-i şeyda
Gayrı yâranı bugünlük edip ey şuh feda
Gidelim serv-i revanım yürü Sadabâd'e

--- Bu şiir, liselerde okutulan edebiyat ders kitaplarına girmiş bir şiirdir. Fakat dördüncü dörtlüğü çıkartılarak yer almıştır.
--- Halbuki şiirin zamiri asıl bu kıt'ada ortaya çıkmaktadır; dolayısıyla çıkarılan dörtlük olmadan şiir, tam bir içerik kaybına uğramaktadır.
--- Dördüncü dörtlük olmadan Nedim'in bu Şarkısı sanki heteroseksüel arzuların dile getirildiği bir şiir olup çıkmaktadır ya da bu hale dönüşmektedir. Edebiyat öğretmenleri de yıllardır bu şiirdeki "Servi Revan"ın bir kadın olduğunu vurguladılar...
--- Halbuki bu şiirde Nedim, eş cinsel aşkı dile getirmiştir. Söz ettiği "Servi Revan" (salınarak yürüyen selvi) kesinlikle bir kadın değil, genç bir delikanlıdır. Bu tabir, delikanlının selvi ağacı gibi ince-uzun bir yeni yetme olduğunu gösterir.
--- Oldukça şakrak ve rahat bir dile sahip bir şiir olmasına rağmen dili yer yer eskimiş, bu nedenle eskimiş sözcükleri açıklamadan şiirde yoğun bir biçimde sergilenen eş cinsel arzuyu yansıtmak olanaksızdır.
--- "Servi Revanım" diye seslendiği delikanlıya; bir sevinç kıpırtısına muhtaç durumdaki gönüllerini ferahlatmak gerektiğini söyleyerek, o günün gözde eğlence mekanlarından olan Sadabâd'da bir kaçamak yapmayı öneriyor.
--- Sadabad'da Nedim'in söylediği gibi gülünür, oynaşılır ve dünyadan kam alınır (Cinsel arzular doyurulur).
--- İkinci dörtlükte "Mâ-i tesnim" bengi su demektir, ulaşması zor olan efsanevi bir sudur; içen güya ölümsüzlüğe erişir. Fakat şiirde mâ-i tesnim, penisten fışkıran meniyi sembolize eder. Yani mâ-i tesnim içmekle kastedilen şey, eş cinsel olan iki erkeğin, meni gelinceye değin penislerini yalayıp emmesidir. Şiirde bunun karşılıklı yapılacağına dair işaretler vardır.
--- Şarkıdaki iki erkekten biri Nedim'dir ve yetişkindir; diğeri ise "Servi Revan" delikanlıdır. Bu bakımdan dörtlükte kullanılan "çeşme-i nev peyda" (Yeni ortaya çıkmış çeşme) ve "ejderha" sözcükleri de bilinçli seçilmiştir. İlk sözcük grubu yeni yetme bir delikanlının daha yeni yeni ereksiyon olmaya başlamış penisini ifade eder. İkinci sözcük (ejderha) ise ilk bakışta eskiden ejderha ağzı biçiminde yapılan çeşme ağızlarını anlatsa da Şarkıda yetişkin bir erkeğin, belki biraz da büyük boyutlu ve ereksiyona geçmiş penisini anlatmak için kullanılmıştır
--- Aynı anlama mâ-i tesnim ve âb-ı hayat sözcüklerinin bir arada kullanılmış olması bir şiir zaafı gibi görülse de aslında eş cinsel arzunun yoğunluğunu gösterir: Sonuçta birbirlerinin penislerini yalayıp emerek boşalacak ve adeta bir bengisu (mâ-i tesnim/âb-ı hayat) olan menilerini yutarak doyuma erişeceklerdir.
--- İkinci dörtlükteki gülüp oynama safhasında öpüşmeyle başlayan ve birbirinin penisini yalamakla ivme kazanan bir sevişme sahnesi çizilmektedir.
--- Üçüncü dörtlükte sevişme mekanı Havuzda sevişme de; "havuz kenarında sarılıp dolaşmak" biçiminde açıklanır. Fakat bunu anlatmak için kullanılan sözcük olan "hırâman" sözcüğü sadece salınarak dolaşmak anlamını içermez. Aynı zamanda "haram kılınmış şeyler yapmak" anlamı da vardır. Nedim bir söz sanatı yaparak sözcüğün iki anlamına da vurgu yapar. Burada kastedilen "haram kılınmış şey" ise açıktır ki eş cinsel ilişkidir.
--- Bu dörtlükte sevişmenin rengi, Sadabad'daki göz alıcı sarayları seyretmek, kah şarkı, kah gazel okumak suretiyle yoğunlaştırılır.
--- Dördüncü dörtlük lise ders kitaplarında yoktur. Bu dörtlüğe gelinceye değin betimlenen sevişmenin, şairin hayalinde gerçekleştiğini ve aslında bunca kelamı, genç bir oğlanı sevişmeye ikna etmek için ettiğini anlıyoruz. Böyle güzel tasvirlerle yeni yetme Şarkı kahramanımız (Servi Revan) ikna edilecektir edilmesine de, o yaştaki bir çocuğun Sadabad gibi ne de olsa şaibeli bir aşk mekanına gönderilmesine ailesi razı olacak mıdır bakalım? Belki de çocuk ikna olmuştur, fakat annesinin izin vermeyeceğini söylemiştir şaire. Nedim'in bu sorunu çözmek için bulduğu yol, oldukça zekicedir diyebiliriz: Bir Cuma günü oğlanın annesinden Cuma namazına gitmek için izin alınacak fakat gizli yollardan Sadabâd'a gidilecek ve felekten bir gün çalınacaktır.
--- İşte burada Nedim'in sevgilisi "Serv-i Revan"ın bir oğlan/yeni yetme bir delikanlı olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar. Cuma namazını sadece erkeklerin kılması gelenek olduğuna göre, ikna edilip Sadabâd'a götürülmeye çalışılan kişi bir erkektir; hem de annesinden izin alması gerekecek kadar küçük yaşta bir oğlandır. Yaşı konusunda en iyimser bir tahminle, penisine yeni yeni su yürümeye başlamış çağlarda olduğu söylenebilir belki. Dolayısıyla bu dörtlüğün niçin ders kitaplarına alınmadığı ortaya çıkar.
--- Son dörtlük ise ilginç söz oyunlarıyla süslüdür. Genel kabule göre burada söz edilen "Sen", "Ben", "mutrib-i pakize-eda" ve "Nedim-i şeyda", dört ayrı kişi değil, sadece iki kişidir, yani şairle sevgilisidir.
"Mutrib-i pakize-eda" şairin "sen" diye seslendiği sevgilisinin sıfatı,
"Nedim-i şeyda" ise şairin "ben" diye söz ettiği kendi sıfatıdır.
Dolayısıyla şair kendisinden hem "ben", hem de "Nedim-i şeyda" diye söz eder. "Şeyda" sözcüğünün "sırılsıklam âşık" anlamında olduğunu bildiğimize göre Nedim'in bu delikanlıya olan aşkının gücünü de daha iyi anlayabiliriz.
Sevgilisi için ise ilk dört dörtlükte "Serv-i Revan" nitelemesinin dışında bir niteleme kullanmazken, son dörtlükte "mutrib-i pakize-eda" (Saf bir edayla çalgı çalan/şarkı okuyan) ve "şuh" nitelemelerini kullanmıştır.
Buradan da delikanlının güzel sesli ve güzel şarkı okuyabilen yakışıklı bir genç olduğu anlaşılır. Nedim kafaya koymuştur; o gün diğer arkadaşlar ve dostlar "feda edilecek(ekilecek)" ve şair, delikanlı sevgilisiyle yalnız kalacaktır; tabii böyle bir ilişki için gerekli önlemleri aldıktan sonra.
--- Nedim şiirinde dile getirdiği arzusunu gerçekleştirebilmiş midir?
Şiirde açıkça belirtilmiyor; zaten belirtilmesi de gerekmez.
Çünkü şiir kurgusuna böyle bir tutum ters düşer. Yalnız şiirde sadece Sadabâd'a gidip sevişmek arzusu vurgulanıyor; dizelerdeki coşkuya bakarak Nedim'in bu arzusunu gerçekleştirmeden önce bu Şarkıyı yazdığını düşünebiliriz.
Çünkü tamamen sevişme arzusuyla yanıp tutuşan bir şairin kaleminden çıkmış görünmektedir. Şair "vuslat" yorgunluğu ve doymuşluğuyla böyle bir şiir yazamazdı...

[/quote]