Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3  
Alt 10.12.2014, 22:52
Benutzerbild von Famous
Famous Famous ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 16.06.2009
Beiträge: 8
Standard Can Dündar

Gerçek Atatürk'ü Doğu Perinçek sayesinde tanıdık.
Üzülmemek için aşık olmayanlar, tuvalete gitmemek için yemek yemiyor olmalı...
Yeterince dürüstseniz, fazlasıyla aşık ve gercekten seviyorsanız; Hazırsınız demektir: artık mutsuz olabilirsiniz.
Çok sevdim evet ve evdim evdim evrildim.
Onun (Hayrünnisa Gül) Köşk'te kocasının ardına saklanmış, kendi halinde bir gölge kadın olacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü yaptıkları yapacaklarının garantisi
Provokasyon, meydanları kapatmakla, mitingleri yasaklamakla önlenmez; cesaretlendirilir olsa olsa. Provokasyon, böylesi bir kararlılıkla ve kitlesellikle provokatörün üzerine yürünerek önlenir. Bu, "Biz sana rağmen varız. Sana demokrasiyi baltalatma hazzını yaşatmayız" demektir.[1]
Türkiye’nin en ünlü meydanını, maç gecesi fanatizme, yılbaşı gecesi alkolizme açıp bayram günü emekçiye kapatmak, okullar olmadan maarif yönetmeye benzer ki, "Ben senle baş edemiyorum" diyerek provokatöre teslim olmak anlamı taşır.[1]
Cehennemle cennetin buluştuğu "cehen-net" burası...
Bir ayakla sevdanın, öbürüyle nefretin toprağına basılabilen sıra dışı hudut noktası...
Coşkuyla zulmün, cezayla ödülün, cenazeyle düğünün kolkola gezdiği diyar...
Bağrından sanatçılar doğuran, doğurduğu sanatçılara acımadan kıyan alacakaranlık bir kuyu...
Hiç umut kesmeden yattığımız müebbet...
Sevgimizin de şiddeti kadar orantısız olduğu memleket...[2]
Ben vejetaryen (et yemeyip, sadece ot yiyenlerden) değilim. Ama vejetaryenlere hak veren ve onlardan biri olmaya özenen biriyim. İlginç bir algı düzeyi bu... Hayata onların penceresinden bakmaya başladınız mı, o güne dek sıradan gelen pek çok ayrıntı, tüyler ürpertici görünmeye başlıyor: İte kaka kamyonlara yüklenip infaza götürülen ve haftalarca masum mesut oynadığı bahçede boğazlanan hayvanlar, parçalanmış çeneleriyle pis su dolu bir kovada çırpınarak ölümü bekleyen balıklar, içkili sabahlarda süslenip getirildikleri soframızda keyifle kaşıkladığımız kelleler, beyinler, gözler, bağırsaklar... Dışarıdan bir gözle bakmaya çalışın; bunun insanoğlunun barbar yüzünün fotoğrafı olduğunu siz de göreceksiniz.[3]
Dünya “değişim” diye ayaklanırken burada “tecrübe”, siyasette aranan hasletlerin en kıymetli tahtına yerleşiyor. Yaşlıya talep, yurt sathındaki muhafazakârlaşmanın, değişim kaygısının bir gizli yüzü, bir yan ürünü olarak zuhur ediyor. Ve “siyasetin ihtiyarlar heyeti”nin, “yaşamını değiştirme iradesi göstererek”, işbaşı yaptığı Türkiye, kendine yeni bir yön verme iradesini kaybediyor. İhtiyarlıyor; bir gençlik bayramının arifesinde...
Önce Köpekler Uyandı. Panik İçinde Haykırarak...(Resmi Rakam Diyorsunuz Tabii Fakat...)...Yeryüzü Çatladı.