Einzelnen Beitrag anzeigen
  #31825  
Alt 06.02.2007, 21:40
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !

Bu konuda bütün sıkıntı dinlerin farklı, farklı yorumlarında ve baskılarında yatmakta.

Dinler elbet dini çok üst bir seviyede tutan tüm insanlar için ilk planda ölüm korkusunu yenebilmek ve yaşadıkları yaşamda insani ilişkilerini dürüst, samimi ve temiz yaşayıp, temizce ölüme ulaşabilmeleri için gerekli bir ödevler bütünü gibi gözükmekteler.

Lakin her din ölümü ve gelinen yere ulaşılmayı kendi ölçülerinin içinde yoğunlaştırıp, inandıkları Peygamberlerinin öğretileri ile sonuçlandırmaktalar. Suç ve Ceza gibi korkutucu yaptırımlar ile.

Ölüm her ruhun zaten bildiği, geldiği yer, bilinmeyen ölüm ve ölüm ötesi değil, bu yaşamdır ruh için.

İster Tanrı tanımaz bir ateist olsun, ister Tanrıya inançlı her hangi bir dinin inançlısı olsun ölüm yakını deneyimleri hemen, hemen aynıdır, yaşanan sevgi, kucaklama ve bağrına basma hep o büyük sevginin hiç bir fark gözetmeden yaşanmasıdır.

Ölüm yakını deneyimi yaşayan bir insan yaşamda neler yaşarsa yaşasın, neler öğrenirse öğrensin asla Tanrı tanımaz Ateistliği bir daha kabul etmez.

Ve o yaşadıklarını bir yaşam boyu asla unutmaz.

Ne ölümden korkar, nede bu dünyanın her şey olduğuna inanır, nede bir insana fiziksel bir ızdırap verir, nede başarabiliyorsa aslında başarabilmelidir ruhsal bir üzüntü verir, nede çıkarcı, yalancı ve egoist olur. Bütün bunların çok ilkel ve gereksiz şeyler olduğunu yaşadıkları ile öğrenir.

Bunun dışında dünyada yaşayan başka canlılarada acı vermekten sürekli kaçınır.

Beyin ve Ruh iki çok farklı bir nesne, birisi her şeyi unutmaya ve sürekli yaşamaya çalışan, diğeri unutmamaya ve burada geçici olduğunu yaratılışının tüm özünün mayasının ışık ve sevgi olduğunu bilen ve buna göre yaşamaya çalışan bunu elde edemeyincede çok büyük bir ızdırabın ve içine düşen bir varlık.

Tanrıya yakın olan tüm yer ruhun geldiği yer. Ve o anlatılmasının bu dünyalı beyin ve yaşam standartlarında mümkün olmayan, anlaşılmasıda mümkün olmayan o büyük sevgi ruhun her an özlem ile dönmek istediği yerdir.

Ölüm bu hantal, ilkel vücuttan kurtuluşturda.

Tek bir görevi vardır ruhun hem bu hantal vücudun içinde bir süre için zorunlu yaşamak zorunda kalmasının, hem de bu zorunlu yaşam süresinin tamamlamasının hızlı öğreti ve gelişimdir.