Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3  
Alt 05.10.2009, 13:24
Hoax
 
Beiträge: n/a
Standard

"Özgürlük bir tepki değildir, özgürlük bir seçim değildir. Seçebildiği için özgür olduğunu düşünmek sadece iddiadır. Özgürlük, içinde ceza korkusu ve ödül beklentisi olmayan yönsüz, saf bir gözlem halidir. Özgürlük, insanoğlunun gelişiminin sonunda değil, varoloşunun ilk adımında yatar. Gözlem halindeyken kişi özgür olmadığını görmeye başlar. Özgürlük, bizim günlük varoloşumuzu ve aktivitelerimizi yaşarken seçmesiz farkındalığımızda bulunur. Düşünce zamandır. Düşünce deneyim ve bilgiden doğar, geçmişten ve zamandan koparılamaz. Zaman insanın psikolojik düşmanıdır.
Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için, insan zamanın kölesidir. Düşünce sürekli sınırlıdır, bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız. Psikolojik evrim yoktur...

İnsan, kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki; düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır. Gözlemleyen ve gözlemlediği, deneyimleyen ve deneyimlediği. Sonunda bunun bir illüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir. Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır, geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış. Bu zamansız kavrayışı zihine derim, köklü bir mutasyon getirir. Bütünsel, toptan omuzlama asıl en önemli harekettir. Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği herşey toptan omuzlandığında, yalnız ondan sonra orada aşk vardır, aynı zamanda merhamet ve zeka olan...."
"Peki ya, bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?...
"Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için... yaşamla bağımızı yitirdik... Şefkat duydugumuzu, duyarlığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz."

"Sizi hiç kimse tuzağınızdan çekip çıkaramaz... Hiçbir guru, hiçbir ilaç, hiçbir mantra... Hiç kimse... Ben dahil hiç kimse... Bütün yapmanız gereken, başlangıcından sonuna kadar farkında olmak ve arada dikkati yitirmemek... Farkındalığın bu yeni niteliği dikkattir... Bu dikkatin içinde ben tarafından çekilmiş hiçbir sınır yoktur... Bu dikkat erdemin en yüce biçimidir... Bu yüzden aşktır... Bu en yüksek derecedeki zekadır... Eğer insan elinden çıkmış tuzakların yapısına ve doğasına duyarlı değilseniz bu dikkat var olamaz..."
"Gerçek; yolu da, sınırları da, koşulları da olmayan bir ülkedir. Gerçeğe götüren hiçbir yol, hiçbir din, hiçbir mezhep yoktur. Benim düşüncem budur ve bunda ısrarlıyım. Gerçek bazen insana kendiliğinden gelir. Gerçek örgütlenemez ve örgütlenmemelidir de. Sizler on sekiz yıldan beri dünyayı kurtaracak, sizin yüreklerinizi şenlendirecek, sizi de tutsaklıktan kurtaracak bir öğretmen bekliyordunuz. Bunun için örgütlendiniz. Böyle bir inanç sizin yaşamınızdaki yararsız şeyleri silip götürdü mü? Sizi daha ergin ve daha özgür kıldı mı? Şimdi başka bir örgüt kurup, bir başkasının gelip sizi kurtarmasını bekleyebilirsiniz. Kendinizi içine kapatmak için yeni kafesler örmeniz beni ilgilendirmez. Benim tek istediğim insanların mutlak ve koşulsuz bir özgürlüğe ulaşmalarına yardımcı olmaktır..."

"Biz ölümün ne olduğunu bilmek istemiyoruz; ölümün olağanüstü mucizesini, güzelliğini, derinliğini, enginliğini bilmek istemiyoruz. Bilmediğimiz bir şeyi sorgulamak istemiyoruz.. Tek istediğimiz süreklilik..."

"Her insanın geçimini doğru yoldan sağlamanın ne olduğunu bilmesi gerekmez mi? Eğer biz açgözlü, kıskanç ve güç peşindeysek, o zaman geçimimizi sağlama yollarımız içsel isteklerimize bağlı olacaktır ve bu nedenle eninde sonunda savaşla sonuçlanacak yarışmacı, acımasız ve baskı dolu bir dünya doğuracaktır..."

bi hindistanlı moruk söylemiş.
ama bizim türkler tanımaz.
onun için söylenmemiş gibi sayılır.