Einzelnen Beitrag anzeigen
  #1  
Alt 20.12.2012, 14:13
SUNGUROGLU
 
Beiträge: n/a
Standard "Adam Gibi Adam" Yetiştirmek

ÇOCUKLARIMIZDAN SIK SIK YAKINIRIZ. Ama çocuklarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiği konusunu fazla tartışmayız.

Türkiye hemen hiçbir alanda "cevher insan" yetiştiremiyor.

Oysa geçmişimiz, yalnız zaferler açısından değil, insan kaynakları açısından da çok zengin. Geçmişimizin her yılına birkaç "cevher insan" düşüyor. Günümüz ise tamı tamına bir "kaht-ı rical/adam kıtlığı..." Oysa biz aynı milletiz. Peki dün insan yetiştirme bahsinde başarabildiğimizi bugün neden başaramıyoruz?

Açık ki, hem geçmişimizin uzağına, hem de "zamane"nin tuzağına düştük. Ne kendimizi (tabi geçmişimizle birlikte) keşfedebildik, ne başkalarını (Avrupa filan) kavrayabildik. Bir kısır döngü (fasit daire) içinde dönüp duruyoruz.

"Neden"lere ulaşmak istiyorsak, önce geçmişimizle buluşmalıyız. Belli ki, geçmişte, bu coğrafyada yaşayan insanların, insan yetiştirme konusunda sonuç veren metotları varmış. O metot sayesinde, bugün hasretle andığımız "cevher insan"a ulaşmışlar. Bunun tek yolu, anne babanın "cevher insan"a dönüşmesidir.

Mesela ;
Dürüsttük...

Bir zamanlar Londra Ticaret Odası’nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: “Türklerle alışveriş et, yanılmazsın!”


İtibarlıydık...

Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası’nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.


Dosdoğruyduk...

Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor:
“Haksızlık, murabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür… Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır.”


Hırsızlık nedir bilmezdik...

Fransız müellif Dr. Brayer, 1830′ların İstanbul’unu getiriyor önümüze:
“Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumi ahlaka itimaden açık bırakıldığı İstanbul’da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası ancak görülür.”

Ubicini Dr. Brayer’i şöyle doğruluyor:

“Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camie gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu’nda ise hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez.”