[roman]

Ve bu yukarıda yazıyı yazan şahıs AB ülkelerinin ona tanıdığı düşünce hürriyeti ile bunları yazıp, o ülkeleri aşağılayabilmekte.

Sorunun özü Demokrasinin ne olduğunu kavrayamamak ve bilememek.

Gerçi bu şahısın böyle bir merakıda yok, o nimetlerden yararlandığının farkında bile değil.

Demokrasinin en temel özelliği düşünce ve vicdan hürriyetidir.

Bireyin doğuştan kazandığı özlük haklarıdır.

Nedir bunlar, cinsiyet, cibilyet, milliyet, dil, din, düşünce, vicdan vs, vs.

Ve ön önemlisi bireyin var olma hakkıdır.

Demokrasilerde bunlar hukuksal güvencelerle evrensel konumda güvence altına alınmış ve korunmuştur.

Demokrasiler bir tek şeye izin vermez, var olma hakkını bir başka zümrenin yok etme hakkı olarak anlar ve kavrarsan, bunuda şiddet düzeyinde eyleme dökersen, yakana hukuksal yaptırımlar yapışır.

Demokrasiler şiddetin her türlüsüne karşıdır, bilinir ki, şiddet salt fiziki olmaz, yazılıda, sözlüde olur.

İslami keskin kesimin büyük bir kısmı ne Demokrasiyi anlamıştır, nede ondan hoşlanmıştır.

Çünkü Demokraside evrensel hukukun kuralları ve yaptırımları bütün her kese eşit olarak anayasal güvence ile sunulmaktadır.

İslami radikal kesimin en gıcık kaptığı ve rahatsızlık duyduğu noktada burasıdır.

Onlar Anayasadan 1400 yıl önce yaşama sokulmaya çalışılan Kuranı Kerimi anlamakta ve bunuda yaşamın temel kuralı olarak sunmaktadırlar.

Hiç bir dini kitap dünyada Anayasal kitap olarak kabul görmez, Anayasal sistem evrensel hukukun sivil normlarını taşımadığı sürece demokrasiye hitap edemez.

AB ülkelerinin tümünün Anayasası sivil hukukçuların evrensel hukuksallığın çalışmaları ile düzenlenip yaşama sokulmuştur.

Elbet yukarıda ki bu can sıkıntısı veren yazıları yazan şahısın AB ülkeleri ile sorunları büyüktür.

Lakin utanmadan bu yazıları ona bu ortamı sunan AB ülkelerinin Demokrasisi ile okumuş aydın, çağdaş ve sivil ve dürüst hukukçularının yarattığından hiç bir utanç duymadan.

İran da yaşayabilir bu şahıs, ne işi var bu ülkelerde.