Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 22.09.2003, 17:19
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard mübarek geceler ve MİRAÇ

Yarın akşam Mübarek Miraç Kandili..
Türk-İslam alemine hayırlı olsun..
---
Mübârek geceler, islâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tövbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, dua ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmışdır. Bu geceleri ihyâ etmeli, yanî kaza namazları kılmalı, Kur?ânı kerîm okumalı, dua, tövbe etmeli, sadaka vermeli, müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir. Bu gecelere saygı göstermelidir.
Saygı göstermek, günâh işlememekle olur.
-------
MİRÂC GECESİ: Yarın Receb ayının yirmiyedinci gecesidir. Mirâc, merdiven demektir. Resûlullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmiyen yerlere götürüldüğü gecedir.

ÖZET BİLGİ
Mekke ahalîsi îmân etmiyor. Müslümanlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceye başlamış, işi azdırmışlardı. Resûlullah çok üzüldü. Hicretden bir yıl önce, elliiki yaşında idi. Zeyd bin Hâriseyi alarak Tâif"e gitdi. Tâif halkına bir ay nasîhat etti. Hiç kimse îmân etmedi. Alay ettiler. İşkence yaptılar. Çocuklar taşa tuttular. Ümitsiz, üzüntülü, yorgun geri dönerken, mübârek bacakları yaralandı. Mekkeye yürüdüler. Karanlıkta şehire girdiler. Birkaç ay Mekkede çok sıkıntılı geçti. Her taraf düşmandı. Gidecek bir yer yoktu. Doğruca amcası Ebû Tâlibin kızı Ümmi hânînin evine geldi. Resûlullah efendimiz yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabbime ibâdet etmek, yalvarmak için bir yer bana yetişir, buyurdu.
Resûlullah o gün çok incinmişti. Abdest alıp, Rabbine yalvarmaya, afv dilemeye, kulların îmâna gelmesi, saadete kavuşmaları için duaya başladı. Çok yorgun, aç, üzüntülü idi. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.

O anda, Allahü teâlâ, Cebrâîl aleyhisselâma:
"Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mubârek bedenini, nâzik kalbini çok incittim. Bu hâlde, yine bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbirşey düşünmüyor. Git! Habîbimi getir! Cennetimi, Cehennemimi göster. O"na ve O"nu sevenlere hâzırladığım nimetleri görsün. O"na inanmıyanlara, sözleri, yazıları ve hareketleri ile Onu incitenlere hâzırladığım azâpları görsün. Onu ben tesellî edeceğim. Onun nâzik kalbinin yaralarını ben gidereceğim" buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâm, bir ânda Resûlullah"ın yanına geldi. Mışıl mışıl uyuyor gördü. Uyandırmağa kıyamadı. İnsan şeklinde idi. Mubârek ayağının altını öptü. Bu şeklde Resûlullahı uyandırdı. Cebrâîl aleyhisselâmı hemen tanıdı ve: "Ey Cebrâîl kardeşim! Böyle vakitsiz niçin geldin. Yoksa bir hatâ mı etdim, Rabbimi gücendirdim mi? Bana acı haber mi getirdin?" buyurdu ve Rabbinin darılacağından çok korktu.
Cebrâîl: Ey bütün yaratılmışların en üstünü! Ey Yaratanın sevgilisi! Ey Peygamberlerin efendisi, iyilikler menbaı, üstünlükler kaynağı olan şerefli Peygamber! Rabbin sana selâm ediyor. Hiçbir Peygambere, hiçbir mahlûkuna vermediği nimeti sana ihsân ediyor. Seni kendine davet ediyor. "Lütfen kalk. Buyur, gidelim" dedi.
-devamı var-