Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3  
Alt 22.09.2003, 17:31
Benutzerbild von kolaygelsin
kolaygelsin kolaygelsin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard MİRAÇ GECESİ (2)

Kâbe yanına geldiler. Orada, bir kimse geldi. Göğsünü yardı. Kalbini çıkardı. Zemzem suyu ile yıkadı. Yine yerine koydu. Sonra Cennetten gelen Burak adındaki beyâz hayvana binip, bir anda Kudüs"te, Mescidi Aksâya geldiler. Cebrâîl aleyhisselâm kayayı parmağı ile deldi. Burakı oraya bağladı. Geçmiş Peygamberlerden bazısının rûhları insan şeklinde orada idi. Cebrâîl aleyhisselâm, Habîbullahı ileri sürdü. "Sen varken, başkası imâm olamaz", dedi. Namazdan sonra, mescitten çıkıp bilinmiyen bir mirâc ile, bir ânda, yedi kat gökleri geçtiler. Her gökte bir büyük Peygamberi gördü. Cebrâîl aleyhisselâm Sidrede kaldı ve "kıl kadar ilerlersem, yanar, yok olurum" dedi. Sidret-ülmüntehâ, altıncı gökte bulunan büyük bir ağactır. Resûlullah, Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Refref adındaki bir Cennet yaygısı üstünde olarak Kürsî, Arş ve rûh âlemlerini geçip, bilinmiyen, anlaşılamıyan, anlatılamıyan şekilde, Allahü teâlânın dilediği yüksekliklere ulaştı. Mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı gördü. Gözsüz, kulaksız, vâsıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuşdu. Hiçbir mahlûkun bilemiyeceği, anlayamıyacağı nimetlere kavuşup, bir ânda, Kudüs"e ve oradan Mekke-i mükerremeye, Ümm-i hânînin evine geldi. Yattığı yer henüz soğumamış, leğendeki abdest suyunun hareketi durmamış idi.
-devamı var-