Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 04.09.2009, 02:39
Benutzerbild von Motzki
Motzki Motzki ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 07.05.2008
Beiträge: 1.324
Ausrufezeichen "Varlığın diliyle" konuşan Kur'an ( 2 )

Öyle görünüyor ki Kur'an, eğer insanlar varlıklar içinde, örneğin karıncanın varlığını unutsalar veya inkar etselerdi "karınca merkezli" bir dil kullanarak, butün oluş ve akışı karınca merkezli açıklayacaktı. Birlikteliğe katılan diğer varlıklar ikincil duruma indirgenecekti. Şu halde insanlarda "Allah" şuuru uyandırma amacında olan Kur'an'ın dili "Allah" kavramı etrafında örülmüştür. Nitekim Kur'an'da en çok geçen kelime Allah kelimesidir. Allah kavramı öne çıkarılarak diğer varlıklar ikincil duruma indirgenmiştir. Bu, onların özerk benliklerini ve bağımsız varlıklarını yok saymak anlamında değil, Mutlak Varlık'ın oluş süreci içindeki "zorunlu" fonksiyonunu kavratmak içindir.

Basit bir örnek verecek olursak, örneğin Galatasaray futbol takımının UEFA şampiyonu olmasında Fatih Terim'in varlığını unutan veya inkar eden birisine hitaben konuşan bir dil, Fatih Terim gerçeğini öne çıkaran, diğerlerini ikincil duruma düşüren, hatta yer yer yok sayar gibi görünen bir dil kullanacaktır. Bütün her şey sanki Fatih Terim'den ibaretmiş, ondan başkası yokmuş gibi konuşacaktır. Olayda Fatih Terim'in yaptıkları, önemi, etkisi, katkısı vs. bir bir sıralanacak ve "Hala onu yok mu sayıyorsunuz" diye soracaktır. Burada amaç olayın rasyonel izahını yapmak değil, olaydaki Fatih Terim gerçeğini muhatabına kavratmak, onu yaptığı haksızlıktan ve sorumsuzluktan vazgeçirmektir.

İşte Kur'an bu dille kozmik oluş ve akıştaki "Allah" gerçeğini unutan veya inkar edenlere seslenmektedir. Nankörün vicdanında "şuur" uyandırmak istemekte, uyanan şuurun da devamlı ve kalıcı olmasını murat etmektedir. Buna, Allah'a inandığı halde zaman zaman dürtülerinin ve batıl bağımlılıkların etkisinde kalarak, O'nu unutan, yer yer hayatından çıkaran Müslümanlar da dahildir. Maksat önce şuuru uyandırmak, sonra da uyanan şuurun sönmemesini, kalıcı olmasını sağlamaktır. Bunu sağlayacak olan insani eylemler ise tefekkür, düşünme, akletme, nimete şükür, içtenlik (ihlas), sorumluluk bilinci (takva), erdem ve dürüstlük yolunda (sırat-ı müstakim) sebat, yanlışı itiraf (tevbe) ve özür dileyerek bağışlanma dileme (istiğfar), birlikteliğe saygı (ahlak ve adalet), ortak iyiliklere (maruf) hizmet, ortak kötülüklerle (münker) mücadele vb. davranışlardır. Bütün bu ve benzeri davranışlar şuurun uyanması, devam etmesi ve birlikteliğin zarar görmemesi için gereklidir...

Kur'an'ın "biz" (inna) ifadesinde odaklanan "varlığın diliyle" konuşan uslubunu anlamak, bizi lafzilik, şekilcilik ve yüzeysel okuyuşlardan kurtaracak, Kur'an'ın deruni boyutuyla dinamik bir ilişki içine girmemizi sağlayacaktır...










( ALINTIDIR )