Einzelnen Beitrag anzeigen
  #853  
Alt 26.08.2007, 19:08
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !!!.

Dik ve dikine!

"Sen bu ülkenin garnitürüsün!" (25. 7. 2007) diyerek gitmiştim tatile. O yazıya, Tayyip Bey"in çok yakında "führer"leşeceğini" söylediğim için kızdılar...
İslami muhafazakârlığın artık kendini çekincesiz dayatacağını söylediğim için kızdılar...
İktidarın pek yakında "Ya bizim gibi olacaksın ya da hiç olmayacaksın" diyeceğini ileri sürdüğüm için kızdılar...
Ne oldu? Bilhassa "Yaşasın, demokrasi kazandı" diyenlere, sivilleşiyoruz gazıyla ortalamanın faşizminin tepemize bağdaş kurmasını destekleyenlere, Tayyip Bey"in seçim gecesi yaptığı konuşmayı "çok kucaklayıcı" bulanlara soruyorum:
Bekir Coşkun"a söylenen "Ya sev ya terk et" size hiç mi değmedi?

Günübirlik değil, yatıya!
Alçakgönüllü, ortalama memur ailelerinin kaldığı yazlık siteye bir Mercedes içinde, bir grup başörtülü kadın ve kocaları geldiler. İnsanlar tek tük balkonlara çıktı. Fısıldaşıyorlardı:
"Yoksa burada ev mi aldılar?"
"Yoksa yerleşiyorlar mı?"
"Buraya mı?!"
Balkonlar arası dedikodu ağıyla anlaşıldı ki, "Sadece bir komşularını ziyarete gelmişler". Bir "Oh!" çekildi. Neyse ki "aralarına yerleşmeye" gelmemişlerdi. Ya yerleşselerdi? Ya site yönetiminde söz sahibi olsalardı? Yok canım! Tehlike ucuz atlatılmıştı. Sadece komşuyu ziyarete... Birkaç saatliğine... Neyse ki neyse ki...
Bu küçük site hikâyesi o kadar benziyor ki bugün yaşadıklarımıza.

AKP"yi destekleyen elit bile sanıyor ki AKP, bulup buluşturduğu Mercedes"le komşuyu ziyarete gelmiş. Sanıyorlar ki kendilerini yönetmeyecekler. Sanıyorlar ki (onların düşünüşüyle söyleyeyim) bu "cahiller" ne yapacaklarını yine elite soracaklar? Onlar hâlâ "normalin" kendileri olduğunu, Türkiye"nin toplumsal hayatında yine kendilerinin kerteriz alınacağını sanıyorlar?
Çankaya"ya çıkmaya hazırlanan yeni normal ne?
Türkiye"nin yeni kerterizi ne?
Türkiye"nin kendisini temsil etmek için seçtiği figür ne?

Abdullah Bey"in eşi Hayrünnisa Hanım"ın başörtüsü konuşuluyor. Çok önce söylediğim gibi bugün de bütün içtenliğimle söyleyeyim:
Beni başörtüsünün Çankaya"ya girmesi değil, başörtüsüyle üniversiteye giremeyen bunca genç kadın varken "Çankaya"ya başörtüsü sokacağız" hırsı korkutuyor. Bu hırsın sonsuzluğu, doymazlığı ve bu hırsın bize "günübirlik değil yatıya gelmesi" ürkütüyor.

Kız çocuğunun evliliği
Yanlış anlaşılmasın:
Beni, İslami muhafazakârlığın sadece yoksulları ezdiği sürece, elitin ayrıcalıklarından pay istemediği sürece, sorun olmadığını düşünen elit de korkutuyor. Ve şimdi Çankaya"ya çıkışla birlikte bu gelenlerin yatıya geldiğini anlayıp sıkıntıya girenler... Onlar, nasıl da sitenin sakinlerine benziyor.
Beni bu "yeni normalde" düşündüren başörtüsünden ziyade başka bir şey:
30"lu yaşlarında bir doktora öğrencisi, annesinin düğünde beğendiği 15 yaşından henüz gün almış bir kız çocuğuyla evleniyor. Bu kız çocuğu okulunu bırakmak zorunda kalıyor, tesettüre giriyor.
Ve bu hikâye, "Türkiye"yi Gül"le kaynaştırma" projesi çerçevesinde hazırlanmış haber programlarında dünyanın en normal, en olması gereken durumu olarak anlatılıyor. İşte benim canımı bu sıkıyor.

Cephanesiz savunma
Benim canımı sıkan, bu site sakinlerinin geç kalmış ve etkisiz feveranları. Aldıkları savunma pozisyonundaki cephanesizlikleri. Öyle değil mi? O kadar çok ilerici, aydınlık genç yıllar boyunca öldürülüp, hapse tıkılıp, yok edildikten sonra sonunda böyle naçar kalınması trajik değil mi? Böyle cephanesiz, insansız kalınması acıklı değil mi?

Bugün Hayrünnisa Hanım"ın Sofia Lorenleştirilmesi operasyonu ne kadar zavallıysa yazlık diskolarda AKP iktidarına karşı "tepki olarak" cıstaklı Onuncu Yıl Marşı"nın bir ağızdan söylenmesi de o kadar zavallıdır.

Şimdi, içi boşaltılmış, "yukarı mahalleyi koruma azminden" başka bir şey gerekmektedir. Bize şimdi dik başlı, dik duruşlu, dikine gidebilen siyaset gereklidir.

Merhaba! Ben geldim!

ecetem@hotmail.com(milliyet.)