Einzelnen Beitrag anzeigen
  #5  
Alt 21.02.2017, 00:28
Benutzerbild von YigitAdam
YigitAdam YigitAdam ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 13.03.2016
Beiträge: 266
Standard

Nerden okuduysan bu saçma sapan yaveleri, zaten bu saçmalıklar sizi tapanak şövalyesi haline getirdi...biraz gerçek tarih okusaydınız, ahmakça süpuruntuleri tarihi bilgi diye yutmazdınız.Osmanlı yıkılış döneminde yani hasta adam olduğu dönemde bile yedi düvelle baş edebilecek gücü nerde buldu ?be kara cahil, Dünyanın bütün süper güçleri toplanıp gelmişlerdi hepsini senin ibne tapanağınmı domelerek yok etti....Kafanız sarmıyor değil mi? dur sana biraz geniş açıdan anlatayım...düşün bugün Fransa, ingiltere,italya, avusturalya ,Rusya,kıvır zıvır devletler yunanistan vs , toplanıp geldiler..bunlara bugünkü Tc baş edebilirmiydi? Veya Almanya, Amerika bas edebilirmi?Hasta durumda olan osmanlı nasıl etti? senin tapanağın bile osmanlının yetiştirdiği bir subaydı şayet tapacaksan osmanlıya tap-....Sen Süleymaniye kutup hanesi diye bir kutup hane duymadın tabiki..nerden bileceksin, üç kıtaya 600 yıl senin yavelerinle hükm ettik değilmi:-)) nekadarda cahilmişsiniz...İngilizlerin hatırı için 1000 yıllık bilim alfabesini geçiş dönemi vermeden bıraksamda yasaklayan bir satılmışın niyeti nasıl iyi olabilirki....bunu bir çocuğa söyleseniz bile güler size






Zitat:
Zitat von Lara__ Beitrag anzeigen
sana Pa$anin selami var ..

bütün bunlar ya$anirken pa$alarin nerdeydi??? Yobaz takimi :Atatürkün S....bekciligini yapacaginiza pa$alariniz bu halk böyle can ceki$irken onlar nasil bir hayat sürmü$ onu ara$tirin

1923’te…



nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. traktör sıfırdı, karasaban’dı. beş bin köyde sığır vebası vardı. hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. iki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu, bebek ölüm oranı binde 480’di, her doğan iki bebekten biri ölüyordu. memlekette sadece 337 doktor vardı. sadece 60 eczacı vardı, sadece 8’i türk’tü. diş hekimi, sıfırdı. dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. ortalama ömür 40’tı.


yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bindi. ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyordu, kiremit bile ithaldi. limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti. toplam sermayenin sadece yüzde 15’i türk’tü. osmanlı’dan cumhuriyet’e miras kalan sadece dört fabrika vardı, hereke ipek, feshane yün, bakırköy bez, beykoz deri… elektrik sadece istanbul, izmir ve tarsus’ta vardı. otomobil sayısı bin 490’dı. sadece dört şehirde özel otomobil vardı.



kadın, insan değildi.



(veremle boğuşan halk, ahırda yatarken… bademlerin yere göğe sığdıramadığı abdülhamid’in 16 tane eşi vardı. nazikeda, safinaz, dilpesent, peyveste, nazlıyar, bidar, mezide, emsalinur hanım filan, 16 tane… yaş itibariyle, tamamı çocuktu. tayyip erdoğan’ın dedemiz dediği abdülmecid’in 22 eşi vardı. ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)



tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu. arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak, trenlerle çalınmıştı.



kimisi alaturka saat’i kullanıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu. kimisi güneş batarken grubi saat’i esas alıyordu, kimisi güneşin tamamen battığı ezani saat’i esas alıyordu. “saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.



kimisi hicri takvim kullanıyordu, kimisi rumi takvim kullanıyordu. kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda yaşıyordu!



dirhem, okka, çeki vardı. arşın, kulaç, fersah vardı. ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne uzunluğumuz… ölçülerimiz ortaçağ’dı.


erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu. okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. okul yaşı gelen her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu. toplam, 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı. türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı. öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu. tek üniversite vardı, darülfünun, medreseden halliceydi. ülke bilim’den çoook uzaktı.



600 sene boyunca türkçe’nin ırzına geçilmiş, osmanlıca denilmişti. arapça, farsça, fransızca, italyanca kelimeler, levanten terimler dilimizi istila etmişti. karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan arapça’yla türkçe yazmaya çalışıyorlardı.



harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik” falan deniyor ya… ibrahim müteferrika’dan itibaren 150 sene boyunca basılan kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz? sadece 417’ydi. bunların da çoğu gayrimüslimlerin matbaasından çıkmıştı. ki zaten, müteteferrika da devşirmeydi, macar’dı.




bu topraklara kitap gelene kadar, avrupa’da 2.5 milyon farklı kitap basılmış, beş milyar adet satılmıştı. voltaire, bir kitabında şu ağır tespiti yapmıştı: “istanbul’da bir yılda yazılanlar, paris’te bir günde yazılanlardan azdır!”

Atatürk olmasaydi öve öve bitiremedigin Osmanlida Sümbül aga bile olamazdiniz

Gelene agamci gidene pa$amci iki yüzlü A$alik yobazlar

Geändert von YigitAdam (21.02.2017 um 00:36 Uhr).