Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2447  
Alt 27.03.2007, 18:03
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Bati Türk Ordusunu Neden sevmez ?..

"Ordumuz, her zaman,
düşmanlarımızın birinci taarruz
hedefi olmuştur."
Mustafa Kemal Atatürk

Avrupa""nın Türk Ordusu""na öfkesi, tarihin tanıdığı en amansız öfkelerden biridir. Bu öfke sadece Avrupa""""daki silahlı güçlerde, siyasetçilerde değildir. Avrupa""""nın en hümanist aydınları, filozofları, şairleri, edipleri, ressam ve heykeltraşları da, Türk ordusuna duyulan bu müthiş öfkenin taşıyıcıları arasındadır. Luther""""den Kant""""a, Dante""""den Engels""""e, Hugo""""dan Marx""""a, Voltaire""""den Byron""""a kadar...Melherbe, Ronsard, Boileau, Hegel...gibi isimler de bu öfke listesinde yer alanlardan bazıları.

Birkaç örnek verelim:

Fransız yazarı Hugo, Osmanlı""dan "katil imparatorluk" diye söz eder ve "Bundan yakamızı kurtarmalıyız, bağnazlık ve zorbalığı susturmalıyız!" diye ekler. Engels""""e göre, Osmanlı Türk İmparatorluğu "ayak takımının egemenliği"dir.

Engels""in beklentisi şudur: "Bu egemenlik er-geç sona erecek, Avrupa""nın en güzel toprakları ayak takımının egemenliğinden kurtarılacaktır. Zaten Türkler devlet ve asker gücünü ellerinde tutmasalardı çoktan yok olup giderlerdi. Ama artık güçsüzlüğe doğru gidecekler. İşin doğrusu şu ki, Türkler""""in ortadan kaldırılması gerekir."

Marx""a göre, İstanbul, Doğu ile Batı arasındaki altın köprüdür. Batı uygarlığı, bir güneş gibi bu köprüye uğramadan dünyanın çevresinde dönemez. Osmanlı Sultanı""""nın İstanbul""""u elinde tutması, gerekli devrimin yapılmasına kadar olacaktır.

Bu asırlık Avrupa düşünün gerçeğe dönüşmesinin tarihsel talep belgesi olan Sevr, Mustafa Kemal""""in komuta ettiği ordu ve millet tarafından engellendi. Mustafa Kemal Atatürk""""e yönelik Batı düşmanlığını değerlendirirken bu arka planı unutmamak gerekir.

Şimdi, Türkiye yeniden "Hasta Adam" haline getirildi. Düyûnu Umumiye yeniden yaratıldı. Sevr""""in şartlarını, çeşitli gerekçelerle "sineye çekilir" bulan yeni Damat Ferit ekipleri ihdas edilip gereken yerlere oturtuldu.

İlk hedef Türk Ordusu""nu budamak. Tabii önce MGK, sonra da devamı... MGK bunların, âdeta biricik korkulu rüyası oldu. Neden? Şundan:

MGK, ürettiği bakış açıları ve kararlarla, Türkiye adına "Hayır!" diyebilen bir tavır sergilemekte, teslimiyetçiliği kırmaktadır. MGK bunu, keyif olsun diye yapmıyor.

Devleti yönetme mevkiinde olan sivillerin büyük çoğunluğu ne yazık ki, hiçbir devlet adamlığı eğitimi almamış kişilerdir. Lise mezunlarının, hatta gece lisesinden terk kişilerin ve hatta ilkokul mezunlarının yer aldığı kabinelerimiz az değildir. Bu insanların, devlet bürokrasisinden gelen bazıları müstesna, devlet adamlığında, yönetsel yetkinlikte, dünyayı ve bölgeyi tanıyıp değerlendirmede ciddî eksikleri, açıkları, yanlışları vardır. Birçoğu, gerekenin tam aksini yapmaktadır. Günübirlik iş yaparlar ve genellikle, iyi yetişmiş rakiplerinin güdümüne girerler. Çünkü kendilerinin üreteceği bir şey yoktur.

Bu zatların; siyaset, hukuk gibi kısmen devlet adamlığı yetkinliği veren disiplinlerden gelenleri de fazla değildir. Kurmaylık eğitimi alanları ise hiç yoktur. MGK, işte bu noktada bir boşluğu dolduruyor. MGK, devlet adamlığı, jeopolitik, jeostrateji eğitimi almış yüksek rütbeli kurmayların katkılarıyla, ülkenin meselelerini ülkenin çıkarlarına uygun olarak rapora bağlıyor ve bir tavsiye olarak ülke yönetiminin önüne koyuyor.

İşte, MGK""dan rahatsızlığın temel sebebi bu. Çünkü MGK""nın katkısıyla oluşan bakış açılarında teslimiyet yerine dirayet ve direnç, taklit yerine tahlil, "Evet efendim" anlayışı yerine ülke çıkarlarının gereği esas alınır. Bu olgu, Türkiye""""yi istediği gibi evirip çevirmeyi doğal hakkı gibi gören dış çevrelerin keyfini kaçırmaktadır.

Türkiye, devlet adamı yetiştiren zihniyet ve eğitim sistemlerini kurup Batı ülkelerindeki standartlarda siyasetçi ve yönetici yetiştirme noktasına geldiğinde MGK""""nın durumu gözden geçirilebilir. Ama bugünkü Türkiye""""de MGK""""yı işlevsiz kılmak, ülkeye kötülük etmekten başka hiçbir anlama gelemez.