Einzelnen Beitrag anzeigen
  #10  
Alt 21.02.2017, 01:14
Benutzerbild von YigitAdam
YigitAdam YigitAdam ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 13.03.2016
Beiträge: 266
Standard M. Kemal Atatürk’ün Ingiliz Istihbaratı ile gizli ilişkisi deşifre oldu

M.Kemal ingiliz casusumuydu?


M. Kemal Atatürk’ün Ingiliz Istihbaratı ile gizli ilişkisi deşifre oldu

Bilindiği gibi M. Kemal, Filistin Cephesi’nde Ingiliz Ordusu Kumandanı General Allenby’e karşı savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiş ve ardında 75 bin Mehmetçik esir bırakmıştı. Gariptir, Filistin Cephesi’ndeki bu hezimetten takriben 4 yıl evvel yani 1913 yılının sonuna doğru General Allenby ile Pixton Park’ta bir öğle yemeği yemişti… Daha da garibi, M. Kemal’i yemeğe davet eden kişi, meşhur Tapınakçı Aubrey Herbert idi. M. Kemal bu Ingiliz ajanı Aubrey Herbert ile de, çok değil takriben 2 sene sonra, Çanakkale’de gizlice görüşecektir.[1] Hatırlatalım, Mondros Mütarekenamesi’ni, M. Kemal’in Filistin Cephesi’nden kaçması ve cephenin çökmesi üzerine imzalamak mecburiyetinde kalmıştık. Mütarekenameyi imzalayan Rauf Orbay ise M. Kemal’in dostuydu.

Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için bir ara Italya Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş olan Kont Sforça’nın Mondros Mütarekenamesi hakkında söylediklerine yer vermemiz gerekiyor. Az evvel de ifade ettiğimiz gibi, Mondors Mütarekenamesi’ni Osmanlı Devleti adına imzalayan Rauf Orbay’dır. Rauf Orbay’ın daha sonra M. Kemal Atatürk tarafından Başbakan yapıldığını aklınızın bir köşesine yazınız, az sonra bu noktaya tekrar temas edeceğiz.

Kont Sforça, Mondros Mütarekenamesi’nden bahsederken Ingilizlerin kara ordusuna karşı mutedil davrandıklarını söylüyor. Donanma’nın hemen teslimi istendiği halde kara ordusunun ilgasından veya hemen terk-i silah etmesinden bahsedilmiyormuş. Bilakis sadece seferberliğin ilgası talep olunurken, dahilde asayişin temini ve hududların muhafazası ve bunun için lazım gelen ordu miktarı terhisten istisna ediliyormuş!.. Kont Sforça, bunda bir gizli maksad görüyor ve diyor ki:

“Ingiltere Hükümeti, Osmanlı Devleti’nin mirascıları arasında şimdiden bir ihtilaf görüyor ve mutad olan ikiyüzlü siyasetiyle şunu istiyor:

Eğer müttefiklerin talebleri Ingilizleri sıkacak bir şekil alırsa, henüz mukavemet kabiliyeti olan Türkler’i kendi menfaatleri için kullanabilir bir mevkiye koyabilsinler.”[2]

Bu durumdan anlaşılıyor ki, daha mütarekenin (Ateşkesin) imzası günü yani Padişah’ın Anadolu’da bir kuvvet teşkilini hayalinden bile geçirmediği zamanda Ingilizler, (Kont Sforça’nın fikrine göre) bu kuvvetin teşkilini düşünmeye başlamışlar, hatta bunun için M. Kemal’i, Sultan Vahidüddin’den evvel bulmuşlardır. Sultan Vahidüddin ve Sadrazam Ferid Paşa, M. Kemal’i, “Memlekette büyük şöhreti vardır. Itimad edilecek namuslu bir adamdır!..” diye Ingilizlere karşı müdafaa edip Anadolu’ya göndermeye çalışırken M. Kemal de Istanbul’da Itilaf Hükümetleri ileri gelenleri ile münasebette bulunuyor ve onlardan talimat alıyordu.[3]

Bundan başka, Ingilizlerin Istanbul’da hafiye teşkilatını yapan, “Ingiliz Muhibler Cemiyeti”ni kuran hülasa Şark’ta Ingilizlerin siyasi emellerini temine çalışan Rahip Frew, daha evvel M. Kemal ile temasa geçmişti. Hatta M. Kemal, Pera Palas Oteli’nin müdürü, Fransız fakat Ingiliz ajanı Mösyö Martin vasıtasıyla müteaddid defalar vaki olan mülakatlarında Rahip Frew’yu, “insaniyete hadim adalete hizmetkar bir zât-ı faziletkâr telakki etmiş olduğunu” bizzat ifade etmektedir.[4]

M. Kemal’in entelijans servis elemanı olan Rahip Frew ile daha Anadolu’ya gitmeden önce görüştüğünü Rauf Orbay da ifade etmektedir:

“M. Kemal Paşa’nın Istanbul’da asker arkadaşlarından başka sivillerden ve bilhassa yabancılardan pek tanıdığı yoktu. Yalnız Ismail Canbulat Bey’i vaktiyle hapishaneden kaçırmış olan Italyan uyruklu müteahhid Dinari vasıtasıyla Istanbul’daki Italyan fevkalade murahhası -sonraları Dışişleri Bakanı olan- Kont Sforça ile birkaç defa temas etti.

Pera Palas Oteli’nde bulunurken de bu otelin müdürü Mösyö Martin delaletiyle Ingilizlerin sonradan yaman bir entelijans servis elemanı olduğu anlaşılan Papaz Frew ile iki-üç defa görüştü.”[5]

Dahiliye Nazırı Ahmet Reşid (Rey) Bey diyor ki; “Türkiye’nin harbe girmekteki acelesi düşmanlığını kamçılamış olan (Ingiliz Başvekili) Lloyd George, harpten sonra Hind Müslümanlarının, hilafete sahip olan Türkiye saltanatı lehindeki ısrarlı teşebbüslerinden korkarak hilafetin Osmanlı soyundan alınmasını ve Osmanlı saltanatının imhasını iyice kurmuştu. Fakat müttefiklerinin bu amaca katılmamalarından endişe ediyordu. Bunun için gayrimeşru yollara müracaatta tereddüt etmiyordu. Bu yollardan biri Venizelos, diğeri de Frew isminde Hint hizmetinden Istanbul hizmetine aldığı casus bir papazdı. Böylece Yunanlıları Anadolu’ya saldırttı. Rahip Frew vasıtasıyla, birbirlerinden haberdar olmayarak hem Damad Ferid Paşa’yı kontrol altında tuttu, hem de M. Kemal’i yönlendirdi.

M. Kemal’in Anadolu’ya gönderilmesi işini Damad Ferid’e yaptırttı. Sonra ikisini birbirine düşman ederek, saltanatı yıpratmaya çalıştı. Damad Ferid Paşa, bu oyundan habersiz olduğu için, zaman zaman işleri karıştırırdı. Lloyd George, Frew ile bu işin bitmeyeceğini anlayıp, Istanbul’u işgal ederek, Sevr’i tasdik etmeyeceği kat’i olan meclisi dağıtarak bunun Anadolu’da (M. Kemal’in emri altında) toplanmasını sağladı. Bir yandan da Istanbul hükumetinden, Anadolu hareketini kınamasını istedi. Kınasa, ‘öyleyse bastırın’ diyecek; kınamasa, mesul tutacak ve Yunanlıları içeri sürecekti. O sırada kuva-yı milliye, buna cevap verebilecek seviyede değildi. Bu sebeple Istanbul hükumeti Ingilizleri oyalamak maksadıyla, Kuva-yı Inzibatiye’yi kurarak göstermelik bir tavır aldıysa da, Lloyd George’u ikna edemedi. Zira Ingilizler, bir yandan Ankara ile de temas halindeydi.”[6]

M. Kemal’i her fırsatta göklere çıkaran yaveri Cevat Abbas da hatıralarında şunları yazmaktadır:

“Atatürk, Istanbul’da bulunduğu ayların sonlarına doğru Italya mümessili Kont Sforzia ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü.”[7]

M. Kemal’in henüz Istanbul’dan ayrılmadan, Ingiliz istihbaratına mensup bazı kimselerle gizlice görüştüğünü Von Mikusch da doğrulamaktadır.[8]

Nitekim Stanford Shaw’un Türk Tarih Kurumu tarafından Ingilizce basılan 6 ciltlik eserinin birinci cildinde, M. Kemal’in, Osmanlı Savaş Bakanlığı’nda Ingiliz Kontrol Subayı olarak görev yapan ve aynı zamanda Ingiliz Istihbaratının (M.İ.G) Istanbul’daki başı olan J. G. Bennett’e, -sıkı durun- şu çarpıcı planı önerdiği yazmaktadır:

“Ingiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak.”[9]

Evet, yanlış okumadınız… M. Kemal Atatürk, “Ingiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak” istiyor.

Ingilizcesi aynen şöyle:

“…to whom he suggested the idea to organize a Turkish army under British officers…”

Bu hakikatleri yaklaşık bir asırdır Milletimizden gizlediler. Fakat hakikatin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğu unutulmamalıdır.

Ingiliz kontrolünde bir Türk ordusu… Bildiğiniz gibi, Kurtuluş Savaşı’nın hedefi Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmekti[10], ancak bu hedefe ulaşılmadan M. Kemal’in orduya “dur” demesiyle duruldu. Peki ona orduyu “durdur” emrini kim verdi? Lozan’a kim çağırdıysa onlar vermiş olsa gerek.[11]

Bir bilgi daha…

M. Kemal Atatürk 14 Kasım 1918 günü, Ingilizlerin Daily Mail Gazetesi’nin muhabiri G. Ward Price’ı aracı yaparak General Harrington’la da görüşmek istemişti.

Price, M. Kemal’le Pera Palas’ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor:

“M. Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini” bildirmemi rica etti.

“Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik… Biliyoruz, partiyi kaybettik… Anadolu’nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum… Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir.”

Anadolu’da Ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra M. Kemal, bu topraklar üzerindeki Ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir:

“Eğer Ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…”[12]

Dikkat ettiyseniz, G. Ward Price ile yaptığı görüşmede Vali olmak istediğini söylüyor, yani Ingilizlerden “siyasi/idari” makam istemektedir. J. G. Bennett’e yaptığı teklifte ise “askeri” makam talep ediyor.

Şimdi, M. Kemal’in Ingilizlerden talep ettiği siyasi ve askeri makamları alıp alamadığına bakalım…
Orginal belge genis bilgi:
http://belgelerlegercektarih.com/201...-desifre-oldu/

Geändert von YigitAdam (21.02.2017 um 01:17 Uhr).