Katliam döneminden sonra kendilerini güvende hissettikleri gelişmeler gördüklerinde Hristiyanlığa geri dönüşler oluyordu. Ancak Osmanlı’ya güvenmeyip verilen güvencelere rağmen açıktan Müslüman görünüp, Hristiyanlığı gizli olarak yaşamaya devam etme örnekleri de bu dönem ortaya çıkıp yaygınlaştı. Hristiyanlığa döndüklerinde öldürülecekleri tehditleri alıyorlardı. Nitekim Hristiyanlığa döndükleri için öldürülenlerin sayısı az değil.
Kaçırılan kadın ve çocukların bazıları ise köle olarak satılmış, çalıştırılmış, tekrar tekrar el değiştirmiştir. Birkaç kentte geçici olarak köle pazarı kurulmuştu. Halep’deki Bab-Nera çarşısındaki esir pazarı, 1908 devrimine kadar varlığını korumuştur.
1890’LARDAN 1990’LARA TARİHSEL İRONİ VE PARALELLİKLER
1890’lar ile 1990’lar arasında öğretici ironiler ve paralellikler var. 1890’larda Anadolu ve Mezopotamya’nın Ermenileri ulusal demokratik haklar ve statü talebiyle bir uyanış ve mücadele içindeydiler. 1990’larda Kürtler ulusal direnişlerini devrim düzeyine sıçratabilmişlerdi. 1890’larda Osmanlı devleti Ermeni ulusal demokratik direnişini bastırmak için katliam, sürgün, asimilasyon, işkence, kontra vb. akla gelebilecek hemen her yola başvuruyordu. 1990’larda da Türkiye Cumhuriyeti Kürt ulusal devrimci direnişini bastırmak için Abdülhamid’den geride kalmayacağını ispata çalışıyordu. Abdülhamid, Hamidiye Alaylarını ve hırsız, katil, tecavüzcü eşkıya çetelerine Ermenileri katletmesi için görev ve yol vermişti. MGK’nın kumandasında Özal, Demirel, Çiller hükümetleri döneminde kontrgerilla, JİTEM, Hizbullah ve korucular, Kürt ulusal devrimci direnişini ezmek için her yola başvuruyorlardı. Yüzyıl önce Ermenileri linç etmek için Kürtleri Türkleri ve Çerkesleri kışkırtıyorlardı. 1990’larda da linç saldırısının hedefi Kürtler, Aleviler ve devrimciler olmuştu.
1990’larda kent merkezlerinde devletin resmi ve gayri resmi silahlı güçleri, devrimci karargahlara infaz amacıyla baskın yaparken çevrede linç güruhları organize edilerek tempo tutuluyordu. 1896’da Ermeni devrimciler, Osmanlı Bankası’nı işgal ettiğinde asker kuşatması ve saldırısına linç güruhları aynı organizasyon ve aynı biçimde tempo tutuyorlardı. Demek ki; Abdülhamid’ten Kemalist çömezlere ne gelenek değişmişti ne de zihniyet.
* 93 Harbi’nin ardından Osmanlı ile Rusya arasında, 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın ağır yükümlülükleri ve Rusya’nın Balkanlar üzerindeki artan hakimiyeti üzerine 13 Haziran 1978 tarihinde İngiltere, Avusturya-Macaristan, Fransa, Almanya, Rusya ve Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaşma.
** Yakubiler, Batı Süryanileridir. Hz. İsa’nın tek doğası olduğunu kabul ederler. Edessa psikoposu Yakub’un adından dolayı Yakubiler olarak da anıldılar.
Kaynaklar
1) Hamidiye Alayları, Janet Klein, İletişim Yayınları
2) age.
3) Ermeni Sorunu Üzerine, Işık Kutlu
4) Öteki Tarih I, Ayşe Hür
5) Mardin 1915, Yves Ternon, Belge Yayınları
6) Hamidiye Alayları, Janet Klein, İletişim Yayınları
7) Mardin 1915, Yves Ternon, Belge Yayınları
8) Jenosid, Raphael Lemkin,
9) age.
10) Ermenilerin Zorla Müslümanlaştırılması, Tamer Akçam, İletişim Yayınları
11) age.
http://www.atilimhaber.org/2015/03/0...kirim-provasi/