Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 12.07.2014, 21:27
Ask_Sehidi
 
Beiträge: n/a
Standard

Yitik bir aşk hikayesi

Yüzyıl geçti galiba
Gözlerimi gözlerine hapsedip
Soluk almayı unutarak
Seyrettiğim seni...

Aynı ağacın aynı dalında
Kucak kucağa açan çiçeklerdik
Oysa şimdi
Yıldızlar kadar uzağız birbirimizden
Anımsıyor musun?
Her sabah demli çayıma
Seni katıp içerdim
O günden sonra çaya şeker atmıyorum
Nasıl burulduysa yüreğim
Öyle buruklaşsın diye dilim.
Ama acı çaya da alıştım
Sensiz sabahlara da...

Hangi tende izi var şimdi
Parmaklarındaki şehvetinin.
Küflendi artık senlı hatıralar
Kafatasımın kilerinde
Sadece sevginin tortuları kaldı...
Bulaşıcı bir hastalık gibi
Kefensiz
Kireçleyerek gömdüm seni kurşun bir tabutla
Üstünü toprakla, betonla değil
Çelikle örttüm
Uğramayasın diye muhitime...
(Eylül 2002)

Geändert von Ask_Sehidi (12.07.2014 um 21:52 Uhr).