Einzelnen Beitrag anzeigen
  #20  
Alt 26.11.2013, 21:46
Benutzerbild von TaylanSadi
TaylanSadi TaylanSadi ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 26.12.2009
Beiträge: 149
Standard

Zitat:
Zitat von benekalice Beitrag anzeigen
http://bpakman.wordpress.com/yurdum/...musluman-oldu/

Türkler Kılıçla Müslüman oldu
Prof. Dr. Emre Kongar “Tarihimizle Yüzleşmek” adlı çalışmasında, “resmi tarih” ile “gayri resmi tarih”in birbirine zıt anlattığı tarihi olayları yorumluyor. Türklerin Müslüman olmasından cumhuriyet dönemine uzanan bir kesiti en çarpıcı özellikleriyle işliyor. Emre Kongar, kitabın önsözünde kitabı yazma sebebini şöyle açıklıyor :
“Ben bir tarihçi değilim, bir toplumbilim öğrencisiyim. Bu kitapta yazdıklarımı, bulduğum yeni belgeler veya kimsenin bilmediği özgün metinler üzerine de dayandırmadım. Tam tersine, yazdıklarımı, başta İslam Ansiklopedisi ve Türk Ansiklopedisi olmak kaydıyla, herkesin bildiği, herkesin her an ulaşabileceği, güvenilir kaynaklara dayandırdım. Çalışmamda özgün olan taraf bilgiler değil, bu bilgilerin birbiriyle ilişkilerinin kurulması ve belli bir sistematik içinde yorumlanmasıdır. Pek çok bölümde, yararlandığım kaynaklan da belirttim.”
Remzi Kitabevi’nin 2006 Nisan ortasında yayımladığı kitap 30 günde 30 baskı yaptı. Kitaptan bazı bölümler:
Türkler Müslümanlığı kılıç zoruyla kabul etti
Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi, “resmi tarih”in taraflı olarak ele aldığı konulardan biridir. Din ve milliyet çizgisinde oluşturulan “resmi tarih”, genellikle “Türklük” ile “Müslümanlığı” neredeyse eşanlamlı kavramlar olarak kullanır ve bu konularda hem “Türklüğü” hem de “Müslümanlığı” sakınan bir tutum izler.
Bu nedenle de Müslümanlık öncesi Türk tarihi ile, Türklerin Müslümanlaşma süreci, ya üzerinde fazla durulmayan veya saptırılmış biçimde ele alınan konular arasındadır.
Çünkü ne yazık ki Batıya doğru göç eden Türkler ile kuzeye doğru çıkan Arapların karşılaşmaları çok kanlı geçmiştir. “Resmi tarih”e bakarsanız 751 yılındaki Talas Savaşı’nda Türkler, Çinlilere karşı Araplara yardım etmişlerdir, Araplar bu sayede savaşı kazanmışlar, sonra da Türkler zaten eski inançları olan Şamanizm e çok yakın ilkeler içeren Müslümanlığı Gönüllü olarak kabul etmişlerdir.” Oysa Türklerle Araplar, Talas savaşı’ndan çok daha önce karşılaşmışlardır. Bu karşılaşma ne yazık ki çok kanlı sayfalarla yazılmıştır. Bu durum Ne Türklerin ne de Arapların suçudur; O dönemin tarihsel gerçekleri böyledir.
Talas savaşını Çinliler kazansaydı tarih bu seferde büyük bir olasılıkla ” Çinliler, Türklerin yardımı sayesinde savaşı kazandılar ” diye yazacaktı.
Çünkü savaş sırasında hem Çin tarafında hem Arap tarafında çeşitli Türk boyları vardı.
Aslında Türkler ile Araplar arasındaki temas 600′lü yılların sonunda , Dört Halife Dönemi’nin sonunda başlamıştır .
Türklerle Araplar Maveraünnehir’de yani bugünkü Kazakistan , Özbekistan , Türkmenistan ve İran ‘a kadar yayılan bölgede karşılaşmışlardır.
Çatışmalar Horasan’da , Semerkand , Buhara gibi kentlerde odaklanmıştı.
Kuteybe Bin Müslim , Yezid Bin Mühelleb , Said Bin Haraşi,Eşres Bin Abdullah , Nasr Bin Seyyar gibi Horasan valileri, binlerce Türk’ü öldürmüş Arap komutanlardı.
700′lü yıllarda Horasan, çok şiddetli savaşlara ve aldatılarak teslim alınan Türklerin acımasızca kılıçtan geçirilmelerine tanık oldu. Fakat bu savaşlara ve kanlı olaylara karşın, “resmi tarih”, Türklerin kendi özgür iradeleriyle, gönüllü olarak Müslümanlığa geçtikleri konusunda ısrarlıdır. Oysa bütün dinlerin gelişmesinde olduğu gibi Türklerin de büyük ölçüde yenilgiler sonunda Müslümanlığı kabul ettikleri tarihsel bir gerçektir. Bu gerçek ne Türkleri ne de İslamı küçültür.
Türklerin Müslümanlaşması VII. yüzyılda başlayıp X. yüzyıla kadar süren uzun bir süreci kapsar.
Bu süreç içinde, 751 yılındaki Talas Savaşı’nın gerçekten de özel bir yeri vardır.
Yenilen Çinliler’in batıya doğru ilerlemeleri durmuş, onun yerini Araplar ve Müslüman Türkler almıştır.
Ne yazık ki, bu savaş da “resmi tarih” tarafından saptırılarak aktarılan olaylardan biridir.
“Resmi tarih”e göre Araplarla Çinliler arasındaki bu savaşta Türkler Arapların tarafını tutmuş ve böylece Araplar savaşı kazanmışlardır.
Oysa tarihsel gerçek farklıdır:
Yukarda da değindiğim gibi, Türkler her iki tarafın ordularında da vardır.
Sonunda savaşı, tabii kendilerine destek veren Türklerin de yardımıyla Araplar kazanır ve aralarında Araplara karşı savaşan Türkler de bulunan Çinliler’in Batı’ya ilerlemeleri durdurulur.
“Resmi tarih” görüşü bu olaydan sonra Türklerle Arapların arasının düzeldiğini ve Türklerin gönüllü olarak Müslümanlığı kabul ettiğini iddia ederse de gerçek pek böyle değildir.
Türklerle Araplar arasındaki çatışmalar, çekişmeler, savaşlar daha sonra da devam etmiş, Araplar egemenliklerine aldıkları Türkleri, ordularında asker ve komutan olarak kullanmaya başlamış ve sonuç olarak Türkler Müslüman olmuşlardır. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için Erdoğan Aydın’ın Cumhuriyet Kitapları arasında yayınlanan Nasıl Müslüman Olduk adlı eserine bakılabilir.)
Türk*ler, İs*lam’a kılıçla girmeye zorlandıklarında girmediler. Girsinler diye oluk gibi Türk kanı akıtıldı ama bu kavim, bu yolla İslam’a sokulamadı. Türkler İslam’a tasavvuf yo*luy*la gir*di*ler.

...vs


Kaynaklar:
Emre Kongar, Tarihimizle Yüzleşmek, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2006.
Prof. Yaşar Nuri Öztürk makale. Yurt Gazetesi 29 Kasım 2012. http://www.yurtgazetesi.com.tr/pagan...kale,2685.html
Yapılan alıntılar bilhassa Y.Nuri Öztürk den yapılan alıntının tamamı değil,wordpress de alıntı yapmış.Türklerin,kılıçla Müslümanlığı kabul etmesine yapılan bu devamlı vurgular nedendir,amaç nedir yani? bu alıntıyı yapan cahil takımı acaba buna açık yüreklilikle cevap verebilirmi?