Atatürk’ün mirası ABD’ye satıldı
Çukurambar’daki Atatürk Orman Çiftliği alanı ABD’ye satılıyor.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Ali Hakkan ve Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan’ın konuyla ilgili açıklamaları şöyle: “Satılacak alan, Demir Kafes’in hizasında bizim de sıkça dava açtığımız emsal artışlarının olduğu alanda, Çukurambar semtinde 6 bin 400 metrekarelik AOÇ arazisinde bulunan alan, 1983’te Gazi Üniversitesi’ne devrediliyor. Gazi Üniversitesi alanı 2010 tarihine kadar değerlendirmeyerek, TOKİ’ye satış yapıyor. TOKİ ise alanı Amerika’ya satmak için mutabakat yapıyor. Büyükşehir Belediye Başkanlığı yükseklik serbest plan tadilatları yapıyor. TOKİ aracılığıyla burası ranta peşkeş çekilirken, TOKİ buradaki alanı ABD’ye satmak üzere. Üzülerek söylüyoruz ki tam da başkanın Amerika’da olduğu bu süreçte bölge ABD’ye peşkeş çekiliyor. Bunu kabul edemeyiz, bu konuda mücadele kampanyası yürüteceğiz. AOÇ Genel Müdürlüğü 1983’te kamusal bir niyetle Gazi Üniversitesi’ne devretmiş olabilir ama bugün bu devrin ne anlama geldiği konusunda bu devirden ders çıkarmalılar. Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluş ilkelerine sahip çıkması gerekiyor ki buna müdahale etsin. TOKİ bunu hangi hakla yapar? ABD’ye satılacak alanda, yol yapımlarıyla ilgili belediyelerden talepler de var. Çankaya Belediyesi’ni de ABD isteğine göre bu alanla ilgili hizmet yapacak mı yapmayacak mı? Bu alanda sorumlu davranmaya davet ediyorum.”
Tezcan Karakuş Candan hem AKP’ye hem Gazi Üniversitesi’ne sert çıkıyor. Candan: “El değiştirerek gelen AOÇ alanında yazışmalar havada uçuşurken yakaladık. Çünkü AOÇ’de yürüttüğümüz mücadele sebebiyle bizlere bilgi akışını sağlayan dostlarımız arttı. Bu yazışmalar elimize ulaştı. Alan 1950’li yıllarda AOÇ’ye kayıtlı. Gazi üniversitesi burayı alıyor, ve bir şekliyle konut ticaret alanı için TOKİ’ye devrediyor. Gazi, üniversite mi arada hülle yapan mı bunu anlamak zor. Hükümetin bütün ideolojik yaklaşımlarının altından Gazi Üniversitesi çıkıyor. TOKİ ABD büyükelçiliği ile elçilik yapılması için anlaşma yaptıklarını söylüyor. İnsan bu kadar mı vicdansız olabilir. AOÇ arazisi içerisinde bulunan bir yere emperyal hançer saplamayı AKP hükümetinden başkası yapamazdı. Bu affedilecek, kabul edilebilecek bir şey değil. AOÇ mücadelesi böyle sürerken, dış politika ABD’den kaynaklı zorlu bir süreç yaşatılırken, Reyhanlı’da bu politikalar sonucu insanlarımız ölürken, bu politikanın kentsel ölçeğe yansımasıdır. AOÇ’nin emperyal peşkeşi Türkiye’nin tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Tüm siyasi partileri bu konu üzerine tavır koymaya davet ediyoruz. AOÇ arazisi olması bizim için süreci hassaslaştırıyor. Ülke toprakları peşkeş sürecine gidiyor. ABD’ye verilecek bir karış bile AOÇ toprağımız yok” diyor.
Teknoloji ile göz boyanıyor
Ankara Büyükşehir Belediyesi yine bütün bilboardları doldurmuş. Bu kez “Durak numaranızı ‘sms’ atın, otobüsün ne zaman geleceğini öğrenin”diyor. Bizim durakta, hafta içi 20 dakikada, hafta sonu yarım saatte bir EGO otobüsü gelir. Halk otobüsleri ise, aynı durağa 2-3 dakika ara ile peşpeşe gelirler. Ankara genelinde durum üç aşağı beş yukarı aynıdır. Durakta bekleyen aracın ne zaman geleceğini bilir, alışkanlığı vardır. Esas bilinmeyen ve merak edilen husus, EGO otobüslerinin neden az halk otobüslerinin ise neden çok olduğudur. Vatandaş ister ki, belediye, kamu yararı gözetsin, halk otobüsleriyle rekabet etsin, fahiş kârların önüne geçsin, özele kimseyi ezdirmesin...
Ankara’da yaşayanlar belediyelerini bilir, teknoloji ile göz boyamaya, sözde ‘gösteriye’ alışıktır, anlamsız tasarruflara sadece tebessüm ederler!
Çetin TOROS
Polis önce hırsızı yakalasın sonra tanka sonra baksın
Ankara Siteler esnafı asayişsizlikten dertli... Siteler, mobilyacıların çoğunlukta olduğu bir yer. Hırsızlık vakalarında artış, sakinleri canından bezdirmiş. Emniyete yapılan müracaatlar sonucu değiştirmemiş.
Okurumuz ‘vahim’ durumu anlatmaya devam ediyor:
Polis esnafa kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın diyor! Esnaf zaten zayıf piyasadan bunalmış şimdi güvenlik giderlerinin derdine düşmüş. Esnafın, firma sahiplerinin cevap arayıp bulamadığı soru şu;
“Vergimizi peşin peşin ödüyoruz, devlet, neden özel güvenliği teşvik ediyor,polis neden artık asayişe bakmıyor?”
Polise tank alma yetkisi tanındığını geçenlerde gazetelerde okuduk. Bir görev değişikliği var ki, asayiş bundan böyle derdi değil! Başka görevlere mi; mesela,savaşa mı hazırlanıyorlar ne?..
Yalçın BAYER
ybayer@hurriyet.com.tr